Haberler

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ - TEKRAR

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

PKK/YPG'nin 'Türkiye suyu kesiyor' iftirasını, Esad rejiminin mühendisleri yalanladıTÜRK Silahlı Kuvvetleri'nce (TSK) 1 yıl önce düzenlenen 'Barış Pınarı Harekatı' ile terör örgütü PKK/YPG işgalinin sonlandırıldığı Resulayn'da bulunan Allouk Su Terfi İstasyonu, Türkiye tarafından onarıldı.

PKK/ Ypg'nin ' Türkiye suyu kesiyor' iftirasını, Esad rejiminin mühendisleri yalanladı

TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nce (TSK) 1 yıl önce düzenlenen 'Barış Pınarı Harekatı' ile terör örgütü PKK/ Ypg işgalinin sonlandırıldığı Resulayn'da bulunan Allouk Su Terfi İstasyonu, Türkiye tarafından onarıldı. İstasyondan terör örgütü PKK/YPG ve Suriye rejiminin kontrolündeki Haseke'ye sivillerin susuz kalmaması için su pompalanırken, bölgeye rejim tarafından yeterli derecede elektrik verilmemesi nedeniyle zaman zaman kesinti oldu. PKK/YPG'nin, Türkiye'nin bilinçli olarak su kestiği iftirası, Esad rejiminin mühendisleri tarafından yalanlandı. Kesintinin Türkiye'den kaynaklanmadığı belirtilerek, "Çözüm için bölgeye yeterli elektrik gönderilmesi gerekiyor. Bunun çözümünü de Rusya ve rejimin yapması gerekiyor" itirafında bulunuldu.

'Barış Pınarı Harekatı' ile Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinin karşısında bulunan Suriye'nin Resulayn kentinde terör örgütü işgali sonlandırıldı. Teröristlerden arındırılan bölgenin yeniden inşasına başlanırken, bir yandan da Resulayn'dan rejim ve PKK/YPG terör örgütü kontrolündeki Haseke bölgesine içme suyu aktarımı yapılan ancak teröristlerce tahrip edilen Allouk Su Terfi İstasyonu'nun onarımı yapıldı. Türkiye'nin onarımını yaptığı ve olası saldırı ve sabotaj ihtimaline karşı güvenliğini sağladığı merkezin sağlıklı çalışarak, Haseke'deki sivillerin susuz kalmaması için özen gösterildi. Ancak merkezin su transferini yapan pompaların ihtiyaç duyduğu elektriğin, Haseke'nin Derbesiye bölgesinden yeterli derecede ulaştırılmaması nedeniyle çalışma aksadı ve su kesintisi oldu. Su kesintisi, dönem dönem PKK/YPG terör örgütü tarafından kamuoyuna Türkiye'nin bilinçli olarak yaptığı kara propagandasıyla aktarıldı.

ELEKTRİK KESİLİNCE SU TRANSFERİ YAPILAMIYOR

Merkezin çalışması için gerekli olan elektriğin ulaştırılmaması nedeniyle pompaların durması, Allouk Su Terfi İstasyonu'ndan Haseke'ye su aktarımını da durduruyor. Türkiye'nin bu durumu defalarca anlatmasına rağmen bölgeye yeterli derecede elektrik verilmeyerek, sorunun aralıklarla gündeme getirilmesine ve terör örgütü tarafından propaganda aracı olarak kullanılmasına zemin oluşturuluyor.

TÜRKİYE, KARA PROPAGANDAYA İZİN VERMEDİ

Türkiye ise oluşturulmak istenen kara propagandaya izin vermedi. Türkiye'nin bölgede ortak devriye yaptığı Rusya Federasyonu askeri yetkilileri ile görüşmesinin ardından sorunun, rejimin yeterli elektrik vermemesinden kaynaklandığı aktarıldı. Türkiye, terör örgütünün iftirasının önüne geçmek ve Haseke'deki sivillerin susuz kalmaması için Rusya Federasyonu aracılığı ile rejim görevlilerinin Allouk Su Terfi İstasyonu'na gelerek, inceleme yapmasını talep etti.

