Suruç Kurbanlarına Son Veda
Suruç'ta canlı bomba saldırısında yaşamını yitirenler, memleketlerine uğurlandı. Patlamada yaralanan çok sayıda kişi de arkadaşlarını son yolculuklarında yalnız bırakmadı.
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezi'ndeki terör saldırısında hayatını kaybedenlerin cenazeleri, Gaziantep'te düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi. Ölenlerin, ağıt yakan ve gözyaşı döken yakınları art arda sıralanan tabutların başından ayrılmadı. Patlamada yaralanan çok sayıda kişi de arkadaşlarını son yolculuklarında yalnız bırakmamak için hastaneden çıkıp cenazeye koştu.
28 CENAZE GÖNDERİLDİ
Suruç'ta meydana gelen intihar saldırısında ölen 32 kişinin Gaziantep Adli Tıp Kurumu'nda otopsi işlemleri tamamlandı. Otopsisi tamamlanan 5 kişi dün gece ve sabah erken saatlerde yakınlarınca götürülürken, yaşamını yitiren 23 kişi için öğle saatlerinde Asri Mezarlık içerisinde bulunan Bahaddin Nakıpoğlu Cami'sinde tören düzenlendi. HDP milletvekillerinin de katıldığı törende, ölenlerin yakınlarının tabutlara kapanarak gözyaşı döktü. Törenin ardından cenazeler sloganlar ve marşlar eşliğinde cenaze araçlarıyla memleketlerine gönderildi.
Cenazeleri gönderilen 28 kişiden başka, saldırıda ölen diğer 4 kişiden 2'sinin kimliğinin saptandığını, 2'sinin ise saptanamadığı öğrenildi. Kimliği saptanamayan 2 kişiden birinin eylemi gerçekleştiren 'canlı bomba' olduğu sanılıyor.
Patlamada vücut bütünlüğü bozulan 4 cenazeden alınacak kan ve doku örneklerinin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderileceği ve burada yakınlarından da alınacak örneklerle karşılaştırılarak kimlik tespitlerinin netleşeceği kaydedildi.
HASTANEDEN OĞLUNUN CENAZE TÖRENİNE KATILDI
Kendisinin yaralandığı patlamada yaşamını yitiren Çağdaş Aydın'ın babası Fethi Aydın, oğlunun cenaze törenine katıldı. Şanlıurfa'da tedavi gördüğü hastaneden hasta önlüğüyle çıkarak Gaziantep'e gelen Fethi Aydın, terör saldırısını kınayarak, saldırganın bir an önce bulunmasını istedi.
Patlamada kolu kırılan ve vücudunda ezilmeler oluşan Fethi Aydın, "30 yoldaşımızı şehit verdik. Nice 30'ları da vereceğiz. Evimi taşladılar ama mücadelemden vazgeçmedim" dedi. Daha sonra oğlunun tabutuna kapanan Aydın, törene katılanlar tarafından teselli edildi.
YARALILAR OLAY ANINI ANLATTI
İntihar saldırısı sırasında basın açıklaması yapan grubun içinde yer alan SGDF üyesi Mazlum Demirtaş, arkadaşları için düzenlenen törende gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş olayı önletirken şunları söyledi:
"Olay anında biz Kültür Merkezi'nin önünde basın açıklaması yapacaktık. Kobani inşasına katılmak için heyetimiz görüşme yaparken, biz de kültür evinin bahçesine gittik. Geliş amacımızı anlatması için bir basın açıklaması örgütledik. Basın açıklamasının yapıldığı esnada bir patlama oldu. Kitlenin içerisinde bir canlı bomba eylemi gerçekleşti. Güçlü bir patlama yaşandı. Çok sayıda arkadaşımız ağır derecede yaralar aldı. Ambulanslarla yaralılara müdahale etmeye başladık, fakat askerin ve polislerin zırhlı araçları yolları kapattılar. Ambulansların gelişlerini yaklaşık yarım saat geciktirdiler. Bundan dolayı birçok arkadaşımız hayatını kaybettiler. Bizleri arayan polisler, getirdiğimiz oyuncakları, kitapları, fidanları arayan asker ve polis, bomba patlatan ve kana susayan çeteleri engelleyemedi."
