"İnsanlar Medyaya Güvenmiyor"
Anadolu Üniversitesi (AÜ) İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Orhon, sosyal medyanın seçimlerde gündemin oluşmasına katkıda bulunacağını, belli insanların kafasında belli soru işaretlerinin oluşmasına neden olacağını, bazı şeylerin tartışılmasına katkısının olacağını belirterek, "Ama etkilemek, eyleme geçirmek, bir oyu belirlemek, var olan fikri değiştirmek, yani kamuoyunu belirleme konusunda gücü yok" dedi.
Anadolu Üniversitesi (AÜ) İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Orhon, sosyal medyanın seçimlerde gündemin oluşmasına katkıda bulunacağını, belli insanların kafasında belli soru işaretlerinin oluşmasına neden olacağını, bazı şeylerin tartışılmasına katkısının olacağını belirterek, "Ama etkilemek, eyleme geçirmek, bir oyu belirlemek, var olan fikri değiştirmek, yani kamuoyunu belirleme konusunda gücü yok" dedi.
İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Orhon, medyanın insanları etkilemek, eyleme geçirmek, kamuoyunu belirleme gibi bir etkisinin bulunmadığını öne sürdü. İnsanların medyaya güvenmediğini söyleyen Prof. Dr. Orhon, " Türkiye'de bugüne kadar yapılmış çalışmalar bir somut durumu kanıtlıyor. Nedir? İki temel kavram üzerinde çok belirgin tespitler var. Bir tanesi gündem belirleme, diğeri de kamuoyu. Tarihsel olarak baktığınızda medyanın Türkiye'de gündemi belirleme rolü var. Yani yolsuzluk, internet konuları falan. Bunları gündeme kim atabiliyor? Medya atabiliyor. İşte sütunlarında, manşetlerinde yer veriyor. Medyanın Türkiye'de gündem belirleme gücü var. Ama kamuoyu belirleme gücü yok. Bu ne demek? Kaba tabirle, siz insanların ağzına ne vereceğinizi veriyorsunuz, ne konuşabileceğini üretebiliyorsunuz, onları konuşturabiliyorsunuz, ama onları bu konuda etkilemek, eyleme geçirmek, bir oyu belirlemek, var olan fikri değiştirmek yani kamuoyunu belirleme konusunda gücü yok. İnsanlar medyaya güvenmiyor. Araştırmalar yine aynı şeyi gösteriyor. Yıllar itibariyle medyaya olan güven düşüyor" dedi.
"ESKİDEN MEDYANIN KENDİSİ MERKEZDİ, ŞİMDİ BİREYLERİN KENDİSİ DE MERKEZ"
Orhon, sosyal medyada çok noktadan çok noktaya yayılma durumu olduğunu ifade ederek, "Doğru ama yanlış. Spekülatif bir şey üzerine somut bir şekilde konuşmak istemem ama, bugün itibariyle sosyal medyada neleri görüyoruz? Bir takım telefon kayıtları. İnsanlar neye inanacağını şaşırdı. Bunların hepsi medyayla ilgili. Biz bütün bunları nerede okuyoruz? İlk sırada sosyal medyada okuyoruz. Sosyal medyanın bir kere şöyle bir özelliği var. Eskiden medya bir noktadan bir noktaya kaynaktı veya bir noktadan birçok noktayaydı en iyi ihtimalle. Radyoyu açıyorduk, televizyonu açıyorduk, gazetelere bakıyorduk o birçok noktaya yayılıyordu. Ama sosyal medyayla çok noktadan çok noktaya yayılma gibi bir durum var. Tek gündem yok. Çoklu gündemler var ve çok hızlı akan gündemler var. Yani son 1 ay içerisinde, 2 ay içerisinde gündemde neler yer aldı dersek şunu görürüz; sosyal medya, en flaş malzemeyi en kötü 1 haftada tüketiyor, bayatlatıyor. Yani herkes merkez haline geldi. Eskiden medyanın kendisi merkezdi. Şimdi bireylerin kendisi de merkez, haberin üreticisi. Bu Gezi Parkı olaylarına bakalım ne oldu? Eskiden böyle olaylarda medya çekerdi yayınlardı ve bunun üzerine konuşurduk. Şimdi ne oldu? Medya çekti. Bu olayın bu tarafı da çekti, bu tarafı da. Bu konularla ilgili görüşü olanlar da bir şeyler üretti. Artık tekil bir üretim yok" diye konuştu.