REJİMİN MÜHENDİSLERİ İNCELEME YAPTI

Türkiye'nin bu talebinin ardından rejimin mühendis ve teknik elemanlarından oluşan bir ekip, Rus askerleri tarafından Resulayn sınırına getirildi. Burada alınan ekip, Türk askerleri tarafından terfi istasyonuna getirildi. Esad rejiminin teknik ekibi de yaptığı incelemede sorunun Türkiye kaynaklı olmadığını tespit etti.

SU, SADECE REJİM TARAFINA GİDİYOR

Haseke'nin yanı sıra Tel Tamir hattını bekleyen tesisten 'Barış Pınarı Harekatı' bölgesindekilerin yararlanmadığını vurgulayan Türkiye, hattan sadece rejim kontrolündeki bölgede bulunanlara su sağlandığı vurgulandı. Terfi istasyonunda bulunan dalgıç pompalar ve su motorlarının elektrikle çalıştığı ve bunları besleyen elektriğin rejim kontrolündeki Derbesiye bölgesinden verildiği belirtilerek, sorunun çözümü için kilidin Esad rejimince çözüleceğine dikkat çekildi. Resulayn'ın ihtiyaç duyduğu elektriğin rejim ve terör örgütünün kontrolündeki Tişrin Barajı'ndan sağlandığı ancak 'Barış Pınarı Bölgesi'ne de keyfi olarak elektrik verilmediği öğrenildi.

REJİM MÜHENDİSLERİ: ÇÖZÜM ESAD VE RUSYA'DA

Allouk Su Terfi İstasyonu'na gelerek incelemelerde bulunan mühendislerden oluşan teknik ekip, Haseke'ye yönelik zaman zaman yaşanan su kesintisinin Türkiye kaynaklı olmadığını, merkeze yeterli elektrik verilmemesinden dolayı yaşandığını tespit etti. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Suriye rejiminin teknik ekibinden bir görevli, "Şu an bu merkezdeki bazı dalgıç ve pompalar arızalı olduğu için çalışmıyor. Su kesintisinin nedeni ise buraya gelen yetersiz elektrik. Derbesiye bölgesinden buraya az elektrik geliyor. Burada yaşanan sorunun çözümü için Haseke ve Derbesiye'den daha fazla enerji sağlanması gerekiyor. Bunu da çözecek olan Esad rejimi ve Rusya'dır" dedi.

GÜVENLİĞİ TSK SAĞLIYOR

Öte yandan 'Barış Pınarı Harekatı' bölgesinde kimsenin yararlanmadığı ve sadece Haseke bölgesindeki sivillerin kullandığı suyun transferinin yapıldığı Allouk Su Terfi İstasyonu'nun güvenliği ise Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sağlanıyor. Türk askeri, merkeze yönelik olası saldırı ve sabotaj ihtimaline karşı 24 saat bölgede, eli tetikte görev yapıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------------------

Su Terfi İstasyonu

Esed rejiminin mühendisleri

Hasan Kırmızıtaş anonslar

Teknik ekibin inceleme yapması

Dalgıç pompaları ve su motorları

Askerlerin tesiste dolaşması

Tesiste alınan güvenlik önlemleri

Türk askerleri ve zırhlı araçlar

Genel ve detay görüntüler

Haber : Hasan KIRMIZITAŞ - Kamera: Ömer ŞULUL / SURİYE

Haber Kodu : 201012073

=================================

Resulayn'da öğrenciler okullara zırhlı araçlarla taşınıyor

BARIŞ Pınarı Harekatı ile bir yıl önce terör örgütünün işgalinin sonlandırıldığı Tel Abyad ve Resulayn'da, 409 okul onarılarak yeniden eğitime açıldı. Türkiye ile eş zamanlı olarak eğitimin başladığı Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki Resulayn kırsalındaki öğrenciler ise eğitim gördükleri okullara askerlerin güvenlik önlemleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait zırhlı araçlarla taşınıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri geçen yıl 9 Ekim'de, sınır güvenliğini sağlamak ve Suriyelilerin geri dönüşünü desteklemek amacıyla Barış Pınarı Harekatı'nı başlattı. Harekat kapsamında TSK ve Suriye Milli Ordusu unsurları tarafından kısa süre içerisinde Resulayn ve Tel Abyad, terör örgütü işgalinden kurtarıldı. Harekat ile Resulayn ile Tel Abayd arasındaki 120 kilometrelik hat, teröristlerden temizlendi ve binlerce Suriyeli zorunlu olarak terk ettikleri topraklarına geri döndü.

