Şehirleşme ve Şehir Sosyolojisi" Konferansı
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü (NEVÜ) Prof. Dr. Mazhar Bağlı, "Hem geleneğimizin, hem medeniyetimizin hem de kültürümüzün bozguna uğradığını yahut d bir dejenerasyona uğradığının en somut alanlarından birisidir kent ve şehir mevzusu.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü (NEVÜ) Prof. Dr. Mazhar Bağlı, "Hem geleneğimizin, hem medeniyetimizin hem de kültürümüzün bozguna uğradığını yahut d bir dejenerasyona uğradığının en somut alanlarından birisidir kent ve şehir mevzusu. Ne yazık ki bugün çok iç açıcı bir durumda değiliz." dedi.
Fatih'teki Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Konferans Salonunda "Şehirleşme ve Şehir Sosyolojisi" başlıklı konferansta konuşan Bağlı, Esenler Belediyesine bağlı Şehir Düşünce Merkezinin Bilim Kurulu Başkanı olarak 7 yıla yakındır görev yaptığını, Türkiye'de ve dünyada kent, kentleşmeyle ve kentsel tasarımla ilgili çalışmaları takip ettiklerini anlattı.
Üç parametre üzerinden konuları konuşacağını belirten Bağlı, "İnsanın bu dünyada arayışının neye tekabül ettiği, ikincisi modernleşme ve sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan kent planlamaları ve kentsel dönüşümlerin ortaya çıkardığı sosyolojinin ne anlama geldiği, üçüncüsü de yeniden bir medeniyet tasavvurunu inşa ederken kentlerin nerede durduğudur." dedi.
Bağlı, Türkiye'de mimaride çarpık bir modernleşme yaşandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Hem geleneğimizin, hem medeniyetimizin hem de kültürümüzün bozguna uğradığını yahut da bir dejenerasyona uğradığının en somut alanlarından birisidir kent ve şehir mevzusu. Ne yazık ki bugün çok iç açıcı bir durumda değiliz. Bu da üzerinde fikir yürütmemiz gerektiğini gösteriyor. Kentleşmenin bizim için bu kadar kafaya takacak bir tarafı var mı? İnsanoğlunu değiştiren en temel konuların başında kent, şehir geliyor. Bugüne kadarki bütün varolan kent sosyolojisi, mekanla ilgili tartışmaların odağında mekanın insanın inancını şekillendirdiği noktasıdır. Tüm inançlarda, inandıklarını mimari yapıya dönüştürdüklerini göz önüne alırsak konunun yabana atılmaması gerektiğini görürüz."
Bugünün dünyasında, orantısız yapılaşmanın sosyolojiyi çok ciddi olarak bozguna uğrattığını, bunlara karşı bir direnme mevzisi olarak, yeniden mimariyi canlandırmak, yeniden kentleri ve mahalle fikrini canlandırmanın birinci vazife olması gerektiğini belirten Bağlı, eğer bu yapılmazsa çok büyük bir eksiklik olacağını söyledi.
Bağlı, şunları söyledi:
"Türkiye'de çok hususi bir mimarlık çalışmasının cumhuriyet elitleri tarafından yapıldığının altını çizeyim. 1920'lerde yeni cumhuriyet'in ideolojisi inşa edilirken, en fazla karşılaştıkları ve bu yeni ideolojiyi tesis etmek için, bir engel olarak gördükleri alanların başında mimari geliyor. 'Mimari eserleri nasıl bertaraf edelim' diye çalışıyorlar ve diyorlar ki 'biz bu mimariyi bertaraf etmediğimiz sürece yeni bir fikirle Türk bilincini inşa edemeyiz.' Milli Mimari Komitesi diye bir komite kuruyorlar. Bu Milli Mimari Komite, bütün Anadolu'daki geleneksel yapıları bir biçimde bertaraf ediyor. Bir kısmını yıkıyorlar, bir kısmının üzerindeki yazıları siliyorlar, bir kısmını çeşitli biçimde tahrip ediyorlar. Bunlardan bir örnek de Diyarbakır Surlarıdır. Milli Mimari Komite, surları yıkıyor. Diyarbakır surları, İslam Medeniyetinin en önemli tarihi dokularından birisi. Oranın valisi surların yıkım talimatını veriyor. Büyük olduğu için surlar yıkılamıyor. Surları yıkmaya çalışınca orada bulunan bir Fransız tarihçi, 'yıkmayın, bu sizin geçmişiniz, tarihiniz' diye ısrarcı olmasına rağmen adamı dinlemiyorlar. O da gidip kendini iş makinasının önüne atıyor. Bunun üzerine bu konulara bakan Maarif Vekilliğine (Milli Eğitim Bakanlığı) mektup gönderiliyor ve 'bir gavur surların yıkılmasına engel oluyor" deniliyor. Gelen cevapta da "o gavur orada olduğu sürede yıkmayın, gittiğinde de işinize devam edin.' Buna benzer çok uygulamanın yapıldığını ve tahribatın yaşandığını biliyoruz."
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığının bazı alanlarda çok kıymetli işler yaptığını ifade eden Bağlı, sözlerini, "Mekan sahibi olma konusunda çok önemli kolaylık sağladı. Özellikle konutların dönüştürülmesi meselesi çok hayati bir konuyu içinde barındırıyor. Bütün yapılan işlerin bir mitolojisi, hikayesi olması gerekir. Bizim maalesef öyle bir hikayemiz yok. Oysa her bir kentin bir hikayesi var." diye tamamladı.