Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kılıç: "Dava Diye Yola Çıkanlar, Kirlenmenin En Kötüsüyle Dibe Vurdular"
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, “Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor. Her yanı iktidarla ilişkili rüşvet trafiği, yolsuzluk, kumpas çarkı ortaya dökülüyor. Ne iktidarın sesi soluğu çıkıyor ne de yargıdan bir hareket geliyor. Dava diye yola çıkanlar, kirlenmenin en kötüsüyle dibe vurdular” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, "Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor. Her yanı iktidarla ilişkili rüşvet trafiği, yolsuzluk, kumpas çarkı ortaya dökülüyor. Ne iktidarın sesi soluğu çıkıyor ne de yargıdan bir hareket geliyor. Dava diye yola çıkanlar, kirlenmenin en kötüsüyle dibe vurdular" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, partisinin İzmir İl Başkanlığı'nda bir basın toplantısı düzenleyerek gündemi değerlendirdi. Ülkede uzun süredir büyük bir yönetilmezlik krizi yaşandığını, iktidarın ekonomi dahil ülkenin temel sorunları konusunda çözüm kabiliyetini tümden yitirdiğini vurgulayan Kılıç, "Cumhuriyet tarihinin en büyük kitlesel fakirleşmesiyle yüz yüzeyiz. Türkiye keskin bir hatla adeta ikiye ayrılmış durumda. Bir yanda yoksulluk, açlık, sefalet içinde yaşayanlar. Diğer yanda lüks, şatafat, bolluk içinde sefa sürenler. Bir tarafta korkunç enflasyonun teğet geçtiği mutlu azınlık. Diğer tarafta enflasyonun altında nefes alamayan milyonlarca halk. Ülke tarihinde görülmemiş bir gelir dağılımı adaletsizliği yaşanıyor" dedi.
"NE BU FİYATLAR DÜŞER NE DE ÜLKE KALKINIR"
Kılıç, her fırsatta "nas" diyerek faize savaş açmış gibi görünen iktidarın ödediği faiz rakamlarına dikkat çekerek şunları söyledi:
"2021 Ocak-Temmuz arasında 114 milyar TL faiz ödenirken, bu yıl aynı dönemde 151 milyar TL ödenmiş. Geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 45 daha fazla faiz ödemesi yapılmış. Bu faizler kimden alınıyor? Vatandaşın cebinden ve kursağından. İktidar faiz söylemleriyle muhafazakar kitlelere mesaj vermeye çalışıyor ama garip biçimde bu dönemde faiz kurumları olan bankalar altın devrini yaşıyor. Türkiye üretmeyi unuttu üretmeyi! Bunun en acı örneğini tarımda görüyoruz. Kayıtlı çiftçi sayısı ve ekili arazi miktarı dramatik şekilde düştü. Ülkenin tarım ve sanayideki dış bağını koparmadan, üretici kesimlere gerekli destekler verilmeden ne bu fiyatlar düşer ne de ülke kalkınır."
"İKTİDARDAKİLERİN DUYARSIZCA LÜKS VE ŞATAFAT İÇİNDE YAŞAMASI..."
İki ay önce Arjantin'de enflasyon yüzde 60'ı aştığı ve parası aşırı değer kaybettiği için Ekonomi Bakanı Martin Guzman'ın halktan özür dileyerek istifa ettiğini hatırlatan Saadet Partili Kılıç, şöyle devam etti:
"Yabancı ülkelerde bakanların, yöneticilerin hataları örtbas edilmiyor, görmezden gelinmiyor, hiçbir şey olmamış gibi davranılmıyor. Bir başarısızlık yaşandığında, yaptıkları hatalar ortaya çıktığında utanıyorlar, sorumluklarını kabul ederek istifa ediyorlar. 20 yıldır iktidarda olan Ak Parti'de çok daha ağırları yaşanmasına rağmen böyle bir erdem ve refleks yok. Halk yoksulluktan kıvranırken iktidardakilerin duyarsızca lüks ve şatafat içinde yaşaması. Kamu ihalelerinin ve kaynaklarının dar bir çevre arasında paylaşılması. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bu düzen. Bunlar iktidarın alametifarikaları olabilir ama bizim içimize sinmiyor, sinmeyecek."
"DAVA DİYE YOLA ÇIKTILAR, KİRLENMENİN EN KÖTÜSÜYLE DİBE VURDULAR"
Kılıç, yolsuzluk ve rüşvet iddialarına da değinirken, "Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor. Her yanı iktidarla ilişkili rüşvet trafiği, yolsuzluk, kumpas çarkı ortaya dökülüyor. Ne iktidarın sesi soluğu çıkıyor ne de yargıdan bir hareket geliyor. Bunlar herhangi bir araştırmaya tabi tutulmadan yok farz edilemez. Dava diye yola çıkanlar, kirlenmenin en kötüsüyle dibe vurdular" dedi.
"YOKSULLUKTAN KIVRANAN HALK, HUKUKSUZLUK, ADALETSİZLİK, YERİ GÖĞÜ KAPLAYAN YOLSUZLUKLAR"
AKP döneminin yoksulluk, yolsuzluk ve adaletsizliklerle anılacağını vurgulayan Kılıç, şunları söyledi:
"AK Parti, '70 milyonu kucaklama' ilkesiyle yola çıktı, ama halkın yarısını 'illet-zillet' ve de 'terör yandaşı' ilan ederek en büyük kutuplaşmayı yapıyor. 'Hukukun üstünlüğü' diye yola çıktı, ancak yargı siyasallaşırken özgürlük ve demokrasi açığı da olabildiğince büyüdü. Dış politikada önce yüksek volümlü çıkışlar yapılıyor. Ardından zaman içinde ver elini tornistan. Bu dönem nasıl hatırlanacak? Yoksulluktan kıvranan bir halk, derinleşen ekonomik kriz, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, yeri göğü kaplayan yolsuzluklar, üç beş maaş birden alan azınlıklar, yozlaşma, çürüme, ahlaki çöküntü, haksız zenginleşmeler, gelir adaletsizliği uçurumu, yargıdaki siyasallaşma, toplumu boğan korku iklimi. Hangi birini sayalım! İnsanımız artık yeni bir başlangıç istiyor."