Şehit Halisdemir Davasında Ara Karar (2)
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki (ÖKK) eylemlere ilişkin 18 sanığın yargılandığı davada, olay gecesi darbecilerce vurulan Astsubay İsmail Oğuz, "Canı gönülden...
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki (ÖKK) eylemlere ilişkin 18 sanığın yargılandığı davada, olay gecesi darbecilerce vurulan Astsubay İsmail Oğuz, "Canı gönülden söylüyorum, sadece görevimi yaptım, bugün için yetiştirilmiştim. Rahmetli Halisdemir'in yanında kahraman değilim. Rahmetli ve halkımız kahramandı." dedi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün de devam eden yargılamanın öğleden sonraki oturumunda müdahillik talepleri alındı.
ÖKK'yi ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak, darbe girişiminin seyrini değiştiren şehit Astsubay Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir, bütün sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti. Davaya katılmak istediğini bildiren Halisdemir, "Mahkeme ayın 21'inde başladı. 20'si benim eşimin doğum günüydü. Maalesef eşim şehit edildiği için ben bu mahkemeye 21'inde katıldım. Bilmiyorum, şu an hiçbir kelimeyle tarif edemiyorum." diye konuştu.
Ömer Halisdemir'in kardeşleri Savaş ve Soner Halisdemir de davaya katılma taleplerinde bulundu.
Savaş Halisdemir, "Yüksek adaletinize güveniyorum. Gerekeni yapacağınızı düşünüyorum. Bütün sanıklardan şikayetçiyim." ifadesini kullanırken, Soner Halisdemir, "Şehit kardeşi olarak sanıklardan şikayetçiyim. Türkiye Cumhuriyeti mahkemesinin kararına saygılıyız." dedi.
Müşteki İsmail Oğuz'un beyanı
Daha sonra ÖKK'daki olaylar sırasında yaralanan müşteki İsmail Oğuz'un beyanı alındı. Darbe girişimine engel olmaya çalışırken şehit olanlara rahmet, gazilerine şifa dileyerek sözlerine başlayan Oğuz, yıllardır ÖKK'da görev yaptığını, 15 Temmuz'da yıllık izinde olduğu için Elvankent'teki evinde istirahat ettiğini anlattı.
Haberleri açınca, "yılların tecrübesiyle olayları anladığını" söyleyen Oğuz, önemli durumlarda telefondan "acilen birliğe gelinmesi" emirleri verildiğini, bu nedenle telefonunu açarak, beklemeye başladığını kaydetti. Böyle bir emir alındığında en kısa yoldan birliğe ulaşmak zorunda olduklarını vurgulayan Oğuz, kıdemli bir astsubay olması nedeniyle birkaç arkadaşını arayarak, "Takip ediyor musunuz? Olaylara hakim misiniz?" diye sorduğunu ifade etti.
Ardından kendisini arayan personel astsubayınca acil olarak birliğe çağrıldığını belirten Oğuz, eşiyle helalleşerek, ÖKK'nin Gölbaşı'ndaki birliğine hareket ettiğini dile getirdi.
Oğuz, birliğe 200-300 metre kala otomobilini bıraktığını, farlarını söndürdüğünü anlatarak, birliğe ilk gelenlerden olduğunu söyledi. Otomobilden çıktıktan sonra üzerine doğru gelen genç yaştaki bir grup askere, "Gençler ne haber?" diye sorduğunu ifade eden Oğuz, "Grup komutanım Albay Mustafa Yılmaz Sayar oradaydı. Yanına gittim, 'Komutanım durum ne? Emriniz' dedim. 'İsmail, ekibi toplamayı bekliyoruz. Toplanınca işlem yapacağız' dedi. Bu sırada, arada bir bize doğru içeriden ateş geliyordu. Olayı çözmeye çalışıyordum. 'Biz olayın neresindeyiz? Bir kalkışma var. Olayı çözmemiz lazım' diye düşünüyordum. Olayı çözdüm" diye konuştu.
"Hain olursunuz..."
