Haberler

Sahil Güvenlik Komutanlığına İlişkin Darbe Girişimi İddianamesi (3)

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin iddianamesinde ifadesine yer verilen eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, darbe...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin iddianamesinde ifadesine yer verilen eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, darbe girişiminden önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te olup olmadığını, Cumhurbaşkanlığı Okluk yerleşkesinin güvenliğini sağlamak amacıyla sorduğunu savundu.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, 29 şüphelinin eylemleri, ifadeleri, tanık beyanları ve haklarındaki MASAK raporlarına da yer verildi.

İddianameye göre, 15 Temmuz 2016'da saat 23.15 sularında birliğine gelen eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, komuta katı, harekat merkezi, garaj, giriş-çıkış kapıları ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı civarında silahlı olarak güvenlik kameralarına yansıdı.

Üstem ifadesinde, 15 Temmuz akşamı saat 18.30 sıralarında rutin mesai görevinden ayrılarak komutanlık dışına çıktığını, saat 21.00 sıralarında elektronik sistem üzerinden Genelkurmay Başkanlığının bir mesaj gönderdiği haberinin kendisine ulaştığını, mesaj içeriğinin karışık olması sebebiyle saat 22.30 sıralarında tekrar karargaha geçtiğini söyledi.

Çanakkale ve İstanbul Boğazı ile ilgili çektiği mesajların doğru olduğunu ifade eden Üstem, sıkıyönetim ilanına yönelik birliğine gelen emirlerde bu hususun belirtildiğini, Sahil Güvenlik botlarının mühimmatlarının yüzde 10'unu güvenli bir bölgede patlatması yönünde bir emri ise kesinlikle vermediğini iddia etti.

Marmaris Sahil Güvenlik komutanını arayıp Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Okluk koyunu kullanıp kullanmayacağını sorduğunu kabul eden Hakan Üstem, bunun nedeninin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konaklayacağı Okluk Yerleşkesinin güvenliğini sağlamak olduğunu öne sürdü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oraya geleceğini korumasından daha sonra öğrendiğini aktaran Hakan Üstem, Albay Çağlar'a sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne zaman geleceğini sorduğunu, amacının oradaki görevin ne kadar süreceğini belirlemek olduğunu, Erdoğan'ın nerede kalacağını ise sormadığını iddia etti.

Üstem, askerlere "çatışmaya girmemelerine" dair emrin kendisi tarafından verildiğini, genel prensip olarak ana karargahta da çatışmaya girilmemesi konusunda talimat verdiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Truva otelden ayrıldığı ve helikopterden ateş edildiği konusunda kendisine bilgi verilmediğini savundu.

Hakan Üstem, sözde sıkıyönetim kararnamesinde kendisinden kıdemsiz olan kişilerin üst rütbeli görevlere getirildiğini, kendisine herhangi bir görev verilmediğini öne sürdü.

"Hudut kapılarını kapatın" emri

Çocuğunun Ankara'da Anafartalar Kolejinde okuduğunu belirten Üstem, kolejin sahibinin Akıncı Üssünde yakalandığını ise medyadan öğrendiğini ileri sürdü.

Üstem, kaçarken yakalanmasına ilişkin ise merkez komutanlığından "teslim olun" sözlerini duyduğunu, ancak durumun netleşmesini beklemeye karar verdiğini, Deniz Kuvvetleri tarafında görüşebileceği birilerinin olduğunu düşündüğünü, Süleyman Yarayan'ın merkez komutanlığı görevlilerinin ayaklarına ateş ettiğini bilmediğini, kendisine herhangi bir talimat vermediğini iddia etti.

FETÖ terör örgütüyle herhangi bir bağlantısının bulunmadığını savunan Üstem, darbe girişimi içinde olmadığını, sadece birliğinin tedbirler aldığını öne sürdü.

Savcılık iddianamesinde Sahil Güvenlik Komutanlığının 15-16 Temmuz'daki santral kayıtlarına da yer verildi.

