'Reklamlar Eleştirel Bakış Açısını Ortadan Kaldırıyor"
KAÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin: ''Reklamlar asıl gerçeklikleri yansıtmaktan öte, arz ve talep dengesine uygun, emek ve kalite anlayışlarını önceleyen yapılar değillerdir.
ÇAĞLAR SEFERTAŞ - Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Osman Engin, "Reklamlar asıl gerçeklikleri yansıtmaktan öte, arz ve talep dengesine uygun, emek ve kalite anlayışlarını önceleyen yapılar değillerdir. Sabah erken saatlerden başlayarak her televizyon kanalında verilen reklamlar izleyicileri adeta bir uyuşturucu gibi etkilemektedir. Bu yayınlar izleyicileri sersemleştirirken, artık yeni analizler yaparak eleştirel bakışlar geliştirememelerine neden olmaktadır" dedi.
Engin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçmişten bugüne olduğu gibi toplum mühendisliği kapsamında tasarlanıp uygulanan bazı senaryoların başka beklenti ve arzu alanları oluşturduğunu söyledi.
Bilgi teknolojilerinin kendi başlarına sorun çözme aracı olamayacağını anlatan Engin, eleştirel bakış çerçevesinde kullanılan bilgi teknolojilerinin sorun çözme aracı olabileceğini ifade ederek, "Bilindiği gibi bilgi teknolojilerinin her olumlu ve beklendik etkileri yanında tamamen bu duruma ters düşen aksi tesir alanlarının da olması eşya, olay ve olguların tabiatı gereğidir. Bilgisayarlar benzer bilgi teknolojilerindendir. Bağlı oldukları geniş bilgi ağlarıyla insanlığı çepeçevre kuşatmıştır" diye konuştu.
Yazılı ve görsel medyada sürekli gösterine reklam faaliyetlerinin birey ve toplum üzerinde bazı olumsuz etkilerinin olduğuna dikkati çeken Engin, şunları kaydetti:
"Yazılı ve görsel medyada sürekli pompalanan reklam faaliyetleri de birey ve toplum üzerinde çok önemli bir yozlaşma, etkisizleşme, iradenin elden çıkması, kümesteki piliçler ve ışık etrafında dönen sinek ve pervane böceklerine benzeme ve etkisiz bir sürü psikolojisine düşürülme gibi vahim sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Reklamlar asıl gerçeklikleri yansıtmaktan öte, arz ve talep dengesine uygun, emek ve kalite anlayışlarını önceleyen yapılar değillerdir. Sabah erken saatlerden başlayarak her televizyon kanalında verilen reklamlar izleyicileri adeta bir uyuşturucu gibi etkilemektedir. Bu yayınlar izleyicileri sersemleştirirken, artık yeni analizler yaparak eleştirel bakışlar geliştirememelerine neden olmaktadır. Bana göre bu uygulamaların ticari getirilerinin çok ötesinde sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik götürüleri vardır."
Bu konu üzerinde durulması gerektiğini ifade eden Engin, medyada sürdürülen reklamcılık faaliyetlerinin kültürel tabanın da bulunmadığına vurgu yaparak, "Pompalanan tek şey çılgın tüketicilik kültürüdür. Tüketilen değerler arasında ahlaktan inanç temellerine, tarih bilincinden toplumsal birlikteliği kontrol eden temel değer ve normlara kadar hemen hemen her şey vardır. RTÜK adıyla faaliyet sürdüren kurulun mutlaka bu konularda çok etkili araştırmalar yapabilecek uzmanlarla beraber sosyolojik araştırmalar yapması gerekir" dedi. - Kars