Bu arada, bazı telefon konuşmalarının gerçekleştirildiğini, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emirlerinin geldiğini, "Diyarbakır'dan gelen bir grup var. İçeri girin. Ömer Halisdemir içeride tek başına" emrini duyduğunu anlatan Oğuz, şöyle konuştu:
"Sağlam bir tabur olduğu söylendi. Sağlam tabur en az 20-30 kişidir. Ömer Halisdemir tek, ölüm kaçınılmaz. Tabancalarımız üzerimizdeydi. Ekibimiz toparlandı. Murat Çelik ve Kemal Turan albaylar, Nizamettin başçavuş ve Süleyman Karaağaç binbaşı ve ben bir tim oluşturduk. Önce nizamiyeyi zorladık. 'Arkadaşlar ben İsmail Oğuz, Zekai Paşa hayatta, görevinin başında. Semih Terzi'nin hain olduğu söylendi' diye seslendim. Ateş ederek, bizi geri püskürttüler. 'Komutanım, birliği biliyoruz, içeri sızalım. Ömer Halisdemir'in olduğu binaya çıkalım, ne olacaksa olsun' dedik. 5 kişi tel örgülerden atladık, dere yatağının içinden ana karargaha gidecektik. Ben atladım, belli bir mesafe süründüm. Darbecilerin kamera sistemleri vardı, bizi gördüler. Darbecilerin üzerimize geldiğini söyledim. Bize göre pozisyon alıyorlardı. Biraz daha yaklaştık. Adamlar tam teçhizatlıydı, çelik başlıklı, maskeli, tam operasyon ekibiydi, sağlam hazırlanmışlardı. Elimi kaldırdım, nizamiyedeki darbecilere 'Ben İsmail Oğuz. Beni tanırsınız' dedim. 'Zekai Paşa görevinin başında, Cumhurbaşkanı, Başbakan açıklama yaptı. Bir sürü komutanımız burada. Din kardeşiyiz, Kur'an'a el bastık, birbirimizi vurmayalım' diye yalvardım. Bu arada mermiler önüme düşüyordu. Can dostum, 'İsmail dikkat et, seni vuracaklar' diyordu. Rahmetli Ömer Halisdemir'in, şehit olduğunu, haini vurduğunu duymuştuk. 'Bizim arkadaşa nasıl kıydılar? Nasıl olur?' diye düşündüm. Nizamiyedekilere 'Hain (Terzi) vurulmuş, yarın bir gün bunun hesabını veremezsiniz, hain olursunuz' dedim. 'Gelme, seni öldürürüm' diyorlardı. 'Kobra seni gebertecek' diyorlardı. Ben artık 'Böyle yapmayın' falan dedim, bir şey küt dedi, o an yıkıldım. Beni taşıdıklarını hatırlıyorum. Bir şekilde arabaya ulaştırdılar, arabaya uzandım, gerisini hatırlamıyorum. 4-5 gün sonra kalktım, haberlerde darbenin başarısız, devletin sağ olduğunu gördüm, o an mutlu oldum."
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, o gece huzurdaki sanıklarla teması olup olmadığına yönelik sorusu üzerine Oğuz, "Bire bir hiç temasım olmadı. Eşkal olarak kimseyi çıkaramam, ama beni vuran içerideki ekipten biridir. Ama yukarıdan vurmuştur, ama aşağıdan, onu bilmiyorum. Yukarıdaki ve aşağıdaki ekip arasında bağlantı var mıdır, bilmiyorum. Benim vurulma anım 05.40. İki saat boyunca aşağıda uğraştık. Bu arada niye biri çıkıp da 'Nizamiyeye yardım edelim', demiyor. Benim vurulduğumu seyretmişler. Vurulan arkadaşınız benim. Ben vuruldum" diye konuştu.
-"Rahmetli ve halkımız kahramandı"
Oğuz, yaralanması sonucunda bir gözünün yüzde 99 görme kaybı olduğunu, yüzünün bir tarafının ciddi yara aldığını belirtti.
Başkan Ademoğlu, beyanını tamamlaması sonrasında, "Gerek sen gerek Ömer Halisdemir kahramanlıklarıyla tarihte yerini alacak. Ülkenin geçirdiği bu badirede çok önemli kişilersiniz." diye konuştu.
