Paşanın Kayıtlarından Çanakkale Kara Savaşları
Osmanlı Ordusunda, Çanakkale Kara Savaşları'nda Gelibolu Yarımadası'nda Şimal Grubu Kumandanlığını yürüten Mehmet Esat Paşa'nın, cepheden yaptığı yazışmalar ve telefon kayıtları, çarpışmalar sırasında Mehmetçiğin yaşadığı güçlükleri ortaya koyuyor Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bıyıklı, yazdığı eserde, Mehmet Esat Paşa'nın yazışmalarına yer verdi.
MEHMET BAYER - Çanakkale Kara Savaşları'nda Şimal Grubu Kumandanı olan Mehmet Esat Paşa'nın, cepheden Harbiye Nezareti, kumandanlıklar ve fırkalarla yaptığı yazışmalar ile telefon kayıtları, çarpışmalar sırasında Mehmetçiğin yaşadığı zor durumu, cephe ve mevzi savaşlarını yansıtıyor.
AA muhabirinin Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bıyıklı'nın, "Mehmet Esat Paşa'nın Çanakkale Cephesi Şimal Grubu Tahrirat ve Telefon Görüşmeleri" adlı çalışmasından derlediği bilgilere göre, Arıburnu Kuzey Grubu Komutanı olarak görev yapan Mehmet Esat Paşa, düşmanın kuvvetli saldırılarına karşı önemli savunma yaptı.
Esat Paşa, haziran ve temmuz aylarında İngiliz ve Fransız birliklerinin Arıburnu'na yaptığı taarruzlar karşısında zor şartlar altında düşmanı karşılayıp püskürtmeyi başardı. El yazması 42 eserden oluşan ve 2-20 Temmuz 1915 tarihlerini kapsayan tahrirat ve telefon görüşmesi kayıtları, Çanakkale Kara Savaşları'nda Türk askerinin cephelerdeki atmosferi, top, top mermisi yokluğu ve ihtiyacı, özellikle ellerindeki topların mahiyeti, cephede çekilen cephane sıkıntısı ve düşmanın yoğun ateşi karşısında cephanenin ne derece tasarruflu kullanılması gerektiği hakkında önemli bilgiler verdi.
Kayıtların detayları
Yazışmalarda "yok" denecek derecede yetersiz bir cephaneyle silah bakımından güçlü müttefiklere karşı büyük ve başarılı bir savaş verilmesinin mevzi boyutu gözler önüne seriliyor.
Mehmet Esat Paşa'nın yazışmalarından anlaşıldığına göre Kuzey Grubu Komutanlığının cephe ve mevzi savaşlarındaki top cephanesinin durumu şöyleydi:
"2 Temmuz: Şimal Grubu Kumandanlığı altındaki Kolordu'da ancak 400 sandık piyade cephanesi kalmıştı ve hiçbir adet bomba kalmamıştı. Düşman, obüs ateşiyle rahatsız edilmeye çalışılıyordu.
4 Temmuz: 12 santimetrelik seri ateşli obüslerin mermileri kullanılamayacak hale gelmişti. Birinci sınıftan bir zırhlıyla bir kruvazör ve torpido ile düşman devamlı ateş altına tutulabilmiş ve kara bataryaları şarapnel ateşi düşmana oldukça hasar verebilmişti. Bölük topçusunun düzenli cephanesi olmadığı anlaşılmaktadır. Bataryaların çoğunun cephanesi kalmayacak bir durum gözükmektedir. Sahra ile atım cebel ve 12 santimetrelik obüsle 15 ve 20'lik havanlar için mermi ihtiyacı hat safhadaydı.
11 Temmuz: 30 çap uzunluğunda bir adet 12 santimetrelik 50 atımlık bir top, Kabatepe'de 9. Fırka'ya verilmişti ancak mermisi hat safhada azdı. 21 santimetrelik seyyar havan toplarının mermileri dahi yoktu.
12 Temmuz: İki obüs topu, Azmakdere'ye götürülmüştü ancak mermileri yoktu. 15 santimetrelik havanlar, düşmana büyük hasarlar vermekteydi. Bunların da mermilerine şiddetle ihtiyaç vardı. İki şinayder sahra bataryasından başka diğer bataryalarda tahrip danesi yok gibiydi.
15 Temmuz: Fırkalarda bomba yetersizdi. Akbaş'da Menzil Yarma Kumandanlığından teslim edilmek üzere 5'inci Topçu Alayı için bir sandıkta 3 şinayder hava baskı tulumbası getirilebilmişti.
16 Temmuz: Kıtalara vermek üzere fırkada bomba kalmamıştı. Kolların cephanesini ikmal için durum müsait değildi. Palamutluk'ta bir batarya mevcuttu. Şimal Grubuna 4 sahra seri ateşli 10,5 santimetrelik obüs topu verilmişti. Söz konusu topların tahrip danesi sıralı tıpalı şarapneli yoktu.
17 Temmuz: Ağılderesi'nde bir cebel bataryası vardı ancak cephane mevcudu sınırın altına düşme tehlikesi vardı.
19 Temmuz: Fırkaya mensup topçu bataryalarının cephane mevcudiyeti sınırın altında azalmıştı." - Çanakkale