Sarp Kuray'ın Müebbet Hapis Cezasına Çarptırıldığı Dava
AİHM'in "adil yargılanmadığı" gerekçesiyle Türkiye'yi tazminata mahkum ettiği ve bu karar doğrultusunda yapılan talep üzerine yeniden yargılanmasına başlanan Sarp Kuray, Yargıtay 9. Ceza Dairesi...
"Yasa dışı 16 Haziran Örgütü'nü kurup yönettiği ve örgüt adına 1986-1990 yılları arasında öldürme, yaralama ve bombalama gibi çok sayıda eylemin talimatını verdiği" iddiasıyla hakkında verilen hükümlerin bozulması ve onanması kararlarından sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "adil yargılanma hakkı ihlali" gerekçesiyle Türkiye'yi tazminata mahkum etmesinden kaynaklanan talep üzerine yeniden yargılanan tutuklu sanık Sarp Kuray, Yargıtay'ın son onama kararı doğrultusunda yeniden müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Sarp Kuray katıldı. Kuray'ı 4 avukatın temsil ettiği duruşmaya, Kuray'ın eşi Nur Sürer de geldi.
Duruşmada söz alan Sarp Kuray'ın avukatlarından Altan Görkem Gürcan, AİHM kararında ismi geçen tanıkların yeniden dinlenilmesi ve diğer tüm işlemlerin de yenilenmesi üzerinde durulduğunu belirterek, bu karar doğrultusunda kovuşturmanın genişletilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, talebi dosyanın geldiği aşama ve kapsamına göre, sonuca etki etmeyeceği gerekçesiyle reddetti.
Sarp Kuray, mahkeme heyetine 32 sayfalık savunmasını okudu.
Davanın şaibeli olduğunu öne süren Kuray, "Çok genç yaşımdan itibaren inandığım yolda, düşe kalka ilerliyorum. İşkenceleri de sürgünleri de tattım. Hiç pişman olmadım. Devletin gücünden değil fitnesinden korkarım. Ömrümün 50 yılı devrim mücadelesiyle geçmiştir. Bir kişinin üzerinden bir takım operasyonlar yapılıyor" dedi.
Mahkeme heyetine yönelik büyük bir umut taşıdığını ancak bunun büyük kısmını kaybettiğini söyleyen Kuray, "İnandığım ilkeler içinde kendi paçamı kurtarmak için yalana dolana başvurmak, adam kandırmak ve sahte davranışlara yer yoktur. 1993'te ülkeme döndüğümde gazetecilerin sorduğu soruya 'ödenecek bedel varsa öderim' demiştim. O günden bugüne söylediklerime bağlı kaldım" diye konuştu.
"Yazarına, çizerine hasım gözüyle bakan" bir ülkede insan haklarından söz edilemeyeceğini ve cezasını kendi vicdanında bitirdiğini anlatan Kuray, "Bundan sonrası 'şekli hapis'tir benim için. Ben Hikmet Kıvılcımlı'nın öğrencisiyim. Bu tamamen 12 Eylül darbesine karşı çıkış meselesidir. 12 Eylül faşist darbesine direnmeyi hak olarak görüyorum. Bugün geriye baktığımda keşke elimden daha fazlası gelseydi diyorum. Bizim mücadelemiz, rejimi değiştirme çabası değil, ayakta kalma çabasıydı. Ona karşı çıkmaktan ceza almak onurdur. 700 bin kişilik ordu, 300 bin polis ve 600 bin milis kuvvete karşı 10 kişiyle rejim değişmez" ifadelerini kullandı.
Davanın artan hapis cezalarıyla, yerel mahkemelerle Yargıtay arasında gidip geldiğini ifade eden Kuray, "Bu davayla ilgili, cezaevlerinde benden başka yatan kimse yoktur. 2 kaçak, 1 örgüt bir de ben. Böyle komedi olmaz. Bu ülke kapıyı kilitlesin gitsin. Bir kişiyi alıp onun üzerinden örgütü bitirdiler diyemezler" şeklinde konuştu.
"AİHM'in kararı bağlayıcıdır"
Kuray'ın savunmasının ardından söz alan avukatı Gürsel Meriç, yargılama başladığında hukuk fakültesi öğrencisi olduğunu ve davayı 15 yıldır takip ettiğini dile getirerek, "Bizim görevimiz hakikatı söylemektir, gerisi size kalmış. Anayasa'nın 90. maddesi gereğince AİHM kararları bağlayıcı niteliktedir. Mütalaaya itibar edilmeyip, AİHM kararı doğrultusunda müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Duruşmada savunma yapan diğer avukatlar da müvekkilleri Kuray'ın beraatini istedi.
