Roma Büyükelçisinden "Teröristlerle İş Birliği Yapılmamalı" Uyarısı
Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli, Türkiye'nin pek çok terör örgütüne karşı aynı anda mücadele vermesine ve bu uğurda feda ettiklerine rağmen Avrupa'daki ortakları tarafından anlaşılmamasını eleştirerek, "Teröristlerle iş birliği yapılmamalı" mesajı verdi.
Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli, Türkiye'nin pek çok terör örgütüne karşı aynı anda mücadele vermesine ve bu uğurda feda ettiklerine rağmen Avrupa'daki ortakları tarafından anlaşılmamasını eleştirerek, "Teröristlerle iş birliği yapılmamalı" mesajı verdi.
Büyükelçi Esenli, İtalya'nın başkenti Roma'daki Yabancı Basın Birliği'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin NATO ve Avrupa Birliği'nin (AB) sınırlarını koruduğunu ve savunmasına son derecede önemli katkılarda bulunduğunu söyleyen Esenli, bunların yanında çok iyi bir ekonomik performans gösteren Türkiye'nin satın alma gücü paritesi bakımından dünyadaki 13. büyük ekonomi konumunda olduğunu anlattı.
Esenli, geçen sene yüzde 7,4'lük çok iyi bir büyüme oranı yakalayan Türkiye'nin aynı zamanda G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduğuna dikkati çekti.
Büyükelçi Esenli, "Türkiye DEAŞ, DHKP-C, PKK, YPG/PYD ve FETÖ gibi terör örgütleriyle aynı anda mücadele ediyor. Bir yandan da Suriye'ye gitmeye çalışan yabancı terörist savaşçılara karşı oldukça aktif bir mücadele veriyoruz. Ancak ortaklarımızın bu uğurda feda ettiklerimizi anlamamasından ötürü endişe duyuyoruz. Bunların yanı sıra Türkiye, 3,5 milyon Suriyeli mülteciyi barındırıyor, eğer Iraklı ve Afgan mültecileri de eklerseniz bu sayı 4 milyona çıkıyor. Yani Türkiye dünyada en çok mülteci ağırlayan ülke konumunda. Ayrıca kişi başına düşen milli gelire göre bakıldığında da Türkiye, dünyada en çok insani yardım yapan ülke." diye konuştu.
Türkiye'deki basın özgürlüğüne ilişkin bir gazetecinin yaptığı yorum üzerine Esenli, gazetecilerin kanunlara uymak konusunda diğer meslek gruplarına mensup insanlardan bir farkı veya ayrıcalığı bulunmadığını vurguladı. Tutuklu bulunan söz konusu kişilerin gazeteci kimlikleri sebebiyle değil, kanunu çiğnedikleri, ulusal güvenliği tehlikeye atan eylemlerde bulundukları için hapiste olduklarını anlatan Esenli, bu kişilerin "Adil olmayan bir şekilde yargılandıklarını" düşünüyorlarsa da konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıma hakları bulunduğunu hatırlattı.
FETÖ'nün devlete sızabilmek için gazetecilik, akademisyenlik, polislik, askerlik gibi birçok önemli meslek alanında yuvalandığını anlatan Esenli, terör örgütünün el altından ülkeyi yönetmek istediğinin altını çizdi. Büyükelçi Esenli, "Türk demokrasisine, kendi sistemlerini yerleştirmek için her yolu denediler. Bunu 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bombalayacak, 251 kişiyi öldürecek ve 2 binden fazla kişiyi yaralayacak kadar ileri götürdüler." ifadelerini kullandı.
"Teröristlerle iş birliği yapılmamalı"
Suriye'de YPG/PYD terör örgütünün "DEAŞ'a karşı savaştığı ve dünyayı savunduğu" şeklindeki iddialara da cevap veren Büyükelçi Esenli, şöyle konuştu:
"YPG/PYD terör örgütüdür, PKK'nın bir uzantısıdır. Kürtler ve terörist unsurlar arasındaki ayrımı iyi yapmamız gerekiyor. Bu teröristlerin, bölgedeki Kürtlerin tek temsilcisi olduğunu söylersek büyük bir hata yapmış oluruz. Türkiye olarak ABD de dahil bütün ortaklarımıza 'Sorunu kendimiz çözelim, girip DEAŞ'a karşı savaşalım.' dedik. ABD bunu yapmayı reddetti ve bu örgütü maşa olarak kullanmayı seçti. ABD'nin uluslararası toplumun bir üyesi olarak burada son derece tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini düşünüyorum. Bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütüyle mücadele etmemeliyiz. Bu, terör örgütleriyle kendi gücümüzle mücadele edemediğimizi gösterir ki bu da son derece zorlu bir bölgede çizilmek istenecek bir imaj değil."