409 OKUL ONARILDI

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaşamın normalleşmesine yönelik çalışmalar yürüttüğü Tel Abyad ile Resulayn'da, yıllarca ara verilen eğitimin de yeniden başlaması için okulların onarılması kararı alındı. Türkiye'nin yaptığı onarım çalışmaları kapsamında bazıları terör örgütü tarafından karargaha dönüştürülen, bazıları ise yakılıp, yıkılarak tahrip edilen 409 okulun tadilatı yapıldı. Okulların onarımının tamamlanması ile yıllarca eğitim alamayan öğrenciler, tekrar ders başı yaptı. Böylece iki kent ve kırsalındaki okullarda görevlendirilen 2 bin 163 öğretmen, 40 bin 530 öğrenciye eğitim vermeye başladı.

ÖĞRENCİLER ZIRHLI ARAÇLARLA OKULLARA TAŞINIYOR

Koronavirüs salgını nedeniyle eğitime ara verilen Suriye'nin terör örgütlerinden arındırılan Barış Pınarı Harekatı bölgesinde derslere, Türkiye ile eş zamanlı olarak başlandı. Resulayn'ın kırsal bölgesinde yaşayan ve Mirekiş köyündeki okulda eğitim gören öğrenciler, okullarına zırhlı araçlarla taşınıyor. Öğrencilerin eğitimden mahrum kalmaması için Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait zırhlı araçlar, öğrencileri köylerindeki evlerinden alıp, Mirekiş köyündeki okullarına ulaştırıyor. Evlerinden alınan ve eğitimlerinin tamamlanmasının ardından yemek ikramı yapılan öğrenciler, köylerine de yine zırhlı araçlar ile Türk askerinin güvenlik önlemleri arasında ulaştırılıyor.

Eğitim gören öğrenciler, yeniden ders başı yapmanın mutluluğunu yaşarken, veliler ise çocuklarının tadilatı yapılan okullara ulaşmasını zırhlı araçlar ile gerçekleştiren Türk askerine teşekkür etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------------------

Zırhlı aracın gelişi

Araçtaki öğrencilerin inişi

Hasan Kırmızıtaş anonslar

-Öğrencilerin sıraya girişi

Öğrencilerin ders işlemesi

Askerlerin çocukları sevmesi

Öğrencilerin okuldan çıkışı

Öğrencilere yemek ikram edilmesi

Öğrencilerin zırhlı araca konulması

Bir öğrenciyi askerin kucağında araca taşıması

Zırhlı aracın okuldan hareket etmesi

Genel ve detay görüntüler

Haber: Hasan KIRMIZITAŞ - Kamera: Ömer ŞULUL/SURİYE

Haber Kodu : 201012035

====================================

Satın aldığı tarhanaları beğenmedi, kendine ait işletme kurdu

KÜTAHYA'da satın aldığı ev tarhanası ve makarnaların çoğunun tadından memnun kalmayan Nihal Kehribar (45), iş hayatına atılarak, kendi işletmesini kurdu. Yanında çalıştırdığı 4 kadınla birlikte tarhananın yanı sıra erişte de üreten Kehribar, "Ortalama yıllık 18-20 ton civarında bir üretim kapasitemiz var. Eşimle birlikte yola çıktık. Şu anda 4 tane çalışanımız ve bir tane pazarlamacımız var" dedi.

