Özkoç: "Nereye Gidersek Gidelim İnsanlar, 'Artık Yetti' Diyor. Bu İktidara Karşı Güven Tamamen Bitmiş Durumda"
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “Nereye gidersek gidelim insanlar, ‘artık yetti’ diyor. Büyük bir sıkıntı içindeler. Bu iktidara karşı güven tamamen bitmiş durumda. Bunu perçinleyen olaylardan bir tanesi KPSS sınavları. AKP iktidarı ÖSYM gibi dünya çapında kusursuz sınav yapan bir kurumu artık itibarsız bir hale getirmiştir. İtibarsız hale getirirken, yaptıkları taktiklerse insanlarımızın bildiği taktikler. FETÖ’cü taktikler hala AKP iktidarı tarafından kullanılıyor ve gerçekten emek veren çalışan insanlarında hakkı yenmeye devam ediliyor” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yi eleştiren Özkoç, “Liyakatsiz olduğunu zaten biliyoruz, kendisini ifadeyle ilgili sıkıntılarının da olduğunu biliyoruz ama milletimizi bu kadar aşağılayan, bu kadar küçümseyen bir ifadeyi bu kadar rahatlıkla söyleyebilmesini kabul etmek mümkün değil. İnsan biraz utanır ama maalesef şu anda yaptıklarından utanmayan bir iktidar ve iktidarın bakanlarıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Nereye gidersek gidelim insanlar, 'artık yetti' diyor. Büyük bir sıkıntı içindeler. Bu iktidara karşı güven tamamen bitmiş durumda. Bunu perçinleyen olaylardan bir tanesi KPSS sınavları. AKP iktidarı ÖSYM gibi dünya çapında kusursuz sınav yapan bir kurumu artık itibarsız bir hale getirmiştir. İtibarsız hale getirirken, yaptıkları taktiklerse insanlarımızın bildiği taktikler. FETÖ'cü taktikler hala AKP iktidarı tarafından kullanılıyor ve gerçekten emek veren çalışan insanlarında hakkı yenmeye devam ediliyor" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'yi eleştiren Özkoç, "Liyakatsiz olduğunu zaten biliyoruz, kendisini ifadeyle ilgili sıkıntılarının da olduğunu biliyoruz ama milletimizi bu kadar aşağılayan, bu kadar küçümseyen bir ifadeyi bu kadar rahatlıkla söyleyebilmesini kabul etmek mümkün değil. İnsan biraz utanır ama maalesef şu anda yaptıklarından utanmayan bir iktidar ve iktidarın bakanlarıyla karşı karşıyayız" diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özkoç, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Engin Özkoç, şunları söyledi:
"ERZURUMLULARIN EN BÜYÜK ŞİKAYETİ İŞSİZLİK"
"Erzurum milli mücadelenin temellerinin atıldığı bir ilimiz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, MYK üyelerimiz, 128 milletvekiliyle birlikte Erzurum'a gittik. Büyük bir sevgiyle, coşkuyla, ilgiyle karşılandık. Hem grup toplantımızı hem de MYK toplantımızı Erzurum'da yaptık. Milletvekillerimiz, genel başkanımız kendi görüşmelerini yaparken yirmi bölgeye ayrılıp vatandaşlarımızla kucaklaştılar. Onların sorunlarını, dertlerini dinlediler. Bizim kendi çözüm projelerimizi Erzurumlu vatandaşlarımıza anlattık, onlarda bundan çok memnun kaldılar. Erzurumluların en büyük şikayeti işsizlik. Geçinemiyorlar, yoksullaşıyorlar. Orada fabrika açılmıyor, orada en çok vaatler veriliyor ama Erzurumlu çalışmak istiyor. Alnının teriyle parasını kazanmak çoluğuna çocuğuna bakmak istiyor. Tek istediği bu. Bizde oranın özel bir ekonomik kalkınma bölgesi olacağını kendilerine ifade ettik. Orada fabrikaların açılacağını, hangi sürede nasıl açılacağını, hangi şartlarda açılacağını da anlattık.
"ERZURUM'A EKONOMİ MASASI GİDECEK"
Hem grup başkanvekillerimiz hem de örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcımızın aldığı bir kararla Erzurum'a ekonomi masası gidecek. Daha sonra 10 milletvekili arkadaşımız gidip orada projelerimizi anlatmaya devam edecekler. 9 Ağustos'ta da Edirne'deyiz. Genel Başkanımız ve 100 milletvekilimizle Edirne'de olacağız. MYK toplantımızı, grup toplantımızı orada yapacağız. Edirne'deki vatandaşlarımızla kucaklaşacağız.
