Rekabet Kurumu Kararlarıyla Tüketicinin Cebinde 10 Milyar Lira Kaldı"
Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, "Bizim bu kararlarımız sonucunda yaklaşık tüketicinin cebinde 10 milyar liranın daha kalmasını sağlamışız. Enflasyonu da pozitif aslında baskılayan bir sonuç üretmiş bizim karalarımız.
Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, "Bizim bu kararlarımız sonucunda yaklaşık tüketicinin cebinde 10 milyar liranın daha kalmasını sağlamışız. Enflasyonu da pozitif aslında baskılayan bir sonuç üretmiş bizim karalarımız." dedi.
Torlak, Samsun Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen "Rekabet Hukuku Uygulaması ve Rekabet Kurumu Faaliyetleri" toplantısında, rekabetin kendi doğal şartları içinde gelişmesine yol açacak bir takım düzenleyici ve denetleyici müdahaleler yapıldığını söyledi.
Bu düzenlemelerin çok hassas yapılması gerektiğine işaret eden Torlak, yapılan düzenlemelerin abartılı olması durumunda piyasanın kendi doğal yapısı içinde gelişmesinin önünün tıkanabileceğini vurguladı.
Rekabeti olumsuz gören bir yaklaşım olduğuna dikkati çeken Torlak, "Bunun tarihi, sosyolojik bir takım kökleri olabilir. Rekabet bizatihi kendisi, kırmadan, dökmeden kendi doğal şartları içinde yapıldığı zaman nihayetinde bütün bir topluma fayda sağlayan bir olgu." dedi.
Torlak, dünyanın dijitalleşen bir ekonomiyi yaşadığını, alternatif satış ve tedarik kanallarının getireceği avantajların hesap edildiğini belirtti.
Piyasaya çok rahat yeni girişler olduğunu, bu nedenle rekabet yönüyle değerlendirildiğinde hiç kimsenin rehavete kapılma lüksü bulunmadığının altını çizen Torlak, şöyle konuştu:
"Herhangi bir dükkan ya da mağaza açmaksızın dünyanın çok farklı yerlerinden rakipleriniz ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla siz bunlarla da mücadele etmek ve rekabet etmek, baş etmek durumunda kalıyorsunuz. Bütün bunlar gerçekleşirken o iki tarafı keskin bıçak olan bir rekabet politikasına, buna bağlı olarak da her ekonominin, her ülkenin bir rekabet politika aracına ihtiyacı var. Niye? Yurt dışında bir yatırım yapma düşünceniz oluştuğunda neye dikkat ediyorsunuz? O ülkedeki ekonomi politikası, o ülkedeki istikrar, o ülkedeki vergi politikaları, o ülkedeki yatırım politikalarına dikkat ediyorsunuz. Her yatırımcı hukuki öngörülebilirlik arıyor. Yabancı veya yerli yatırımcı bir yatırım gerçekleştirmeden önce hukuki öngörülebilirlik arıyor. Bir ülkedeki rekabet politikasının nasıl oluştuğuna, nasıl gerçekleştiğine bakıyorlar. Birine toleranslı davranırken birine çok farklı bir yaklaşım mı sergileniyor ya da birilerine göz yumarken birilerine çok mu hırçın davranılıyor? Bunu görmek istiyorlar. Dolayısıyla rekabet hukukunun amacı da bunu sağlamak ve bunun üzerinden toplumsal refaha, tüketicinin refahına katkı sağlamak."
Piyasada üreticinin de tüketicinin de bulunduğuna ancak herkesin tüketici olduğuna işaret eden Torlak, o nedenle üreticinin de tüketicinin de haklarının korunması gerektiğini, temel menfaatin üreticinin de tüketicinin de refahını arttırmak olduğunu vurguladı.
Torlak, hedefin ülkedeki iktisadi etkinliğin arttırılması olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Bir ülkede rekabet politikası yoksa, rekabet hukuku işlemiyorsa emin olabilirsiniz ki, dominant özelliğe sahip ya oligopol yani iki üç firmanın güçlü olduğu, belirleyici olduğu veya tekel ve tekele benzer konumların olduğu piyasalarda inovasyon, yenilik, ürünün zenginleştirilmesi, geliştirilmesi fonksiyonlarını iyileştirmek gibi bir kaygı olmaz. Bu kaygının olmadığı yerlerde ne dağıtım etkinliği ne iktisadi etkinlik ne de maliyet etkinliğinden bahsedemeyiz. Rekabet varsa ve rekabet hukuku işliyorsa bu etkinlikleri kazanıyoruz."
Torlak, bu etkinliklerin olmaması durumunda uluslararası arenada rekabet edilemeyeceğine vurgu yaptı.
Rekabet Kurumunun son 3 yılda rekabeti bozan ve kısıtlayan konularda 23 karar aldığını belirten Torlak, "OECD'nin yayınladığı rehber var. Eğer bu kararlar alınmamış olsa idi... Bir takım parametreler var bu rehberde. Bu parametrelere dayalı bir hesaplamaya dayalı bir rapor. Fiyatlar bu şekilde artsaydı tüketicinin cebinden ne kadar daha fazla para çıkacaktı? Bunu hesaplamaya dönük bir rapor. Sonuç şu kötümser bir tahminle 3,3 milyar lira, iyimser bir tahminle 9,9 milyar. Bizim bu kararlarımız sonucunda yaklaşık tüketicinin cebinde 10 milyar liranın daha kalmasını sağlamışız. Enflasyonu da pozitif aslında baskılayan bir sonuç üretmiş bizim karalarımız." değerlendirmesinde bulundu.