"Sandık Namusumuzdur" Sözünün Mimarı Arslanköy
Çok partili sisteme geçiş sürecinde yapılan seçimlerde oy sandığına sahip çıkan Arslanköy, bu tutumuyla Türkiye'nin demokrasi yolunda önemli yer tutuyor Köydeki seçimin kanunsuz olduğu söylen...
MUSTAFA ÇİFTÇİ / VELİ GÜRGAH - Tek partili dönemden çok partili sisteme geçiş döneminde 1947'de yapılan muhtarlık seçimlerinin kanunsuz olduğu iddia edilerek yenilenmek istenmesi karşısında halkının, "Sandık bizim namusumuzdur" diyerek sandığa sahip çıktığı Arslanköy beldesi, Türkiye'nin demokrasi yolundaki önemli yapı taşlarından biri olarak kabul ediliyor.
Kent merkezine yaklaşık 60 kilometrede bulunan Toros Dağları'nın eteğindeki 1453 rakımlı Arslanköy beldesi, kentin işgali sırasında Fransız ve Ermenilere karşı verdiği mücadelenin yanı sıra demokrasi sınavındaki başarısıyla da anılıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında örnek gösterdiği Arslanköy, 1947'deki muhtarlık seçimlerinde verdiği mücadeleyle "Sandık bizim namusumuzdur" sözünü zihinlere yerleştirdi.
Görgü tanıklarına ve o dönemdeki bazı gazete kupürleri ile tutanaklara göre, 26 Şubat 1947'de sandık başına giden köylüler, oylarını kullanarak sonuçları beklemeye başladı. Seçimlerin tamamlanmasından sonra Demokrat Parti adayı Harun Yedigöz 565, eski muhtar CHP adayı Tahir Şahin 53, diğer CHP'li aday Hasan Dönertaş ise 153 oy aldı.
Oyların sayılma işleminin ardından tasnif yapılacağı sırada görevde olan muhtar ve 3 aza köyü terk etti. Kanuna göre tasnif sırasında görevde olan muhtar ve azaların da sandık başında bulunması gerektiği için tasnif yapılamayacağı açıklandı.
Nahiye müdürünün, görevdeki muhtarın dönüşüne kadar sandığın karakolda muhafaza edilmesi gerektiği görüşüne karşı çıkan, aralarında kadınların da bulunduğu köylüler, soğuk havaya rağmen sabaha kadar sandığın başında bekledi.
Sayım tutanaklarını aldıktan sonra sandığın ihtiyar heyetinin doğal üyesi olan ve ilkokulun müdürü Mustafa Kubilay'a teslim edilmesini kabul eden köylüler, bu sırada dönemin valisi tarafından gönderilen bir yüzbaşı ve birkaç askeri karşılarında buldu.
Yeni bir seçim yapılmasını ve içinde kullanılmış oy pusulalarının olduğu yedieminde bulunan seçim sandığının kendilerine verilmesini isteyen yüzbaşıya olumsuz yanıt veren köylüler, seçim sandığını yalnızca cumhuriyet savcısına verebileceklerini iletti.
Kadınlar, sandığın zorla alınma ihtimaline karşı Mustafa Kubilay'ın evinin etrafını çevirdi. Askerlerin sandığı almak için içeri girmeye çalıştığı sırada Demokrat Partili olduğu iddia edilen bir kişi, "Asker size hiçbir şey yapamaz. Ölürsek de sandığımızı ve namusumuzu koruyarak öleceğiz" sözleriyle kadınları sandığı korumaya yönlendirdi.
Bu süreçten sonra köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Olaya karışanlar gözaltına alındı. Köylüler devlet otoritesine, devlet güçlerine karşı gelme suçundan mahkemeye sevk edildi.
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi kayıtlarında, bu konudaki hukuki sürece ilişkin şu bilgiler yer alıyor:
"İçinde kadın ve çocukların bulunduğu Arslanköy davası, 28 Şubat 1947 tarihinde başlayıp 11 duruşma yapılarak 23 Haziran 1948 günü karara bağlanmıştır. Yargılama, 'Devlete isya' iddiasıyla başlamış fakat mahkemenin ilerleyen aşamalarında 'Kamu görevlisine mukavemet' şekline dönüştürülmüştür. Duruşmalar sonucunda sanıkların 19'una altı ay 11'er gün, 11'ine altı ay hapis, diğerlerinin beraatlarına hükmedilmiştir. Arslanköy davası basına yansımış ve çok sayıda avukat tarafından savunulmuştur. Bu olay, Türk milletinin ve demokrasinin bir davası olarak görülmüştür. İçinde CHP'lilerin de bulunduğu çoğunluğunu DP'li avukatların savunduğu Arslanköy davası, köylüye sahip çıkma şeklinde değerlendirilebilir."
