Şehit Halisdemir Davasında Üsteğmen Atmaca Savunma Yaptı (2)
FETÖ'nün darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit edenlerden Üsteğmen Mihrali Atmaca, savunmasında, tim komutanı Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz aracılığıyla Korgeneral Zekai Aksakallı'dan aldıkları emir doğrultusunda, Albay Ümit Bak ve Yarbay Mehmet Ali Çelik'i etkisiz...
FETÖ'nün darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit edenlerden Üsteğmen Mihrali Atmaca, savunmasında, tim komutanı Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz aracılığıyla Korgeneral Zekai Aksakallı'dan aldıkları emir doğrultusunda, Albay Ümit Bak ve Yarbay Mehmet Ali Çelik'i etkisiz hale getirerek, Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) karargahını darbecilerden temizlediklerini anlattı.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın üçüncü gününde, sanıkların ifadelerinin alınmasına devam ediliyor.
Bugünkü duruşmada, darbeci general Semih Terzi ile Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığına gelen Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın savunması alındı.
Atmaca, Diyarbakır'dan birlikte gelmelerine rağmen Özel Hava Alay Komutanlığında kalıp Korgeneral Zekai Aksakallı'nın emrine giren Tim Komutanı Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ın gece 02.30 sularında kendisini telefonla aradığını söyledi. Yılmaz'ın, "Komutanım, Semih Terzi vuruldu. Vuran da vuruldu. Burada ortam çok karışık." dediğini anlatan Atmaca, Yılmaz'ın "Durumlar karışık. Netleştirince sana döneceğim. Koruma yapmayın." dediğini, kendisinin de "Koruma yapmıyoruz. Herkes kendi emniyetini sağlıyor" dediğini aktardı.
Semih Terzi'yi GATA'ya götüren Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin'e "Nereye kaçıyorsunuz" diye bağırdığını dile getiren Atmaca, Şahin'in kendisine cevap vermeyip helikoptere bindiğini, helikopter hareket ettikten sonra Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ın kendisini tekrar arayıp, Tabur Komutanı Şahin'in hain olduğunu söylediğini belirtti.
Yüzbaşı Yılmaz'a, Şahin'in Terzi'yi GATA'ya götürdüğünü söylediğini belirten Atmaca, helikopterde Astsubay Hüseyin Oğuz'un olduğunu anlatarak, Yılmaz'a "Hüseyin'e söyleyin Şahin'i yakalasın" dediğini dile getirdi.
Darbecileri öğrendikten sonra Albay Ümit Bak'ı derdest etmek üzere astsubaylar Ali Güreli, İsmail Çınar ve Muhammed Demirci ile bir ekip oluşturduklarını ifade eden Atmaca, şöyle devam etti:
"Beraber karargah binasına girdik. İlk önce Mehmet Ali (Çelik) yarbayı alacağımızı söyledim. Merdivenlerde onu gördük. Kendisine 'Komutanım, bizimle geliyorsunuz. Zorluk çıkarmayın' dedim. Elini beline attı. Bunun üzerine bizim ekip silahını kaldırdı. Bizim reaksiyonumuzu görünce silahını bıraktı. 'Ne yapıyorsunuz?' dedi. 'Zekai Paşa'nın emrini yapıyorum. Zorluk çıkarmayın' dedim. Geldi. Dışarı aldık. Üst aramasını Ali Güreli yaptı. Üzerinden çıkan not defterlerini, tabanca ve telefonunu aldım.
