PKK İtirafçısı Aygan: Faili Meçhul Cinayetler Birbiriyle Bağlantılı
Diyarbakır'da görülen ve kamuoyunda 'JİTEM Davası' olarak bilinen davaya yaşadığı İsveç'te ifade veren PKK itirafçısı ve eski JİTEM elamanı olduğu öne sürülen Abdulkadir Aygan, çeşitli iddialarda bulundu.
Diyarbakır'da görülen ve kamuoyunda 'JİTEM Davası' olarak bilinen davaya yaşadığı İsveç'te ifade veren PKK itirafçısı ve eski JİTEM elamanı olduğu öne sürülen Abdulkadir Aygan, çeşitli iddialarda bulundu. Aygan, Mardin Jandarma eski Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in öldürülmesiyle ilgili, "Bölgedeki faili meçhul cinayetlerin hepsi bir biriyle bağlantılıdır. Türkiye'de gizli bir güç vardır. Bu grup, barış isteyenlerin, Kürt sorununda daha yumuşak ve barışçıl yolla çözmeye çalışanların karşısındadır. Özden de barış yanlısı biriydi, bu nedenle öldürüldü" dedi.
Diyarbakır, Batman ve Şırnak'ta çeşitli tarihlerde birden fazla kişiyi öldürme, kundaklama ve bombalama eylemi gerçekleştirdikleri iddiasıyla aralarında 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım, PKK itirafçısı olan ve halen İsveç'te yaşayan Abdülkadir Aygan'ın bulunduğu ve kamuoyunda 'JİTEM' davası olarak bilenen tutuksuz 16 sanığın yargılandığı Diyarbakır 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde davada, Aygan'ın İsveç'te alınan ifadeleri dava dosyasına girdi. Bugüne kadar yazılan kitaplarda ve verdiği röportajlarda dile getirdiği ifadelerinin mahkeme dosyasına girmesi ile ifadeleri resmiyet kazanan Abdulkadir Aygan, çeşitli iddialarda bulundu. İki Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından 58 cinayet ile ilgili resmi kanallarla İsveç'e gönderilen soruları yanıtlayan Aygan'ın 21 sayfayı bulan ifadeleri daha sonra Türkçe'ye çevrilerek mahkeme dosyasına girdi. Diyarbakır'da 1990'lı yıllarda bazı avukatların araçlarına bomba yerleştirilmesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Aygan, şunları söyledi:
"Emekli Jandarma Binbaşı Ahmet Cem Ersever, Vietnam savaşında yer alıp yaralanan bir Amerikalı ile tanışmıştı. Bu asker patlayıcı maddelerin nasıl kullanılacağına dair Cem Ersever'le sürekli irtibat halindeydi. Bu şahıs, Ersever'e C-4 patlayıcı getirdi. Amerikalı bu asker, dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu için çalışıyordu. ABD'li askerin yanında içinde patlayıcı madde dolu olan seyahat çantası vardı. Ersever, Amerikalı asker ile birlikte Diyarbakır dışında bir yerde bu patlayıcıları götürerek test ettiler. PKK itirafçıları Ali Ozansoy ve İbrahim Babat bir süre sonra bu patlayıcılarla bazı avukatlara ait araçları uzaktan komanda ile havaya uçuruyordu. Buradaki amaç; avukatları korkutmaktı."
Aygan, geçen hafta bir soruşturma kapsamında İstanbul'daki mezarı açılan Mardin eski Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in öldürülmesi ile ilgili şunları söyledi:
"Bölgedeki aili meçhul cinayetlerin hepsi bir biriyle bağlantılıdır. Türkiye'de gizli bir güç vardır. Bu grup, barış isteyenlerin, Kürt sorununda daha yumuşak ve barışçıl yolla çözmeye çalışanların karşısındadır. Özden de barış yanlısı biriydi, be nedenle öldürüldü. Bu gizli güç örgütü, daha yumuşak ve dostça barış getirmek isteyen bu gruba dahil olan yüksek rütbeli askerler, polisler, milletvekilleri, yazarlar ve profesörleri kaçırmak istiyordu. Özden ve onun gibi olan diğer paşalar da bundan dolayı öldürüldü."
Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okan'ın şehit edilmesi olayını da anlatan eski PKK itirafçısı Aygan, halk tarafından çok sevilen biri olan Okan'ın da 20-30 kişinin katıldığı bir saldırı ile JİTEM tarafından şehit edilip işin Hizbullah'ın üzerine yıkıldığını iddia etti.
Aygan, Türkiye'de Susurluk kazasından sonra bir çok olaya adı karıştığı için aranan ve yaşayıp yaşamadığı dahi bilinmeyen 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilgili de, "1998-1999 yıllarında İbrahim Gökçeyrek isimli bir asker, Yeşil'in Kıbrıs'ta Şeyh Abdülkadir Kıbrısi'nin yanında olduğunu söyledi. Bu kişi Müslüman Şeyhlerinden biridir. Yıldırım, övülmeyi seven ve cesur bir kişidir. Eğer hayatta olsa bir şekilde yaşadığını göstermek için er ya da geç konuşurdu. Bence Yıldırım, gizli bir yerde güvende olabilir."
Aygan, 1990'lı yıllarda bölgede yaşanan şiddetten dönemin yöneticilerini sorumlu tutarak, "Gücü ellerinde tutan bu kişiler her zaman şiddeti tercih etti. Bu süreçte şiddet şiddeti doğurdu. İnsanlar dağlara kaçtılar. Şiddetten en çok sorumlu olanlar Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Hayri Kozakçıoğlu, Ünal Erkan, Mehmet Ağar, Hasan Kundakçı, Doğan Güreş ve Hikmet Köksal'dı. Gizli güç zenginliklerinin devam etmesi için bu savaşın bitmesini istemiyordu" dedi. - Diyarbakır