Çözüm Süreci Boşaltılan Köylere Bahar Getirdi
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Bostancık köyü sakinleri, çözüm süreci sayesinde 30 yıl önce boşalttıkları köylerine giderek toprak ve ağaçlarının bakımını yaptı.
Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Bostancık köyü sakinleri, çözüm süreci sayesinde 30 yıl önce boşalttıkları köylerine giderek toprak ve ağaçlarının bakımını yaptı. Geri dönmek istediklerini belirten vatandaşlar, çözüm sürecinin kalıcı bir barışa çevrilmesiyle köylerine tamamen döneceklerini söyledi.
Bölgedeki çatışmalı ortam nedeniyle ilçeye 40 kilometre mesafedeki köylerini 30 yıl önce boşaltmak zorunda kalan Bostancık köyü sakinleri, yıllardır göremedikleri köylerini ziyaret etti. Doğdukları ve büyüdükleri evleri ziyaret eden köyün yaşlıları, harabeye dönen taş evlerinin içerisinde anılarını aradı. Duygulu anlar yaşayan köylüler, çözüm sürecinin sürmesi için dua ettiklerini ifade etti. 400 haneye sahip Bostancık köyünden onlarca kişi; yıkılan evlerini, meyve ağaçlarını ve arazilerini 30 yıl aradan sonra görme şansına sahip oldu. Arazilerini eken ve ağaçlarını budayan köy sakinlerinden bazıları, yıkılan evlerini yeniden inşa etmeye başladı.
TAŞLARIN ALTINDAKİ ANILARINI ARADI
50 yaşındaki Behçet İliş'in köyüne döner dönmez ilk uğradığı yer doğduğu ev oldu. Harabeye dönen evde taşların altında anılarını arayan İliş, "O günler çok güzeldi. O günleri hatırlayınca çok üzülüyorum. Köyümüze dönüp faydalanmak istiyoruz. Devlet tarafından bir el uzatılırsa iyi olur. Buraya gelince babam, annem ve dedem aklıma geldi. Şu an çok mağdur durumdayız. Köyümüze dönmek istiyoruz. 1994'te köyümüzü terk ettik. Bir kez devletten 14 bin lira aldım, ama biz bu köydeyken onlarca küçük ve büyükbaş hayvanımız vardı. Köyümüzden çıkmakla çok büyük maddi ve manevi zarara uğradık" dedi.
"KÖYDEKİ ARAZİLER 30 YILDIR İŞLENMEDİĞİ İÇİN TAŞ GİBİ OLMUŞ"
İsmet İliş de, 30 yıldır işleyemedikleri topraklarını şimdi işleme şansı bulduklarını belirterek şunları söyledi: "Gördüğünüz gibi bu topraklar 30 yıldır işlenmediği için taş gibi olmuş. Şimdi mecburen çapa yapıyoruz. Çapadan sonra doğal gübre atacağız. Köyümüze dönmeyi düşünüyoruz tabi. Ama şimdi diyelim ki biz bugün döndük, tekrar bir sorun çıkarsa dönmemizin bir anlamı kalmaz. Sağlam bir barış, sağlam bir düzen olmazsa, somut adımlar atılmazsa nasıl döneriz köyümüze? Kim bize söz verecek? Şimdi kimimiz batıya kimimiz çevre il ve ilçelere dağılmışız. Çözüm süreci var ama herkes 'seçimden sonrayı bekleyin' diyor. Tamam bekleyelim, bakalım seçimden sonra ne olacak. Çok seçim gördük ama inşallah bu kez somut şeyler görürüz." İliş, babasına ait burada 60 dönüm arazi olduğunu belirterek "Buranın elması Amasya elmasından daha güzeldir. Köyün elma, ceviz, armut, kayısı ve güzel eriği var. Babam bana bir tarla mısır ektiğinde 60 teneke hasılat elde ettiğini söylüyordu. Süreç böyle devam ederse inşallah köyün yarısı yaz boyunca kalmak üzere köye döner. Çevrede hala mayınlı araziler var. Biz şimdi koyun beslesek bile otlanacak yerlerde mayınlar var. Bunların da temizlenmesi lazım" diye konuştu.
"MÜLKİYETTEN ÖTE BURADA BİR KÜLTÜR VAR"
Çözüm sürecinin getirdiği pozitif adımlar sayesinde köylerine gelebildiklerini belirten üniversite öğrencisi Mahsun İliş ise, "Köye gelerek ağaçları budayıp harabeleri biraz olsun düzeltmeye çalışıyoruz. Mülkiyetten öte burada bir kültür var. 1994 yılında doğdum. Doğduğum yıl köyümüz boşaltıldı. Sadece duygusal öğelerden beslenen bir durum. Dedelerimizin, nenelerimizin beslendiği topraklar burası. Burası tarih kokuyor."
Yapıların üzerinde 1940 tarihlerine rastladıklarını anlatan Mahsun İliş de sözlerini şöyle sürdürdü: "Herhangi bir imkan yok. Tek imkan insan gücü. Koca koca taşları insanlar sırtlarında taşımış. İnsan gücü ile yapılan bu binalar teknolojik silahlarla böyle harabelere dönüştürüldü. Burada mülkiyet yıkıldı demeyelim de bizim kültürümüz yıkıldı bir nevi. Burada bulunmamızın bir nedeni devletin bunu biraz da olsun telafi etme yönünde bir adım atması. Köye dönüş olur mu bilmiyorum, tepe de kalekol yapılıyor. İnsanlar yapıcı ama oradaki kalekollar yıkıcı. Bu harabeler böyle mi durur, düzeltilir mi bunu süreç gösterecek. Biz en azından elimizden geldiğince bir taş koymaya çalışıyoruz. Ben İstanbul Teknik Üniversitesi'nde öğrenciyim. Kalıcı dönüş olursa ben de dönerim. Burada bir kültür var. Bu toprakların insanlarıyız. Buradan kolay kolay ayrılamayız, göbek bağı ile bağlıyız."
"KEŞKE O ESKİ GÜNLERE GERİ DÖNEBİLSEYDİK"
Tarlalarını gezen köy sakinlerinden Zeki İliş de, 30 yıldır bu tarlalara kürek değmediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Devlet bize bir dönme imkanı tanısa, biz ne memurluk ne de maaş istiyoruz. Yeter ki dönme imkanı sağlansın başka bir şey istemiyoruz. İnşallah kalıcı bir barış olur. Biz hep bunu bekliyor ve bunun için dua ediyoruz. Şu anda iki üniversite öğrencisi okutuyorum. 5 çocuğum var. Şu anda ailemi geçindirmek için çok zorlanıyorum, ama burada köyümde yaşıyor olsaydım hiçbir maddi sorunum olmayacaktı. Keşke o eski günlere geri dönebilseydik. Devletten hep bunu bekliyoruz, inşallah o olacak" - HAKKARİ