Haberler

Sanat Eleştirmeni Beral Madra: Sanat Fuarları Genel Kitleyi Hedef Alıyor Gibi Görünse de Asıl Amaç Koleksiyonculara Yöneliktir

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sanat eleştirmeni ve küratör Beral Madra, 17. Contemporary İstanbul'u ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Madra, "Sanat fuarları her ne kadar genel kitleyi hedef alıyor gibi görünüyorsa da asıl amaç yerel ve uluslararası koleksiyoncuya yöneliktir. Koleksiyonculuk da tartışmasız bir seçkinlik göstergesidir. Contemporary İstanbul, 17 yıldır Türkiye’deki sanat ve kültür üretiminin piyasa değerlerinin gelişmesine katkı sunan bir kuruluş. Hedeflenen uluslararası görünürlük ve değere ulaşması biraz daha zaman alacak gibi görünüyor. Kuşkusuz, bir gecikme söz konusuysa bu, Türkiye’deki bu tür girişimler için çok yararlı olmayan siyasal ve ekonomik ortamın sonucudur" dedi.

DUYGU NİL ÖZER

Sanat eleştirmeni ve küratör Beral Madra, 17. Contemporary İstanbul'u ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Madra, "Sanat fuarları her ne kadar genel kitleyi hedef alıyor gibi görünüyorsa da asıl amaç yerel ve uluslararası koleksiyoncuya yöneliktir. Koleksiyonculuk da tartışmasız bir seçkinlik göstergesidir. Contemporary İstanbul, 17 yıldır Türkiye'deki sanat ve kültür üretiminin piyasa değerlerinin gelişmesine katkı sunan bir kuruluş. Hedeflenen uluslararası görünürlük ve değere ulaşması biraz daha zaman alacak gibi görünüyor. Kuşkusuz, bir gecikme söz konusuysa bu, Türkiye'deki bu tür girişimler için çok yararlı olmayan siyasal ve ekonomik ortamın sonucudur" dedi.

Bu yıl 17'nci kez düzenlenen çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul, 17-22 Eylül arasında Haliç'teki Tersane İstanbul'da yapıldı. Sanat eleştirmeni ve küratör Beral Madra, fuarın ardından hem dünyada ve Türkiye'deki sanatın gidişatını hem de bienal ve fuarların sanat dünyasındaki konumunu ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Madra, ANKA'nın sorularına şu yanıtları verdi:

"KÜLTÜR ENDÜSTRİLERİ ÇAĞDAŞ SANATLA UZLAŞMAK ZORUNDA"

"Biraz kapsamlı bir sorudan başlamak istiyorum. Dünyada etkileri azalsa da hala devam eden bir pandemi süreci, hakikat sonrası kavramının yükseldiği; sağ popülist liderlerin, demokrasinin oturduğunu varsaydığımız ülkelerde dahi yükseldiği bir dönem içerisindeyiz. Siz bu koşullarda sanatı hem dünya hem Türkiye'de nasıl görüyorsunuz? Nicelik ve ulaşılabilirlik artmış görünse de nitelik olarak neler söylersiniz?"

"Bu iyi bilinen sorunları tekrarladıktan sonra, kapitalizmin ana kollarından birisi olan küresel sanat ve kültürün nicelik, nitelik, işlev ve vizyonu da yeni tanımlamalar gerektiriyor. Olumlu yaklaşımla dünyada ve Türkiye'de sanatçılar, eserleri ve etkinlikleriyle üretimlerini oluşturmaya devam ediyor. Karantina günlerinde tüm bu sorunlar hakkında farkındalık, bilgi ve direnme stratejileri oluşturulmaya çalışıldı. Bu aynı zamanda görsel dil, bilgi ve kültürün çevrimiçi yöntemlerle her zamankinden çok daha geniş kitleleri etkileyebilecek bir koşulda gerçekleşmiş olmasıdır. Dijital teknolojiler, sözlü ve görsel eleştirel, düşünme için kolektif bir ortam sağlamıştır. Çağdaş sanat ve kültür yapıtları da bu ortama katkı sağladı.

Bir kez daha şu kanıtlanmıştır: Yaratıcı, bağımsız, özgür karakteri ile en etkili iletişim, iş birliği ve katılım aracı, çağdaş sanat ve kültür üretimidir ve küresel sanat ve kültür endüstrisinin ve Neo-kapitalizmin ana tanıtım ve saygınlık bileşeni de çağdaş sanat ve kültür üretimidir. Neo-kapitalizme bağımlı kültür endüstrileri, şimdi daha etkin biçimde çağdaş sanatla uzlaşmak zorundadır. Bu çağdaş sanat üretimi, ilişkisel estetiği ile tüm bilimler, beşeri bilimler ve eleştirel düşünce arasında ve ayrıca bu gezegendeki insan yaşamının tüm hakikatleri arasında görsel, işitsel, performatif üretimlerle teorik ve pratik iletişim ve iş birliğini güçlendirmektedir. Hakikat sonrası ideoloji ve rejim karşısında etkin bir hakikat aracıdır bu üretimler. Mevcut siyasal ve ekonomik sistemlerde, bundan sonra bu sanatı üretenler yararına yeni yöntemler ve güvenceler oluşturmalıdır. Tam da bu nedenlerle küresel bağlamda yükselişe geçen faşist sistemler, kendi çıkarlarına uymayan ve ilerici demokrasiyi savunan bu üretime karşı savaş açtılar. Almanya gibi ilerici demokrasinin olduğu bir ülkede Dokumenta Kassel'de 'antisemitist' damgasıyla bir yapıt sansür ediliyorsa bu, direnişin ve dünyayı iyileştirmenin ne denli gerekli olduğunun bir işarettir."

