Özel Hava Alay Komutanlığı Personeline İlişkin Darbe Girişimi Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığı personeli hakkında açılan davada savunma yapan tutuklu sanık Pilot Binbaşı Türkay Bilge, "FETÖ'ye üye değilim. Vicdanım çok rahat. 'Bu, FETÖ'nün işi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığı personeli hakkında açılan davada savunma yapan tutuklu sanık Pilot Binbaşı Türkay Bilge, "FETÖ'ye üye değilim. Vicdanım çok rahat. 'Bu, FETÖ'nün işi. İnşallah başarısız olurlar, TSK da bunlardan temizlenir' dedim. Bu hareketin paralel yapının işi olabileceğini, bu harekete destek verilmemesi gerektiğini söyler tarzda bir konuşma yaptım." dedi.
Darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen 27 sanıklı davanın üçüncü duruşmasına Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesinde devam edildi.
Suç tarihinde alay komutanlığında pilot olan Binbaşı Türkay Bilge savunmasında, örgüt üyesi olmadığını, FETÖ'yü yabancı ülkelerin maşası olarak gördüğünü, örgüte düşmanlığının bilindiğini, örgütün güçlü olduğu dönemde bile bunu dile getirmekten çekinmediğini ve "kendi çapında" örgütle mücadele ettiğini öne sürdü.
FETÖ ile mücadeleyi bir vatan, millet meselesi olarak gördüğünü, "Allah Cumhurbaşkanımıza zeval vermesin. Bu örgütle ancak o mücadele edebilir" cümlesini gerek alayda, gerekse farklı yerlerde sarfettiğini, bu konuda şahitlerinin bulunduğunu aktaran Bilge, olay günü ağabeyi, eşi ve yeğenlerinin Ankara'ya gelmeleri nedeniyle Albay Ümit Tatan'dan yarım gün izin aldığını anlattı. Misafirleriyle akşam Gençlik Parkı'na gittiklerini, burada sıra dışı bir hareketlilik fark ettiklerini söyleyen Bilge, "Saat 23.00 sıralarında bu hareketliliğin terör saldırısı olabileceğini düşünerek misafirlerim ile oradan ayrılmaya karar verdim." diye konuştu.
Sigara almak için uğradığı bir büfede darbeyi televizyondan öğrendiğini, ardından alaya gitmeye karar verdiğini dile getiren Bilge, "Nizamiyede bulunan Erdoğan Söyleyen Başçavuş, Süleyman Ektaş Başçavuş ve Veli Tüven Kıdemli Başçavuş'a 'Bu FETÖ'nün işi. İnşallah başarısız olurlar, TSK da bunlardan temizlenir' dedim. Bu hareketin paralel yapının işi olabileceğini, bu harekete destek verilmemesi gerektiğini söyler tarzda bir konuşma yaptım. Bu konuşma, bilmiyorlarsa subay ve erleri bilgilendirmekti." dedi.
Bir ara gazinoya geçtiğini Yurtta Sulh Konseyinin adını ilk kez burada televizyonda duyduğunu ifade eden Bilge, burada "Bir de Yurtta Sulh Konseyi demişler. Güya Atatürkçüleri kandıracaklar." ifadesini kullandığını belirtti.
O ana kadar kimsenin Alay Komutanı Tatan'ın Akıncı Üssü'ne götürüldüğüne dair birşey söylemediğini öne süren Türkay Bilge, birliğine çok güvendiğini, kimseden şüphelenmediğini, o ana kadar hep darbeye karşı faaliyette bulunduklarını düşündüğünü öne sürdü.
Semih Terzi ve beraberindekilerin Diyarbakır'dan darbeyi önlemek için geldiğini düşündüğünü savunan Bilge, kendi alayı dışında kimseye güvenmediğini, diğer askeri birliklerin darbeciler tarafından ele geçirilmiş olabileceğine inandığını, Terzi'yi getiren uçağa ulaşmaya çalıştıklarını, kendisinin de kimseden emir almadan bu uçağın mürettebatına mesaj gönderdiğini söyledi.
