Paralel Devlet Yapılanması'nın "Casusluk ve Yasa Dışı Dinleme" İddianamesi
Paralel Devlet Yapılanması'nın "casusluk ve yasa dışı dinleme" soruşturması kapsamında 23'ü tutuklu 143 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "Gülen'in sahip olduğu özel arşivde örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ve örgütle teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır.
Paralel Devlet Yapılanması'nın "casusluk ve yasa dışı dinleme" soruşturması kapsamında 23'ü tutuklu 143 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "Gülen'in sahip olduğu özel arşivde örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ve örgütle teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır. Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensuplarının bilgileri de örgüt tarafından güncel olarak arşivlenmektedir" denildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 721 sayfalık iddianamede, FETÖ/PDY'nin mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek güvenlik bürokrasisi ve istihbarat alanında bir ağ oluşturma yoluna gittiği belirtilen iddianamede, bu yapının paralel bir örgütlenmeye giderek istihbarat ağına katmaya çalıştığı kurumlardan birisinin de TÜBİTAK olduğu vurgulandı.
İddianamede, Türkiye'nin en mahrem kurumlarından birisi olan TÜBİTAK'ta derin bir oluşuma gidildiği aktarılarak, "TÜBİTAK'ın özellikle en gizli birimlerinden olan 'Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi'ndeki (BİLGEM) kadrolar sayesinde devletin üst düzey siyasi ve bürokratlarınca kullanılan kriptolu telefonların dinlendiği ortaya çıkmıştır" ifadesi kullanıldı.
Örgüt lideri Gülen'in arşivinden de bahsedilen iddianamede, "Gülen sahip olduğu arşivde örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ve örgütle teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır. Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensuplarının bilgileri de örgüt tarafından güncel olarak arşivlenmektedir" ifadelerine yer verildi.
Örgütün haberleşme yöntemleri
İddianamede, örgütün haberleşmede kullandığı yöntemlere değinilerek, en önemli haberleşme aracının GSM hatları olduğu, bu hatların genel olarak başkası adına kayıtlı ya da örgüt kontrolündeki kurum ve kuruluş adına kayıtlı olan abone bilgilerinden gerçek kullanıcıya ulaşılamayan hatlar olduğuna işaret edildi.
İddianamede, 3 ayda bir yeni GSM hattı temin edildiği ve eski hatla birlikte telefon cihazının da değiştirildiği ifade edilerek, Türkiye'de Almanya, ABD ya da başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılmasının "örgütün üst düzey abileri"nin kullandığı yöntemlerden olduğu kaydedildi.
Canlı kurye kullanılmasının örgütün en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edildiği belirtilen iddianamede, "Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD/Pensilvanya'ya gidilerek örgüt lideri Fetullah Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır" denildi.
"Fetih okutmak"
İddianamede, örgütün sınavlara ilişkin izlediği strateji şu şekilde anlatıldı:
"Örgüt, askeri okullara, Polis Akademisi ve Polis Koleji'ne sokulacak öğrencileri kendi dershanelerine gerçek isimleri ile kayıt etmemektedir. Bu öğrencilere sınav soruları sınavdan önce verilir. Buna örgüt jargonunda 'Fetih Okutmak' denir. 'Sınavda çıkacak soruların öğrencilere okutup ezberletilmesi' demektir."
İddianamede, dershanelerin örgütün adeta vesayet araçları olduğu, çocukların ve ailelerinin bilgilerinin depolandığı veri tabanı olarak kullanıldığı ifade edildi. Eğitim alanının örgüt için adeta bir "ara yüz" konumunda olduğu dile getirilerek, bu alanın örgüt açısından insan kaynağı, hareketin meşru görünmesi ve ekonomik kaynak sağlanması gibi kazanımları olduğuna dikkat çekildi.
Örgütün gelir kaynakları
İddianamede, örgütün gelir kaynakları da şöyle sıralandı:
1. Kamu kaynaklarından elde edilen gelirler (Borsa spekülasyonları, devlet ihaleleri, teşvik ve hibeler)
2. İş adamlarından tehdit ve şantajla sağlanan gelirler
3. Gönüllülük esaslı sağlanan gelirler, bunlar arasında himmet ve kurban
4. Örgüte ait şirket, holding, banka, vakıf ve dernek faaliyetlerinden elde edilen gelirler
6. Örgüte ait basın yayın organlarına verilen reklam ve aboneliklerden elde edilen gelirler
7. STK'lardan sağlanan gelirler
Sosyal medya aracılığıyla ülkenin birliğini bozuyorlar
İddianamede, soruşturma kapsamında yer alan şüphelilerin, yurt dışı giriş çıkış kayıtlarının temin edildiği belirtilerek, buna göre örgüt yöneticileri ve üyelerinin yoğunluklu olarak ABD'de eğitim aldıkları ve çok sık ziyarette bulunduklarına vurgu yapıldı.
İddianamede, örgütün "Fuatavni, Haramzadeler, Yıldızkulis" gibi sahte sosyal medya hesaplarıyla ülkenin birlik ve beraberliğini bozmaya çalıştığı vurgulanarak, ülke güvenliği ve dış politikalara yönelik devlet sırrı niteliğindeki toplantılar ve görüşmelerin illegal olarak dinlenerek servis edildiği bilgisi verildi.
"Fuatavni"nin paylaşımlarının örgüte yakın medya kuruluşları ve internet sitelerince haberleştirilerek geniş kitlelere ulaştırıldığı aktarılan iddianamede, "Örgüt mensuplarına yönelik yapılan ve yapılacak olan operasyonları önceden öğrenebilmek ve tedbir almak için UYAP, POLNET, TÜBİTAK gibi devletin resmi kurumlarına, adli ve idari tüm tedbirlere rağmen sızmışlardır" değerlendirmesi yapıldı.