"Sandık namusumuzdur"
Bede Belediye Başkanı Arif Abalı, AA muhabirine, eski adı Efrenk olan Arslanköy'ün, milli mücadele ve demokrasi anlamındaki mücadelesinden dolayı bu ismi aldığını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasına konu olan olayda, CHP ve Demokrat Parti adayının karşı karşıya geldiğini belirten Abalı, şöyle devam etti:
"Seçimlerde Demokrat Parti'nin adayı kazanıyor. Seçim sonrası dönemin valisi köye asker gönderiyor. Asker, seçimlerin yenilenmesi için sandığı almak istiyor. O dönem seçim açık oy, gizli tasnif yöntemine göre yapılıyor. Seçim sonuçlarını değiştirmek için jandarma sandıkları almaya çalışıyor. Kadınlarımız sandıkların üzerlerine oturuyor. Askeri ikna etmek için de 'sandık namusumuzdur' sözünü sürekli söylüyorlar. Jandarma sandığı almak için silah kullanıyor. Sandık, başöğretmen olan Mustafa Kubilay'ın evine konuluyor. Güvenlik güçleri, valinin talimatıyla sandığı almak istiyor. Köyün erkekleri ve kadınları bu duruma tepki gösteriyor. Kadınlar, demokrasiye ve kadına sahip çıkma anlamında tepki gösteriyor."
Yargılama sürecinde doğan çocuklara 'Hadise' adı verildi
Arslanköy'de yaşanan olayın Türkiye'de yankı bulduğunu vurgulayan Abalı, şunları anlattı:
"Olay sonrası birçok erkek ve aralarında hamile de olan kadınlar, yargılanmak üzere Konya'daki mahkemelere gönderiliyor. Olaylar sırasında hamile bir kadın bebeğini düşürüyor ve ölüyor. Asıl olaylar mahkemelerde yaşanıyor. Sandığa sahip çıkmak isteyen 'sandık namusumuzdur' diyen kadınlar, devlete isyan suçu kapsamında idamla yargılanıyor. Mahkemede bir kadın, 'Arslanköy halkı olarak Mersin işgal edildiği zaman Fransız işgaline karşı tepki koyup, mücadele verdik. Devlete isyan edecek bir halk değiliz. Sadece haksızlığa karşı koyduk, haksızlığa isyan ettik' demiş. Türkiye'den 100 kadar avukat, Arslanköylülerin savunmasını üstleniyor. Yargılama sırasında doğan çocuklar oluyor. Bu çocuklara 1946 hadisesinden dolayı 'Hadise' ismi veriliyor. Bu bir muhtarlık seçimi değil, Türk demokrasi tarihinde demokratikleşmeye geçerken verilen mücadeledir. Aynı zamanda da Türk kadının gösterdiği bir mücadele. Bu olaylar neticesinde demokrasimiz daha da güçlendi. Arslanköy'de çok partili sisteme geçişin sancısı yaşandı."
Olayın görgü tanıklarından 80 yaşındaki Şimşek Yıldırım da seçim döneminde bir suistimal yaşandığını ve kavgaların çıktığını söyledi.
O dönemde yüzbaşının dövüldüğünü, nahiye müdürünün ise kaçtığını anlatan Yıldırım, kargaşa sonrası askerlerin evleri tek tek aradığını, kendilerinin bir kişiyi muhtar seçtiklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan'ın Arslanköy hatırlatması
Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde dünkü Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Mersin'e bağlı Arslanköy'de 1947 yılındaki muhtarlık seçimlerinde köylülerin oylarına sahip çıkmak için gösterdiği çabayı hatırlatıp, demokrasinin bugünlere taşınmasında Arslanköylülerin bu çabasının da etkisi bulunduğunu, bugün de sandığın namus olduğunu vurgulamıştı. - Mersin