Senarist Ayşe Şasa'nın Vefatı

Senarist ve yönetmen Mesut Uçakan?, senarist Ayşe Şasa'nın vefatıyla ilgili, "Fikirleriyle sinemamızın önünü açtı. Onun ölümü, sadece sinema dünyası için değil, fikir dünyamız için de büyük bir kayıp" dedi.

Uçakan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şasa'nın 10 yıllık dostu olduğunu söyledi. Şasa ile sohbet etmeyi "doyumsuz" olarak tanımlayan Uçakan, "Telefonla çok sık arar, sıkıntılarımı paylaşırdı, özellikle güncel siyasi olaylar üzerine istişareler yapardı" ifadesini kullandı.

Şasa'nın çok seveni olduğunu dile getiren Uçakan, şöyle devam etti:

"Dostları çoktu. Eğer onun çektiği sancıları paylaşan biriyseniz, bu dostluklar daha büyük bir anlam kazanırdı. 'Sancı' deyip geçmeyin. Varlık, yokluk kavgasından, erime çilesinden, yaradılış sırrına ulaşma çabasından söz ediyorum. Kabuğunu kırma cehdinden, içimizdeki adi metal parçalarını 'hohlaya hohlaya' eriterek, alev alev yanmayı göze alma yiğitliğinden, Mevlana, Yunus Emre, Necip Fazıl olmaktan..."

Uçakan, Şasa'nın bir yiğit olduğunu ifade ederek, "Sonsuzluk kervanının, ebedi aşkın yolcularındandı. 'Sonsuz Kare' isimli bir dergide mihmandarımız oldu. Türk sinemasının hemen hemen bütün duayenleri, üstadları, yönetmenleri, sinema yazarları, tarihçileri yazdı dergimizde. Bunda Şasa'nın payı, büyük. İşlerin yoğunluğundan son dönemlerinde çok sık ziyaretine gidemedim. Hastanede son gördüğümde, dudakları kıpır kıpırdı, sürekli dua mırıldanıyordu. Rabbim gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Hayırlı bir kişilikti, fikirleriyle sinemamızın önünü açtı. Onun ölümü, sadece sinema dünyası için değil, fikir dünyamız için de büyük bir kayıp" diye konuştu.

Kabil: "Türk sinemasına farklı bir bakış getirdi"

Sinema yazarı İhsan Kabil de Türkiye'nin modernleşme ve batılılaşma sürecinde çok travmatik, sarsıntılı ve çileli bir hayat süren Şasa'nın yerinin doldurulamayacağını söyledi.

Şasa'nın bu süreçten geçip ardından hayatı daha farklı değerlendirmeye yöneldiğini anlatan Kabil, "Ruh sağlığı bozulurcasına, o modernleşme travmasını ruhunun derinliklerinde hissetti ama daha sonra farklı bir mecra seçmiş oldu. Türk sinemasına farklı bir bakış getirdi. Dünya sinemasına, karamsar anlamda çok önemli yaklaşımlar sundu" değerlendirmesinde bulundu.

Kabil, Şasa'nın sinema meraklısı gençleri sürekli desteklediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Hep asil bir duruşa sahipti. Kendisine bir şey sormak isteyen herkesle görüştü. Hakikaten büyük bir çevre oluşturdu. Gençliğin önünü açmak istedi. Her şeye düşünerek ve tevekkül ederek bakıyordu. Büyük bir değerdi kendisi. Ölüm hayatın olmazsa olmaz bir gerçekliği. Şasa'nın fikirleri, duyguları yaşayacak. Onun arayışları, inşallah sinema dünyamıza başka bir yaklaşım getirecek."

Şasa'nın bir süre önce rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını anımsatan Kabil, "İki hafta kadar evvel hastanede görüşmüştük, yoğun bakıma girmeden önce. Çok az konuşabildik. Ayrılırken elimi uzatmıştım, sıktı" dedi.

- Ayşe Şasa'nın özgeçmişi

İstanbul'da 1941'de doğan Şasa, şimdiki adı Robert Koleji olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nden 1960'ta mezun oldu.

Öğrencilik yıllarından itibaren sinemaya ilgi duyan ve yazar Kemal Tahir'le tanışmasını hayatının "dönüm noktası" olarak tanımlayan Şasa, yönetmen, yapımcı ve senarist Atıf Yılmaz'a asistanlık yaptı. Senaristliğe 1963'te başlayan Şasa, 1980'li yıllarda geçirdiği ağır rahatsızlık sonrası sinema dünyasından 10 yıl boyunca çekildi.

"Son Kuşlar", "Ah Güzel İstanbul", "Utanç" ve "Gramofon Avrat" gibi filmlere senarist olarak imza atan Şasa'nın, 1993'te sinemayla ilgili "Yeşilçam Günlüğü" adlı denemeleri yayımlandı. "Delilik Ülkesinden Notlar" isimli eseri Şubat 2003'te piyasaya sunulan Şasa'nın çok sayıda kitabı ve senaryo eseri bulunuyor. - İstanbul