Pokemon Çılgınlığının Psikolojisi
Pokemon Go oyunu, çıkalı henüz birkaç gün olmasına ve yalnızca bazı ülkelerde yayınlanmasına karşın tüm dünyayı kasıp kavurmaya başladı.
Pokemon Go oyunu, çıkalı henüz birkaç gün olmasına ve yalnızca bazı ülkelerde yayınlanmasına karşın tüm dünyayı kasıp kavurmaya başladı.
Peki, Pokemon Go çılgınlığı insanların psikolojisini nasıl etkiliyor? Bir dijital oyun, neden kitleleri peşinden sürüklüyor? İlk bakışta tehlikesiz gibi görünen oyunun, siber dünyadaki ve normal hayattaki tehlikeleri neler? Yaşar Üniversitesi akademisyenleri, bu soruların yanıtlarını verip özellikle çocukların güvenliği ve bağımlılık konularında uyarılarda bulundu.
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Emre Özgen, Pokemon Go çılgınlığının kitlesel hale gelmesine neden olan başlıca psikolojik etmenin, günümüz dünyasında bireyselleşen ve yalnızlaşan insanların bir topluluğa ait olma ihtiyacı olduğunu savundu. Özgen, "Pokemon gibi akımların yüzeyde sundukları ilgi çekiciliğin altında, bir topluluğa ait olma ihtiyacını karşılamak için önemli bir fırsat sunmaları yatıyor olabilir. Zaten dikkat edilirse bu tür kitlesel hareketlerin olmazsa olmaz yanı, paylaşım ve etkileşim imkanları. Sosyal medyanın sunduğu paylaşma ve birlikte hayret etme, sevme, tartışma, gülme imkanları olmasa, bu akımların konusu olan Pokemon gibi olaylar muhtemelen çok daha az ilgi çeker ve kısa sürede unutulur giderdi. Bu tür akımları çekici yapan onları başkalarıyla birlikte yaşayabiliyor olmamız" dedi.
"Dijital, gerçekle karışıyor"
Özgen, "Ancak Pokemon Go oyunu özelinde, diğer kitlesel akımlarda olmayan bir başka unsur var. Dijital dünyayı hemen hemen hepimiz benimsedik. Hayatımızın önemli bir bölümünü dijital dünyada geçiriyoruz. Ama bu oyun, dijital ile gerçek dünyamızı birleştiriyor. Gündelik hayatımızın içine giriyor. Bu şekilde bu dijital fanteziyi kendi hayatımızın tam içine taşıyor, hayatımızın tekdüzeliğini gideriyor. Sanırım bu oyun özellikle çekici olan yanı bu. Üstelik bunu sosyalleşerek ve toplumun diğer bireyleriyle etkileşim içinde yaşama imkanı veriyor" diye konuştu. Prof. Dr. Emre Özgen, oyun alışkanlığının bağımlılığa dönüşmesi halinde insanların ilişkilerini, işlerini ve günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebileceği uyarısında da bulundu.
"Korsanlık buz dağının görünen kısmı"
Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ahmet Koltuksuz, oyun henüz resmi olarak uygulama marketlerinde yer almayan Türkiye gibi ülkelerde kullanıcıların, illegal yollardan oyunu oynamaya başladığını belirterek, şunları söyledi:
"Pokemon Go, çoğu ülkede yasal olarak indirilemediği için internet korsanlarının ilgisini çekti bile. Oyunun kötü amaçlı programlar içeren versiyonu, APK dosyası görünümünde internette yer alıyor. Bu uygulamaları indirenler zararlı yazılım Trojan dosyasını da tüm erişim izinlerini vererek indiriyor. Oyunun kurulum dosyasının içine gizlenen bu virüs ile art niyetli kişiler akıllı telefonunuza kolaylıkla erişebiliyor. Ayrıca anti virüs programları tarafından da kolaylıkla tespit edilemiyor. Ancak korsanlık, bence buz dağının görünen kısmı. ABD'de hırsızların, oyuncuları tenha bölgelere çekerek soydukları ortaya çıktı. Ama asıl tehlike çocuklar için ortaya çıkabilecek kötü senaryolar."
Çocuk istismarına dikkat
Doç. Dr. Koltuksuz, ailelere şu uyarılarda bulundu:
"Oyun bu kadar ilgi gördüğü için suç dünyasının da iştahını kabartacaktır. Pedofillerden uyuşturucu satıcılarına kadar birçok kötü niyetli kişi faydalanmak isteyecektir. Bu oyun çocuklar arasında oldukça popüler ve bu nedenle onlara zarar vermek isteyen biri tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Her ne kadar şu anda oyunda bir mesajlaşma sistemi olmasa da alternatif uygulamalar aracılığı ile kullanıcılar arasında iletişim imkanları bulunuyor. Oyunda şu anda korkulan risklerden birkaçı, 'Lure' ismi verilen o nokta yakınlarında Pokemon çıkma şansının arttırılabilmesi şeklindeki sistemle insanları kıstırıp gasp etmek ya da küçük yaştaki çocukları istismar amaçlı ıssız noktalara çekmek gibi amaçlarla kullanılması olasılığı. Eğer çocuğunuz bilinçli değilse kötü niyetli kişilerin kurbanı haline gelebilir. Bu nedenle ailelere büyük görevler düşüyor." - İZMİR