Şara'nın BM konuşması: ABD ziyareti Suriye'nin geleceği için ne söylüyor?
Türkiye Araştırmaları Vakfından Ahmet Arda Şensoy, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasını ve Suriyeli heyetin temaslarının anlamını AA Analiz için kaleme aldı.
Türkiye Araştırmaları Vakfından Ahmet Arda Şensoy, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasını ve Suriyeli heyetin temaslarının anlamını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın 24 Eylül'de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma sembolik olarak büyük bir öneme sahipti. Yalnızca bir yıl önce ABD tarafından başına 10 milyon dolar ödül konan bir isim olarak BM kürsüsünde heyetlere hitap etmesi ve ziyaret kapsamında birçok liderle ikili görüşmelerde bulunması Suriye'nin aralık ayından beri geçtiği olağanüstü değişim sürecini anlatan çarpıcı bir anekdot olarak kaldı. Genel kuruldaki konuşmanın sembolik ve diplomatik değeri yanında yapılan görüşmelerin ülkenin iç ve dış politikasında somut gelişmeler üretmesi de bekleniyor. Peki Şara'nın BM kürsüsündeki konuşmasının önemli noktaları nelerdi? Ziyaret kapsamında gerçekleştirdiği görüşmelerin odak noktaları ve gündem maddeleri arasında neler yer alıyor? Son olarak, tüm bu sembolik değeri yüksek diplomatik zaferler ve muhtemel somut çıktılar, iç savaşın ağır maliyetiyle baş etmeye çalışan ülkenin sorunlarına ne gibi çözümler üretebilir?
Konuşmanın tarihi ve sembolik değeri
Suriye heyetinin BM ziyaretinin diplomatik açıdan birincil önemi ülkeyi uluslararası politikada yeniden konumlandırma çabasıydı. Bu doğrultuda ziyaret, Suriye'nin bir devlet olarak imajının yeniden inşası ve yeni yönetimin kendini tanıtması için bir platform işlevi gördü. Esed rejimi döneminde uluslararası sistemden izole, terörizme sponsor devlet kategorisinde ve ekonomik olarak içe kapanmış bir ülke olan Suriye, yeni dönemde ise dünyaya entegre olmaya, diplomatik ilişkilere açılmaya ve uluslararası politikadaki yerini yeniden tanımlamaya çalışan bir yönetim izlenimi vermeye çalışıyor. Bu doğrultuda, ABD'de yapılan ikili görüşmelerle ülkenin diplomatik entegrasyonu hedeflendi.
Ayrıca, BM kürsüsünden dünyaya hitap eden son Suriye liderinin 1967'de Nureddin el Attasi olduğu düşünüldüğünde Şara'nın konuşmasının sembolik değeri ve yeni yönetim için nasıl bir fırsat oluşturduğu daha iyi anlaşılabilir. Şara, yalnızca 9 dakika süren konuşmasında Suriye'nin kriz ihraç eden bir ülkeden barış için fırsata dönüşme evresinde olduğunu belirtirken, ülkeye yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu. Şara'nın özellikle ekonomik yaptırımların Suriye halkını bir kez daha zincire vurmak ve özgürlüklerini elinden almak için kullanılmaması için tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulaması önemliydi.
Ayrıca Şara, devrik Esed rejiminin katliamları, kimyasal saldırıları, işkenceleri ve sebep olduğu acıları anlatırken İsra Suresi 81. ayete atıfta bulunarak "Hak geldi ve batıl zail oldu, Suriye dünya milletleri arasındaki hak ettiği yerini geri alıyor." dedi. Daha sonra, BM'nin ilgili birimlerine erişim izni verildiğini ve komisyonlar kurulduğunu, böylece hem iç savaş sırasında hem de devrim sonrası yaşanan ayrılıkçı şiddetin faillerinin tespit edilip adaletin sağlanacağının sözünü verdi.
Şara konuşmasında İsrail'in saldırılarının yeni krizler ve sorunlar yarattığını ve bu durumun uluslararası toplumun Suriye'ye verdiği destekle çeliştiğini vurguladı. Bu sebeple, herkesin Suriye'nin yanında durması gerektiğini ve İsrail'le olan sorunların diyalog yoluyla çözülmesine açık olduklarını belirtmesi dikkate değerdi.
Gündem maddeleri ve yeni dış politikanın şifreleri
Ziyaretin ve genel kurul konuşmasının sembolik değeri ve içerdiği mesajlar önemli olsa da Suriye heyetinin gündemi bunlarla sınırlı değildi. Özellikle yapılan ikili görüşmelerle Suriye'nin akut sorunlarına çözüm arayışları öne çıktı. Pazartesi gününden itibaren Amerikalı yetkililer ve basınla güvenlik alanında yapılan görüşmelerde ana gündem, İsrail'le müzakereleri uzun süredir devam eden çatışmasızlık anlaşmasıydı. İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları, karadan işgali ve Süveyda'daki Dürzi ayrılıkçı gruplara desteğine rağmen diyaloğa açık olduğunu belirten Suriyeli yetkililer, 1974 anlaşmasına bağlı olduklarını vurgulayarak Tel Aviv'in işgal ettiği bölgelerden çekilmesinin önemini belirtti. Ayrıca, basına yansıyan bilgilere göre müzakerelerdeki ilerlemelere ve Trump yönetiminin baskılarına rağmen İsrail tarafının süreci yavaşlatması sebebiyle şu aşamada bir anlaşma imzalanmasının pek mümkün olmadığı görüldü. Dolayısıyla, görüşmelerin güvenliğe yönelik kısmı Suriye'nin kendi pozisyonunu anlatma fırsatından öteye gidemedi.