Türkay Bilge, Terzi ile birlikte Diyarbakır'dan gelen ancak Özel Kuvvetler Komutanlığına geçmeyip alayda kalan timin komutanından şüphelendiğini, bu şüphe üzerine "Kaçıyorsa tutuklayın." dediğini, komutanın Zekai Aksakallı'dan emir aldığını bilemeyeceğini söyledi.
"FETÖ'ye üye değilim. Vicdanım çok rahat." diyen Bilge, darbe karşıtı hareket edenleri yalnız bırakmamak için alaydan ayrılmadığını söyledi. 7 aydır tutuklu bulunduğunu söyleyen Bilge, beraatini talep etti.
Yüzbaşı Soner Erol'u kendisinin alaya çağırdığını söyleyen Bilge, bu yüzden vicdan azabı çektiğini dile getirdi.
"Emri sorguladım"
Yüzbaşı rütbesiyle helikopter pilotu olan sanık Soner Erol da Erzurum'da görevlendirildiğini, eşini ailesinin yanına bırakmak için Uşak'a gideceklerini, cumartesi yola çıkmak üzere hazırlık yaptıklarını, bazı ihtiyaçlar için dışarı çıktıklarını anlattı.
Olayları eve geldikten sonra saat 22.30 sıralarında televizyondan öğrendiğini aktaran Erol, Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını dinlediğini, durumun vahim olduğunu düşününce saat 23.40 sıralarında nöbetçi subayı Hüseyin Çakıroğlu'nu aradığını kaydetti.
Çakıroğlu'na ne olduğunu sorduğunu belirten Erol, komutanın "Soner, acil mi? Sonra konuşuruz." diyerek telefonu kapattığını, 00.20 sularında amiri Binbaşı Türkay Bilge'nin kendisini arayarak alaya gelmesini istediğini belirtti.
İzinli olduğunu söyleyerek gelmek istemediğini söylediği Bilge'nin, "Gel gel, herkes burada." demesi üzerine alaya gittiğini, saat 00.35 sıralarında birliğe geldiğini anlattı.
Nizamiyede Binbaşı Dursun Varlı ile karşılaştığını ifade eden Soner Erol, "Abi ne oluyor, dedim. O da 'Oluyor bir şeyler, başladı.' dedi. 'Ne başladı' dedim. Alay komutanının nerede olduğunu sordum. 'Alay komutanını götürdüler' dedi. Kim, nereye, nasıl diye sorular sordum." diye konuştu.
Üzerini giyip helikopter taburuna geçtiğini aktaran Erol, içeri girer girmez Diyarbakır'dan gelen ekibi Özel Harekat Komutanlığına götürmek üzere görevli helikopterde ikinci pilot olarak uçması için emir verildiğini belirterek, "Bu emri sorguladım. Emir yasaldı. Emir komuta zinciri içinde emirler birlikteki en üst rütbeli subaydan geliyordu. Birliğimize ait CASA uçağıyla gelen kendi timimizi taşıyacaktık. Kendi birliğimizden yine kendi birliğimize uçacaktık. Özel izin gerektiren alakasız bir yere uçmayacaktık. Bunda bir sakınca görmedim." dedi.
Timi Özel Kuvvetler Komutanlığına bıraktıktan sonra geri döndüklerini anlatan Soner Erol, bu sırada vurulan Semih Terzi'nin GATA'ya sevki için emir geldiğini, uçmak istemediği için yakıtı bahane ettiğini ve bu göreve diğer helikopterin gittiğini söyledi.
Alaydan ayrılmayı düşündüğünü ancak izin alamadığını, daha sonra Zekai Aksakallı'nın "Alaydan çıkış yasak" şeklindeki emrini öğrendiğini ve bu emre uyduğunu ifade eden Erol, Aksakallı ile telefonla görüştüklerini, komutanın kendisinden Genelkurmay Birinci Başkanı'nı taşımak için güvendiği kişilerden bir ekip oluşturmasını istediğini, ekibi oluşturup emri beklediklerini, ancak daha sonra bu uçuşa gerek kalmadığını öğrendiğini kaydetti.