Kütahya'da yaşayan evli Nihal Kehribar, marketlerden satın aldığı ev tarhanası ile makarnaların çoğunun tadını beğenmedi. Kendi işletmesini kurmaya karar veren Kehribar, Kütahya Kadın İş Geliştirme Merkezi'nde (KİŞGEM) açtığı tesisi büyütüp, tarhananın yanı sıra erişte de üreterek kendi işinin patronu oldu. Tarhana ve erişte üretimine un analizi ve un geliştirme gibi kolları da ekleyen Kehribar, yanında da 4 kadın çalıştırmaya başladı.

'TARHANA DEĞİL SANKİ HAMUR ÇORBASI'

Evdeki alanın dar olması nedeniyle üretim yapmanın zor olduğunu, bu yüzden de dışarıdan tarhana aldıklarını söyleyen Nihal Kehribar, "Birkaç defa aldık ama hiçbirinden memnun kalamadık. Tarhana ya salça ya da un kokuyordu. Sanki hamur çorbası yiyorduk. Biz niye yapmayalım diye düşündük. Kendi tarhanamızı kendimiz yapalım, hem insanlar da faydalansın istedik. Eşimle görüştüm, 'yaparız tabi ki' dedi. Birlikte bu işe başladık. Bu zamana kadar geldik. Eskiden evimizde nasıl yapıyorsak, annelerimizden nasıl gördüysek öyle yapıyoruz. Hiçbir katkı maddesi kullanmıyoruz" dedi.

YILDA 20 TON ÜRETİYOR TÜRKİYE'YE PAZARLIYOR

Tarhana üretimi devam ederken erişte yapmaya da başladıklarını söyleyen Kehribar, "Yurtdışından bir tane makine getirttik. Erişteyi de yine eskiden nasıl yapılıyorsa öyle yapıyoruz. Ortalama yıllık 18-20 ton civarında bir üretim kapasitemiz var. Eşimle birlikte yola çıktık. Şu anda 4 tane çalışanımız ve bir tane pazarlamacımız var. Kütahya Belediyesi'nin İş Geliştirme Merkezi'nde başladık bu işe. Sağ olsun belediyemizin de çok destekleri oldu" şeklinde konuştu.

'BU SAYEDE İŞ HAYATINA GİRDİM'

Annesinden gördüğü gibi geleneksel tarzda tarhana ve erişte ürettiklerini ve müşterilerinden çok güzel dönüşler aldıklarını ifade eden Kehribar şunları söyledi:

"Staj için üniversiteden gelen arkadaşlarımız da oluyor. Onlara da burada bildiklerimizi aktarmaya devam ediyoruz. Ürünlerimizi alan müşterimizin hepsi memnun. Pazarımız çok güzel. Çoğunlukla il dışına çalışıyoruz. Ürünlerimizi sürekli kargo yoluyla il dışına gönderiyoruz. Ben 41 yaşında bu işi yapmaya başladım. O zamana kadar ben de ev hanımıydım. Hiçbir zaman, hiçbir işe acaba, diyerek başlanmıyor. Ben tereddüt ettim ama korkmadım. Biz de kendi ayaklarımız üzerinde durabilir ve başarabiliriz. Çalışmak isteyen hiçbir kadın boş durmasın"

EŞİ DE DESTEK OLUYOR

Eşine olabildiğince destek olmaya çalıştığını anlatan Mustafa Kehribar ise "Eşim bana gelerek tarhana üretimi yapmak istediğini belirttiğinde elimden gelen desteği verdim. Eşimle birlikte KİŞGEM'de tarhana ve erişte üretimi ile un analiz ve un geliştirme işimizi bu noktaya getirdik" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Nihal Kehribar atölyesinden görüntü

-Çalışanlardan görüntü

-Nihal Kehribar hamur yapması

-Ürettikleri tarhana ve erişte

-Nihal Kehribar ile röp.

-Atölyeden görüntüler

-Eşi Mustafa Kehribar ile röp.