"NEREYE GİDERSEK GİDELİM İNSANLAR, 'ARTIK YETTİ' DİYOR. BÜYÜK BİR SIKINTI İÇİNDELER"
Nereye gidersek gidelim insanlar, 'artık yetti' diyor. Büyük bir sıkıntı içindeler. Bu iktidara karşı güven tamamen bitmiş durumda. Bunu perçinleyen olaylardan bir tanesi KPSS sınavları. AKP iktidarı ÖSYM gibi dünya çapında kusursuz sınav yapan bir kurumu artık itibarsız bir hale getirmiştir. İtibarsız hale getirirken, yaptıkları taktiklerse insanlarımızın bildiği taktikler. FETÖ'cü taktikler hala AKP iktidarı tarafından kullanılıyor ve gerçekten emek veren çalışan insanlarında hakkı yenmeye devam ediliyor. KPSS'deki iddiaları biz, genel başkanımız, parti sözcümüz, grup başkanvekilleri olarak araştırılmasını istiyoruz. Ama bu araştırmanın namuslu ve dürüst bir şekilde, doğru bir şekilde yapılmasını istiyoruz. ÖSYM içerisinde bir şebeke var mı bu araştırılmalıdır bunu bilmek istiyoruz. ÖSYM içindeki sorumlular bir an önce tespit edilmeli ve bu emek hırsızları şiddetli bir şekilde cezalandırılmalıdır. Göstermelik ÖSYM başkanını görevden alıp başkalarını atayarak, 'Bak biz burayı düzelttik' gibi insanların algısıyla oynamak gerçekten sorununun temeline inmemek bizim kabul edebileceğimiz bir şey değildir.
"SADECE KPSS DEĞİL YAKIN ZAMANDA YAPILAN TÜM SINAVLAR YENİDEN ARAŞTIRILMALI"
ÖSYM içerisindeki sorumlular da derhal tespit edilmelidir. Sadece KPSS değil yakın zamanda yapılan tüm sınavlar yeniden araştırılmalı ve şaibe olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır. Sınava bir kere şaibe düşmüştür. KPSS, genel kültür, genel yetenek sınavı iptal edilmelidir. KPSS'nin bundan sonra yapılacak oturumları da ertelenmeli ve sorular yeniden hazırlanmalıdır. Çocuklarımız emek veriyorlar, hazırlanıyorlar. Aileler onlara emek veriyorlar, kendilerini hazırlıyorlar. Başarılı olan çocuklarımızı cezalandıracak noktaya AKP iktidarı yaptığı usulsüzlüklerle getiriyor. Oysaki o çocuklarda gerçekten, o sınavdaki, o soruları rahatlıkla çözen ve rahatlayan çocuklarımızı tekrar böyle bir durumla karşı karşıya AKP iktidarı getiriyor. Genel başkanımız işte tamda burada diyor ki: 'sorun sadece bu değil, o kadar çok sorun var ki, AKP iktidarının kendisi sorun.' AKP iktidarı gider, hakkın, hukukun, adaletin savunucusu, gerçekten liyakate değer veren bir iktidar oraya gelirse namuslu, dürüst, çalışkan insanlarımız bundan zarar görmezler. Bu ancak, Millet İttifakı'nın iktidara gelmesiyle mümkün. Biz tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Çocuklarımızı liyakatle bir sınava sokup, onların dürüstlük, samimiyet içerisinde devletine, milletine, kurumlarına güvenen çocuklarımızın gönül rahatlığıyla sınavdan çıktıktan sonra kendi hayatlarını kurmaları için elimizden gelen her türlü tedbiri alacak bir iktidara hazırlık yapıyoruz. Bunun haricinde sözlü mülakatlar konusunda da çok ciddiyiz.
"HANGİ YÜZLE MİLLETLE YÜZ YÜZE GELECEKLER"
Hem Erzurum'da hem de Türkiye'nin her yerinde milletvekillerimiz sahada. Diyorlar ki 'AKP'de 100 gün içerisinde yüz yüze insanlarla milletvekilleri gelecekmiş.' Hangi yüzle gelecekler gerçekten çok merak ediyorum. Vatandaşlar, 'niye yoksullaştık, söz vermiştiniz, Tayyip Erdoğan bu dolar böyle artmayacak demişti, bana bir yetki verin demişti. Bize yetkiyi verince ne kadar güzel şeyler olacak demişti. Peki şimdi biz neden bu durumdayız' diye onlara sormayacaklar mı? Vatandaş, 'tekli rakamlara inmişken, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde TÜİK'e göre bile yüzde 79,60'a enflasyon yükseldiyse bunun suçlusu ben miyim, siz misiniz?' diye AKP milletvekillerine sormayacak mı?