Bunun üzerine Oğuz, "Ben bunu canı gönülden söylüyorum, sadece görevimi yaptım, bugün için yetiştirilmiştim. Rahmetlinin yanında kahraman değilim. Rahmetli ve halkımız kahramandı." diye konuştu.
Ömer Halisdemir'in babası Hasan Hüseyin Halisdemir'in avukatı Hüseyin Demirbilek de müvekkili adına davaya müdahillik talebinde bulundu, sanıkların tamamından şikayetçi olduklarını ve tutukluluklarının devamını istediklerini bildirdi.
Demirbilek, "Türkiye, anayasal düzeni ortadan kaldırmak, seçilmiş hükümeti yıkmak amacıyla ciddi bir darbe girişimine maruz kaldı. Bu işgal girişimine de dönüşebilirdi. Çünkü Suriye'de, Irak'ta çok ciddi bir savaş yaşanıyor. Bu kalkışma planının rastgele yapılması mümkün değil. İnternetten izlediğim görüntülerde kırmızılı bir şahıs vardı. Bu şahıs sanıklarla içeri giriyor, çıkıyor. Terzi'nin çarşaf içinde hastaneye götürülmesine yardımcı oluyor. Sanıklardan bu detayı pek fazla duyamadım. İfadelerde buna rastlayamadım. Karargahta sivil giyimli bir kişinin orada neden olduğu mutlaka sorgulanmalıdır" diye konuştu.
Sanıklar ve avukatları, müdahillik konusunda takdiri mahkemeye bıraktılar.
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga, Ömer Halisdemir'in eşi, kardeşleri ve babasının davaya müdahilliklerine karar verilmesini, amcasının oğlu Ahmet Halisdemir'in ise suçtan doğrudan zarar görmediğinden müdahillik talebinin reddini istedi.
Maktul Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile müşteki İsmail Oğuz'un da davaya müdahilliklerinin kararlaştırılmasını talep eden Manga, sanık ifadelerinde isimleri sıkça zikredilen Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, Ahmet Kemal Yılmaz, Ömer Faruk Bozdemir ve Fırat Çelik'in tanık olarak beyanlarının alınmasını, tanık olarak daha önce dinlenen ve dosyada isimleri geçen kişilerin duruşmalara çağrılmaları talebinde bulundu.
Savcı Manga, atılı bulunan suçların vasıf ve mahiyeti, delil durumu, henüz tanıkların dinlenmemesi ve delillerin toplanmaması dikkate alınarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Ara kararlar
Müzakerenin ardından Başkan Ademoğlu, ara kararları açıkladı.
Buna göre, mevcut delil durumu, delillerin tam olarak toplanamamış olması ve adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağını göz önüne alınarak, sanıkların tutukluluğunun devamı kararlaştırıldı.
Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz ve Yüzbaşı Volkan Vural Bal'ın da arasında bulunduğu bazı kişilerin tanık olarak dinlenmelerine karar veren heyet, bilirkişi heyetinden yargılama konusuna ilişkin tüm kamera kayıtlarının çözümünün yapılarak, rapor alınmasına hükmetti.
Özel Kuvvetler Komutanlığının suç tarihindeki emir komuta zincirini gösteren görev tablosu ile sanıkların Diyarbakır'dan Ankara'ya geldiği Casa tipi uçağın iç mekanını, oturma düzenini ve içerideki mesafeleri gösteren rapor istenmesine karar veren heyet, sanıkların "ByLock" kullanıcısı olup olmadıkları konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını kararlaştırdı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar Daire Başkanlığından, el konulan dijital belgelere ilişkin inceleme sonuçlarının gönderilmesi için müzekkere yazılmasına karar veren heyet, şehit Ömer Halisdemir'in eşi Hatice, babası Hasan Hüseyin ile kardeşleri Soner ve Savaş Halisdemir ile olayda yaralanan İsmail Oğuz ve karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin'in müdahillik talebini kabul etti.
Duruşmaya 20, 21 ve 22 Mart 2017'de devam edilecek.
(Bitti)