Sakarya'daki "Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi" devam ediyor
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Bireysel olarak elimizden bu savaşı durdurmak gelmiyor olabilir ama umursamaya devam etmeliyiz, kanıksamamalıyız, 'Ya nasıl olsa aynı yere varıyor.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Bireysel olarak elimizden bu savaşı durdurmak gelmiyor olabilir ama umursamaya devam etmeliyiz, kanıksamamalıyız, 'Ya nasıl olsa aynı yere varıyor.' dememeliyiz. Aynı farkındalıkla fiili ve kavli dualarımıza devam etmeliyiz. Önümüzdeki süreçte de inşallah Gazzeli, Filistinli öğrencilerimizi Türkiye'ye getirmeye devam edeceğiz." dedi.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü, Granada Üniversitesi Barış ve Çatışma Enstitüsü (IPAZ) ve Avrupa Arap İleri Araştırmalar Enstitüsü (FUNDEA) işbirliğinde, SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde "İsrail-Filistin Çatışması" ana temasıyla bu yıl 7'ncisi düzenlenen "Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi"nde "Soykırım ve Vicdan" başlıklı oturum yapıldı.
YTB Başkanı Eren, burada yaptığı konuşmada, bir senedir canlı yayınlarda Gazze'nin bombalarla ne hale geldiğini, nasıl direndiğini, nasıl mücadele verdiğini çok net şekilde gördüklerini söyledi.
Tarihte bu zulümlerin, katliamların çokça yaşandığını belirterek örnekler veren Eren, soydaş ve akraba topluluklarının yaşadıkları mağduriyetleri kayıt altına alıp belgelendirmek için çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Eren, yakın tarihte Gazze'de yaşanan katliam gibi büyük bir hadise görülmediğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Bir yandan tabii işin insani boyutu var. Şu an 'Türkiye Bursları' programı çerçevesinde 800 Filistinli öğrencimiz Türkiye'de eğitim almakta üniversitelerde. YÖK'ün rakamlarına göre 5 bin 600'den fazla Filistinli öğrenci var Türkiye'de ve bunun 800'ü YTB'nin burslu öğrencisi. Tabii özellikle ilk 7 Ekim olayları başladıktan sonra öğrencilerimizden bir kısmı geri dönmek, ailelerinin yanında olmak istedi. Bilhassa Batı Şeria'dakiler. Zaten Gazze'ye giriş çıkış çok zordu. Onlara yardımcı olmaya çalıştık.
7 Mayıs itibarıyla Refah Sınır Kapısı tamamen kapanmış durumda. Buna rağmen bu sene Gazze'den başvurular aldık. 2 binden fazla öğrencimiz Türkiye'ye burslu gelmek için o zor şartlarda Gazze'den bize başvurdu. Yapabildiklerimizle online mülakat yaptık, yapamadıklarımıza bir şekilde maille ulaştık. Fakat Gazze'den çıkamadılar çünkü Refah Sınır Kapısı açık değil ama onlara burs haklarının saklı olduğunu, bir gün sınır kapısı açıldığında Türkiye'ye onları burslu getireceğimizi ifade ettik."
Gazze'den Mısır'a 7 Mayıs'a kadar 2 bine yakın lise son sınıf öğrencisinin gittiğini aktaran Eren, "Bu öğrencilerin farklı İslam ülkelerine burslu olarak gönderilmesi talebi vardı. İki hafta önce ekibimiz Mısır'daydı, bu mülakatları yaptık ve inşallah bu sene de Gazze'den öğrencileri getirmiş olacağız. Yaklaşık 200'e yakın öğrenci önümüzdeki haftadan itibaren Türkiye'ye gelecek." dedi.
"Bölgede yaşanan her şey Türkiye'ye dayanıyor"
Eren, Gazze'deki savaş suçlarının delillendirilmesine rağmen İsrail'e ve bu savaş suçunu işleyenlere bir yaptırım olmadığına dikkati çekerek, insanların olayları kanıksamaya başladığını, buna karşı meselenin sıcaklığının ilk günkü gibi hissedilmeye çalışılması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin bölgede güvenlik açısından herhangi bir endişesinin olmaması gerektiğinin altını çizen Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazze'deki insanların haklarını korumak için de meseleye bakıyoruz ama 'Türkiye'yi neden bu kadar ilgilendiriyor?' diyenler var ya sosyal medyada. Tabii ki Gazze bizim için çok önemli, oradaki insanların acıları, yaşanan soykırım... Bu bölgede yaşanan her şey, gün sonunda geliyor Türkiye'ye dayanıyor. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumları olarak Filistin ve Gazze'de çok önemli işlerimiz var. Bugüne kadar 2 bin 600'den fazla Filistinli mezunumuz var. Türkiye'de gelip üniversite okumuş ve Filistin'e veya dünyanın diğer ülkelerine gitmiş. Bunların da 1300'ü yani yarısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin burslarıyla okumuş."
Filistin'de yürüttükleri çalışmalardan bahseden Eren, bunlar arasında Osmanlı Arşivleri'nde "Filistin Belgeleri" çalışmasını önemli gördüklerini söyledi.
Eren, Osmanlı arşivlerinde toplam 1 milyon belge taraması gerçekleştirdiklerini aktararak, şu bilgileri paylaştı:
"350 bin tapu kaydıyla 4 bin 500 mülkiyet konulu belgeyi tespit ettik. Şu an bu belgeler odamda duruyor. Bunların bir kısmı kitaplaştı ama hala bu belgelerin üzerine çalışılıp kitaplaştırılma potansiyeli var. Buradan çok önemli kitaplar çıkarabiliriz. Birini çıkardık; 'Filistin Yer İsimleri Kılavuzu ve Atlası' diye ama diğer evraklar da bizde duruyor. Özellikle Filistin'de Türkmen varlığı ve Filistin'deki Türk varlığına ilişkin de bir çalışma yaptık. Bu da inşallah bitmek üzere. Bunu da yayınlamayı düşünüyoruz."
"Filistin'in yanında olmaya ve durmaya devam edeceğiz"
Türkiye'nin, Filistin'in yanında olmaya ve durmaya devam edeceğini vurgulayan Eren, "Bireysel olarak elimizden bu savaşı durdurmak gelmiyor olabilir ama umursamaya devam etmeliyiz, kanıksamamalıyız, 'Ya nasıl olsa aynı yere varıyor.' dememeliyiz. Aynı farkındalıkla fiili ve kavli dualarımıza devam etmeliyiz. Önümüzdeki süreçte de inşallah Gazzeli, Filistinli öğrencilerimizi Türkiye'ye getirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Soykırım ve Vicdan" oturumunun başkanlığını yapan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Doç. Dr. Nebi Miş de bugüne kadar insanlık değerlerinden, insan haklarından, savaş suçundan, soykırımdan bahseden dünyanın, konu Filistin meselesine gelince tamamen bunun üzerini perdelediğini, meseleye özellikle Batı medyasından tek taraftan, savaş suçunu göstermeyen bir çerçeveden baktığını anlattı.
Miş, Anadolu Ajansı, TRT ve diğer kurumların İsrail'in savaş suçunu belgeleyip uluslararası mahkemelere tanık olarak sunduğunu kaydetti.
Kongre, bugünkü oturumların ardından sona erecek.