Özel Güvenlik Bölgesi Kararları Mahkemeye Taşındı
Diyarbakır Barosu avukatlarından Tevfik Karahan ve Taylan Tanay, Valilere 6 ay süreyle özel güvenlik bölgeleri ilan edilmesi yetkisi tanıyan Bakanlar Kurulu kararlarının yürütmesinin durdurulması için Danıştay'a başvurdu.
Diyarbakır Barosu avukatlarından Tevfik Karahan ve Taylan Tanay, Valilere 6 ay süreyle özel güvenlik bölgeleri ilan edilmesi yetkisi tanıyan Bakanlar Kurulu kararlarının yürütmesinin durdurulması için Danıştay'a başvurdu.
Dilekçede ayrıca valilere aynı yetkiyi tanıyan 2 bin 565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 32/A maddesinin de iptali için Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi istendi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde son zamanlarda artan terör olayları nedeniyle çok sayıda yerde ilan edilen özel güvenlik bölgeleri yargıya taşındı. Diyarbakır Barosu avukatlarından Tevfik Karahan ve Taylan Tanay valilere 6 ay süreyle özel güvenlik bölgesi ilan edilmesi yetkisi tanıyan 4 Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay'a başvurdu.
Danıştay'a gönderilmek üzere Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne verilen dilekçede 2015 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında alınan 4 Bakanlar Kurulu kararının telafisi imkansız zararlar doğurduğu ve hukuka aykırı olduğu için yürütmelerinin durdurulması, daha sonra iptali istendi. Karahan ve Tanay, acil hallerde valilere 15 gün süreyle özel güvenlik bölgesi ilanı yetkisi tanıyan 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 32/A maddesinin de iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini istedi.
GAYRIRESMİ OHAL REJİMİNE GEÇİLDİ
Valiliklere tanınan yetki kapsamında çok sayıda yerde 'Özel güvenlik bölgesi' ilan edildiğini belirten avukat Tevfik Karahan ve Taylan Tanay, şöyle konuştu:
"Gerçekte bir olağanüstü hal ilanı söz konusuysa da Anayasa'da belirlenen usulün fonksiyon gaspı yolu ile ihlali söz konusudur. Bakanlar Kurulu kararıyla özel güvenlik bölgesi adı altında gayrıresmi Olağanüstü Hal rejimine geçildiği görülmektedir. Bazı bölgelerde sokağa çıkma yasağı kararları alındığı, toplantı ve gösterilerin ertelendiği akılda tutulmalıdır. Valilerin hukuka aykırı olarak verilmiş bu yetkileri gelişi güzel, gayrıciddi ve ilk başvurulan yöntem olarak benimsemiş oldukları, o bölgede yaşayan bütün canlıları topyekün cezalandırma aracı olarak kullandıkları acı şekilde tecrübe edilmektedir. Yargı mutlak suretle bu durumun önüne geçmek zorundadır. Daha önce Olağanüstü Hal İlanı kararları ile olağanüstü rejimin uygulandığı sahada bugün özel güvenlik bölgesi ilanı ve bazı valilik tasarruflarıyla olağanüstü rejime geçtiği anlaşılmaktadır."
ASKERİ YASAK BÖLGELERE GİRENLERE CEZA VERİLEMEZ
Geniş bir bölgede temel hak ve özgürlüklerin idari işlemlerle kısıtlanması veya ortadan kaldırılmasının kabul edilemeyeceği vurgulanan dilekçede şu ifadelere yer verildi:
"Temel hak ve hürriyetler kararname, tüzük, yönetmelik gibi idari işlemlerle sınırlandırılamaz. Özel Güvenlik Bölgesi ilanı ile vatandaşların belirtilen bölgelere girişini yasaklayarak seyahat hürriyetine sınırlandırma getirmiş olması yetki unsurunda sakatlık halidir. İdare özel güvenlik bölgesi ilanı ile olağanüstü hal yetkilerini bir yasama kararı olmaksızın harekete geçirerek fonksiyon gaspında bulunmuştur. Askeri yasak bölge olarak ilan edilen yere giriş yapan insanlara ceza verilemeyeceği Yargıtay içtihadı ile ortadadır. Bu karar askeri yasak bölgelere girme eylemlerinin artık suç oluşturmadığı yönündedir. Cezası olmayan bir eylem için milyonlarca insanın faaliyetlerinin engellenmesi, bu eylemi gerçekleştirenlerin gözaltına alınmaları tamamiyle hukuka aykırıdır. Bu nedenle davaya konu idari işlemlerin öncelikle telafisi güç ve imkansız zararlar doğurduğundan yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini, ihlale neden olan 2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 32/A Maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine götürülmesini talep ediyoruz." - Diyarbakır