Pınar Selek 4 . Kez Beraat Etti
Mısır Çarşısı'nda 9 Temmuz 1998 tarihinde meydana gelen, 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı patlamayla ilgili davada yargılanan sosyolog pınar Selek ile Abdülmecit Öztürk beraat etti.
Mısır Çarşısı'nda 9 Temmuz 1998 tarihinde meydana gelen, 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı patlamayla ilgili davada yargılanan sosyolog pınar Selek ile Abdülmecit Öztürk beraat etti.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanıklar Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk katılmadı. Selek'i, aralarında babası Alp Selek ile kardeşi Seyda Selek'in de bulunduğu yaklaşık 40 avukat temsil etti. Avukatların Selek'in beraat etmesi yönünde yaptığı savunmaların ardından, mahkeme heyeti davayı karara bağladı. Mahkeme Heyeti, davanın daha önce görüldüğü İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği 23 Mayıs 2008 tarihli beraat kararının ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 10 Mart 2009 tarihli bozma kararına karşı direnilmesine hükmetti.
RAPORLAR ARASINDA ÇELİŞKİLER
Sanıklar hakkında gerek soruşturma aşamasında Mısır Çarşısı'ndaki patlamanın nedenine ilişkin yapılan araştırmalar sonucu tutulan tutanaklar ve gerekse mahkemece yaptırılan inceleme ve sonucunda alınan birden fazla rapor arasında çelişkiler olduğu ve raporların birbirini doğrulamadığı gibi, zıt görüşte olduğu vurgulandı.
Bu raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini belirten heyet, dosyadaki mevcut delil, belgeler ve raporlar göz önüne alındığında da bu çelişkinin giderilmesinin mümkün olamayacağını dile getirdi.
"PATLAMANIN SEBEBİ TESPİT EDİLEMEDİ"
Mısır Çarşısı'nda meydana gelen patlamanın bu haliyle bombadan mı, yoksa gaz kaçağı veya tüpgaz patlamasından mı kaynaklandığının tam olarak tespitinin yapılamadığı anlatılan kararda, "Bu sebeple söz konusu patlamanın ne sebeple gerçekleştiğinin tespit edilememesi durumu karşısında şüpheden uzak delil elde edilememiştir" denildi.
"KUŞKUDAN SANIK YARARLANIR" KURALI
"Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır" denilen kararda, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı vurgulandı.
"İSPAT HİÇBİR KUŞKU VE BAŞKA TÜRLÜ BİR OLUŞA OLANAK VERMEYECEK ŞEKİLDE AÇIKLIKTA OLMALIDIR"
Karar şöyle devam etti:
"Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek şekilde açıklıkta olmalıdır. Yüksekte olsa bir olasılığa dayanarak sanığı cezalandırmak ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan varsayıma dayanarak hüküm vermek anlamına gelebilir."
Ceza yargılamasında mahkumiyetin, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanması gerektiği ifade edilen kararda, "Suçsuzluğu olasılık içinde bulunan bir kimsenin adli hataya uğratılmasını önleme esasına dayanan 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne uygunluk teşkil etmektedir" denildi.
Bu nedenlerle sanıklar Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk'ün Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yetecek ölçüde kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini belirten heyet, "şüphe de sanık lehine yorumlanır" ilkesinden hareketle sanıkların beraatlerine karar verdi.
Mahkeme, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 10 Mart 2009 tarihli kararına karşı "direnme kararı" verdiği için, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesine hükmetti.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Davada ilk beraat kararı 8 Haziran 2006 tarihinde verildi. Mısır Çarşısı'nda meydana gelen patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespiti yapılamadığı gerekçesiyle Pınar Selek beraat etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise bomba olduğu görüşüyle kararı bozdu.
Yeniden yapılan yargılamada, yine patlamanın nedeninin belirlenemediği görüşünü tekrarlayan mahkeme, 23 Mayıs 2008 tarihinde Selek'in yine beraatine karar verdi. Yargıtay ise Pınar Selek için "Müebbet hapis istemiyle yeniden yargılansın" dedi. Pınar Selek'in avukatlarının talebi üzerine Yargıtay Başsavcılığı bu karara itiraz etti. Bu itiraz üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından incelendi ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararı onaylandı.
Bunun üzerine dosyaya yeniden bakan mahkeme, 9 Şubat 2011'de, Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında daha önce 2 kez verilen beraat yönündeki kararında direnilmesine hükmetti. 22 Kasım'da görülen duruşmada ise beraat kararında direnilmesine ilişkin karar usule aykırı bulunarak oybirliği ile kaldırıldı. Yapılan yargılamada ise 24 Ocak 2013 tarihinde Selek'in ağırlaştırılmış müebbet hapsine karar verildi.
"PINAR ÜLKESİNİ ÇOK ÖZLEDİ"
Adliye çıkışında konuşan Pınar Selek'in babası avukat Alp Selek, dosyayı inceleyen bir mahkemenin beraat kararı vermekten başka bir karar veremeyeceğini belirterek, "Dosyayı inceleyen heyet, Pınar'ın hakkı olan beraat kararını verdi. Pınar, iş hayatından dolayı Fransa'dan ayrılamıyor ve oradaki görev süresinin dolmasının ardından Türkiye'ye gelebilir" dedi.
Pınar Selek'in avukat olan kardeşi Seyda Selek ise, adaletsiz bir süreç yaşadıklarını belirterek, "Adalet yerine geldi demiyorum ama, en azından mağduriyet bitmiş oldu. Umarım bu burada biter, Pınar özgür bir şekilde ülkesine döner ve araştırmalarına devam eder. Çünkü ülkesini çok özledi" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da kararın 16 yıl sonra verilen 4. beraat kararı olduğunu ve dava nedeniyle başta Pınar Selek olmak üzere birçok insanın zulüm, işkence gördüğünü ve hayatını değiştirmek zorunda kaldığını söyledi.
Beraat kararının güzel bir karar olduğunu ifade eden Tanrıkulu, "Gecikmiş adalet, adalet değildir. Umarım karar Yargıtay'ca onanır ve bu zulüm süreci biter" dedi. - İstanbul