Terör örgütü YPG'nin bütün insan hakları ihlallerine rağmen uluslararası topluma "özgürlük savaşçısı" gibi güzellemelerle sunulduğuna dikkati çeken Esenli, "Bu da 'Benim teröristim - senin teröristin' gibi bir ayrılmaya yol açıyor ki en tehlikeli şey de bu. Teröristlerle iş yapılmamalı." dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye'nin Afrin bölgesinde yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'na da değinen Esenli, bu operasyonun hedefinin terör unsurları olduğuna vurgu yaparak, "Bu konuda, 'Bütün Kürtler bir arada ve hepsi de Türkiye'ye karşı, Türkiye de Kürtlere karşı' gibi argüman sunamazsınız. Bu tamamen yanlış bir bakış açısı. Eğer Avrupalı ortaklarımız gerçekleri anlayamazsa, doğru tarafta duramazlar. Bu yüzden bu ayrımı iyi yapmalıyız." diye konuştu.
"Elleri kanlı Esed rejiminin Suriye'de bir geleceği yok"
Türkiye'nin Suriye'deki Beşşar Esed rejimine yönelik pozisyonunun sorulması üzerine Murat Salim Esenli, "Esed rejimi, bu zamana kadar Suriye'de 600 binden fazla sivili öldürdü. Elleri kanlı Esed rejiminin Suriye'de bir geleceği yok, olamaz. Çoğu Suriyeli de ülkelerinin geleceğinde onu görmek istemiyor. Bizim bu konudaki önerimiz ise Suriye'deki bütün tarafların, Hristiyan, Müslüman, Maruni, Sünni, Şii, Kürt, Türkmen, herkesin Suriye'deki çözümün bir parçası olması gerektiği yönünde. Suriye'de toprak bütünlüğü tamamen korunarak siyasi birliğin sağlandığı bir çözümün olması şart. Türkiye'nin teşvik ettiği ve Rusya ve İran gibi ortaklarımıza anlattığımız çözüm bu." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Suriye'de yeni bir askeri operasyon yapıp yapmayacağının sorulması üzerine Esenli, Türkiye'nin askeri operasyonlarını bölgeye zarar vermeden yürütmek için elinden geleni yaptığını ve niyetinin sadece sığınmacıların dönebileceği güvenli bölgeler oluşturmak olduğunu söyledi.
"S-400 alımı egemen bir karar"
Türkiye'nin bir NATO üyesi olarak Rusya'dan S-400 hava savunma füze sistemi almasına ve ABD'nin F-35 savaş uçağı satışını iptal etmesi ihtimaline ilişkin bir soruya cevaben Esenli, şunları kaydetti:
"Türkiye, hava sahası için füze savunma sistemini 1990'ların başından beri almak istiyor. Füze savunma sistemini ortak ve müttefiklerimizden almak istedik ama maalesef mümkün olmadı. Bir ülkenin savunması son derece ciddi bir konu, hafife alamazsınız. Bu nedenle de S-400 savunma sistemine yöneldik. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in bu konudaki açıklamalarına bakarsanız, durumu anladığını ve her ülkenin savunma sistemini seçecek egemenlik hakkına sahip olduğunu söylediğini görürsünüz. Dolayısıyla biz de egemen bir ülke olarak, savunma sistemimiz için S-400'leri almaya karar verdik. Öte yandan, Türkiye'den başka birçok NATO üyesi ülke Rusya'nın silah sistemlerini kullanıyor, hava savunma füze sistemini kullanan bir üye ülke de var. Burada ilginç olan şey, sürekli Türkiye'nin üzerine dikkatleri çekme çabası ve gerçekler kontrol edilmeden Türkiye'ye saldırılması."