Sanal Paylaşım İnsanın Yalnızlığını Derinleştiriyor
Sanal ortama sarılan insanın yalnızlık duygusunun daha da derinleştiği belirtildi.
Sanal ortama sarılan insanın yalnızlık duygusunun daha da derinleştiği belirtildi.
Mersin Toros Devlet Hastanesi'nde görevli Dr. Nedim İnce, dünyada ve Türkiye'de çığ gibi yayılan ve milyonlarca insan tarafından kullanılan sosyal paylaşım ağlarının, yalnızlıktan kurtulma çabasıyla sanal ortama sarılan insanın yalnızlık duygusunu, gerçek teması ve dokunabilmeyi ortadan kaldırdığı için daha da derinleştirdiğini söyledi.
Mersin kamuoyunun, gazete ve dergi yazıları, radyo-televizyon programları ve kitaplarıyla yakından tanıdığı Mersin Toros Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Nedim İnce, şair ve yazar Celal Soycan'ın yönettiği 'Sanatta Düşünsel Pratikler' söyleşi dizisinin konuğu oldu. Bu hafta sonu 46.'sı gerçekleştirilen ve Sokak Kitap ve Kahve Evi'nde düzenlenen söyleşide Dr. İnce, "Sanal Ortamda Sosyalleşme" başlığı altında sosyal paylaşım ağlarının neden bu kadar fazla insan tarafından yoğun olarak kullanıldığına dair görüşlerini katılımcılarla paylaştı.
Söyleşiye, Balıkesir'in Gönen ilçesine bağlı Hasanbey köyünde doğduğunda köyde elektrik olmadığını, insanların doğayla barışık ve iç içe bir hayat sürdürdüklerini anlatarak başlayan Dr. İnce, bugün artık elektriksiz bir hayatın düşünülemediğini ve insan dayanışmasının yerini insan-alet ilişkisinin aldığını kaydetti. Dr. İnce, bunun bir sürü sıkıntıya yol açtığını ifade etti. Internet ve sosyal paylaşım sitelerinin tarihçesini anlatan İnce, 2004 yılında kurulan facebook'un şu an dünyada 1 milyarın, Türkiye'de 30 milyonun üzerinde, 2006'da kurulan twitter'in da dünyada 230 milyonun üzerinde, Türkiye'de ise 20 milyona yakın aktif kullanıcısı bulunduğunu söyledi. Artık herkeste bulunan cep telefonlarının da küçük birer bilgisayar haline gelmesiyle internetin insanların her anına girdiğini dile getiren İnce, şöyle konuştu: "Artık aile içinde çocuklarla anne-babalar arasında, arkadaşlar arasında aynı ortamda, aynı evin içinde bile iletişim internet üzerinden, sanal ortamda yapılıyor. Peki ne oluyor da sosyal paylaşım sitelerine bu kadar sarılıyoruz oluyor? Başlangıçta insan, insanla doğayla temas ederken doğrudan duygularıyla temas ediyordu. Ama teknoloji ilerlediğinde insan artık insanla doğrudan temas yerine araçla temas etmeye başladı. Süreç içinde doğadan kopan insanın yalnızlığı, kendine başka insanlarla temas kurma konusunda olanak sağlayan, üstelik de bunu yaparken zahmetsiz, risksiz, sıkıntısız bir eğlence ve insan dostu olduğunu vaat eden böyle bir araç olduğunda yalnızlıktan kurtulmanın belki de en kolay, en zahmetsiz yolu oluyor facebook ve bir anda 300, 500, 5 bin arkadaşı oluyor."
"İNSANLAR YALNIZLIK VE DEĞERSİZLİK DUYGUSUNU SANAL ORTAMDA GİDERMEYE ÇALIŞIYOR"
Yalnızlaşmayı derinden hissettiren bir de yabancılaşma olgusu olduğunu vurgulayan İnce, yabancılaşmanın insanın kendini değersiz ve yalnız hissetmesine neden olduğunu belirtti. Dr. İnce, kendini yalnız, yabancılaşmış, değersiz hisseden insanların böyle bir ortamda arkadaşlarıyla kendini yalnızlıktan kurtardığını kabul ettiğini, bunu yaparken de karşıyı ikna edebilmek ve işin içine çekebilmek adına mahremiyetinden çok rahat vazgeçebildiğini söyledi. Mahremiyetinden vazgeçerek kendi görünmezliğini sosyal ağlarda görünür hale getirerek 'Gördüğün gibi her şey önünde, açık. Ben iyi, düzgün bir insanım' duygularını karşı tarafa vererek, bu arkadaşlık etme arzusunu devam ettirebilmek için çaba gösterdiğini anlatan İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diğer taraftan fark edilmenin hazzını yaşıyor. Zaten mahremiyetinden vazgeçmesinin altında yatan önemli nedenlerden biri de bu. İnsanlar fark edilmeyi arzu ediyor. Bir taraftan biricik olma arzusunda ama diğer taraftan da bunu tek başına yapamıyor, böyle bir paradoks içinde."
İnce, sosyal paylaşım ağları, haberleşme ve paylaşma anlamında çok ciddi bir erişim olanağı sağlarken, her şey herkesin gözü önünde ve her tür kontrole açık olması nedeniyle çok ciddi bir kısıtlığı ve manipülasyonu da beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
"SANAL YALNIZLIĞI ORTADAN KALDIRIYORUZ AMA GERÇEK YALNIZLIĞIMIZ DAHA DA DERİNLEŞİYOR"
Yapılan araştırmalarda, bir insanın aynı zaman diliminde ortalama 200 kişiyle arkadaşlık yapabildiğinin ortaya konduğunu dile getiren İnce, şöyle devam etti:
"Biz yalnızlığımızdan kurtulmak için binlerce arkadaş edinirken acaba onlar ne kadar arkadaş? Birebir temasımız yok. Bir kişiye dokunmakla ekranda yazmak arasında, dokunduğumuz kişi arkadaşsa o nasıl bir arkadaş? Bu aradaki fark aslında sanal ortam ve sanal bir arkadaşlığı beraberinde getiriyor. Biz o sanal ortamda sanal arkadaşlarımızla aslında sanal yalnızlığımızı ortadan kaldırıyoruz ama gerçek yalnızlığımızı daha da derinleştiriyoruz. Çünkü oradan beklediğimiz geri bildirimi, geri beslemeyi alamadığımız, o yalnızlık duygusunu bir türlü ortadan kaldıramadığımız zaman bu, bizdeki yalnızlıktan kurtulma yerine daha derin bir yalnızlık duygusunu da besliyor ve tekrar bir hayal kırıklığı bekliyor bizi."
Gerek sanal ortamda gerek şu anki yapılanmada artık caddelerde, işyerlerinde, evlerde her yerde kameralar olduğunu, insanların sürekli kayıt altında bulunduğunu söyleyen İnce, sözlerini şöyle tamamladı: "Cep telefonlarından nokta olarak nerede olduğumuz biliniyor. Kredi kartları ile bilgilerimiz bir yerlere gidiyor. İnsanlar bir taraftan sanal ortamda mahremiyetinden kendi arzusuyla vazgeçerken, bir taraftan da '24 saat gözleniyorum' hissi kendimizi denetlemeyi getiriyor. Sanal ortam bir taraftan yalnızlığımızı azaltma çabasındayken bunu besleyebilen, iletişimi kolaylaştıran ama bunun yanında yüz yüze iletişimi koparan, insanı insandan koparan bir ortam. Sanal ortamın kolaylığına çok çabuk alışıyoruz ama bize bir gün çok ciddi bir ders verecek kaygısını taşıyorum." - MERSİN