Remzi Çayır: "Muhsin Yazıcıoğlu Davasında Yargılananların İddianamesi Davanın Üstünün Örtüldüğünün Belgesidir"

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, 23 Mayıs'ta eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu davasında tanık olarak ifade verecek olan Erol Yıldız'ın kendi arabasının altında kalarak ölmesiyle ilgili "Bir iddia sahibi değilim ortalıkta dolaşan şüphelerin giderilmesi lazım" dedi. Çayır, Yazıcıoğlu davasına ilişkin ise, "İddianamenin kendisi delil karartmanın kendisi. Şu anda yargılanmakta olan insanların iddianamesi bu davanın üstünün örtüldüğünün belgesidir" diye konuştu.

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, bugün partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Çayır, 23 Mayıs'ta Muhsin Yazıcıoğlu davasının Kahramanmaraş'ta görüleceği duruşmada tanık olarak dinlenecek Erol Yıldız'ın ölümüyle ilgili şöyle dedi:

"Muhsin Yazıcıoğlu'nun uzun süre yol alan korumalığını yapan Erol Yıldız kardeşimiz bir polis değildi, içimizden biriydi bu hareketin bir mensubuydu. Bizimle beraber yürüyor, bizimle beraber nefes alıyordu. Hiç umulmadık bir anda aramızdan ayrılışı hepimizi sarstı. Davasıyla ilgili oluş şekliyle ilgili vakayla ilgili ne kadar soru işareti varsa savcılığın gidereceğini düşünüyorum. Üstünün örtülmemesi, bir iddia sahibi de değilim ortalıkta dolaşan iddiaların şüphelerin giderilmesi lazım. Bu konuda devlet devletliliğini yapması lazım. Muhsin Yazıcıoğlu davası gibi ortada bırakmaması, üstünü örtmemesi lazım" dedi. Çayır, şöyle devam etti:

BURADAN İLAN EDİYORUM: 13 yıl olmuş, hiçbir gelişme ilerleme var mı yok. Yargıladığınız insanları neyle yargıladınız? Alttaki bazı memurları yargıladınız, işin esası aslı var mı yok. Düzenlediğiniz iddianamede delil karartmaktan yok etmekten dava açtınız mı yok. Helikopterden parça sökenleri ne diye yargılayacaksınız, hırsızlıktan. Aslında bu iddianame bile delil karartmanın delilidir. Bu dava bu şekilde yürümez. İddianamenin kendisi delil karartmanın kendisi. Buradan ilan ediyorum. Şu anda yargılanmakta olan insanların iddianamesi bu davanın üstünün örtüldüğünün belgesidir, net.

BİR GÜN SÖVECEKSİN ERTESİ GÜN SARILACAKSIN: Rusya komşularına saldırınca NATO şemsiyesi altında Avrupa'nın farklı ülkeleri orada kalmaz ve barınmak isteklerini NATO'ya ilettiler. Finlandiya'nın İsveç'in müracaat etmesi anlaşılabilir bir şey. Siz Türkiye'nin toprak bütünlüğüne kasteden terör örgütleri unsurlarını içerisinde barındırıp gelip yanımızda da duramazsınız. NATO'ya üyeliklerinin kabul edilmesi bu aşamada doğru değildir. Bir gün söveceksin ertesi gün sarılacaksın bu Türk devletine yakışan bir tavır değildir. NATO'nun daimi üyesiyiz, biz istemedikçe oraya kimse giremez.

MİLLET AÇ: Millet aç. Siz fabrikaları sattınız. Kahramanmaraş'ta bir tek fabrika vardı. Bizim ortaokul dönemlerinde o da Sümerbank'tı. Bez fabrikasına şimdi gidin yerinde yeller esiyor. Şeker fabrikalarını bu ülke büyütebilirdi. Ne yaptı? Onu da sattı üzerine toprak örttü. Şimdi havalimanları açıyoruz. Altyapısı var. Ama aynı anda binlerce uçağın kalkabileceği Atatürk Havalimanı'nı daha işlevsel hale getirmek varken orayı Millet Bahçesi yapmak hangi aklın ürünü?

SADAKAT DİYE BAĞIRIYORLAR: İş alanları oluşturmakla ilgili, fabrika açmakla ilgili bir fikrin var mı? Yok. Kamuya belli aralıklarla adam alıyor. Onu da parti referansına bağlamış. 'Sadakat' diye bağırıyorlar. Nereye kadar? Önümüzü göremiyoruz. Gece yarısı gelen zamlar. Bu benzinin hali, doğalgazın hali, benzinin hali ne olacak? İktidar 'bir şey söyler misin?' Söylemiyor. Niye? Hava bulutlu duman var, önümüzü göremiyoruz… Sizi niye seçtik? Sizin öngörünüz yok. Planınız yok. Yazık ki ne yazık. Ondan sonra da çıkıp caka satıyorlar.

PAZARLIKLARIN İÇİNE GİRMEDEN MEYDANA ÇIKACAĞIZ: Üçüncü yoldan kastım şu; bize benzeyen bize inanan partileri yanımıza alarak, kendi adayımızı ortaya koyup, pazarlıkların içerisine girmeden, masadan yer kapmadan, milletin geleceğiyle ilgili bir şeyler yapmak uğruna meydana çıkacağız."