Referandumdan Bir Yıl Sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" Paneli
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, Cumhurbaşkanılığı Hükümet Sistemi'nin bir ihtiyaçtan doğduğunu belirterek, "Bu sistem, bizim kendi demokrasi tecrübemizin tezahürü olan bir çözümdür.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, Cumhurbaşkanılığı Hükümet Sistemi'nin bir ihtiyaçtan doğduğunu belirterek, "Bu sistem, bizim kendi demokrasi tecrübemizin tezahürü olan bir çözümdür. Biz kendi tecrübelerimizden, kendi yaralarımızdan yola çıkarak bir çözüm ortaya koyduk." dedi.
Zengin, Marmara Üniversitesi'nin Sultanahmet'teki Rektörlük Binası'nda düzenlenen "Referandumdan Bir Yıl Sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" panelinde, 16 Nisan referandumuyla Türkiye'nin ilk defa özgür bir iradenin neticesinde anayasa ve hükümet modellemesi sistemini getirdiğini söyledi.
Özgür, milli iradeye dayanan bir değişimin Türkiye'nin hayatına girdiğini belirtti.
Sistemin adı konurken bile ülkenin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulduğunu vurgulayan Zengin, şunları kaydetti:
"Bu sistem, bizim kendi demokrasi tecrübemizin tezahürü olan bir çözümdür. Biz kendi tecrübelerimizden, kendi yaralarımızdan yola çıkarak bir çözüm ortaya koyduk. Bunu da küçümseyenler oldu. 'Bir sürü sistem var, siz mi bulacaksınız yeniyi?' Neden biz bulamayalım? Bizim ihtiyacımızı bizden başka kim bilebilir? Bu sistemin en önemli özelliklerinden birisi koruyucu karaktere haiz olması. Bu sistem, demokrasi açısından, siyasal ve toplumsal hayatın istikrarı açısından, koruyucu bir yaklaşıma sahip. Bu sistem tek bir kimlikle kazanmayı imkansız hale getiriyor. Yani siz yüzde 50 artı 1 oy alacaksanız Türkiye'de bir siyasal hareket yetmiyor. Sivil toplumun gücü dahil olacak. Artık siyasal partiler kadar, siyasal gücü olmasa bile toplumsal dinamikler kendi içerisinde belki siyasal bir kimliğe bürünmeden bir güç olarak var olma imkanına sahip olacak. Yüzde 50 artı 1 için bu çoklu yapıyı görmek ve bana sorarsanız yönetmek çok daha zorlaşıyor. Siyasetçilerin işi zorlaşıyor çünkü görmek zorunda, daha çok dinlemek zorunda."
"15 Temmuz dönüm noktası oldu"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tüm kurumlara kurallarıyla yerleştirilmesi için yapılması gereken işler için altyapının oluşturulması gerektiğini söyledi.
Kalaycı, Türkiye'nin hedef ülke olduğunu dile getirerek, "Ülkemiz, beka düzeyinde risk ve tehditlerle karşı karşıyadır. Küresel güç merkezlerinin maşası olan terör örgütlerinin direkt hedefindeyiz. Yine bölgemizde ve güney sınırlarımız boyunca iğrenç oyunlar sergilenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hükümetimiz, terörle amansız bir mücadele vermektedir, gerek içeride, gerek dışarıda, oluşturulan senaryoları, planları, oyunları bozmaktadır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla güneyimizde oluşturulmak istenen terör koridoru, terör devleti, batı kısmı itibarıyla ortadan kaldırılmıştır.
Ülkemizi terörle köşeye sıkıştırmak istediler ve 15 Temmuz'da da son vuruşu yapmak istediler. 15 Temmuz, bir işgal teşebbüsüydü. Amaçları Türkiye'yi bölüp parçalamak. Hamdolsun milletimiz, boyunduruk altına alınmanın eşiğinden son anda o muhteşem direnişi ve karşı koyuşuyla kurtulmuştur ve vatanımızı da kurtarmıştır." ifadelerini kullandı.
15 Temmuz'un bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Kalaycı, 15 Temmuz'un her bakımdan yeni bir başlangıç olduğunu söyledi.
Kalaycı, 1982 Anayasası'nda yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna verildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı çok geniş yetkilerle donatılmıştır. Bu durum baştan beri sorunlu bir yapı olarak karşımıza çıkmış, zaman geçtikçe de daha karmaşık bir hale girmiştir. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hepimiz biliyoruz '367 krizi' adı altında bir hukuk garabeti yaşanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin başvurusu ve Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla bu hukuk garabeti tescillenmiştir. Akabinde seçime gidildi ve seçimden sonra o krizin, o tıkanıklığın açılmasında Milliyetçi Hareket Partisi olarak önemli bir görev üstlendik, Meclise giderek, Meclisin çalışmasını sağladık. Ekim ayında da yapılan referandum ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edildi. Bu durum çok geniş yetkilerine rağmen hiçbir sorumluluğu neredeyse olmayan cumhurbaşkanının mesuliyetini orantısız olarak daha da güçlendirmiştir."
AK Parti ile MHP arasında hayırlı ve başarılı bir iş birliği sürecinin gerçekleştiğini anlatan Kalaycı, "Türkiye'nin yönetim sistemi yeni baştan ele alınmış, üzerinde günlerce çalışılmış ve 18 maddeden oluşan anayasa değişiklikleri TBMM'de birlikte gerçekleştirilmiştir. Tümü 339 oyla TBMM'de kabul edilmiştir. 16 Nisan'da yapılan halk oylamasıyla da Türk milleti Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kabul etmiştir." ifadelerini kullandı.
"Güçleri, yasama yürütme yargı diye ayırmış olduk"
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bundan bir yıl önce referanduma sunulduğunu hatırlatarak, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin de destek vermesiyle ortak bir çalışmanın ürünü olarak sistemin hazırlıklarına başlandığını söyledi.
Parlamenter modelin 1960'tan beri Türkiye'de uygulandığını anımsatan Kuzu, "Çalıştığını zannetmişiz ama bu modelin en büyük sıkıntısı koalisyonlar dediğimiz bir dönemi sürekli yaşatması. Bu modelin böyle olmasının sebebi parçalı bir yapıyı oluşturması. Küçük bir parti dediğimiz 10 vekili varsa, onsuz hükümet kuramıyorsun. Ben de koalisyona gireyim diyor. 10 vekilin 8'inin bakan olarak istiyor. Bu sefer başbakan bakanlıkları bölüyor. Biz geldiğimizde 40 bakan vardı Türkiye'de. Bu 8 bakanı oluşturmak için bir bakanlık kaça bölünüyordu. Koalisyonlar da çok sürmüyordu. Olmayan bir sistemi götürmeye çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Parlamenter modelin uygulanmasında kuvvetler ayrılığının olmadığına dikkati çeken Kuzu, "Getirdiğimiz bu yeni modelde artık bütçe dışında yürütmenin veya başkanın hiçbir yetkisi yok yasama faaliyetinde. Güçleri, yasama yürütme yargı diye ayırmış olduk. Bu çok önem arz ediyor." dedi.