Etrafımdakilere 'Ümit Bak albayı gören, bilen var mı?' diye sordum. Daha önce onu çok fazla görmemiştim. Ekipten kimse görmemiş. Vakit kaybetmeden '3 kişi içeri girelim' dedim. '2. katta tedbir alıyorlardır' diye düşündüm. Komutanlık binasının 2. katına çıkmak üzere aynı kapıdan girdik. Merdivenlerin ucundan Başçavuş Nedim Şahin (Ümit Bak'ın koruması) çıktı. Bize 'Ne yapıyorsunuz? Gidin dışarıda emniyet alın' dedi. 'Tim komutanıyım. Ümit Bak'ı görmeye geldim' dedim. Bana 'Ne yapacaksınız onu?' dedi. 'Tugay komutanı vuruldu. Tabur komutanı onunla gitti. Emir komuta Ümit Bak albaydaymış. Ben de onun emrini almaya geldim' dedim. Nedim Şahin benim astımdı. Emir verir gibi konuşması beni şüphelendirdi. Özel Kuvvetlerde bunun olmasına imkan yok. Bizi süzdü, ardından Ümit Bak'ın odasına doğru götürdü. İsmail önden, ben ve en arkadan Muhammed yürüdük. Odasının kapısı açıktı. Aralıktan Ümit Bak'ı gördüm. 'Tabancası var mı?' diye masasının üstüne bakarken telefonla konuştuğunu fark ettim. Masada tabanca olmadığını görünce ben Nedim Şahin'i kontrol etmek üzere biraz yavaşladım. İsmail içeri girdi. Nedim Şahin içeri girmemi istedi. Ben de onun girmesini istedim ama İsmail içeride yalnızdı. İçeriye girdim. Nedim, arkamda kaldı. İsmail silahını doğrulttuğu an ben Nedim Şahin'i kontrol için arkama döndüm. Aramızda 35-40 santimlik bir mesafe vardı. Silahımı tuttu. Namluyu ona doğru verdim. İkimiz de tetiğe ulaşmaya çalışıyorduk. Çekiştirme sırasında omzum çıktı. Silah ateş aldı. Mermilerin nereye gittiğine baktığımda Ümit Bak'ın masanın altına girdiğini gördüm. Kafamı çevirip Bak'ın masanın altından silah alıp almadığını kontrol için ona bakarken Nedim Şahin tabancasını çekti. Tabanca İsmail Çınar'ı gösteriyordu. Onun namlusunu tuttum. Mermi patladı. Bu sırada benim tüfeğimin mermisi bitti. Silah benim bacaklarıma çarptı, vuruldum sandım. Bilincim yerinde. İsmail Çınar, bizim arbedemizi gördü. Beni çekti. Nedim'in göğsüne bir el ateş etti. Kalktım, tabancamı aldım, iki el de ben ateş ettim. Benim iki omuzum da çıkıktı. Ümit Bak, elini kaldırıp 'Tamam, tamam' diyerek masanın altından çıktı. 'Komutanım, zorluk çıkarmayın. Sizi vururum' dediğimi hatırlıyorum. Ben, Muhammed ve İsmail onu aldık."
"Görüşmeyeceğim dedim"
Ümit Bak'ı da Mehmet Ali Çelik'in yanına götürdüklerini anlatan Atmaca, Bak'ın üzerini ararken bir isim listesi bulduklarını, 12-13 ismin bulunduğu bu listeyi ayrı bir yere koyduklarını söyledi.
Daha sonra Albay Ömer Faruk Bozdemir'in kendisini telefonla arayıp, "Zekai Paşa komutayı bana verdi." dediğini ifade eden Atmaca, "Ben de Ahmet Kemal yüzbaşıyı aradım. Ümit Bak'ı sordu, yakaladığımızı söyledim. Aldığım emirleri hepsine ayrı ayrı teyit ettirip öyle uyguladım. Bir kişiye bırakmadım." diye konuştu.
Bu sırada bir helikopterin üstlerinde uçmaya başladığını belirten Atmaca, bunun üzerine Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ı aradığını, MİT'in havadan vurulduğunu söyleyen Yılmaz'ın kendisine ana karargahtan çıkması yönünde emir verince ekibiyle birlikte binadan ayrılıp ağaçlık bir alana mevzilendiklerini ifade etti.
Atmaca, şunları söyledi:
"Bu sırada Ali Güreli'nin telefonu çaldı. 'Komutan arıyor' diye bana getirdi. Son arayanı geri aradım. Silopi'den Celal Koca yarbay çıktı. 'Devrem' diye açtı. Mehmet Ali Çelik devresi olur. Beni tanıyınca 'Telefon neden sende?' dedi. 'Telefonu düştü, ben aldım' dedim. Halbuki Mehmet Ali önümde. Semih Terzi, Mehmet Ali yarbayı, tabur komutanını, Ümit Bak'ı tek tek sordu. Ben de hepsini geçiştirdim. 'Bir emriniz var mı ben ileteyim' dedim. O da bana güvenemedi, 'Yok' dedi, kapattı. Ben de devamlı irtibatlı olduğum komutanlarıma ilettim." dedi.
Bu arada dost birliklerin bizi desteklemek üzere karargaha sızacağı yönünde bilgiler geldi. Bekledik ama destek gelmedi. Bu sırada havada bir drone gördüm. Ahmet Kemal'i aradım. 'Dost unsurların drone kabiliyeti yok. Etkisiz hale getirin' dedi. Yerimiz belli olur diye ateş etmedim. Kontrol ederken önümden mermiler geçti. Ateş edenin gece görüş imkanı olduğunu ve beni gördüklerini düşündüm. Yerleri belli olacağı için timin yanına da dönemedim. Uzaktan işaretle gece görüşe karşı mevzileri düzenlemelerini istedim. Bu sırada askerlerden biri tabur komutanının aradığını söyledi. Sinirlendim. Yaşadıklarımızın hepsinin sorumlusunun kendisi olduğunu düşündüm. 'Görüşmeyeceğim, görüşmeyin' dedim."
