Restorasyonu Yapılan Şeyh Yahya Efendi Külliyesi'ne Ziyaretçi İlgisi

UĞUR ASLANHAN - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2009 yılındaki bir ziyaretinde verdiği talimatla restore edilen Şeyh Yahya Efendi Külliyesi, Türkiye'nin dört bir yanından gelen ziyaretçileri ağırlıyor.

Vakıflar İstanbul Birinci Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yahya Efendi Tekkesi'nin, 16. yüzyılın ileri gelen alim ve mutasavvıflarından, Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşi Şeyh Yahya Efendi tarafından 1538'de yapıldığını anlattı.

Yahya Efendi'nin kendi imkanlarıyla satın aldığı geniş arazinin, Yıldız tepesinden Boğaziçi kıyısına kadar olan bölümü kapsadığını belirten Özekinci, "Yahya Efendi, mescit, tevhidhane, çeşme ve çeşitli evlerden oluşan bir külliye niteliğindeki ilk tekkeyi tesis etti, çevresini bağlar ve çiçek bahçeleri ile donattı. Pek çok tarikat yapısında olduğu gibi burada da ilk tekkenin çekirdeğini bizzat Yahya Efendi'nin evinin teşkil ettiği anlaşılıyor. Yahya Efendi'nin İstanbul ve civarında biri tıp medresesi olmak üzere toplam 5 medresenin banisi olduğu kaydedilmiştir" diye konuştu.

Yahya Efendi Külliyesi'nin ilim yuvası olduğu kadar şifa yuvası olduğunu da ifade eden Özekinci, yetiştirilen çeşitli bitkilerle buranın bir tıp merkezi olarak da kullanıldığını söyledi.

İbrahim Özekinci, 1570 yılında vefat eden Yahya Efendi'nin, tekkenin haziresine defnedildiğini, tevhidhane bölümünün o dönemde inşa edildiğini kaydederek, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu 2. Selim'in halk tarafından çok sevilen Yahya Efendi için Mimar Sinan'a türbe yaptırdığını anlattı.

Yahya Efendi'nin, aynı zamanda Osmanlı donanmasının manevi koruyucusu olduğunu vurgulayan Özekinci, "Osmanlı donanması sefere çıkmadan önce türbenin önüne gelir, buradan bir selamlama atışıyla dualarla beraber yoluna devam ederdi" dedi.

Tekkenin daha önce muhtelif zamanlarda  tamirat gördüğünü aktaran Özekinci, Başbakan Erdoğan talimatı üzerine, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün, bu tarihi mirasa sahip çıkarak çevresiyle beraber restorasyon programına aldığını bildirdi.

Çalışmalara 20 Mayıs 2009'da başladıklarını anlatan Özekinci, şöyle devam etti:

"Ahşap kısımlar tamamen çürümüş, demirler paslanmış durumdaydı. Camide denize doğru kayma vardı. Yıldız Teknik Üniversitesi'nden hocalarımız geldiler rapolar hazırladılar ve yapının denize kaymasını  perde betonla önlediler. Binanın ana yapısını stabil hale getirdikten sonra esas restorasyona başladık. İşte bu sırada tüm elektrik, mekanik tesisat işlemleri elden geçirildi. Buralarda fayanslar döşenmiş, ahşaplar boyanmış birçok şey aslından uzaklaştırılmıştı. Profesörlerden oluşan bilim kurullarımızla beraber restorasyonlarımıza başadık. Ahşaplar, demirler tamamen elden geçirildi antipasları sürüldü. Haziredeki ve türbe çevresindeki mezar taşları, sandukalar elden geçirildi."

"Türbe duvarında talep ve dualar"

İbrahim Özekinci, restorasyon çalışmaları sırasında, türbe duvarlarında yazılara rastladıklarına işaret ederek, "Caminin içerisinde arzuhal diyebileceğimiz yazılar bulduk. O dönemde insanlar gelmişler, taleplerini, dualarını, adaklarını duvara işlemişler. Sanat tarihi açısından çok güzel bir olay. Türbenin bulunduğu yerde çok güze kalem işleri çıktı" diye konuştu.

"Türkiye'nin her yerinden yoğun bir ziyaretçi akını"

Özekinci, caminin etrafında, merdivenlerde ve diğer kısımlarda bulunan mezar taşlarını da açığa çıkardıklarını bildirdi.

Restorasyon sonrası ziyaretçi sayısının arttığına dikkati çeken Özekinci, "Restorasyon biteli 3 aya yakın oldu. Burası hem İstanbul içerisinden hem de dışından yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Burada hocalarımız ziyaretin tarzı, yöntemi  ve adabı ile ilgili bilgiler vermekte" ifadelerini kullandı. - İstanbul