Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin "İmralı ile yüz yüze temas olmalı" çağrısına DEM Parti'den jet yanıt

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

CHP lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 3 yıl önceki market alışverişi üzerinden yüklendi

Erdoğan'a 3 yıl önce yaptığı alışveriş üzerinden yüklendi

Savcı Fikret Seçen: Yargıya Müdahale Oldu, Tehdit de Edildim

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Eski Başsavcıvekili Fikret Seçen, yargıda yaşanan son gelişmelerle ilgili açıklama yaptı, "Yargıya müdahale oldu, tehdit de aldım uygulamadım." dedi.

MİT krizinin ardından kaldırılan İstanbul Cumhuriyet Savcılığı CMK 250 ile yetkili özel yetkili mahkemelerden sorumlu eski Başsavcı vekili Fikret Seçen, yazılı bir açıklama yaptı.

Eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in yargıya müdahale edildiğine ilişkin iddialarına cevaben açıklama yapan Savcı Seçen, yargıya müdahaleye muhatap olduğunu ancak bu talepleri yerine getirmediğini açıkladı.

Savcı Seçen, iddialara yaptığı yazılı açıklamayla şu şekilde yanıt verdi: "Son günlerde, daha önce İstanbul emniyetinde görev yapmakta iken emekli olan bir emniyet müdürünün bir televizyon kanalında yayınlanan programdaki ifadeleri üzerine, İstanbul Adliyesinde CMK'nın 250. maddesiyle yetkili başsavcı vekilliğinde görev yapmış cumhuriyet savcılarını ve aynı madde ile görevli özel yetkili mahkemelerde görev yapmış hakimleri zan altında bırakacak çeşitli yorumlar yapılmaktadır.

Önce özel yetkili cumhuriyet savcısı daha sonra da özel yetkili başsavcı vekili olarak görev yapan şahsımın da bu haber ve yorumlarda yer alması nedeniyle aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunluluğu doğmuştur.

Anayasamızda yargı, yasama ve yürütme ile birlikte devleti oluşturan üç temel erkten birisi olmasına karşın, ülkemizde yürütme organının her dönemde yargıya müdahale arzusunun bulunduğu herkes tarafından bilinen ve çeşitli örnekleri kamuoyuna yansımış bir gerçektir. Bu müdahaleler, yöntem ve yoğunluk açısından farklılıklar göstermesine rağmen geçmişten beri sürüp gitmektedir. Bu nedenle bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığı için önemli olan husus, yargının müdahale girişimlerine karşı aldığı/alabildiği tavırdır.

Hukuka aykırı olduğunda şüphe bulunmayan bu müdahaleler karşısında yargı mensuplarının hukuk kuralları çerçevesinde sergileyebildiği duruş, aynı zamanda yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının da bir göstergesidir. Gerek İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekili gerekse özel yetkili cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığım dönemde, sorumluluğum altında bulunan soruşturma dosyalarında, hukuka aykırı talepler içeren müdahalelere muhatap oldum. Ancak hukuka bağlı her yargı mensubu gibi ben de her kimden gelirse gelsin hukuka aykırı talepleri kesinlikle yerine getirmeyerek mevcut deliller doğrultusunda vicdani kanaatim ile hareket ettim.

Bu nedenle gerek doğrudan gerekse dolaylı bir çok tehdit aldım. Birlikte görev yaptığım tüm hakim ve cumhuriyet savcılarının da aynı şekilde ve hassasiyetle görev yaptığına şahit oldum.

Bununla birlikte, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen deliller doğrultusunda ve kanunlarda verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yürütülen adli soruşturmalardaki bilgilerin ve bu kapsamda alınan operasyon kararlarının, adli makamların bilgisi ve onayı dışında kolluk tarafından yürütme organının çeşitli makamlarında bulunan kişilere iletilmesi ve bu kişilerce hukuka aykırı bir takım talimatlar verilmesinin sorumluluğu, bunlardan habersiz olan yargı mensuplarına ait değildir. Bir çoğu kamuoyu tarafından da yakından takip edilen soruşturmalarda tarafıma çeşitli yöntemlerle iletilen hukuka aykırı talepleri yerine getirmediğimin en büyük delili, 17 aralık yolsuzluk soruşturması olarak adlandırılan soruşturmalardan sonra, bu soruşturmalarla hiç bir ilgim olmamasına ve hakkımda bir soruşturma bile bulunmamasına karşın İstanbul Başsavcı vekilliği görevinden, daha önceden belirlenmiş hiçbir ilke kararına uyulmayarak Gebze Cumhuriyet Savcılığına tayin edilmemdir.

Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından Ergenekon Silahlı Terör Örgütü hakkında yürütülen soruşturmada, tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen ve mahkemece tutuklanan, hakkında düzenlenen iddianame ile açılan kamu davası sonucunda "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan TCK.nın 312/1 maddesi gereğince müebbet hapis cezasına mahkum edilen eski Genelkurmay Başkanı Mehmet İlker Başbuğ hakkında da, elde edilen deliller ve özellikle de aynı suç kapsamında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmalar sırasında diğer sanıkların aleyhe beyanları göz önüne alınarak soruşturma yürütülmüştür. Bu soruşturma tamamen yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak, kanunların verdiği görev ve yetki çerçevesinde sonlandırılmıştır. Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur."

Fikret Seçen
Cumhuriyet Savcısı

Kaynak: Haberler.Com / Güncel
title