CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Yerel Medya Çalıştayı'nda soruları yanıtladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, medyada sendikalaşmanın zorunlu olması gerektiğini belirterek, "Medya çalışanı, patronuna karşı haberinin arkasında durabilmeli, yakaladığı haberi özgürce yazabilmeli." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, medyada sendikalaşmanın zorunlu olması gerektiğini belirterek, "Medya çalışanı, patronuna karşı haberinin arkasında durabilmeli, yakaladığı haberi özgürce yazabilmeli." dedi.
Kılıçdaroğlu, Muğla'nın Marmaris ilçesindeki bir otelde, Marmaris Belediyesinin düzenlediği "Anadolu Buluşması Yerel Medya Çalıştayı 2021"de yaptığı konuşmada, gazetecilerin bağımsız ve tarafsız olmasının önemine dikkati çekti.
Siyasetçilerin, gazetecilere ve medya patronlarına karşı herhangi bir müdahalesinin olmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin doğru haberlere erişim hakkının yargı kanalıyla engellendiğini iddia ederek, böyle bir engellemenin doğru bir uygulama olmadığını kaydetti.
Basın İlan Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi kurumlarda da daha fazla meslek örgütü temsilcilerini görmek istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, bu kurumların yeniden yapılandırılmasını istedi. Ayrıca Basın İlan Kurumundan verilen ilanların, gazetelerin tirajlarına göre verilmesinin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, bu tirajların da bağımsız denetim mekanizmaları tarafından doğru bir şekilde belirlenmesini istediklerini söyledi.
Yerel medyanın da güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Basın İlan Kurumunun, yerel medyaya pozitif ayrımcılık yapmasını talep etti.
"Medyada sendikalaşma zorunlu olmalı"
Haber yapan gazetecilerin de kesinlikle tutuklanmamasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Yargılanma olabilir ama daha başlangıçta gözaltına alıp, tutuklarsanız medya bağımsızlığına darbe vurursunuz. Gazeteciyi tutuklama ve gözaltına alma, bu kaldırılmalı, bağımsız mahkemelerde yargılanabilir." ifadesini kullandı.
Sendikalaşmanın da önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Medyada sendikalaşma zorunlu olmalı. Medya çalışanı, patronuna karşı haberinin arkasında durabilmeli, yakaladığı haberi özgürce yazabilmeli. Patron 'şu haberi yazma' dediğinde 'hayır ben bunu yazmalıyım' diyebilmeli ve arkasında sendikanın olduğunu bilmeli." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sosyal medyanın giderek gelişen bir alan olduğunu ve zaman zaman doğru olmayan haberlerin de yayıldığına dikkati çekerek, teyit mekanizmasının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Gazetecilerden etik değerlere bağlı çalışmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, "Gazeteci tarafsızlığını, objektifliğini yitirdiği an, sadece belli bir yeri desteklemek ya da sadece bir grubu, partiyi eleştirmek amacıyla haber yapmaya başladığı an, saygınlık dediğimiz alan yara almaya başlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Eskiden gazetecilerin, köşe yazarlarının halkın arasında oturduklarını, toplumun sorunlarıyla ilgilendiklerini, şimdi ise halkın arasından çıktıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin halkın sorunlarından uzak kaldığını savundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazetecilikte bozulmanın miladının Güneş Gazetesi'nin kurulmasıyla başladığını düşünüyorum. Bana katılırsınız katılmazsınız. Gazeteciliğin zor bir görev olduğunu, eleştirel bir görev olduğunu, topluma karşı sorumluluk üstlenen bir meslek olduğunu biliyoruz. Kaçımız bunu yapıyoruz. Kaçımız ön yargılardan kurtulduk."
"Kamuda görev yapan kişi, bir ailenin, bir partinin militanı olamaz"
Kemal Kılıçdaroğlu, bürokratlarla ilgili sosyal medyada yaptığı paylaşımı hatırlattı. Kendisinin 27,5 yıl kamuda görev yapan bugün de siyasette bulunan biri olarak kamu görevlilerine hitap ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şu görüşleri paylaştı:
"Gazetecilik ne kadar önemli, değerli, gerçekten etik değerleri yüksek bir alansa kamu görevlileri için de aynı değerler geçerlidir. Görev alanları yasalarla tanımlanmıştır. Kamuda görev yapan kişi, bir ailenin, bir partinin militanı olamaz. Sempati duyabilir, oy verebilir ama görevini yasalar çerçevesinde yapması gerekir. Görevini yasalar çerçevesinde değil, gelen talimata göre yapıyorsa o zaman toplumda gelir dağılımının bozulmasının temel aktörü konumuna geliyor. Kamu görevlisi bir ailenin veya sarayın memuru değil, onlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şerefli memurları olmak zorundadır. Bu çağrıyı yaptım, bu çağrıyı yapmak zorundaydım zaten. Güneydoğu veya Doğu Anadolu bölgesinde fakir ailelerin çocuklarının en büyük umudu devlet memuru olmaktır. 'Devlette memur olacağım, güvencem olacak, belli bir aylığım olacak'. Siz bu beklentileri onların elinden alıp bir vakıf aracılığıyla belli kişilere verirseniz, bunun savunulacak yönü var mıdır, bunun ahlaki yönü var mıdır, adalet yönü var mıdır? Bunu eleştirdim. Devleti yöneten kişi, kendisi ve ailesi, topluma örnek olmak zorundadır. Siyasi iktidarın görev yaptığı alan yetkiyi halktan alır. Aile boyu bir devlet yönetilmez. Aile boyu girerlerse seçime eyvallah, itirazım yok ama bir kişi girip, aile boyu yönetiliyorsa bu olmaz. Devlette çürüme başlar."
Bu konuya bir kamu kurumunda karşılaştıkları uygulamadan dolayı değinmek istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, bir şehir hastanesinin temeli aldıktan sonra yapımı için ihaleye verildiğini, bir devlet memurunun da bu duruma muhalefet şerhi koymasına rağmen uygulamaya devam edildiğini öne sürdü.
Her türlü haksızlığın karşısında olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kamu görevlilerine sesleniyorum; kanun dışı size her ne yaptırıyorlarsa pazartesi günü itibarıyla yaptırmayın, orada durun." diye konuştu.