Buna göre, 16 Temmuz'da saat 00.35'te makamından Karadeniz Bölge Komutanı ile görüşen Üstem, "Tüm gemilerin derhal seyre çıkması, liman giriş çıkış trafiğinin durdurulması, hudut kapılarının kapatılması" talimatını verdi. Saat 01.08'de Akdeniz Bölge Komutanı ile görüşen Üstem, "Malum olaylar nedeniyle yurt dışına yüklü miktarda para kaçırılmasını önlemek maksadıyla hudut kapılarını kapatarak gerekli, tüm tedbirleri alın" dedi. Üstem, saat 04.54'te İskenderun Grup Komutanlığı ile yaptığı görüşmede ise "Erdinç (Balkan), seni Akdeniz Bölge Komutanı olarak atıyorum. Derhal Mersin'e geçerek bölge komutanlığının kumandasını al." talimatını verdi.

Erdinç Balkan'ın "Nasıl olur, Fatih Albayım orada" demesi üzerine Üstem, "Fatih, makamı terketti. Botla git. Mersin'e gidince Atilla Amirale kendini rapor et." dedi.

"ByLock programını kullanıyordu"

İddianamede, darbe girişiminin ardından Sahil Güvenlik Komutan vekili olarak atanan Kurmay Albay Bülent Olcay'ın ifadesine de yer verildi.

Olcay, ifadesinde, Hakan Üstem'in personele yüksek sesle "Ben teslim oldum, siz de 15 dakika sonra teslim olun", daha sonra emir subayı Burhan Gülnar binbaşıya ise "darbeye ilişkin evrakların hepsini imha edin" emrini verdiğini aktardı.

Buna karşılık kendisinin Gülnar'a "Hiçbir şeyi imha etmemesi, kanunsuz emre uymaması gerektiğini" söylediğini, Üstem'in makam odasında darbe emirlerinin masa üzerinde açık bir şekilde durduğunu gördüğünü belirten Olcay, yaptığı incelemede Hakan Üstem'in kendisini görevden alarak yerine Tuğamiral Hasan Kulaç'ın atandığını gördüğünü ifade etti.

Olcay, hatırladığı kadarıyla darbeden bir gün önce Tuğamiral Hasan Kulaç'ın Üstem'i ziyarete geldiğini, o sırada Süleyman Yarayan ve Güray Demir'in de odaya girip çıktığını kaydetti.

Tanık Oğuz Kaan Yavuz ise ifadesinde Sahil Güvenlik Komutanlığında 8 yıldır karargah komutanı olarak görev yaptığını belirterek, darbe girişimi sırasında Hakan Üstem'in kendisini arayarak "Türk Silahlı Kuvvetleri darbe yaptı, yönetime el koydu, sen, Bülent Olcay ve Zeki Bodur bu organizasyonun içinde yoksunuz, evde oturun" dediğini söyledi.

İddianamede, Üstem'in ByLock programını kullandığına ve "Research Electronıcs" adlı bir firmaya hesabından gönderilen yüklü miktarda paraya da yer verildi.

Mühimmatı boşaltın talimatı

İddianamede şüpheli Süleyman Yarayan'ın 15 Temmuz saat 21.12 civarında birliğe girdiği, komuta katı, harekat merkezi, giriş çıkış kapıları, otopark ve Deniz Kuvvetleri civarında görüldüğü, miğfer, çelik yelek ve silahlı olarak tespit edildiğine yer verildi.

Yarayan, ifadesinde, saat 20.00 civarında Sahil Güvenlik Komutanı Hakan Üstem'in kendisini aradığını, acil durum olduğunu, birliğe gitmesi gerektiğini söylediğini aktararak, birliğe geldikten yarım saat sonra Harekat Haber Merkezine Genelkurmay'dan bir mesaj geldiğini, mesajda birliğe giriş-çıkışlar konusunda Mustafa Şaban Gümüşiğne'nin görevlendirildiğini, onun izniyle giriş ve çıkışların yasaklandığının bildirildiğini aktardı.

Saat 21.00 civarında sıkıyönetimle ilgili resmi mesajın geldiğini bildiren Yarayan, haber merkezindeki nöbetçi astsubayı çağırarak bütün mesajları kendisine getirmesini, kesinlikle dağıtmamasını söylediğini öne sürdü.

