Haberler
Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Bahçeli, Öcalan çağrısını bir kez daha yineledi

Tartışma yaratan Öcalan çağrısını bir kez daha yineledi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Komisyonda gerginlik! Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler salonu terk etti

CHP'li vekilin sözleri sonrası Bakan Güler salonu terk etti

Özel Haber) Hacettepe Üniversitesi Rektörü Tuncer'den Tam Gün Yasası'na İlişkin Değerlendirme

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, ‘Tam Gün Yasası’na ilişkin, “Kanun part-time nasıl çalışabilir ona yoğunlaşmış aslında.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, 'Tam Gün Yasası'na ilişkin, "Kanun part-time nasıl çalışabilir ona yoğunlaşmış aslında. Part-time çalışma esaslarını benimsiyor. Bu kanundan beklentimiz tam güne yönelik, merkezi tam güne alan bir çalışmaydı. Orada biraz eksiklik var. Eğer siz bu kanunla tam günü destekleyemezseniz bu çözüm olmayacaktır" dedi.

Kamuoyunda 'Tam Gün' tasarısı olarak bilinen Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, Sağlık Bakanının da söylediği gibi kısmen bir çözüm olduğunu belirterek, "Eskiden daha iyi getirdiği şeyler. Eğitim kurumu yönünden bakıldığında biraz sıkıntılar var. Kanunun eğitim müesseseleri açısından, yani üniversiteler açısından olumlu olumsuz tarafları var. Olumlu tarafları yasal hale getirdiği için yabancı tıp öğrencilerine, doktorlarına ödemeyi kolaylaştırdı. Üniversitenin tavrına göre muayenehane kısıtlayabileceği için bir olumlu tarafı var" şeklinde konuştu.

Yasanın part-time çalışma esaslarını benimsediğini ifade eden Tuncer, "Bu kanundan beklentimiz tam güne yönelik, merkezi tam güne alan bir çalışmaydı. Orada biraz eksiklik var. Eğer siz bu kanunla tam günü destekleyemezseniz bu çözüm olmayacaktır. Birçok üniversite part-time arkadaşlara izin verecekler, bunu bu kanunla görüyoruz. Belli bir orana kadar birçok öğretim üyesi yine dışarıda çalışmaya devam edecek. Belli bir performansı yapanlara izin vermek gibi, kanun da bunu takip etmek gerçekçi anlamda düşünürsek mümkün olmadığı herkes biliyor" dedi.

"HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ OLARAK PART-TİME İZİN VERMEYECEĞİZ"

Hacettepe Üniversite olarak tam gün olarak çalışacaklarını belirten Tuncer, "Part-time izin vermeyeceğiz biz, üniversitemizde bizim alacağımız önlem bu olacaktır. Sekiz yıl öncesine dönecek olursak üniversitelerin tam gün çalışan öğretim üyeleri, özel hasta bakmalarıyla elde ettikleri gelirin üçte birini elde edebiliyorlar. Bu tam günü ne kadar destekler, ne kadar öğretim üyelerimizin tam gün olarak çalışabilecekleri mali destek elde edebilmelerine imkan verir bu biraz şüpheli şu anda" diye konuştu.

Tuncer, şöyle devam etti:

"Hastalarımızın ayrıca ilave ödedikleri miktar çok cüzi. Onun hekime ise 22 lirası kalıyor. Hiç vermemek daha iyi. Daha onurlu bir şey olur. Biz veremiyoruz demek daha onurlu olur. Bugün geldiğimiz büyük Türkiye'de bu biraz ayıp oluyor. Bu kadar yetişmiş öğretim üyelerini tam gününü veren, canıyla, dişiyle hastalarıyla uğraşan bir hekime bunu verebilmek, zaten para için yapılan bir şey değil, bana çok uygun gelmedi. Umuyoruz bu kanunda da eklemeler bir geçiş dönemi sağlayabilecektir."