"GENEL ÇIKARLARA HİZMET EDEN PARA SANAT ALANINA GİRMELİ"

"Bienaller ve çağdaş sanat fuarları sizin için ne demek? Soruyu biraz açmak gerekirse bienaller ve çağdaş sanat fuarları pek çok eseri aynı anda görmemize, pek çok sanatçının eserleri ile tek bir platformda ve başlık altında tanışmamıza yardımcı oluyor. Faklı ülkelerle bağ kuran bir yanı elbette var. Tanımlama olarak böyle olsa da sizce bu kapsamlı organizasyonların amacı 'sıradan' insanın kültüre ulaşımını kolaylaştırmak mı yoksa daha çok sermaye ile mi ilgili? Bu yapıda bizlerin konumu tam olarak nedir?"

"Özel sektör destekli bienal ve kurum ve kuruluşlarının biçim açısından 'kültür hizmeti' olarak sunulup içerik açısından Neo-kapitalist düzenin kitleyi yönlendirme yöntemlerinden birisi durumuna geldiği, tanıtım yöntemleriyle dokunulmazlaştırıldığı ve tekel oluşturduğu da görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçek. Türkiye'deki güncel koşullarda geniş kitleleri etkilemesi zor olan görsel, işitsel, nesnel, edimsel sanat üretimlerinin küresel bağlamda ilişki ve iletişim içinde olması, şimdilerde bu üretimin tek çıkış alanıdır. Her şeye karşın var olan bu üretim, kapitalist çıkarlarından fedakarlık edebilen özel sektör yatırımları, sosyal medya olanakları ve AB'nin neyse ki hala bu alanda sürmekte olan ilgisiyle sağlanıyor. Bizler, siyasal, ekonomik, kültürel düzenin söz konusu üretimi desteklemeyen tavrını yaşarken bu durumun sanat üretim ortamında yarattığı gerilime ve olanaksızlıklara de değinmek gerekiyor. Bu gerilim içinde, sanatı piyasa değerleriyle değerlendirmek, PR yöntemleriyle bir 'mal' olarak gösterip piyasaya odaklamak; bilgiyi, belgeyi ve verileri kullanıp çıkara göre bir sanat tarihi oluşturmak, uluslararası sanat uzmanlarının İstanbul sanat ortamının zararına işleyen çıkarlarına bilerek ya da bilmeyerek yardımcı olmak, düzeni eleştiriyor gibi görünüp eleştirdiği düzenin kurum ve kuruluşların sunduğu bütün olanaklardan yararlandıktan sonra buna katılmayanları dışlamak gibi Türkiye'nin siyasal gündeminin yarattığı dirençsizlik ve çaresizlikle de yakından ilişkili olan bir olumsuzluğu da yaşıyoruz. Etkinliğini yitirmiş örgütlerin de buna seyirci kaldığı ve kendi içindeki bu çarpık yapılanmaya engel olamayan bir sanat ortamının gücünü yitirmesine şaşırmayalım. Bu tür olumsuzluklara karşı en önemli yöntem; devlet, yerel yönetimler, özel sektör arasında ortak bir kültür sanat politikasının olmasıdır, Kamusal paranın, yani özel çıkarlara değil genel çıkarlara hizmet eden paranın sanat alanına girmesi gerekir."

"SANAT FUARLARININ ASIL AMACI KOLEKSİYONCUDUR"

"Şu günlerde Contemporary İstanbul gerçekleşiyor. Giriş ücretlerinin 250 lira olduğunu görüyoruz. Bu da böylesi bir ekonomik kriz ortamında pek çok kişinin veremeyeceği bir meblağ. Sanatın sınıfsallığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Sanatın seçkinci bir düzlemde yürüdüğü görüşüne katılır mısınız?"