Telefondan dışarının aranmaması, dışarıdan gelen aramaları da sadece harekat merkezine bağlaması talimatını verdiğini aktaran Yarayan, komutanın emri gereği emniyetli bir sahaya mühimmatların yüzde 10'una kadarının gerekirse boşaltılması yönünde bir talimat verdiğini, bu durumun tehlike yaratmayacağını düşündüğünü, uyarı amaçlı sadece havaya ateş edebileceğini söylediğini, bu hususun harekat merkezi jurnaline kaydedilmesini istediğini, harekat merkezinde bulunurken silahını masaya koyup mesai arkadaşlarına "İnşallah az ölüm olur" şeklinde bir söz söylemediğini iddia etti.

-"Darbe haberlerini izledik"

Komutanlığın santral kayıtlarına göre Yarayan, Marmaris Grup Komutanı ile görüşerek Turban otelde saldırıya uğrayan emniyet güçlerine yardıma gönderilen gemilerin limana döndürülmesini, birliğin emniyetinin alınmasını, Bodrum Askeri Birlik Komutanının sıkıyönetim komutanı olduğu ve onun emirlerine uyulması talimatını verdi. İddianamede Yarayan'ın ByLock kullandığı bilgisine de yer verildi.

Şüpheli Mustafa Şaban Gümüşiğne de ifadesinde Genelkurmay Başkanlığının gönderdiği mesajı gördüğünü, burada kendisine giriş ve çıkışların kontrolü görevinin verildiğini, bu mesaja dayanarak telsizden birlikte giriş-çıkışların denetim ve kontrolün kendisine geçtiğini söylediğini, darbeyi öğrenmeden önce komutanı Hakan Üstem'in saat 22.00 civarında Birliğe yaya olarak geldiğini, kendisine birlik güvenlik tedbirlerini alıp, nizamiyeden bilgisi dışında kimsenin giriş-çıkış yapmaması talimatını verdiğini aktardı.

Darbe olayını öğrendikten sonra komutanın makamına gittiğini, girişte, Güray, Burhan binbaşı ve birkaç subayın olduğunu, darbe haberlerini izlediklerini, kendisinin silah kemerini çıkartıp Binbaşı Burhan'a verdiğini, "ne darbesi" diye tepki gösterdiğini anlatan Gümüşiğne, o sırada Yarayan'ın geldiğini, komutanın odasına girdiklerini, komutanın kendisine "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi. Birlikteki güvenlik tedbirlerini alın" dediğini kaydetti.

Gümüşiğne, komutanın darbecilerin yanında mı yoksa karşısında mı bulunduğunu, kendisine verilen emrin kanunsuz olduğunu bilmediğini savundu.

-"Gemide bulunan toplarla ateş"

Şüpheli İsa Aydın da Deniz Kurmay Albay Bülent Olcay'ı arayıp neler olduğunu sorduğunu, kendisinin "İsa safını belli et. Darbeci tarafında mısın ya da diğer tarafta mısın? Darbeciysen karargaha git. Senin ismin bir listede geçiyor dolayısıyla başın belaya girebilir. Tavsiyem Merkez Komutanlığına giderek bildiklerini anlat" dediğini, "Benim safım belli. Darbeci değilim. Böyle işlere girmem" diyerek Merkez Komutanlığına gittiğini söyledi.

Aydın, 16 Temmuz saat 10.00 sıralarında Merkez Komutanlığına geldiğini, görevli personelin neden geldiğini sorması üzerine durumu anlattığını, daha sonra görevli personelin ellerinde bulunan bir listede kendisinin Sahil Güvenlik Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak atandığını gördüğünü, isminin neden o listede olduğunu bilmediğini ileri sürerek, Merkez Komutanlığında polisler tarafından gözaltına alındığını beyan etti. İddianamede Aydın'ın ByLock programı kullandığı bilgisine yer verildi.

İddianameye göre, şüphelilerden Sahil Güvenlik Komutanlığı Personel Başkanlığı Atama Daire Başkanlığı Subay Atama Danışma Subayı Yüzbaşı Temur Yılmaz, bir itirafçı tarafından teşhis edildi.

"Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçundan tutuklu bulunan Yahya Karakaş ifadesinde, Muğla'da ev kiraladığını, 2004 yılında Ali Ar'ın yönlendirmesiyle TSK Deniz Kuvvetlerinde subay olarak Muğla'da görev yapan Levent isimli kişi ile benzer faaliyetlerde bulunduklarını anlattı. 2002 yılı mezunu Özgür, Musa ve 2000 mezunu Aykut ile Sahil Güvenlik Komutanlığında subay olan ve Muğla'da görev yapan 2003 mezunu Levent isimli subaya "abilik" yaptığını beyan eden Karakaş'a, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında çalışan 2000-2002 ve 2003 yılı mezunu subayların resimleri teşhis amaçlı gösterildi. Karakaş, Levent olarak tanıdığı subayın Temur Yılmaz olduğunu teşhis etti.

Temur Yılmaz ise ifadesinde FETÖ ile bağlantısı bulunmadığını, bu nedenle etkin pişmanlıktan yararlanmayı da düşünmediğini söyledi.

İddianamede, Plan ve Prensipler Başkanlığı Kuvvet Plan Daire Başkan Vekili olarak kurmay binbaşı rütbesinde görev yapan şüpheli Fatih Şahin'in, 15 Temmuz gecesi saat 22.15 civarı görevli olmamasına rağmen birliğe giriş yaptığına yer verildi. Şahin'in komuta katı, harekat merkezi, giriş çıkış kapıları, cephanelik ve Deniz Kuvvetleri bölgesinde miğfer, çelik yelek ve silahlı olduğunun tespit edildiği belirtilen iddianamede, Sahil Güvenlik Komutanlığına ait 15 ve 16 Temmuz tarihlerindeki santral kayıtlarında, şüpheli Şahin'in yaptığı görüşmelerle, 10'dan fazla gemi komutanını arayarak, "Gemide bulunan toplar, silahlar ile yüzde 10 cephaneyi havaya emniyetli sahaya ateşle" şeklinde emir verdiği kaydedildi.

İfadesinde FETÖ mensubu olmadığını kaydeden Şahin'in yapılan MASAK incelemelerinde ise bazı FETÖ şüphelilerine para transferi gerçekleştirdiği kaydedildi.

Yaklaşık 2 milyon liralık para transferi

Şüphelilerden Sezgin Şakrucu'nun ise 15 Temmuz öncesi albay rütbesinde olduğu, Sahil Güvenlik Komutanlığında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığında Daire Başkanı olarak görev yaptığı ve olay günü birlikte meydana gelen olaylarla ilgili kameralar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, birlikte görevli bazı şüpheliler ile birlikte silahlı olarak görüldüğü belirtildi.

Şakrucu'nun incelenen MASAK kaydına da yer verilen iddianamede, şüphelinin Kemal Dursun isimli şahsa 2013 ile 2016 yılları arasında toplamda 1 milyon 967 bin 376 lira EFT gönderildiğinin tespit edildiği, ancak bu paranın neden gönderildiğinin anlaşılamadığı ifade edildi.

Şakrucu'nun 5 bin 760 lira gönderdiği Batıgün Eğitim Kurumları Yayıncılık AŞ'nin ortaklarından Abdullah Arıcan'ın da FETÖ soruşturmaları kapsamında hakkında işlem yapılan şüphelilerden olduğuna iddianamede yer verildi.

Darbe girişimi öncesi Sahil Güvenlik Komutanlığında yüzbaşı olarak görev yaptığı belirtilen şüpheli Ahmet Küçüktamer, ifadesinde o akşam nöbetçi subay olduğunu ve başlayan hareketlilik üzerine nöbet sonrası da birlikte durmak durumunda kaldığını belirtti. Küçüktamer ifadesinde, Sezgin Şakrucu'nun kendisine bir liste verdiğini, daha sonra listedeki gemileri arayarak "cephanelerinin yüzde onunu denize emniyetli sahaya atmasını söylediğini" belirterek, bir iki tanesini aradıktan sonra diğer gemileri aramayı bıraktığını ve FETÖ ile bir bağının olmadığını kaydetti.

