Robert Walser'den "Haydut"
Burjuva toplum düzenine uyum sağlamayı beceremeyen bir iflah olmazın hikâyesi
Kitabın romanla aynı adı taşıyan kahramanı, kendini keşfetme yolculuğunda daldan dala konan bir bohemdir. Beş parasız bir avare, gönül çelen bir densizdir; uğruna kadınlar ölür.
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından herkesin mutluluğu aradığı 20'lerin tam ortasında, uçarılığın ve havailiğin altın çağında yazıldı Haydut. Ne ki dünya edebiyatındaki yerini, yazarın ölümünden sonra yayımlandığında alabildi. Robert Walsert, Haydut'u minyatür bir elyazısıyla kağıt parçaları üzerine yazmıştı ve önce mikrogram adı verilen bu yazının deşifre edilmesi gerekiyordu.
İsviçreli yazar Robert Walser'in Haydut'u, bugün modern edebiyatın önemli kilometre taşlarından biri olarak değerlendiriliyor.
ROBERT WALSER 1878'de İsviçre'de doğdu. 1895'te aktör olmak için Stuttgart'a gitti; ancak bu gerçekleşmeyince 1896'da Zürich'e yerleşti. İlk şiirleri 1898'de yayımlandı. Bir süre sonra çalışmaları, Franz Blei'ın dikkatini çekti; onun aracılığıyla Die Insel dergisinin çevresinde bir araya gelen yazarlarla tanıştı; bu dergide öykü ve şiirleri yayımlandı. Araya giren askerlik döneminde yaşadıkları, 1908'de yayımlanacak Yardımcı'ya temel oluşturdu. İlk kitabı Fritz Kochers Aufsätze, 1904'te Insel Yayınevi'nden çıktı. Walser, bu dönemde düz yazı ve öykülere yoğunlaştı. Savaş yıllarında yeniden askere çağrıldı. 1921'de Bern'e gitti; o dönemde üslubu daha da radikal bir nitelik kazandı. Pek çok şiir ve düzyazının yanı sıra Haydut romanı da bu döneme aittir. Bu çok verimli yılların ardından Walser, sağlık sorunları nedeniyle ölünceye dek (1956) yaşamının 57 yılını bir sanatoryumda geçirdi.