Haberler
Putin, açık açık tehdit etti: Sabrımız bir gün mutlaka tükenecek

Putin, ilk kez bu kadar açık tehdit etti! Sözleri yaklaşan savaşın habercisi

Genel Kurul'da gerginlik: 'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

Kırıkkale'de yere çöp atanlar güvenlik kameralarından tespit ediliyor

Bir ilde daha başladı! Caddede, sokakta kamera ile takip ediliyorlar

Güran ailesinin silinen kayıtlarındaki Kürtçe konuşmalar deşifre edildi: Bunu söylersen seni koruruz

Aileden Enes'in arkadaşına: Bunu söylersen seni koruruz

Salgın sonrası şirketler ve ekonomik riskler

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CSK Denetim ve Mali Müşavirlik'in sahibi Bağımsız Denetçi ve S. M. Mali Müşavir Serkan Kumdakçı Covid-19 virüsü sonrası şirketlerin durumunu ve ekonomik riskleri MAG Business'a verdiği özel röportajında anlattı.

"Şu anda bir pandemiye dönüşen COVID-19 salgını küresel bir sağlık krizi olarak literatüre girdi" açıklamasında bulunan Kumdakçı "Ülkemizde genç, yaşlı herkes ilk defa böyle bir durum ile karşılaşıyor. Dünyanın neredeyse %90 civarında bir kesiminde kararlı şekilde sosyal izalosyon uygulanıyor. Bu süreçte, insanlar sokaklara çıkmıyor, işyerleri kapanıyor, uçuşlar yasaklanıyor, birçok insanlar işinden oluyor vs.vs. Ülkemizde de durum çok farklı değil. Bilim Kurulumuz ve Sağlık Bakanlığımızın kararları doğrultusunda millet olarak kendimizi izole ettik ve bununda son günlerde açıklanan rakamlar ile mükafatını alıyoruz. Ama hakkını teslim edelim bu dönemde Sağlık Bakanlığımızın ve sağlık çalışanlarımızın performansı tüm dünyaya örnek teşkil etti" dedi.

Bu dönemde, hızla artan kurlar, düşen üretim rakamları, arz ve talep kıtlığı, zorunlu sabit maliyetlerin özellikle sermaye şirketleri üzerinde olumsuz etki yaratacağını anlatan Kumdakçı sözlerine şöyle devam etti: "Bu dönemde şirketlerin sermaye yapıları ön plana çıkacak ve sermaye yapıları güçlü olmayan firmaların 2020 bilançolarında 'Teknik İflas ya da Borca Batık Olma durumu' ile karşılaşma olasılıkları çok güçlü şekilde gündeme gelecektir.

Şirket bilançoları ile ilgili '' Borca Batık Olma'' durumu 6102 sayılı Yeni TTK ile hayatımıza giren bir olgu olarak son yıllarda sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Yeni TTK ile 2012 yılından itibaren tanışmaya başladığımız konu aslında 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu'nun 324. Maddesinde '' ŞİRKETİN MALİ DURUMUNUN BOZULMASI HALİ''ile zaten literatürdeydi ancak çok farkında olunan bir durum değildi.

*** Nedir bu teknik iflas yada borca batıklık hali ?

TTK 376. madde hükmü ;

1-) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa; yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

2-) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

3-) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. ……………….. demektedir.

Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere şirket bilançolarında mevcut dönem oluşan ya da geçmiş dönemden gelen zararlar şirketleri farkında olmadan teknik iflasa sürükleyebilir ve hükmü şahsiyetin son bulmasına neden olabilir. Hali hazırda devam eden izolasyon kuralları ve şirketlerdeki üretim düşüklüğünün bilançolarda oluşturacağı zararların şirketlerde sene sonu itibariyle böyle bir sorun yaratma ihtimali hayli yüksek görünüyor.

**** Döviz Artışlarının Olumsuz Etkisi

Bildiğiniz gibi salgın dolayısı ile uluslararası alanda yaşanan ekonomik zorluklar , Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından alınan yerinde önlemlere rağmen dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yoğun bir şekilde hissedilmektedir.Şirketlerde döviz kurlarının yarattığı baskı , kurların hızlı artışı ile yılsonu bilançolarında endişe verici rakamlara gebe olarak yorumlanabilir. Nedir bu kur artışlarının bilançolar üzerine olumsuz etkisi?

VUK'nun 280'inci maddesi yabancı paraların değerlemesiyle ilgili olarak, "Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.'' demektedir.

Bu bağlamda VUK'ta mevduat veya kredi sözleşmelerine dayanan alacak ve borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınacağı hükmüne yer verilmekle birlikte faiz tutarının nasıl tespit edileceğine ilişkin bir belirlemede bulunulmamıştır. Esas itibariyle, gerek vadeli mevduatta gerekse kredilerde uygulanacak faiz oranı başlangıçta bellidir. Dolayısıyla mevduat ve krediler için, belirlenen faiz oranı ve değerleme gününde kadar geçen süre dikkate alınarak hesaplanacak faiz tutarı, gelir ve gider olarak kazancın tespitinde dikkate alınmalıdır.

Hal böyle olunca, şirketlerin döviz cinsinden kullandıkları kredilere ilişkin olarak 3-5-10 yıl sonra bile ödenecek olsa kredilere ilişkin anapara borçları gelir tablosunda '' Kambiyo Zararı'' ve bilançoda da cari dönem ticari zarar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anonim Şirketlerin 50.000-TL, Limited Şirketlerin 10.000-TL sermaye ile kurulduğu bir yasal düzenleme içerisinde, dövizdeki %40 artış ile oluşan kur farkının pandemi sonrası, '' Kambiyo Zararı'' olarak bilançoda yer alması karşısında sermayeler kolayca eriyerek öz kaynakların negatife dönmesine ve bu durumda borca batık durumda olan şirketlerin teknik iflasına sebep olabilecektir.

Kaynak: Bültenler / Güncel
title