"Canımı ortaya attım"
Karargah nizamiyesindeki darbecileri etkisiz hale getirmelerine ilişkin bilgi veren Atmaca, "Nizamiyedeki dost ekip 'Bizden birini vurdular, hastaneye götürüyoruz' diye aradı. Bu sırada Zekai paşadan emir alan Fırat albay geldi. Sarıldık. Celal Koca'nın aradığından bahsettim. Ümit Bak'ı sordu, gösterdim. Başında adam olduğunu söyledim. Bunlar yaşanırken Kemal albay geldi. Fırat albayın yanına götürdüm." diye konuştu.
Atmaca, şöyle devam etti:
"Bu sırada bir grubun geldiğini söylediler. Hangi taraftan olduğunu anlayamadık. Tim hilal şeklinde mevzilendi. Ben grubu alıp hilalin ortasına çekeceğimi, bana ateş ederlerse düşman olduklarının anlaşılacağını belirterek timden vurulmam halinde karşı tarafa ateş etmelerini istedim. Grubun karşısına çıktım. Bu sırada bizden biri havaya ateş etti. Ben ortadayım. İki taraftan da ateş geliyordu. Ben 'ateş kes' dedim. Onları aldım. Hilal şeklindeki yerin ortasına doğru çektim. 'Nereden geldiniz?' deyince bana 'Nizamiyeden geliyoruz. Zekai paşanın emrinde birlikler toplanmış. Bizi püskürtecekler' dediler. Öyle deyince 'Aşağıda adam bıraktınız mı? diye sordum. 'Şerefsizler birimizi vurdu, biz de onlardan birini vurduk. Uğur Demirtaş başka bir yere kaçtı' dediler. Ortaya gelince 'Sıraya geçin. Burası komutalık binası, burada silahsız dolaşamazsınız' dedim. Kıdemlilerden bazıları silahlarını bıraktılar. Silahları bırakınca 'Geldiğinizi komutana haber vereceğim' dedim. Sezgin üsteğmen 'Ben de geleyim' dedi. Sırada beklemesini istedim. Fırat albayın yanına gittim. 'Nizamiyeden gelen ekibi yakaladık' dedim. Nizamiyedeki dost unsurların komutanı Halil yüzbaşıyı aradım. 'Temkinli şekilde yukarı gelin, sizi karşılayacağım' dedim. Geldiler, içeri aldım. Ekip toplandı, görevimiz bitti. Birliğin tüm odalarını aradık."
Savunmasının sonunda savcılık iddianamesindeki bazı iddialara cevap vermek istediğini aktaran Atmaca, Nedim Şahin'i öldürmeye teşebbüs etmediğini belirterek, "İsmail başçavuşun ani reaksiyonu olmasa o beni vurmuştu. Denedi, mermi nişangahıma geldi. Ben onu öldürmeye teşebbüs etmedim. O beni vurmaya çalıştı." dedi.
"Darbenin gerçekleşmeyeceğini anlayınca ümitsizlik üzerine taraf değiştirdi" iddiasına da cevap veren Atmaca, "Ümitsizliğe düşsem Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ı benim aramam gerekir. Oysa o beni aradı. Emir komuta zincirinden hiç kopmadım. Tabur komutanının GATA'ya gittiğini söyleyen kişi benim. Yakalanmasını sağladım, karar sizlerindir, (Ömer Halisdemir'in) eşinin, ağabeyinindir. Kimse yokken karargahı temizledik. Bu kolay bir şey mi? Biz ana karargahı aldığımızda hiçbir yer alınmamıştı. Bu bağı biz kopardık. Özel Kuvvetleri alarak darbecilerin organizasyon zincirini bozduk. Bu basit bir iş mi hakim bey? Bizim darbeci olma ihtimalimiz var mı? İnsan can korkusundan döner. Oysa mermiye ilk önce giden benim. Ben zaten canımı ortaya attım." ifadelerini kullandı.
17 aylık kızını 2 ay ancak görebildiğini söyleyen Atmaca'nın ifadesi sırasında dinleyici bölümünde bulunan eşinin ağladığı görüldü.
(Bitti)