Pasinler Savaşı, Anadolu'nun Türkleşmesine Zemin Hazırladı"
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Pasinler Savaşı'nın Türk tarihinde önemli yeri bulunduğunu belirterek, "Anadolu coğrafyasında yaşıyorsak, bunu 1048 tarihindeki Pasinler Zaferi'ne borçluyuz.
FIRAT ÖZDEMİR - Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Pasinler Savaşı'nın Türk tarihinde önemli yeri bulunduğunu belirterek, "Anadolu coğrafyasında yaşıyorsak, bunu 1048 tarihindeki Pasinler Zaferi'ne borçluyuz. Pasinler, Anadolu'nun Türkleşmesine zemin hazırlayan bir savaştır." dedi.
Anadolu kapılarının Türklere açılmasında önemli rolü olan Pasinler Zaferi'nin 970. yıl dönümü, yarın Erzurum'un Pasinler ilçesinde çeşitli etkinliklerle kutlanacak.
Türk Hava Kuvvetlerinin akrobasi timi SOLOTÜRK'ün de gösteri sunacağı etkinlikler kapsamında, Pasinler Zaferi'nin canlandırılmasının yanı sıra Erzurum halk oyunları, geleneksel spor ve okçuluk, atlı akrobasi ve savaş sanatları, Buzkaşı (Kökbörü), cirit ve çevgen oyunları gösterileri yapılacak.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, 1048 Pasinler Savaşı'nın Türk tarihi açısından önemini ve o dönemde neler yaşandığını anlattı.
Türk tarihinde Pasinler Savaşı'nın kritik bir dönemeç olduğunu vurgulayan Kürkçüoğlu, "Selçuklu Sultanı Tuğrul Şah'ın kardeşi olan Çağrı Bey, 1018'de 3 bin kişilik bir kuvvet ile yola çıkarak Van Göl'ü havzasını dolaşmaya başladı. Tuğrul Bey'e 'Anadolu'ya yerleşelim' diyerek bir rapor veriliyor. Selçukluların o dönemde yeni bir yurt bulma, yerleştirme ve halkın isyan etmesi en büyük problemleri idi." dedi.
Kürkçüoğlu, Tuğrul Bey'e verilen raporda Anadolu'nun yaylak ve kışlak hayatı açısından uygun bir coğrafya olduğunun yer aldığını aktardı. Türklerin Anadolu'yu vatan edinmesinin başlangıcının Çağrı Bey'in 1018'de başlattığı İç Anadolu seferlerinin olduğunu belirten Kürkçüoğlu, şöyle devam etti:
"Anadolu toprakları yavaş yavaş Türkmen orduları tarafından fethedilmeye başladı. Anadolu'da o dönemlerde azınlık halde Ermeni ve Gürcüler yaşıyordu. Bizanslılar da kuvvet birliklerini Anadolu'nun batısına çekmeye başlamıştı. Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yinal Bey, 1047 yılında doğudan seferlerle Selçukluların başkentine gelen Türkmen ordularına, 'Siz Anadolu topraklarına gidin, ben de arkanızdan geleceğim.' dedi. Gerçekten İbrahim Yinal Bey Türkmenleri gönderir ve kendisi de Selçuklu ordularının başında Anadolu'ya gelir."
"Anadolu coğrafyasında yaşıyorsak Pasinler Zaferi'ne borçluyuz"
Kürkçüoğlu, Pasinler ilçesinin Ügümü köyünde 18 Eylül 1048 tarihinde karşılaşan iki ordu arasında çetin bir mücadelenin cereyan ettiğini anlattı. Ermeni ve Gürcülerin olduğu Bizans ordusunun komutanın Gürcü Liparit olduğunu söyleyen Kürkçüoğlu, şunları kaydetti:
"Burada haçlı zihniyeti içerisinde Selçuklu'ya karşı bir ittifak oluşuyordu çünkü onların hedefinde Türkleri Anadolu'ya sokmama düşüncesi vardı. Türkler artık 1018 tarihinden sonra sık sık Anadolu'yu ziyaret etmiş, bu coğrafyadaki kasaba, köy ve kenti yavaş yavaş fethetmeye başlamıştır. 1048 yılında Gürcü komutan Liparit kontrolündeki Bizans ordusu, İbrahim Yinal komutasındaki Selçuklu ordusu karşı karşıya geliyor. Bizans ordusu yoğun bir savaşın ardından Ügümü köyü önündeki meydanda mağlup ediliyor. 1048 Pasinler Savaşı bizim için tarihimizde önem arz eden bir büyük zaferdir. Anadolu coğrafyasında yaşıyorsak, 1048 tarihindeki Pasinler Zaferi'ne borçluyuz. Pasinler, Anadolu'nun Türkleşmesine zemin hazırlayan bir savaştır."
Pasinler Savaşı'nın ardından Bizans ordusunun Gürcü komutanı Liparit'in Selçuklu'ya esir düşerek, hükümdar Tuğrul Bey'e götürüldüğünü ve çok hafif bir anlaşmayla savaşın sonuçlandığını belirten Kürkçüoğlu, Türk devletlerinin kazandığı savaşlarda düşmanlarına ağır olmayan şartlar taşıyan anlaşmalar yaptığını dile getirdi.
Düşman ordularının kazandığı savaşlarda ise çok ağır şartlarla anlaşmalar yaptığını kaydeden Kürkçüoğlu, "1048 Pasinler Zaferi'nin ardından Anadolu yavaş yavaş Türk milletine vatan olmaya başladı." dedi.
Kürkçüoğlu, 1018-1071 arası Türkmen ordularının Anadolu'nun farklı noktalarına akınlar düzenlemesinin ve 1071 Malazgirt Zaferi'nin ardından artık Anadolu'nun Türk milletinin ebediyen ve sonsuza kadar yaşatacağı, üzerinde bayrağının dalgalanacağı şekilde vatanlaştığını vurguladı.