Mahkemenin kararı
Davayı karara bağlayacağını belirten mahkeme heyeti, Kuray'a son sözlerini sordu. Kuray da daha önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, herhangi bir talebinin olmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, sanık Sarp Kuray hakkında, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 311 ve devam maddelerine göre yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedildiğini ve CMK'nın 323/1 maddesi uyarınca sanık hakkında 2007 yılında, "anayasayı silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçundan verilen müebbet hapis cezasının Yargıtay onanmasından geçtiğini hatırlatarak, Kuray'ın kesinleşen bu hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair Yargıtay hükmünün onaylanmasına karar verdi.
22 yıllık dava, 4 kez bozuldu, 1 kez onandı
Sarp Kuray hakkında, "yasa dışı 16 Haziran Hareketi adlı örgütün yöneticisi olduğu ve anayasayı zorla ihlale teşebbüs ettiği" gerekçesiyle idam cezası istemiyle açılan davaya bakan İstanbul 1 No'lu DGM, teslim olan ve örgüte ilişkin itiraflarda bulunan Kuray'a, TCK'nın 170. maddesi uyarınca ceza vermemişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Sarp Kuray'ın "yasa dışı örgüt lideri olmak" suçunu düzenleyen TCK'nın 168. maddesinin 1. fıkrası uyarınca cezalandırılması gerektiğini belirterek, bu kararı "esastan" bozmuştu. Bunun üzerine, tekrar İstanbul 1 No'lu DGM'de yargılanan Kuray, bu kez "yasa dışı 16 Haziran Hareketi adlı örgütün yöneticisi olduğu" gerekçesiyle 12 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştı.
Dosyayı tekrar inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Kuray hakkında TCK'nın "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçunu düzenleyen 146. maddenin 1. fıkrasınca dava açıldığını, ancak "yasa dışı örgüt yöneticisi olmak" suçunu düzenleyen 168. maddesinin 1. fıkrasından hüküm kurulduğuna işaret ederek, sanığa suç vasfındaki değişiklik nedeniyle savunma hakkı için ek süre verilmediği için mahkumiyet kararını bu kez "usul" yönünden bozmuştu.
Yargılamayı yapan aynı mahkeme, Kuray'ı bu kez "16 Haziran Hareketi adlı örgütün yöneticisi olduğu" gerekçesiyle 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırmış, ancak Yargıtay, TCK'nın 146. maddesinin 1. fıkrasına göre hüküm kurulması gerektiğine işaret ederek, kararı bozarak yeniden yargılama yapılmasına karar vermişti.
Bu karar üzerine Kuray hakkında yargılamayı yapan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı, eski TCK'nın 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. Bu kararın ardından davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bir duruşma tutanağında imza eksikliği bulunduğunu, bozma sonrası talimat duruşmasında da sanığın adı ve soyadının yanlış olarak tutanağa geçirilip, sorgu ve savunmasının alındığını belirtmişti. Yargıtay, bu gerekçelerle 4. kez ilk mahkemenin verdiği kararı bozmuştu.
Eksiklikleri gideren mahkeme, 2008 yılında Kuray'a yeniden TCK'nın 146. maddesi gereğince müebbet hapis cezası vermiş ve bu karar Yargıtay tarafından aynı yıl onanmıştı. Onama üzerine 2009 yılının Şubat ayında Ankara'da güvenlik güçlerine teslim olan Kuray, cezaevine konulmuştu.
AİHM'in kararıyla yeniden başlayan dava
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin onamasıyla kesinleşen kararla ilgili Kuray'ın avukatlarınca Mart 2009'da başvuru yapılan AİHM, 2012 yılının Temmuz ayında verdiği kararla, "savunma taleplerinin göz ardı edildiği ve yargılama süresinin makul olmadığı" gerekçesiyle Türkiye'yi 10 bin avro tazminatla cezalandırmıştı.
Bu kararın, 3 ay sonra kesinleşmesinin ardından, Kuray'ın avukatları, 2012 yılı Eylül ayında yargılamanın yapıldığı İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, "infazın ertelenmesi ve yargılamanın yeniden başlaması" talepleriyle başvurmuş ve mahkeme de Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 311. maddesi uyarınca infazın ertelenmesini reddedip, yargılamanın yeniden başlamasına karar vermişti. - İstanbul