"HERKES KENDİ KAFA YAPISINDAKİLERLE DOSTLUK ÇEMBERİ İÇERİSİNDE"
Sosyal medyada herkesin kendi kafa yapısındakilerle dostluk çemberi içerisinde olduğunu aktaran Orhon konuşmasını, "Sosyal medyada şöyle bir olgu var. Biz zannediyoruz ki sosyal medyada gördüğümüz bütün şeyler işte bütün ülkeyi, bütün dünyayı sallayacak. Lütfen şuna dikkat edelim. Herkes kendi kafa yapısındakilerle dostluk çemberleri içerisindeler. Mesela ben kendimle aynı görüşte olmadığımı hissettiğim bazı dostlarımın yazışmalarına bakıyorum, merak ediyorum neler gündemlerinde. Bir gözetleme, bir izleme değil. Bu benim iletişimle ilgili araştırma konularımdan. Gerçekten şu beni etkiliyor ve doğru olan da şu; tekil bir gündem yok. Biz şudur dediğimizde, bir başkası budur diyor. Bunun üzerine kurulu bir iletişim düzeni var. Bir gündem düzeni var. Bir başka halkaya bakıyoruz. Bu ikisinden bambaşka bir şeyi, bambaşka bir boyutta tartışıyorlar" diye sürdürdü.
"HABERİN ÜRETİCİSİ OLDU TÜKETİCİSİ"
Prof. Dr. Orhon, sosyal medyanın haberi tüketenleri etkin hale getirdiğini de kaydederek, "Yani sosyal medya özellikle şunu üretti. Şimdi bunu televizyon haberleri, gazete haberleri açısından düşünelim. Eskiden gazetenin çıkışını beklemek zorundaydık. Radyonun haber bültenini beklemek zorundaydık. Televizyonu bekliyorduk ve televizyonun bize sunduğu sırada bunu takip ediyorduk. Kaçırdık mı kaçırdık. Halı saha maçın var diyelim akşam 7-8 arası oynadın. Birazcık böyle nefes alalım dedik 8 bültenin başındaki ilk 8-10 haber gitti. E bitti mi? Dünyadan haberdar olmayacak mısın? Sosyal medya biraz da bunu kırdı. Sosyal medya sana; ne zaman, ne şekilde istiyorsan, hangi bloklardan, hangi ortamlardan haber çekmek istiyorsan bunları üye olarak, izleyerek, açık forumlara katılarak haber takibi imkanı sunuyor. Yani sosyal medya, haberi tüketenleri etkin hale getirdi. Eskiden edilgin haldeydik biz. Şimdi burada başka bir şey var. Haberin üreticisi oldu tüketicisi. Tüketirken üretiyor. Ne oluyor? Biz artık o haberle ilgili gündeme görüşlerimizle yerleşebiliyoruz. O habere yorum atıyoruz. Birinin yorumuna yorum atıyoruz. Bu bir topyekun karşılıklı bir katılımın dışında etkileşim de üretiyor" şeklinde konuştu.