İddianamede, şüphelilerden Mustafa Özdemir'in 16 Temmuz sabahı birliğe geldiğine ve silahlı, çelik yelekli olarak güvenlik kameralarınca tespit edildiğine yer verildi. Astsubay olan Özdemir hakkındaki tanık beyanına yer verilen iddianamede, Özdemir'in birlikteki erleri kışkırtmaya çalıştığı ifade edildi. Tanık Mehmet Çavdar, 15 Temmuz gecesi araç muhafızı olarak görev yaptığını belirterek, "Mustafa Özdemir'in yanına gelerek elinde bulunan cep telefonunun Whatsapp uygulamasından kafası kesilmiş asker fotoğrafı gösterdiğini, dışarıdan içeriye girerlerse sonlarının böyle olacağını söylediğini" aktardı.

-"Beni görevden mi alıyorsunuz"

Sahil Güvenlik Komutanlığında hizmet eri olarak görev yapan şüphelilerden Anıl Ceyhan da olay günü Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in postası olan Burhan Gülnar'ın Üstem'in not defterini acilen imha etmesini söylediğini ifade etti. Gülnar'ın belinde silah olduğu için korktuğundan ve paniklediğinden not defterini kağıt imha makinasına atarak imha ettiğini beyan eden şüpheli Ceylan, kendisinin kesinlikle darbeden bir bilgisinin olmadığını, arkadaşlarının bu duruma şahit olduğunu, Gülnar'ın daha sonra yanına gelerek, "vatana ihanet etmediğini" söylediğini aktardı.?

İddianamede diğer şüphelilerin eylemleri, ifadeleri, haklarındaki tanık beyanları ve MASAK raporlarına da yer verildi.

İddianamede tanık olarak beyanına yer verilen, Sahil Güvenlik Komutan Vekili Tuğamiral Bülent Olcay, darbe girişiminden önce Sahil Güvenlik Komutanlığında Kurmay Başkanı olarak görev yaptığını, girişimin ardından Sahil Güvenlik Komutanı olarak atandığını belirtti.

Olay günü rutin işlerini yaparken bir uçağın durumundan şüphelendiğini, cep telefonundan aradığı Bülent Özbaşaran'ın "Komutan kalk diyor kalkıyorum, in diyor iniyorum, ben de bilmiyorum" dediğini anlatan Olcay, konuyu aktardığı Hakan Üstem'in, "Eğitim uçuşu yapıyor olabilir" yanıtı verdiğini ifade etti.

Sahil Güvenlik Komutanlığından makam telefonu aranarak "Genelkurmay Başkanlığınca tüm uçuşların durdurulduğu, hiçbir uçağın pistlerden hareket etmeyeceği emri verildiğinin" bildirildiğini dile getiren Olcay, şunları kaydetti:

"Geç saatlerde televizyonda darbe söylentileri yer almaya başladığında Harekat Merkezi Nöbetçi Subayı Ahmet Küçüktamer yüzbaşıyı telefonla aradım. Ahmet yüzbaşı, 'Harekat başkanımız burada, telefonu ona vereyim başkanım' dedi. Aynı soruyu Süleyman Yarayan'a sorduğunda cevaben 'Bir şey söyleyemem' deyip, telefonu kapattı. Sonrasında Hakan Üstem'i arayarak, 'Komutanım neler oluyor?" soruma cevaben bir bilgisi olmadığını, karargaha gideceğini, kendisinden haber beklememi söyledi. Israrla aramam üzerine komutan 'Bülent, Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, sen bunun dışındasın, evinde otur' dedi. 'Beni görevden mi alıyorsunuz' diye sordum. Bunun üzerine komutan 'Sen nasıl yorumlarsan' diye cevap verdi ve telefonları kapattık."

-Erdoğan'ın yerine ilişkin soru

Olcay, 16 Temmuz 2016'da öğle saatlerinde İçişleri Bakanlığı Genel Sekreterliğinden arayan bir görevlinin kendisine zarf geleceğini belirttiğini, adresini sorduğunu, gelen zarfta Sahil Güvenlik Komutanı olarak görevlendirildiğine ilişkin yazının bulunduğunu ifade etti.

