Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Matrakçı Nasuh'un Gözünden İstanbul'u Anlattı
’Matrakçı Nasuh’un Gözüyle 16’ncı Yüzyılda İstanbul’ konulu konferansa katılan Türk Sanat Tarihçisi ve Yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy, “Batı resminde bir bakış noktası vardır.
'Matrakçı Nasuh'un Gözüyle 16'ncı Yüzyılda İstanbul' konulu konferansa katılan Türk Sanat Tarihçisi ve Yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy, "Batı resminde bir bakış noktası vardır. Bakış noktasından görüş açısı ona göredir yani bir noktadır. Bu minyatürlerde tek görüş noktası yok sonsuz derecede görüş noktaları var" dedi.
Marmara Belediyeler Birliği, Şehir Konuşmaları serisine Türk Sanat Tarihçisi ve Yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy ile 'Matrakçı Nasuh'un gözüyle 16'ncı Yüzyılda İstanbul' konusuyla başladı. Marmara Belediyeler Birliği'nin Eminönü'nde bulunan hizmet binasında gerçekleştirilen konferansa Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri M. Cemil Arslan ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Matrakçı Nasuh'un 1533 yılında yaptığı ve İstanbul'u betimlediği minyatürü üzerinden İstanbul'u anlattı. Eserlerine şehirleşmede hala kaynak olarak başvurulan minyatür sanatçısı Matrakçı Nasuh'un anlaşılabilmesi için, eserlerinin derinlemesine incelenmesi gerektiğini söyleyen Atasoy, Nasuh'un minyatürünü incelediğinde birçok eserin değişime uğradığını fark ettiğini belirtti.
"ESERLERDE SONSUZ GÖRÜŞ NOKTASI VAR"
Matrakçı'nın eserlerinde anlatım tarzının kendine özel bir yapısı olduğunu belirten Prof. Dr Nurhan Atasoy, "Biz resimlere şartlanmış olarak bakıyoruz. Bu şartlanmada biz batı resmine bakar gibi bakıyoruz. Batı resminde bir bakış noktası vardır. Bakış noktasından görüş açısı ona göredir yani bir noktadır. Bu minyatürlerde tek görüş noktası yok sonsuz derecede görüş noktaları var. Her eleman için ayrı bir görüş noktası var. Burada modern resim gibi istediği gibi yan yana getirebildiği için her şeyi istediği şekilde istediği gibi güzel gösterebiliyor. Batı resmi Batı kurallarına göre yapsaydı, bunları böyle gösteremezdi. İbrahim Paşa Sarayı'nı incelerken resimleri bölüp parça parça yaptım. Onun da parça parça yapıp sonradan yan yana getirdiğini gördüm" dedi.
"GENÇLERDEN İSTEĞİM; ESERİN BİR YANINDAN TUTUP DERİNLEMESİNE ÇALIŞMANIZ"
Araştırmaları sırasında tarihi birçok eserin orijinal halinin değiştirilmiş olduğunu fark ettiğini sözlerine ekleyen Atasoy, "Anlatmak istemiyorum ama çok önemli konular var. Mesela İbrahim Paşa Sarayı'nda birinci avluya bakan yan duvarı ben çalıştığım sırada pencereli bir duvardı. Halbuki Matrakçı'nın minyatüründe kırmızı direkler var. Ben restoratör arkadaşıma dedim ki; bu duvar sonradan yapılmış, bu duvarı aç içinde kırmızı direkler bulacaksın. Açtı ve bu kırmızı direkler çıktı. İnanılmaz bir şey, benim sevincimi görecektiniz. Annem çok şaşırırdı bana. Neden bu kadar sevindiğime anlam veremezdi. Benim marifetim Matrakçı'nın dilini okumaktı. Matrakçı küçücük bir minyatürde müthiş şeyler yaptı. Gençlerden isteğim; eserin bir yanından tutup derinlemesine çalışmanız. Ben bir merak uyandırmak istiyorum, her şeyi anlatmak mümkün değil" diye konuştu.
"KASITLI BİR ŞEKİLDE SEMBOLİK DAVRANIYORUZ"
Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri M. Cemil Arslan ise yaptığı konuşmada, "Kasıtlı bir şekilde sembolik davranıyoruz. Mesela mimarlık ile ilgili çalışmaları Mimar Turgut Cansever sempozyumu ile başlatarak şehre ilişkin yapılaşmamızı ve kentteki yapılaşmaya ilişkin eleştirel bakışımızı vurgulamak istedik. İlk kongremizi çocukların şehri kongremiz ile yaptık. Sembolik olarak orada da ifade ettik. Biz çocuklar için tasarladığımız dünyayı, şehri aslında iyi bir şekilde başaramadığımızı vurgulamak ve bundan sonra çocuklara, gelecek nesillere inisiyatif tanımak gerektiğini vurguladık" ifadelerini kullandı. - İSTANBUL