"İNSANLAR KENDİ SAĞLIKLARIYLA İLGİLİ TEDBİR ALIRKEN BİLE BÜYÜK BİR SIKINTI İÇİNE DÜŞÜYORLAR
ENAG'a göre temmuz enflasyonu yüzde 176 oldu. Temmuzun zam şampiyonları listesinde ise ilk sırada ilaçlar geliyor. İnsanlar kendi sağlıklarıyla ilgili tedbir alırken bile büyük bir sıkıntı içine düşüyorlar. TÜİK'in açıkladığı enflasyon, İstanbul Ticaret Odası'ndan da ENAG Araştırma Grubu'ndan da daha düşük bir durumda. Enflasyon istatistikleriyle oynamak milletimizin maaşlarını gasp ettirmek demektir. Asgari ücretin artışı enflasyonla orantılı oluyor. Siz enflasyonu düşük gösteriyorsunuz, milletimizin maaşları da o derecede düşük kalıyor. Bu da milletimizi mağdur ediyor.
"MİLLETİMİZ BUGÜN HAYAT PAHALILIĞI ALTINDA İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN TEK SORUMLUSU RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DIR"
TÜİK'in makyajlı rakamlarıyla bile tüketici enflasyonu 1988 eylülden bu yana en yüksek seviyede. Böyle bir üretici enflasyonuyla ne 1994 krizinde ne 2001 krizinde ne de 1970'lerde böyle bir enflasyonla karşı karşıya kaldık. OECD içinde 34 yıllık en yüksek enflasyonu açıklandı. OECD ortalaması 10.3, Türkiye OECD ülkeleri içerisinde en yüksek orana sahip ülke olarak adı geçiyor. Avrupa'da en yüksek, dünya genelinde en yüksek enflasyona sahip altı ülkeden bir tanesiyiz. Hangisidir diye merak ediyorsanız söyleyeyim. Suriye, Sudan, Venezuela, Lübnan, Zimbabve. Milletimiz bugün hayat pahalılığı altında inim inim inliyorsa bunun tek bir sorumlusu var; Recep Tayyip Erdoğan. Verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmedi. Milletimize ekonomiyle ilgili, dövizle ilgili, enflasyonla ilgili verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır.
"ÜLKESİNDEKİ İNSANLARI DA AŞAĞILAYAN BİR İFADEYİ O GÜLÜMSEYEREK, MİLLETİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA SÖYLEYEBİLME CESARETİNİ GÖSTERİYOR"
Son 4 yılda bu ülkede üç Hazine ve Maliye Bakanı, dört Merkez Bankası Başkanı, beş TÜİK Başkanı gördük. Gelen her kişi maalesef gideni arattı. Son Hazine ve Maliye Bakanı ise evlere şenlik. Artık onun ne söylediği değil, eğer gerçekten siz kendinizle alay edilmesinden sıkılmıyorsanız gülüyorsanız. Ama kendinizle alay edilmesinden gerçekten rahatsız oluyorsanız böyle bir Maliye Bakanı Türkiye'deki ekonominin başına neden getirilir diye hesap sormanız gerekiyor. Bakan Nebati 'yabancı bir bakanla konuşuyordum' diyor. Muhatabı olan kişi 'sizin enflasyon çok yüksek' demiş. Nebati de, 'doğru ama bakın ben bu enflasyonla sokağa çıkabiliyorum, siz yüzde 10'luk enflasyonla sokağa çıkamıyorsunuz' diyor. Yani kendi ülkesindeki insanları da aşağılayan bir ifadeyi o gülümseyerek, milletin gözünün içine baka baka söyleyebilme cesaretini gösteriyor. Liyakatsiz olduğunu zaten biliyoruz, kendisini ifadeyle ilgili sıkıntılarının da olduğunu biliyoruz ama milletimizi bu kadar aşağılayan, bu kadar küçümseyen bir ifadeyi bu kadar rahatlıkla söyleyebilmesini kabul etmek mümkün değil. İnsan biraz utanır ama maalesef şu anda yaptıklarından utanmayan bir iktidar ve iktidarın bakanlarıyla karşı karşıyayız. Erdoğan'ın ekonomik politikasıyla ve liyakatsiz yöneticileriyle ekonominin düzelemeyeceği ortadadır. Şundan kesin emin olun Türkiye'den kimse asla ümidini kesmesin. Türkiye'nin yetişmiş değerli bürokratları var, Türkiye'nin yetişmiş değerli insanları, ekonomistleri var. Her konuda Cumhuriyet'in yetiştirdiği değerli insanlar var. Doğru insanlarla çalışan bir iktidar göreve gelecek. Liyakatli insanlarla çalışan bir iktidar görev gelecek. Milleti küçükseyen, milletle dalga geçen değil, kendi milletini ciddiye alan, milletine hizmet etmek isteyen bir iktidarla Türkiye güçlü bir hale gelecek. Bunun adı Millet İttifakı'dır, bunun adı CHP'dir.
