Ruh Sağlığına Güzel Sanatlar Desteği
Bartın Toplum Ruh Sağlığı Merkezinde tedavi gören hastalar, tiyatro, müzik, resim, ebru, seramik ve el sanatları gibi uğraş terapileriyle tedavi süreçlerine daha kısa sürede cevap veriyor.
SELİM BOSTANCI - Bartın Toplum Ruh Sağlığı Merkezinde tedavi gören hastalar, tiyatro, müzik, resim, ebru, seramik ve el sanatları gibi uğraş terapileriyle tedavi süreçlerine daha kısa sürede cevap veriyor.
Bartın Devlet Hastanesi bünyesinde faaliyet gösteren Toplum Ruh Sağlığı Merkezince, kronik ruhsal rahatsızlığı bulunduğu belirlenen hastalara, her birine özel olarak hazırlanan bakım planı kapsamında tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sunuluyor.
Psikiyatri ve sosyal hizmet uzmanının yanı sıra 5 ruh sağlığı hemşiresi ve 1 psikologla hizmet verilen kurumda, ilk olarak hastalık belirtilerinin şiddeti, risk faktörleri, yaşam kalitesini düşüren ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyen faktörler analiz ediliyor.
Hastalık belirtilerinin uygun ilaç tedavisi ve terapi desteğiyle kontrol altına alınmasının ardından hasta ve yakınlarına psiko-eğitim verilen merkezde, iş uğraş eğitiminin yanı sıra çeşitli sanatsal kurslardan yararlanma imkanı sunuluyor.
Bartın Toplum Ruh Sağlığı Merkezi hekimi psikiyatri uzmanı Didem Ekmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplum ruh sağlığı merkezinde, kronik ruhsal hastalığı olan bireylerin tedavisinde kapsamlı hizmet verildiğini ve bu kişileri topluma kazandırılmasının amaçlandığını söyledi.
İl genelinde kurumlarına kayıtlı 717 hasta bulunduğunu ve merkezin hizmete girmesiyle hasta yatış oranlarında yüzde 70-80 azalma görüldüğünü ifade eden Ekmen, şöyle konuştu:
"Genellikle içe kapanan, sosyal ortamlardan uzaklaşmış hastalara grup psikoterapileri ve iş-uğraş eğitimi veriliyor. Aynı zamanda resim, müzik, tiyatro, ahşap boyama, el-işi dersleri sayesinde sanatla vakit geçiren hastalarımız öz güven kazanıyor, kendilerini ifade etmede rahatlıyor ve tedavilere de kısa sürede cevap veriyor. Bu etkinliklerimiz sayesinde hastaların hem sosyal hem de motor becerileri yeniden kazandırılmış ve geliştirilmiş oluyor. Yine merkezimizde, her hasta özelinde titizlikle yapılan bakım planları ve yakından takip sayesinde olası alevlenmeleri önceden saptıyor ve bu sayede çoğu zaman ayakta tedavi mümkün olabiliyor."
"Hastalarımız, burada birtakım becerilerini geliştirdikçe öz güveni artıyor"
Toplumda yüzde 1-2 oranında görülen bu rahatsızlıkların tedavi edilebilir olduğunu ve uygun sosyal destekle de hastaların hayatın içinde, her alanda var olmaya devam ettiklerini de anlatan Ekmen, şöyle devam etti:
"Hastalığın doğası gereği hastalarımızda içe kapanma, toplumdan uzaklaşma sık gördüğümüz bir şey. Biz hastayı merkezimize kabul etmemizden itibaren hastalığı ve ilişki sorunları üzerinde çalışıyoruz. Onlar da burada aynı durumda olan kişilerin arasında yalnız olmadıklarını, sürecin sonunda olumlu sonuç alınabileceğini görüyorlar. Hastalık sürecinde eleştiri ve yargılamadan uzak, kabullenici ve anlayışlı bir ortamda hastalık sürecinde yaşadıkları zorlukları dile getirebiliyor. Aynı şekilde ailelere hangi durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini anlatıyoruz. Hastalarımız, burada birtakım becerilerini geliştirdikçe öz güveni artıyor, hastalığını kabulleniyor, ilaçlarını düzenli kullanmaya başlıyor. Evden çıkmayan, sosyal ortamdan uzaklaşmış, içe kapanık hastalar merkezimizde gördükleri tedavi ve uğraşlarla kendine güvenen, çalışıp para kazanabilen bambaşka bir birey haline gelebiliyor."
Ekmen, gerekli olduğu hallerde gezici ekip aracıyla hastaları evlerinde ziyaret ettiklerini, yine zaman zaman merkez dışında müze gezisi, huzurevi ziyareti, piknik gibi çeşitli etkinliklerle de hastaların sosyalleşmesine katkı sağladıklarını sözlerine ekledi.
"Burası bizim hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz nokta"
Merkezdeki tiyatro ekibinde rol alan Fatma Edebal, hastalar olarak hayal dünyası geniş ve çok şeyler yapmak isteyen bireyler olduklarını ifade etti.
Tiyatro çalışmalarına katılarak hayal dünyalarını geliştirme imkanı bulduklarını ve bunun tedavi süreçlerine oldukça olumlu yansıdığını ifade eden Edebal, "Buradaki çalışmalarımız sonrasında oyunumuzu sahneleme ve insanlara neler yapabildiğimizi gösterme imkanı buluyoruz. Burası bizim hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz nokta. Sahnede bir şeyler yaptığımızı görmek bize o kadar büyük bir öz güven sağlıyor ki anlatamam. Önceden çekingen olarak hep geri adım atarken şimdi hep ileri adım atmış oluyoruz. Bu çok güzel bir şey. Özellikle sahnede insanların sizi alkışlaması tarif bile edilemez, o çok büyük mutluluk. Bize bu duyguları yaşattıkları için bu merkeze ne kadar teşekkür etsek az." şeklinde konuştu.
Hasta yakınlarından Recep Okur da daha önce hastanelerde yatarak tedavi gören kızında olumlu gelişme görülmemesi üzerine yaklaşık 6 aydır merkezde gördüğü tedaviyle büyük değişim yaşadıklarını kaydetti.
Okur, "Kızımı daha önce evde tutamıyordum. Kendisini insanlardan, toplumdan soğutmuştu ama şimdi rahatız. Burada gördüğü tedavi ve uğraşlar sayesinde iyileşti, hayatımız düzene girdi. Benim yaşadıklarımı bir ben, bir Allah bilir. Bu merkezleri kazandırılanlardan Allah bin kere razı olsun, kızım da ben de 6 aydır çok mutluyuz." diyerek sözlerini tamamladı.