Kanunda eleştirilmesi gereken en önemli noktanın hemşire yardımcılığı olduğunu söyleyen Tuncer, "Bir ara meslek tariflenmesidir ki bu kabul edilemez. Hemşirelik mesleğini çok tehlikeli bir konuma getiren bir durumdur. Biz bunu üniversite olarak kabul etmediğimizi belirtmiştik. Bizim hemşirelik fakültemiz var. Biz üniversite mezunu hemşire yetiştiriyoruz. Çok yetenekli, donanımlı hemşireler yetiştiriyoruz. Hemşire yardımcısı diye bir ara kademe, nitelikli hemşire hizmetini tehlikeye düşürecektir. 2 yılda hekim yardımcısı yetiştirmeniz ne kadar tehlikeliyse, aynen hemşire yardımcısı yetiştirmeniz de o kadar tehlikelidir. Sağlık bir ekip işidir. Üniversiteler açısından bu tehlikelidir. Sağlık Bakanlığı kendi hizmet sunumu açısından bir sıkıntı çıkarmayabilir. Ama eğitim merkezli çalışan üniversiteler için bu tip ara kademelerde bazı sıkıntılar çıkacaktır diye düşünüyorum. Ara kademeler bizim uluslar arası akreditasyon sistemimizi zedeler. Bu tür şeylere dikkat etmek gerekir. Kanun bu yönden herkesi aynı seviyeye koymuş görünüyor. Oysa üniversite hastaneleri hizmet ağırlıklı değil, eğitim ağırlıklıdır" dedi.

Doktorların çalışma yerlerini kendisinin belirlemesinin uygun olacağını ifade eden Tuncer, "Hekime saat 5'ten sonra bir yerde çalışma izni veriyorsanız her yerde çalışabilmelidir. Muayenehane de açar, özel hastaneye de gider, hiç hastaneye de gitmez, başka yerde de çalışabilir. Kendi karar versin. Muayenehanede çalışmamasının, özel hastanede çalışmasının ne zararı ne faydası olabilir. Maliye Bakanlığımıza öneride bulunduk. Denetim sıkıntısı nedeniyle muayenehaneler olmasın deniliyorsa, bir hekim part-time veya özelde çalışıyorsa bu peşin vergiye tabi olsun" diye konuştu.

Sağlık sorununun çözümünün nitelikli sağlık hizmetinden geçtiğini belirten Tuncer, şunları kaydetti:

"Ülkemizde doktor ve hemşire sıkıntısı var. Hizmet yaygınlaştıkça böyle bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Geçici dönemlerle ve yanlış yaparak çözmeye çalışmamalıyız. Uzun vadeli daha akılcı çözümler üretmemiz lazım. Doktor sıkıntısında geldiğimiz nokta, artık rölatif sıkıntı haline gelmiştir. Gerçekçi bir doktor sıkıntısı değildir. Biz Türkiye'de son 10 yıldaki sağlık reformlarıyla hastalarımızın hastanelerden daha fazla yararlanmasını sağladık. Avrupa'da kişi başı yıllık vizite sayısının üstüne çıktı Türkiye. Ancak şöyle bir sıkıntıyla çıktı. Avrupa'da ve dünyada, gelişmiş ülkelerde hastaneye başvurma nedenlerinden çoğu kontrol içindir. Ciddi bir sağlık sorunu için değildir ve aynı sorun için değildir. Bizde bir vatandaşımız aynı sorunu değişik tedavilerle ve sonuçsuz olmak üzere defalarca hastaneye başvuruyor. Bunu defalarca devlet ödüyor. Bunun sonu yok. Buna siz doktor da yetiştiremezsiniz, hemşire de. Burada nitelikle hizmete ağırlık vermemiz gerekiyor. Siz bunun üç misli doktor sağlayın Türkiye'ye, yine sağlık hizmeti niteliksiz olmaya devam eder. Nitelikli sağlık hizmeti için bir hastanın hastaneye başvurduğunda sorunun tam çözülüyor olması lazım. Basit bir hastalık için 20 kez ayrı tedavi almış, bu ilaçlar boşa gidiyor. Devletimiz ödüyor."

"AVRUPA'NIN EN FAZLA KANSER İLAÇLARINA PARA ÖDEYEN 6. ÜLKESİYİZ"

Kanser tedavisi için standartlar belirlenmediğini ifade eden Tuncer, şöyle devam etti:

"Olmadık konumlarda, olmadık pahalı ilaçlar, olmadık kimseler tarafından veriliyor. Bunun bir önlemi alınmalıdır. Bu ilaçlara yaklaşık 2,5 milyar euro ödüyoruz yılda. Avrupa'nın en fazla kanser ilaçlarına para ödeyen 6. ülkesiyiz. Ama Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi değiliz. Bu kadar masrafa yetişemez hiçbir ekonomi. Amerika da olsa Amerika'da yetişemez israf denilecek sağlık harcamasına. Sağlık harcamalarını mutlaka disiplin altına almamız lazım. Bunun yolu da nitelikli hizmetten geçiyor." - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title