Prof.dr. Öztürk: Kırkpınar'da Davul-zurna Pehlivanlarla Müzisyenlerin Etkileşim Simgesi
TRAKYA Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde seyircilere heyecan veren davul-zurnalı müziklerin, pehlivanlar ve müzisyenler arasında etkileşimin simgesi olduğunu söyledi.
TRAKYA Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde seyircilere heyecan veren davul-zurnalı müziklerin, pehlivanlar ve müzisyenler arasında etkileşimin simgesi olduğunu söyledi.
Edirne Uygulamalı Müzik Terapileri Derneği Başkanı ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, Kırkpınar Er Meydanı'nda çalınan davul- zurna müzikleri ve cazgırların söylemlerinin güreşçilerle eş güdümlü gittiğini söyledi. Müzik eşliğinde yapılan sporların çeşitli şekillerinin olduğunu ve farklı amaçlarla organize edildiğini belirten Öztürk,şöyle dedi:
"Çağdaş bakış açısıyla baktığımızda müziğin sporda 3 farklı şekilde kullanıldığını görüyoruz. Birincisi müsabakaların yapıldığı ortamı biraz daha eğlenceli hale getirmek için yapılan uygulamalar. Bunları asenkron uygulamalar diye tanımlıyoruz. Burada sporcunun hareketleriyle ve müzik arasında bir ilişki yok. İkincisi ise senkron uygulama dediğimiz uygulamalar var. Bunu artistik patinaj ve su balesinde görüyoruz. Müziğin getirdiği tempoya ve melodiye uygun hareketlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Burada rehber müzik oluyor. Sporcu rehbere uymak zorunda. Fakat Kırkpınar'ın farklı bir tabiatı var. Kırkpınar'daki müzik ilk olarak canlı yapılıyor. Yani banttan bir kayıttan müzik olmuyor. O anda üretilen bir müzik uygulaması oluyor. Aynı zamanda burada güreşçiyle müzisyenin karşılıklı etkileşimi var. Burada bazen müzik rehber oluyor ve güreşi hızlandırması ve yavaşlatması için güreşçileri teşvik edici müzik çalıyor. Bazen ise güreşçi rehber oluyor. Güreşçinin yaptığı hareketlere göre müzik hızlanıp yavaşlayabiliyor. Hatta bazen seyirciler de işin içine giriyor. Güreşin yavaşladığı bölümlerde, sıkıldıkları zaman alkışlarla tepki göstererek müziğin ritminin artmasını sağlıyor. Buradan hareketle güreşçilerde daha atak bir güreşe yöneliyor. Burada müziğin canlı uygulanması, o anda yapılması, sporcuyla müzisyenin iletişimi ve etkileşimi bir farklılık yaratıyor diğer alanlara göre."
Öztürk, tarihsel açıdan güreş havalarının gelişimini anlatarak, "Yağlı güreşlerdeki müziğin yerini iyi anlayabilmek için Osmanlı İmparatorluğu dönemine bakmalıyız. Osmanlı zamanında özellikle yiğitlerin savaşa hazırlanması için spor aktiviteleri vardı. Bunların içerisinde cirit atma, çevgan denilen dediğimiz İngilizlerin dünyaya polo diye tanıttığı at üzerinde oynanan oyunlar ve tabii ki yağlı güreş var. Bunların tümü askeri amaçlarla yapıldığı için, askeri müzik ekibi olarak bilinen Mehter takımı eşliğinde yapılıyordu bu sporlar. İlerleyen yıllarda güreşlerdeki mehter ekibi küçülerek davul- zurna ekibine dönüşmüş. Günümüzde güreşe eşlik eden, güreş havaları diye adlandırdığımız müzikleri güreş esnasında çalan duruma gelmiş" dedi.
- Edirne