Polis Kurşunuyla Öldürüldüğü İddia Edilen Gencin Ailesinin Tepkisi
Aydın'da polisin silahından çıkan kurşunla öldüğü iddia edilen asker kaçağı Mahir Zorbey Demirkaya'nın avukatı ve ailesi, hakkında tutuksuz yargılanma kararı verilen sanık polisle ilgili en son 28 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen davada da karar...
Aydın'da polisin silahından çıkan kurşunla öldüğü iddia edilen asker kaçağı Mahir Zorbey Demirkaya'nın avukatı ve ailesi, hakkında tutuksuz yargılanma kararı verilen sanık polisle ilgili en son 28 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen davada da karar çıkmamasına, savcı değişikliğine ve sanık polisin tutuksuz yargılanmasının sürmesine tepki gösterdi.
4 Haziran'a ertelenen dava öncesinde bir basın toplantısı gerçekleştiren ailenin avukatı Dr. Bülent Tokuçoğlu, Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında sanık polisin tutuklanması taleplerinin yine reddedilmesinin kabul edilemez olduğunu savundu.
Toplantıya, Av. Bülent Tokuçoğlu'nun yanı sıra, hayatını kaybeden asker kaçağı Mahir Zorbey Demirkaya'nın dayısı İskender Avcı ve kardeşi Ulaş Demirkaya da katıldı. Ulaş Demirkaya, kardeşinin vurulma anını gösteren görüntüleri basın mensuplarına bilgisayar ekranında göstererek, adalet istediklerini belirtti.
Ailenin avukatı Tokuçoğlu ise, sanık polis hakkında Adalet Bakanlığı İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nun 16.01.2013 tarihli, 17 sayfadan oluşan raporunda da, Mahir Zorbey Demirkaya'nın kafasına isabet eden kurşun hakkında, "atışların düşme sırasında dengenin bozulması ve düşme sonrası kontrolsüz olarak silahın kendiliğinden ateş almasının mümkün olmadığı, en az iki kez tetiğe kuvvet uygulanmış olduğu oy birliğiyle mütalaa olunur" şeklinde tespitte bulunduğuna dikkat çekti.
Tokuçoğlu buna karşın, "Sendeleyip vurdum" diyen polisin 'dikkatsizlik sonucu adam öldürme' olasılığına göre sadece 34 gün tutuklu kaldığını ve geçtiğimiz yıl Mayıs ayında gerçekleşen ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasının anlaşılamaz olduğunu söyledi.
Sanık polisin tutuklanması talebinin önceki celselerde olduğu gibi son duruşmada da yine reddedilmesinin adalet ve vicdani duyguları sarstığını savunan Av. Tokuçoğlu, 28 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen duruşmanın da savcı değişikliği nedeniyle 4 Haziran'a ertelendiğini anlatarak, savcı değişikliğinin kendilerinde şüpheye neden olduğunu savundu ve şu tepkiyi gösterdi:
"Daha önceki duruşmada esas hakkında mütalaasında sanığın olası kastla adam öldürme suçunu işlediği gerekçesiyle müebbet hapsini istemişti. Savcının raporlu olması nedeniyle son duruşmaya Ömer Doğruöz katıldı. Davanın savcısı Ragıp Ali Metin, 'sanık polisin kastın aşılması suretiyle adam ödlüme suçu işlemesi nedeniyle TCK'nın 81/1. Maddesi gereği önce müebbet hapsi istendi. TCK 2172 gereği kişinin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kasıt gereği müebbet hapis cezası 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasına hükmolunmasını talep etmişti. Ancak son duruşmaya önceki duruşmalara katılmayan bir başka savcı değişikliği ile yeni bir delil elde edilmeden, soruşturmanın genişletilmesi yönünde bir karar verilmeden girildi ve dava 4 Haziran tarihine ertelendi. Bu durum davaya müdahil taraf olarak katılan ve ölen kişinin ailesi ve avukatları olarak bizde şüphe uyandırdı. Zira savcılık makamında devamlılık esastır. Her savcı kendi adına başka bir mütalaa vererek, delilleri değiştirme hakkına sahip değildir."
Tokuçoğlu, bugüne kadar yaşananlardan ailenin yanı sıra kamu vicdanının yara aldığını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polis kurşunuyla hayatını kaybedenler canından olurken, bunca katliamın faili olan polisler ise cezasızlık ve korunma ile ödüllendiriliyor. Hayatını kaybedenlerin geride kalan mağdur aileleri ise haklarını aradıkları için çeşitli baskı, hukuksuz uygulamalarla susturulmaya çalışılıyor. Eskisi gibi 130 kişiyi öldüren polisleri kurtaran bir anlayışla karşılaşırsak, böylesi bir durumda bağımsız bir yargıdan nasıl söz edebiliriz? Adalet istiyoruz, kamu vicdanının rahatlatılmasını istiyoruz. Diyoruz ki 21 yaşında 1,85 boyunda olan, dur ihtarına uymayan gencecik bir insanı omzundan yaralayan ve kafasının arkasından vurarak öldüren polis, en ağır cezayla cezalandırılmalıdır".
Tunceli'deki Hozat 51'inci Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı'nda vatani görevini yaparken firar eden Mahir Zorbey Demirkaya (21), önceki gün hakkındaki 'tehdit ve şantaj' suçlaması nedeniyle ifade vermek üzere karakola gitmiş, asker kaçağı ve hakkında tutuklama kararı olduğu tespit edilince de Aydın Adliyesi'ne sevk edilmişti.
Nöbetçi mahkemece tutuklanan Demirkaya, cezaevine götürüldüğü sırada kaçarken, kendisini takip eden polis memuru M.S.'nin açtığı ateş sonucu başından vurularak ağır yaralanmıştı. Aydın Devlet Hastanesi'nde tedaviye alınan Demirkaya ölürken, polis memuru M.S., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. - İZMİR