Sağlık Çalışanlarının İntiharlarına Dikkat Çeken Açıklama
Ankara Tabip Odası, sağlık çalışanlarının intiharlarının sağlık sisteminin yapısal sorunları ve olumsuz sosyoekonomik koşulların bir sonucu olduğunu belirtti.
(ANKARA) - Ankara Tabip Odası, "'Hekimleri, tıp öğrencilerini ve sağlık çalışanlarını intihara sürükleyen etmenler ilk bakışta sağlık sisteminin bir türlü çözülemeyen yapısal sorunlarından kaynaklanıyor görünmektedir ama aynı zamanda ülkemizin içerisinde bulunduğu son derece olumsuz sosyoekonomik koşulların da birer tezahürüdür" açıklamasında bulundu.
Ankara Tabip Odası'ndan yapılan açıklamada, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görevli asistan doktor Uğurcan Ağcaoğlu'nun intiharının ardından Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Azer Gürgün'ün intihar ettiği kaydedildi.
Açıklamada, şöyle denildi:
"Türkiye'de hekimlerin, tıp öğrencilerinin ve sağlık çalışanlarının başlıca intihar nedenleri arasında, olumsuz yaşam koşulları, mobbing, ağır ve uzun süreler boyunca çalışma, keyfi atamalar, angarya, değersizleşme, tükenmişlik ve geleceksizlik hissiyatı gelmektedir. Hekimleri, tıp öğrencilerini ve sağlık çalışanlarını intihara sürükleyen bu etmenler ilk bakışta sağlık sisteminin bir türlü çözülemeyen yapısal sorunlarından kaynaklanıyor görünmektedir ama aynı zamanda ülkemizin içerisinde bulunduğu son derece olumsuz sosyoekonomik koşulların da birer tezahürüdür. Bütün bu saydıklarımız toplumsal ölçekte biriken ve ancak gerekli irade gösterildiğinde çözülebilecek sorunlardır. Hastanelerde ve tıp fakültelerinde liyakatsız atamalar sonucunda göreve getirilen yöneticilerin -başta asistan hekimler olmak üzere- meslektaşlarımıza uyguladıkları mobbing ve sistematik baskı sonucunda yaşanan değersizleşme hissi, sadece işyeriyle sınırlı kalmayan bir sosyal cendereye dönüşmektedir. Sağlık kurumlarındaki artan şiddet ise tükenmişlik ve yılgınlık hissiyatını daha da artırmaktadır."
"Sağlık çalışanlarının intiharları anomik intiharlar"
" Ankara Tabip Odası olarak, sağlık çalışanlarının intiharlarını sadece bireysel sorunlardan, sübjektif koşullardan ve psikolojik nedenlerden kaynaklı olgular olarak değerlendirmiyoruz. Yitirdiğimiz her bir meslektaşımızın ve tıp öğrencisinin arkalarında bıraktıkları notlar veya yakınlarının tanıklıkları bu intiharların toplumsal bir bağlama oturduğunu, toplumsal ölçekte bir neden-sonuç ilişkisi kurulabileceğini açığa çıkarmaktadır. Sağlık çalışanları arasında artan intiharlar bu bakımdan "anomik intiharlar" olarak değerlendirilebilir."
Sağlık çalışanlarının intiharlarıyla ilgili 2018 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından cevaplanan bir soru önergesi hatırlatılan açıklamada, "2015 yılında 10'u hekim, 71'i hemşire, 99'u diğer sağlık çalışanları olmak üzere 180; 2016 yılında 11'i hekim, 56'sı hemşire, 62'si diğer sağlık çalışanları olmak üzere 129; 2017 yılında 3'ü hekim, 53'ü hemşire, 66'sı diğer sağlık çalışanları olmak üzere 122; toplamda ise kötü çalışma koşulları, baskı, mobbing, yaşam koşulları nedeniyle 2015-2017 yılları arasında 431 sağlık çalışanı intihar etmiştir" denildi.
Açıklamada, mobbinge karşı izlenecek adımlar şöyle sıralandı:
"Kamu kurumlarındaki liyakatsiz atamalara son verilmelidir. Kurumlardaki eş dost kayırmacılığının önüne geçilmelidir. ILO tarafından imzalanan 190 sayılı işyerlerinde şiddet ve tacizi önlemeyi amaçlayan uluslararası sözleşme ve tavsiye kararı, ülkemiz tarafından etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Psikolojik tacizin önlenmesi gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çalışma barışının geliştirilmesi açısından çok önemlidir. ILO 187 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi (2006) dikkate alınarak; sağlık ve güvenlik bakımından ulusal önleyici kültürün gelişmesini teşvik edecek çalışmalar yapılmalıdır. Tıp Fakültesi öğrencilerine daha iyi bir eğitim hayatı için eğitimin standardizasyonu sağlanmalı, sosyal ve ekonomik destek politikaları hayata geçirilmeli, ücretsiz ve sağlıklı barınma ihtiyacı karşılanmalıdır."