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Oğuzhan KILIÇ/KÜTAHYA,

Haber Kodu : 201012042

==================================

Türkiye'de 3 ayda 107 bin kazada 808 kişi hayatını kaybetti

EMNİYET Genel Müdürlüğü, Trafik Başkanlığı geçen Ağustos ayında meydana gelen kazaların Kent Güvenliği Yönetim Sistemi (KGYS) kameralarına yansıyan görüntülerini internet sitesi üzerinden paylaştı. Başkanlık verilerine göre son 3 ayda 682'si ölümlü olmak üzere 107 bin 12 kaza meydana gelirken, bu kazalarda 77 bin 331 kişi yaralandı, 808 kişi ise hayatını kaybetti.

Emniyet Genel Müdürlüğü, Trafik Başkanlığı geçen Ağustos ayında Adana, Adıyaman, Aksaray, Ankara, Balıkesir, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, Kastamonu, Manisa, Muş, Sakarya, Samsun, Siirt, Tekirdağ, Uşak, Van ile Zonguldak da meydana gelen ve KGYS kameralarına yansıyan trafik kazalarına ilişkin görüntüleri 'hız kurallarına uysalardı, bu kazalar olmayabilirdi' notuyla paylaştı. İnternet sitesinde yer alan görüntülerde sürücülerin aşırı hızlı araç kullanmaları, kavşaklarda geçiş önceliğine dikkat etmemeleri ya da dikkatsizlik sonucu trafik kazalarına karıştıkları görüldü.

3 AYDA 107 BİN 12 TRAFİK KAZASI

Trafik Başkanlığı'nın Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin kaza verilerine göre ise yurt genelinde 682 ölümlü, 49 bin 16 yaralamalı, 57 bin 314 ise maddi hasarlı trafik kazası meydana geldi. Toplamda 107 bin 12 kazanın meydana geldiği son 3 ayda 77 bin 331 kişi yaralanırken, 808 kişi ise olay yerinde hayatını kaybetti. Bu kazalardan 39 bin 762'sinde otomobil, 14 bin 377'sinde motosiklet, 11 bin 418'inde ise kamyonetler yer aldı.

EN ÇOK KAZA İSTANBUL'DA MEYDANA GELDİ

Trafik Başkanlığı verilerine göre yine son 3 ay da en çok kaza meydana gelen iller İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Konya ve Mersin olurken, en az trafik kazası ise Iğdır, Ardahan ve Bayburt'ta yaşandı.

SÜRÜCÜ HATALARI VE KAZA NEDENLERİ

Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Başkanlığı, yurt genelinde meydana gelen trafik kazalarında en sık görülen sürücü hatalarını ise şöyle sıraladı:

"Araç hızını yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmamak, kavşak geçit ve kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymamak, şerit izleme ve değiştirme kuralına uymamak, arkadan çarpma, dönüş kurallarına uymamak, kırmızı ışık veya görevlinin dur işaretinde durmamak, taşıt giremez trafik işareti bulunan yerlere girmek, yaya ve okul geçitlerinde yavaşlamamak, yayalara geçiş hakkı vermemek, alkollü olarak araç kullanmak, aşırı hızla araç kullanmak, geçme yasağı olan yerlerden geçmek ve hatalı şekilde veya yasak olan yerlere park etmek."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-KGYS kaza videoları

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN/ESKİŞEHİR,

Haber Kodu : 201012033

===============================

Türk Kızılay'ın kan stoğu alarm veriyor

TÜRK Kızılay Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Adana Şube Başkanı Ramazan Saygılı, Adana merkezli, Mersin, Hatay, Osmaniye gibi kan operasyonunu yürüttükleri kentlerde gereken günlük 1200 ünite kanın 800 üniteye düştüğünü açıkladı. Vatandaşların pandemi korkusu ile bağış yapmaktan çekinmemeleri gerektiğini belirten Saygılı, "İnsanlarımız pandemi yaşarken Kızılay'ı hastane gibi düşünüyor. Kızılay hastane değil, biz düzenli dezenfeksiyonun yapıldığı bağış noktalarındayız. Malum bu virüs kandan bulaşmıyor" dedi.

