Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin Öcalan çağrısı sonrası DEM Parti ilk adımı attı

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

'Ahmet Özer' tartışması tansiyonu yükseltti, İmamoğlu çileden çıktı

İBB Meclisi'nde tansiyon yükseldi, İmamoğlu çileden çıktı

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Özgecan'ın Acısı 2 Yıldır Taze

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

SEZGİN PANCAR / MUSTAFA ÜNAL UYSAL - Mersin'de bindiği minibüste öldürülen 19 yaşındaki Özgecan Aslan'ın kalplere düşürdüğü ateş, aradan geçen 2 yıla rağmen dinmedi.

SEZGİN PANCAR / MUSTAFA ÜNAL UYSAL - Mersin'de bindiği minibüste öldürülen 19 yaşındaki Özgecan Aslan'ın kalplere düşürdüğü ateş, aradan geçen 2 yıla rağmen dinmedi.

Aslan ailesinin 11 Şubat 2015'te okuldan çıkıp eve gelmesini bekledikleri kızlarının bindiği minibüste öldürüldüğünü öğrenmesiyle başlayan ve kadına yönelik şiddetin adeta simgesi haline gelen acı olay, aradan geçen zamana karşın unutulmadı.

Baba Mehmet Aslan, kızı olmadan 2 yılın nasıl geçtiğini anlayamadıklarını söyledi.

Kızının yokluğunu her zaman hissettiklerini anlatan Aslan, "Masallarda da söylerler ya 'bir varmış, bir yokmuş' diye. Bir insanın maddi varlığının ortadan kalkması, onun ruhsal varlığının yok olduğu anlamına gelmiyor. İnanmak çok zor. Hala aynı duygular içerisindeyiz. İsimler insanların ruhudur. Özgecan hem öz hem de can. Onsuz, özsüz ve cansız bir hayat olamayacağına göre, geçen 2 yıl Özgecan ile geçti." diye konuştu.

Yaşanan zorlu sürecin ardından Özgecanlar Derneği'nin kurulmasının kendisini manevi anlamda tatmin ettiğini belirten baba Aslan, şöyle devam etti:

"Bundan sonra bu tür olayların önüne geçebilmek, insanların eğitimleriyle, bilinçlenmeleriyle ilgili derneğimizin tüzüğünde kavramlar var. Bu cehaletle, karanlıkla mücadele edip, topluma huzurun ve mutluluğun gelebilmesi için devletimiz var gücüyle çalışıyor. Bizim de bir nebze devletimize katkımız olursa, manevi olarak beni en muazzam derecede tatmin edecek duygu budur. Toplumun sağlıklı biçimde aydınlanması için görev yapan kişiler vasıtasıyla, öğretmenler, sivil toplum örgütleri vasıtasıyla, sorumluluk ve farkındalık bilinci gelişmiş kişilerin vasıtasıyla iyi şeyler topluma aktarılırsa ben inanıyorum ki bu şiddetin, kötülüğün, karanlığın yok olması sağlanacaktır. Zaten derneğimizin amacı da bu."

"Kadın sığınmaevi oluşturmak istiyoruz"

Özgecanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Koçoğlu Dalgıç ise derneğin kurulma amaçlarından birinin rehabilitasyon merkezini hayata geçirmek olduğunu anlattı.

Toplumun bilinçli olabilmesi için önce kadının bilinçli ve bilgili olması gerektiğini aktaran Dalgıç, "Bu vahim olayda da son derece bilinçsiz ve bilgisiz bir ailede yetişmiş, şiddet görmüş bir caninin maalesef Özgecan kurbanı oldu. Biz de aile içerisindeki eğitimlere destek vermek amacıyla bu derneğimizi kurduk. İnşallah ileriye yönelik imkanlar çerçevesinde Özgecan'ımızın hayalini gerçekleştirmek, bir kadın sığınmaevi oluşturmak bu derneğimizin amaçlarının başında geliyor." ifadesini kullandı.

Hediye Koçoğlu Dalgıç, olayın ardından 2 yıl geçtiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Özgecan bir simge oldu. Umarım son olur ama son olacak gibi gözükmüyor. Biz de Özgecan'ın simge olduğu bu vahim olayda bunu dikkati çekici hale getirip, unutturmamak amacındayız. Bunu unutturmayalım ki tekrardan böyle olaylar cereyan etmesin, bizi, aileleri, ülkeyi üzmesin bütün hedefimiz bu. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için eğitim şart. Bunun için yönetimimizde bir aile terapistimiz var. Psikologlar ve psikiyatristlerin gönüllü olarak derneğimizin bünyesinde çalışacaklarına inanıyoruz. Çünkü çok teklif alıyoruz. Çocuklarımızı şiddetten uzak bir ortamda yetiştirmek için önce babaları eğiteceğiz. Şiddeti yapan erkekler. Bu nedenle erkeklerimizin eğitilmesi gerektiğini düşünüyoruz. "

Türkiye'ye hüzne boğan olay

Aslan ailesinin, 11 Şubat'ta 2015'te Özgecan'dan haber alamaması üzerine polise haber vermesiyle başlayan arama çalışmaları, sosyal medyadaki paylaşımların ardından hızla kent geneline yayılmıştı.

Tarsus-Ankara Karayolu Çamalan köyündeki Cin Deresi'nde 13 Şubat'ta bulunan yanmış kadın cesedinin Özgecan Aslan'a ait olduğu anlaşılmış, olayın cinayet olduğu ortaya çıkmıştı.

Yürütülen soruşturma kapsamında genç kızın, arkadaşıyla vakit geçirdiği alışveriş merkezinden çıktıktan sonra evine dönmek için bindiği minibüste öldürüldüğü belirlenmiş, zanlılar, aracın sürücüsü Ahmet Suphi ve babası Necmettin Altındöken ile Fatih Gökçe kısa zamanda yakalanarak tutuklanmıştı.

Kadın cinayetlerine yönelik tepkinin adeta "çığ gibi" büyüdüğü olayın ardından tutuklu sanıklar Ahmet Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Adana F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan, üniversite öğrencisi katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken (26) ile babası Necmettin Altındöken (51), tutuklulardan Gültekin Alan'ın 12 Nisan 2016'da silahlı saldırısına uğramıştı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü Suphi Altındöken saldırıda hayatını kaybederken, babası ise ağır yaralanmıştı.

Kaynak: AA / Güncel
title