Albay Mete Çağlar da 10 Temmuz akşam saatlerinde Muğla Valisinin kendisini arayarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün bulunduğu Okluk Koyu bölgesinin 24 saatliğine boşaltılması gerektiğini söylediğini, ertesi gün bölgede görev icra eden TCSG 302 nolu bota Cumhurbaşkanlığı koruma müdürünün gelip, civardaki tüm teknelerin kaldırılmasını istediğini, bunu bot komutanından öğrenip valiye bildirdiğini anlattı.

Aynı gün kendisini arayan şüpheli Süleyman Yarayan'ın da koyda alınan tedbirlerle ilgili bilgi istediğini, yine Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Albay Murat Yılmazarslan'ın da aradığını kaydeden Çağlar, 12-13 Temmuz'da Süleyman Yarayan'ın, çarşambadan itibaren ise Hakan Üstem'in aramaya başladığını, kendisine ısrarla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nerede olduğunu, ne zaman, nereye gideceğini, bu konudan sık sık haberdar olmak istediklerini söylediklerini bildirdi.

Çağlar, kendisini 14 Temmuz saat 10.00'da arayan Hakan Üstem'in, yine alınan tedbirler hakkında bilgi istediğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerine ilişkin birçok soru sorduğunu anlattı.

Aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Deniz Yaveri Şafak Deliacı'nın kendisini aradığını, planlı faaliyetleri incelediğini, programı gözden geçirdiğini, Cumhurbaşkanı ile ilgili ne yaptıklarını sorduğunu bildiren Çağlar, kendisinin de koyda koruma polislerinin istediği tedbirleri aldıklarını, ancak misafirin nerede olduğunu bilmediğini söylediğini ifade etti.

-"Parazit cihazını çalıştırdı"

Darbe girişimi günü öğle arasında Hakan Üstem'in emir subayı Burhan Gülnar'ın kendisini arayarak, Hakan Üstem'in askeri hattan görüşmek istediğini söylemesi üzerine, Üstem'i aradığını dile getiren Çağlar, Üstem'in yine Okluk Koyu'ndaki gelişmeleri, önlemleri, Cumhurbaşkanı'nın orada olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de Cumhurbaşkanı'nın gelip gelmediğini bilmediğini, nerede kaldığını da kimsenin bilmediğini söylediğini aktardı.

Bu görüşmede Üstem'in her zamankinin aksine alçak sesle konuşmasının dikkatini çektiğini söyleyen Çağlar, bunların, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerini öğrenmeye yönelik olduğu kanaatine vardığını belirtti.

Sahil Güvenlik Komutanlığı emrinde komutan postası Ertuğrul Taha Becerikli de 14 Temmuz'da öğleyin karargaha geldiğinde, Hasan Kulaç'ın "telaşlı bir şekilde" Hakan Üstem'in yanına girdiğini gördüğünü belirtti. Bundan 15 dakika önce elektriklerin kesildiğini, Kulaç geldiğinde Üstem'in Süleyman Yarayan'ı çağırdığını anlatan Becerikli, "Hasan Kulaç odada yaklaşık 20 dakika kaldığı. Çıktıktan yarım saat sonra elektrikler geldi. Hakan Üstem, elektrikler devreye girdikten sonra lazer ışınları ile çalışan ve dinlemeye engel olan parazit cihazını çalıştırdı. Bunu cihazın sesinden anladım. Daha sonra kriptolu telefon ile konuştu" beyanını verdi.

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel
4 ilimizde eğitime kar engeli

4 ilimizde eğitime kar engeli

AK Parti'den muhalefetin erken seçim çağrılarına yanıt: Bugün olsa yine yenilgiyi tadacaklar

Erken seçim çağrılarına verdiği yanıt muhalefeti küplere bindirecek

Saadet Partisi kongresinde AK Parti protestosu

Sloganların yükselmesiyle AK Partili 2 isim salonu terk etti

Maaşı 90 bin lirayı buluyor ama kule vinç operatörlüğünde personel açığı çok

Maaşı 90 bin lirayı buluyor ama bu mesleği yapmak isteyen yok

title