Türkiye'nin 300 noktasında 7 gün 24 saat esasına göre bağış noktalarında ülkenin kan operasyonunu yürüten Türk Kızılay'ın yaz aylarında düşüşe geçen kan stoğu, pandeminin de etkisi ile alarm vermeye başladı. Kızılay'ın bağış noktalarının pandemi döneminde insanlar tarafından hastane gibi düşünüldüğüne dikkati çeken Adana Şube Başkanı Ramazan Saygılı, "Biz Adana merkezli 4 vilayette kan operasyonu yönetiyoruz. 83 hastanemizin oradaki ameliyatlarına ve kanamalı hastalarına kan ulaştırıyoruz. Günün sonunda bizim 1000-1200 ünite kanı buluyor olmamız ve oradaki hastaların hayata tutunmaları için kanı ulaştırıyor olmamız lazım. Ancak yaz dönemi ve pandeminin de etkisiyle bu rakam 800–900'lere düştü. Bunun normal seviyeye çıkması gerek. Vatandaşlarımızın duyarlı davranmasını istiyoruz. Kızılay hastane değil, biz düzenli dezenfeksiyonun yapıldığı bağış noktalarındayız. Malum bu virüs kandan bulaşmıyor" diye konuştu.

SEFERBERLİK ANLAYIŞIYLA BAĞIŞ YAPILMALI

Hastanelerde sürekli olarak kan ihtiyaçlarının devam ettiğini vurgulayan Başkan Saygılı, şöyle konuştu:

"Bir taraftan doğumlar, kalp krizleri, ameliyatlar devam ediyor. Dolayısıyla kana ihtiyaç var. Pandemi döneminde de insanlarımız korkmadan, çekinmeden merkezlerimize gelip seferberlik anlayışı içerisinde, duyarlılık anlayışı içerisinde, toplumsal vatandaşlık bilinciyle Kızılay'a bağış yapmalı. Özellikle immün plazma ayrı bir şifa kaynağı. Covid- 19 geçirmiş, 14 gün karantinası bitmiş, sağlığına kavuşmuş, 14 ve 15'inci gün negatif raporlarını almış 19 ile 60 yaş arasındaki kıymetli hemşehrilerimiz plazma merkezlerimize gelerek 8 kez bağış yapabiliyorlar. 3 ay içinde ve 16 yurttaşımıza şifa olabiliyorlar. Bu çok erdemli bir davranış."

'COVİD BAHANE OLMAMALI KAN HER SAAT LAZIM'

Kızılay'a 20'nci kan bağışını yaptığını dile getiren Ahmet Cumhur (46) ise pandemi nedeniyle kimsenin korkup çekinmemesi bağış yapmaları gerektiğini belirterek, "Bu pandemi döneminde herkes korkuyor çekiniyor belki ama kapı girişinden itibaren gerekli tedbirleri almışlar sıkıntı yok. Hatta ben kendime kızdım 1-2 aydır neden gelmiyorum diye. Covid ne zaman geçer bilmiyoruz ama kana hepimizin ihtiyacı var. Covid bahane olmamalı kan her gün her saat lazım" diye konuştu.

Kızılay'a ilk kez kan bağışlayan 19 yaşındaki Miraç Kara, "Daha önce kan vermek istedim ancak 18 yaşından küçük olduğum için veremedim. Şu an çok mutluyum. Dünyada yapılabilecek en güzel şeylerden biri olduğunu düşünüyorum. 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşının bunu yapması lazım ülkemize ve milletimize katkı bulunmalarını istiyorum" dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
Dışişleri Bakanı Fidan: Nükleer savaş riski var, bu bir şaka değil

Dışişleri Bakanı Fidan: Nükleer savaş riski var, bu bir şaka değil

Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri

Bebek katili çetenin lideri hesap veriyor! İşte ilk sözleri

Birinin 3, diğerinin 4 çocuğu vardı! Yasak aşk, kiralık dairede korkunç sonla bitti

Yasak aşk, kiralık dairede korkunç sonla bitti

İstanbul'da beklenen kar yağışı başladı

Anlık İstanbul

title