"HER ŞEY BİR ANDA OLDU"
Patlamada grubun içerisinde yer alan SGDF üyesi Şerife Erbay ise yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Onlarca arkadaşlarımızla beraber Rojava devriminin 3'üncü yılında Kobani'de dayanışma için farklı kentlerden yola çıktık. Bu kampanyayı 1.5 aydır sürdürüyorduk. Bu kampanyanın içerisinde sanatçılar, tiyatrocular, sağlıkçılar vardı. Biz insani yardım maksatlı kıyafetler, çocuk oyuncakları, yardım malzemelerini getirdik. Bu şekilde Amara'da toplandık. Toplanmamız çok yeniydi. Gelen arkadaşlarla birlikte bir açıklama yapmak istedik. Basın açıklaması yapıldığı sırada tam açıklama biterken yüksek sesle bir patlama oldu. Her şey bir anda oldu. Etrafa dağılan, panik halinde koşuşturan arkadaşlar vardı. Yoldaşlarımızı en uygun şekilde çıkarmaya çalıştık. Bölgedeki hastanelere arkadaşlarımızı götürdük. Bizler bedel ödüyoruz ve hiçbir zaman da vazgeçmeyeceğiz."
HDP'Lİ DOĞAN: BUNLARIN ARDINDAN GÖZYAŞI DÖKMEK TİMSAHIN GÖZYAŞLARINA BENZİYOR
Cenaze törenine katılan HDP Gaziantep milletvekili Celal Doğan, sınırların yol geçen hanına döndüğü görüşünü savundu. Türkiye'nin terör belasından kurtulması, demokrasiye kavuşması gerektiğini anlatan Celal Doğan, şunları söyledi:
"Ortada ne bir şiddet var, ne bir silah var. Bir avuç insan Türkiye'de idealist, yaşları en fazla 25 olan 300 genç Kobani'de yıkılmış olan bir şehrin imar ve inşasına talip olmuşlar. Yapacakları da kreşler, oyun parkları, hastaneler gibi projelere talip olmuşlar. Bu düşüncülerle Kobani'ye çıkan insanlar Kobani'ye gönderilemiyor. Onlar iki gün Suruç'ta bekletiliyorlar, sabah kahvaltısında farklı illerden gelen gençler, maalesef hunharca intihar bombacısının hedefi haline geliyorlar. Ortada 30 ölü 100'ü aşkın yaralı var. Bunların ardından gözyaşı dökmek timsahın gözyaşlarına benziyor. 'Hep birlikte olacağız, kardeş olacağız. Bu son olacak' gibi palavralar dinliyoruz. Ama her şey duruyor, şiddet ve terör olduğu gibi devam ediyor. Türkiye'nin terör belasından kurtulması, demokrasi ye kavuşması gerekiyor. Türkiye'deki bu olay dış kaynaklı bir terör olayı gibi gösteriliyor. Yani bizim komşumuzun IŞİD olmasını tercih edenler, ortaya koydukları eylemden sonra ne yapacaklarını merakla bekliyorum. Türkiye'nin bütün sınırları yol geçen hanına döndü."
KÜRKÇÜ: BU KARDEŞLERİMİZLE YOLDAŞ OLMAKTAN ÖVÜNÜYORUZ
HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise saldırıda yaşamını yitirenlerin Kobani'ye kardeşlik duygularını pekiştirmek için gitmek istediklerini belirterek, "Onların soylu amaçlarına gölge düşürmek isteyenlere şunu söylemek istiyoruz; bütün siyasi ömrü Gladio'ya paravan olmakla geçmiş olanlar, onların ne için mücadele ettiklerini anlayamazlar. Ama Türkiye halkları anlıyor. Kendisi için hiçbir şey istemeden, insanlığın gereğini yerine getirmeye çalışan bu kardeşlerimizle yoldaş olmaktan övünüyoruz" dedi.
Saldırı sonrası hayatını kaybeden ve kimlikleri tespit edilenlerin isimleri şöyle:
Uğur Özkan,
Kasım Deprem,
Hatice Ezgi Saadet,
Cemil Yıldız,
Çağdaş Aydın,
Nazlı Akyürek,
Ferdana Ece Dinç,
Mücahit Erol,
Emrullah Akhamur,
İsmet Şeker,
Okan Pirinç,
Nartan Kılıç,
Ferdane Kılıç,
Serhat Devrim,
Met Ali Barutçu,
Erdal Bozkurt,
Süleyman Aksu,
Koray Çapoğlu,
Cebrail Günebakan,
Veysel Özdemir,
Nazegül Boyraz,
Alper Sapan,
Alican Vural,
Osman Çiçek,
Dilek Bozkurt,
Yunus Emre Şen,
Aydan Ezgi Şavcı,
Büşra Mete,
Mehmet Ali Varol,
Murat Yurtgül.