Suriye heyeti, ekonomik konulara ilişkin çeşitli toplantılarda da yer aldı. Bu noktada, ülkeye yatırım çekmek ve yeniden inşa için çok uluslu şirketlerle ve yatırımcılarla temas kurma fırsatı öne çıktı. Bu ekonomik görüşmelerin ana odağı Suriye'nin ekonomisini yeniden inşa ederken uluslararası piyasalara açık olması ve ülkenin Baas yönetimi altında Soğuk Savaş'tan gelen kendisine özgü sosyalist ekonomi politikasının izlerini silmekti. Bu doğrultuda Suriye heyeti yatırımcılar ve ekonomistlerle bir araya gelerek ülkeye enerji, teknoloji, altyapı ve sağlık gibi sektörlerde gereken yatırımları görüştü. Ayrıca ABD Ticaret Bakanlığının düzenlediği bir toplantıda Google, Microsoft, Boeing, Mastercard, Visa, Total ve Uber gibi 39 büyük uluslararası şirketin Suriye'ye muhtemel yatırımları konuşuldu.
Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması Şara'nın ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yaptığı görüşmede birinci gündem maddesiydi. Sezar yaptırımlarının Amerikan kongresinden yasa olarak geçmesi sebebiyle, Trump yönetiminin yaptırımları geçici kaldırma kararına rağmen tamamen ortadan kaldırılması için kongre onayı gerekiyor. Dolayısıyla, önümüzdeki süreçte Suriye ve ABD arasında yürütülen müzakereler bu konuya odaklanacaktır. Buna ek olarak dün ABD Ticaret Bakanlığı yaptığı açıklamayla Suriye yaptırımlarını Esed rejiminden kalan savaş suçluları, uyuşturucu ticaretinde rol alanlar ve insan hakları ihlallerine yönelik yaptırımlara dönüştürmesi, Suriye devlet kurumlarını toptan hedef alan yaptırımların yürürlükten kaldırılıp bireysel yaptırımların devam ettiği bir durum oluşturdu. Bu da ekonomik müzakerelerin Suriye açısından ilk somut çıktısı olarak değerlendirilebilir.
İç sorunlara muhtemel yansıması
Tüm yaşananların Suriye'nin uluslararası sisteme entegrasyonu için önemi büyük olsa da ülkenin iç kırılganlıkları devam ediyor. Bu ziyaretten ve görüşmelerden iç gündeme dair somut sonuçlar çıkması beklenmiyor. Ancak bu görüşmelerin iç politik krizlere de olumlu etki edebilmesi için orta ve uzun vadede devlet otoritesinin güçlenmesi ve ekonomik kalkınmanın bir raya oturtulması gerekiyor. Bu nedenle güneyde Süveyda'da ayrılıkçı Dürzi grupları, Fırat'ın doğusunda ise terör örgütü PKK/YPG işgali sorunu gibi konuların çözümü oldukça çetrefilli ve zaman alacak meseleler olmaya devam edecektir. Bu meselelerin çözümü ABD ve İsrail'le ilişkilerden, Türkiye'den alınacak askeri desteğe kadar bir dizi dış politik gündemle de doğrudan bağlantılı olduğu için yaşanacak gelişmeler birbirini etkileme gücüne sahip.
Bu ziyaretin yakın gelecekte takip edilmesi gereken somut çıktıları, ABD'de kongrenin Sezar yasasını yürürlükten kaldırarak yaptırımları tamamen sonlandırması ve ABD'nin gözetiminde İsrail'le 1974 anlaşmasını temel alan yeni bir çatışmasızlık anlaşmasının imzalanması olacaktır. Bu noktalarda sağlanan gelişmeler sonucunda Şam'daki devlet otoritesinin politik gücünü artıracağı ve ülke içindeki meselelere çok daha yoğun bir şekilde eğilme imkanı elde edeceğini söyleyebiliriz.
Suriye, önümüzdeki ay yapılacak parlamento seçimleriyle iç politikada bir eşiği daha geçecek. Bu noktada, toplumun siyasal haklara kavuşması ve sağlıklı bir siyasi hayatın inşası için adımlar atılmaya devam edecektir.
Ayrıca, mart anlaşmasıyla yıl sonuna kadar çözüme kavuşturulması hedeflenen SDG'yle müzakerelerde bir gelişme yaşanmaması durumunda yıl sonuna doğru bu gündemin de ısınacağını ve sahada başlayan irili ufaklı çatışmaların terör örgütüne yönelik bir askeri harekata dönüşebileceği ihtimalini de belirtmek gerekir. Böyle bir harekatın da hem ülke içerisinde hem de dış politikada farklı yansımalarını yakından takip etmek gerekecektir.
Sonuç olarak, Şara'nın BM kürsüsünden yaptığı konuşma ve Suriye heyetinin diplomatik görüşmeleri, kısa vadede somut çıktılar üretmediği şartlarda bile büyük bir sembolik anlama sahip. Ayrıca, Suriye'nin uluslararası sisteme entegrasyonu, ekonomik kalkınması ve yeniden inşası gibi konularda sonuçları orta ve uzun vadede somutlaşacak birçok tohumun ekildiği söylenebilir. Bu tohumların yeşermesi ise Suriye'nin dünyadaki yerini yeniden tanımlarken, ülke içindeki sayısız soruna çözüm üretmek için gereken önemli adımlara da bir umut ışığı da olabilir.
[Ahmet Arda Şensoy, Türkiye Araştırmaları Vakfında araştırmacıdır.]
Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.