Darbe girişimin ardından görevine devam ettiğini aktaran Erol, Alay Komutanı Tatan'ın kendisine bazı emirler verdiğini, bu emirleri yerine getirdiğini, görevi başındayken perşembe günü 7 kişiyle birlikte gözaltına alınıp emniyet mensuplarına teslim edildiklerini anlattı.
Beraatini ve göreve iadesini talep eden Erol, "Ülkeme hizmet etmek istiyorum." diye konuştu.
"Çatlak ses duymayacağım"
Pilot Binbaşı Murat Güler de suç tarihinde birliğe yeni katıldığını, personelle yeni yeni tanıştığını ve buradaki işleyişe alışmaya çalıştığını ifade etti.
15 Temmuz'da bir arkadaşıyla Merkez Orduevi'nde oturduğunu söyleyen Güler, nöbetçi amir Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu'nun telefonla arayarak çağırması üzerine alaya gittiğini belirterek, "Vardığımda Dursun Varlı Binbaşı ve Halit Kabil Yarbay ile karşılaştım. Hemen üzerimi giyinmemi ve silah kuşanmamı söylediler. Giyinip dışarı çıktığımda Halit Kabil, alaydaki herkese 'Özel Hava Üst Karargahı'ndan, Özel Kuvvet Komutanlığından ve Genelkurmay Birinci Başkanlığından aldığım emre göre Alay Komutanı Tatan'ı alıp, Kazan'daki Akıncı Jet Üssü'ne götürmemiz gerekiyor. Bu konu ile ilgili çatlak ses duymayacağım' diye emretti." dedi. Yazılı emri sorduklarını belirten Güler, Kabil'in yazılı emrin sonra geleceğini söylediğini aktardı.
Halit Kabil ile Mehmet Sağlam'ın Alay Komutanı'nı helikoptere doğru götürdüğünü, Dursun Varlı ile kendisinin bu kişilerin arkasından yürüdüğünü, Hüseyin Çakıroğlu'nun da peşlerinden geldiğini anlatan Güler, komutanın helikoptere binerken biraz direndiğini, ancak darp ve cebire şahit olmadığını öne sürdü.
Alay Komutanı Tatan'ın helikoptere binmeden önce bir ara yere düştüğünü, kendisinin de komutanı korumak amacıyla koşup elini yüzünün altına koyduğunu kaydeden Murat Güler, "Ümit Tatan'ı helikoptere bindirdik. Bir yanına Halit Yarbay'ım oturdu, diğer yanına da ben. Helikopteri Ümit Arif Bağ kullanıyordu. Bu sırada komutana 'Neler oluyor komutanım. Emir verin, ne yapalım' dedim. Komutan etrafında kimler olduğunu tespit etmeye çalışıyordu. Darbeden bahsetse ne yapar eder onu kurtarırdım ama birşey demedi. Sadece cüzdanını düşürdüğünü söyledi. Ben de inince yürüdüğü yerlere bakıp cüzdanı bulabileceğimi söyledim." diye konuştu.
Güler, komutanı Akıncı Üssü'ne götürdükten sonra alaya döndüklerini, televizyondan darbeyi öğrendiğini ve başka hiçbir olaya karışmamak için odasına çekildiğini ileri sürdü.
Bugün doğum günü olduğunu ifade eden Güler, "İnandığım tüm değerler üzerine yemin ederim ki masumum. Bir oyunun içinde kaldım." dedi ve beraatini istedi.
Güler ile birlikte davada 27 sanığın tamamı savunmalarını yapmış oldu. Yarın, katılması halinde müşteki Alay Komutanı Ümit Tatan'ın ifadesinin alınması ve iki tanığın dinlenmesi bekleniyor.