Prof.dr. Tuncer: Yeni Organ Nakli İlaçları Kansere Yol Açmıyor
Antalya'da özel bir hastanenin İç Hastalıklar Bölüm Başkanı ve Organ Nakli Medical Direktörü Prof. Dr. Murat Tuncer, böbrek nakilleri sonrasında kullanılan ilaçların kanser yaptığına yönelik halk arasında yanlış bir görüşün hakim olduğunu söyleyerek, "Yeni organ nakli ilaçları artık kansere yol açmıyor" dedi.
Antalya'da özel bir hastanenin İç Hastalıklar Bölüm Başkanı ve Organ Nakli Medical Direktörü Prof. Dr. Murat Tuncer, böbrek nakilleri sonrasında kullanılan ilaçların kanser yaptığına yönelik halk arasında yanlış bir görüşün hakim olduğunu söyleyerek, "Yeni organ nakli ilaçları artık kansere yol açmıyor" dedi.
12 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle, gazetecilerle bir araya gelen Prof. Dr. Murat Tuncer, böbrek nakli ile ilgili soruları yanıtladı. Bugün herkesi bir bardak su içmeye davet ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Tuncer, "Böbreklerimiz çok önemli organlar. Ülkemizde yeni yapılan istatistiklere göre 7 ile 10 kişiden birinde böbrek yetmezliği var. Bu nedenle artık bu bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş durumda. Böbrek yetmezliği ülkemizde yılda ortalama 8 bin vatandaşımızın kaybına yol açıyor. Böbrek yetmezliğinin en iyi tedavisi böbrek naklidir" dedi.
YENİ İLAÇLARI KULLANMAKTAN KORKMAYIN
Böbrek nakli konusunda halk arasında yanlış bilinen bir konuya bilimsel olarak açıklık getirmek istediğini aktaran Prof. Dr. Murat Tuncer, şöyle konuştu:
"Bizim hastalarımız organ nakli olmak istedikleri zaman, yıllar önceki ilaçlara dayanarak organ nakli ilaçlarının ilerde kanser yapacağını söylüyor. Hastalarımız bu ilaçları kullanmaktan korkardı. Biz 10 yıl önce böbrek nakli olmuş 4 bin hastada yaptığımız araştırma sonunda, yeni nakil ilaçları ve düşük doz tedavi protokolü uyguladığımız zaman hastalarımızdaki kanser gelişme olasılığının yüzde 0.7 olduğunu gördük. Türk toplumunda kanser gelişimi olasılığı ise yüzde 1.5 ile 2.5 arasında değişiyor. Bu da bize şunu gösteriyor. Yeni organ nakli ilaçları genel toplumda farklı bir kanser profili çizmiyor. Yani bizim ilaçlarımız artık kansere yol açmıyor. Bu çok önemli bir bilgi. Bu bilgi sayesinde nakil öncesi hastalarımız, nakil olmaktan veya ilaçlarını kullanmaktan korkmayacak. Buradan şu mesajı vermek istiyorum. Böbrek hastaları lütfen ilaçlarını düzenli kullansın. Çünkü devletimiz bu ilaçlara çok para ödüyor. Kötü ilaç yoktur. Kötü kullanılan ilaç vardır."
BÖBREK HASTALARIMIZ DAHA UZUN SÜRE YAŞIYOR
Eski ve yeni ilaçlar arasında yan etkiler açısından ciddi fark olduğuna işaret eden Prof.Dr. Murat Tuncer, "Başta kanser olmak üzere, tansiyon gelişimi, şeker hastalığına yol açma gibi temel faktörler açısından ciddi fark var. Dünyada sunulan ilaçları ülkemizde aynı anda kullanma şansımız var. Bu Türk doktorlarının bir avantajı. Bu sayede hastalarımızda daha az kanser gelişiyor. Hastalarımızın böbrekleri çok daha uzun süre gidiyor. Hastalarımızı artık kaybetmiyoruz. Hastalarımızdaki şeker hastalığı oranı yüzde 3'lere düştü. Tansiyonu daha rahat kontrol edebiliyoruz. Böylece hastalarımız daha uzun süre yaşıyor. Yani 85-87 yaşında organ nakli olmuş hastalar görebiliyoruz. Eskiden bu yaştaki insanların yaşları itibarı ile tedavi edilmeye gerek duyulmadığı gibi bir anlayış vardı. Artık son derece yaşlı hastalarımızı da başarılı bir şekilde tedavi edebiliyoruz" diye konuştu.
TUZU AZALTMALI, KİLO ALMAMALI, SU İÇMELİ
Türkiye'de yılda 60 bin civarında böbrek hastası olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Murat Tuncer, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bunların her yıl maalesef yüzde 15'ini kaybediyoruz. Bu sebeple organ nakli ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiş durumda. Kadavradan organ naklini artırmamız gerekiyor. En azından her yıl hayatını kaybettiğini düşündüğümüz 8 bin civarındaki hastanın yarısından fazlasını bu yolla kurtarmamız mümkün olabilir. Tabi bu arada genel sağlık açısından da önleyici tedbirlere dikkat etmemiz gerekiyor. Günde bir çay kaşığını aşmayacak şekilde tuz kullanmamız gerekiyor. Ekmek yeme alışkanlığını ciddi şekilde azaltmamız lazım. Çünkü sadece tuz değil, aynı zamanda kilo da böbrek hastalığı açısından ciddi bir risk faktörü. Türk toplumu olarak günde en az 40 dakika yürüyüş, hamur işi ve tatlıdan uzak durmak ve kilo vermeyi de kalp sağlığı kadar aynı zamanda bir böbrek sağlığı unsuru olarak kabul etmemiz gerekiyor. Günde en az 1.5- 2 litre kadar su içmek lazım. Bir de ağrı kesiciler çok önemli. Parasetamol içeren ağrı kesicilerin kullanılması gerekiyor. Ne yazık ki genç kızlarımızın belli dönemde sıklıkla kullandığı, ya da eklem ağrıları nedeniyle sıklıkla kullandığımız non steroidal ağrı kesicilerin doktor önerisi olmadan kullanılmaması gerekiyor. Çünkü o non steroidal ağrı kesicilerin bir tanesi bile böbrek yetmezliğine yol açabiliyor." - Antalya