"RECEP TAYYİP ERDOĞAN İÇİN, AKP İKTİDARI İÇİN KANUNLAR ÖNEMLİ DEĞİL"
Gerçekten çok sıkı hem genel kurulda hem de dışarıda muhalefet anlayışını sürdürüyoruz. Amacımız sadece yapılamayan olumsuzlukları değil, uyarılarımızı da yapıyoruz. Genel Başkanımız ekonominin nasıl düzeleceğiyle ilgili reçeteleri veriyor. Ekonomi masamız var, bürokratlarımız var. Daha önceden bu konuda görev yapmış, liyakat sahibi insanlarla çalışıyoruz. Türkiye aslında doğru yönetilirse çok ciddi kaynaklara sahip. Türkiye'nin kaynakları sadece bir avuç insana peşkeş çekilirse işte o zaman Türkiye sıkıntı yaşıyor. Aynı limanlarda olduğu gibi. Türkiye Cumhuriyeti'nin limanları, stratejik limanlardır. Limanlarda daha önce ihale almış ve ihalesi süresinin 5-7-8 yıl kalan şirketler var. Ama kendilerine sıcak para lazım. Bu arada devletin çıkarları da kamu yararı da iktidar için önemli değil. Vermek istedikleri kişiler aynı kişiler, tekrar ihalesiz o firmalara bu limanları vermek istiyorlar ama kanunlar izin vermiyor. Onlar için önemli mi, hayır değil. Recep Tayyip Erdoğan için, AKP iktidarı için kanunlar önemli değil. Onlar için yandaşlarına gerekli kaynakları aktarabilmek için her şeyi göze alacak kararlar önemli. Genel kurula getirip, yasayı değiştirerek ihalesiz, kamu yararı olmadan, aynı kişilere, Katar da başta olmak üzere limanları sürelerini 49 yıllığına çıkartarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni büyük bir zarara uğrattılar, kendi yandaşlarına büyük bir kaynak aktardılar. Böylece kendileri millete zarar verirken, Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar verirken yandaşlarını da zenginleştirmeye devam ettiler. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, '5'li çeteden hesap soracağım' derken bunun için söylüyor. Bizim hesap soracağımız kişiler, milletimizin sırtından Türkiye Cumhuriyeti'nin kaynaklarını yok eden hırsızlık yapan kişilerdir. Yasaları kendi menfaatlerine değiştiren kişilerden hesap soracağız. Türkiye Cumhuriyeti'nin kaynaklarını bir avuç insana değil, o bir avuç insandan alıp 84 milyon insanın hak ettiği bir liyakat içerisinde eşit bir şekilde hizmet olarak onlara geri döndüreceğiz. Devlet kurumlarının sahte beyanlarıyla maaşları yok edilmeyecek.
"İKTİDARA GELMEDEN SÖYLEDİKLERİMİZLE İKTİDARA YÖN VEREN BİR MUHALEFETİZ"
Biz milletine güvenen bir iktidar, milletin de iktidarına güvendiği bir yönetim anlayışıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeye talibiz. Bizim için dinlenmek yok. Biz vatandaşımızın karşısına çıktığımız zaman yüzümüz kızarmıyor. Onların sorularına gözlerinin içlerine bakarak cevap veriyoruz. Çünkü asgari ücretin yükseltilmesinde, emeklilerimizin biraz nefes almasında, taşeronların kadrolu olmasında, KYK borçlarının faizlerinin kaldırılmasında genel başkanımızın ve CHP'nin büyük katkısı var. Biz iktidara gelmeden söylediklerimizle iktidara yön veren bir muhalefetiz. İktidara geldiğimizde amacımız en kısa zamanda Türkiye'yi layık olduğu itibarlı ülkeler seviyesine çıkartmaktır."