SOSYAL MEDYANIN SEÇİMLERE ETKİSİ
Sosyal medyanın seçimlere olan etkisini de değerlendiren Dekan Orhon, şöyle devam etti:
"Seçimler açısından bakalım. Sosyal medya, insanların fikirlerini, görüşlerini, değerlerini, ideolojilerini ve birçok şeyi daha etkin, daha yayılmacı, çok noktalı paylaşabilmelerine ve gündemin içerisine kendilerinden bir şeyler atabilmelerine yardımcı oldu. Ama bir şartı var. Hala ama hala kamuoyunu etkileme gücümüz yok. Gündemi belirliyoruz. Gündemde yoğun, sıcak, hararetli bir şekilde tartışmasını sağlayabiliyoruz. Ama kamuoyunu belirleme gücümüz yok. Sosyal medyanın seçimlerde bir girdisi var. Ama ona o girdinin, o ağırlığın ötesinde bir ağırlık yüklemek hayalperestlik olur. Sosyal medyanın da tabi kendisine özgü gündem belirleme, insanları etkileşime sokma, bunlardan sonuçlar üretme gücü var. Diğer medyaya karşı. Ama bu inanılmaz, ulvi bir şey de değil."
"İNSANLARIN SOSYAL MEDYADA HER GÖRDÜKLERİNİ TÜKETTİKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Orhon, insanların sosyal medyada gördüklerinden kafasına yatanları tükettiklerini belirterek, "İşte bu son günlerdeki olaylar, 17 Aralık sürecindeki olaylar ağırlıklı olarak ilk olarak sosyal medyaya düştü. Küçük bir bölümü ise yazılı televizyona düştü. Çünkü yayın süreleri belli, kaynak belli, televizyon ve gazete pahalı mecralar. Ama sosyal medyada açıyorsun akıyor duruyor. Doğru veya yanlış. Gerçek mi bilmiyoruz. Bir de o kadar çok şey paylaşılıyor ki. Aslında sosyal medyayı tükete tükete şu noktaya geldik. İnsanlar artık şüpheyle bakıyorlar. Kim ne amaçla bunu paylaşmış. Onun için ben insanların sosyal medyada her gördükleri şeye atladıklarını, tükettiklerini de düşünmüyorum. Bakıyor, kafasına yattığı kadarını kullanıyor. Yatmadığı kadarını bırakıyor" ifadelerini kullandı.
"SOSYAL MEDYA BİR ŞEYİ YOKTAN VAR ETMEZ"
"Sosyal medyanın belli, sınırlı bir gücü var" diyen Orhon, şöyle konuştu:
"Bir insan arasındaki aşk, bir devrim Twitter'la olabilir mi? Olmaz. Omuz omuza olur. Vücut vücuda olur. Sırt sırta olur. Kol kola olur. Yan yana mücadele ederek olur. Hayal görmeyelim. Ama bunun belli boyutlarını örgütlemek. Haberleşmedir, bir takım propagandadır, gündeme bir takım içerikleri yavaş yavaş yaymadır, bilerek eksik bilgi vermedir, bilerek çarpıtılmış bilgi vermedir. Bunları sağlama açısından sosyal medyanın çok önemli rolleri var. Bir şeyi yoktan var etmez sosyal medya. Yapmaz yani. Şimdi şunu soralım. Türkiye'de son birkaç ay içerisinde olanlara baktığımızda bunlar sosyal medyada paylaşıldı. Bir hükümet değişikliği gördük mü? Yok. Ne değişti? Değişen hiçbir şey yok. Sosyal medya bunları bize tartıştırıyor. Aslında klasik medyanın yaptığı gibi bir rolü var ama belki daha çok yayılıyor. O yayılmalara da şüpheyle bakalım. Sen internet kullanıyorsun, ben internet kullanıyorum. Yan mahalledekiler kullanıyor mu acaba? Emin miyiz? Ankara'nın doğusu ne kadar internet kullanıyor? Van'daki, köylerdeki insanlar için internet ne kadar önemli? Bırak sosyal medyayı, interneti biliyor mu? Yani biz bu konuları ben biliyorsam herkes biliyor zannediyoruz. Böyle bir şey yok. Onun için ben sosyal medyanın özgün kullanımlar olduğuna inanıyorum. İyi bir araç, ama bir amaç değil." - ESKİŞEHİR