"Sanat fuarları her ne kadar genel kitleyi hedef alıyor gibi görünüyorsa da asıl amaç yerel ve uluslararası koleksiyoncuya yöneliktir. Koleksiyonculuk da tartışmasız bir seçkinlik göstergesidir. Contemporary İstanbul, 17 yıldır Türkiye'deki sanat ve kültür üretiminin piyasa değerlerinin gelişmesine katkı sunan bir kuruluş. Hedeflenen uluslararası görünürlük ve değere ulaşması biraz daha zaman alacak gibi görünüyor. Kuşkusuz, bir gecikme söz konusuysa bu, Türkiye'deki bu tür girişimler için çok yararlı olmayan siyasal ve ekonomik ortamın sonucudur. Bölgemizdeki aynı koşullar dolayısıyla fuarların hemen hepsi Art Basel, Frieze, Pulse gibi fuarların gölgesindedir. İki yıldır bu fuar, Haliç kıyısındaki tarihsel tersane alanında gerçekleşiyor. Bu alan gerçekte kamusal alandır ve itirazlara karşın özelleştirilmiştir ve devasa bir otel, bu küresel bağlamda tarihsel alanın kimliğini bozmuştur. Burada sanata, ortamın varlığını aklama gibi bir işlev yüklendiğini düşünmek bile istemiyorum. İstanbul'un tarihsel dokusunu değiştiren yapısal yatırımların başarılı ve yararlı görünmesi için sanatın kullanılmasına karşı çıkmak doğru bir yaklaşım olur."

"SELFİE'LER BUNUN SEMPTOMU"

"Son yıllarda Contemporary İstanbul da dahil pek çok sanatsal etkinliğin ziyareti sırasında gördüğümüz bir manzara, pek çok kişinin sanatı 'fotoğraf çektirme' haliyle özdeşleştirmiş olması. Bildiğiniz gibi son olarak bu durumu, Ahmet Güneştekin'in bir çalışmasındaki tabut metaforu ile yapılmış eserler önünde gördük. Sizce bu 'bulunma halinin' kültürel sermaye ile ilişkisi nedir?"

"Çağdaş sanat üretiminin içerdiği yorum, eleştiri, uyarı, mesaj gibi özelliklerin gerçek kitlesi, yerel ve küresel geniş kitledir. Bu hedef bir ölçüde gerçekleşiyor. Gerçekleşmesinde sosyal medyanın önemli bir işlevi olduğu açıktır. Sosyal medya, bireyin toplum içindeki kimliğini belirleyen bir işlev taşıyor. Kimlikler de kültür ve sanat ile süsleniyor ve değerlileştiriliyor. Selfiler bunun semptomu. Ancak bu olurken insanlar, ister istemez sanat yapıtının içerdiği muhalif mesajı bir biçimde algılıyor ya da daha iyi niyetle düşünülürse özgür ifadenin önemini kavrıyor. Bu da ülkelerin içinden geçmekte olduğu demokrasi karşıtı rejimlere karşı görünmeyen ama etkili olan bir direniş oluşturuyor."

"DEKORATİF ÜRETİM ELEŞTİREL İÇERİK TAŞIMIYOR"

"Heykeltraş Jeff Koons'un ünlü bir araba markasıyla ile yaptığı iş birliği şu günlerde çok konuşuluyor. Ünlü sanatçıların bu iş birlikleri sizce normal mi? Pop Art böyle bir şey mi?"

"Pop Art, ABD kapitalizminin yarattığı popüler kültürü o kültürün göstergeleriyle -ki bu göstergelerden en önemlisi Kitsch'dir- ve kara mizah ile eleştiren bir akımdı. Bugün içi boşalmış, etkisi sönmüş Post-Pop olarak varlığını sürdürüyor. Neo-kapitalizmin küresel bağlamda insanlığı ve doğayı tehdit eden uygulamaları karşısında bu tür dekoratif kaçan üretim, geçerli bir eleştirel içerik taşımıyor.

Bu sorularınız, sanat ve kültür üretiminin küresel siyasal ve ekonomik düzen içindeki ikilemlerini yansıtıyor. Bu olumsuzlukları aşmak için şunlar yapılmalı: Devlet ve yerel yönetimler, mevcut altyapıları gereksinimlere göre güncelleştirmeli. Yönetim kadrolarında uzmanlar istihdam etmeli. Bu bağlamda üniversitelerin sanat yönetimi bölümleriyle iş birliği yapmalı. Yaratıcılığın ve yenilikçiliğin boyutunun geliştirilmesi için güncelleştirilmiş ve uluslararası standartlara, rekabete yükseltilmiş bir genel sanat ve kültür politikası uygulanmalı. Yenilikçilik ve düşünsel yaratıcılık gerektiren bütün sanat ve kültür meslek dallarında küresel sanat üretiminin oluşturduğu yeni kavram, biçim ve estetikler sunulmalı. Toplumun zihinsel, duyusal ve estetik gereksinimini karşılayacak bir yaygın eğitim olanağı geliştirilmeli. Demokratikleşme sürecini destekleyecek sanat ve kültür etkinlikleri geliştirilmeli."

Kaynak: ANKA / Güncel
Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri

Bebek katili çetenin lideri sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri

'Kayyum atanacak belediye sayısı 16'yı bulacak' iddiası

"16 belediyeye daha kayyum" iddiası! Bir şehre özellikle dikkat çekildi

İstanbul'da kar yağışı beklenen ilçeler

İşte İstanbul'da kar yağışı beklenen ilçeler

Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

title