Haberler

ÖZEL GÜNDEM -TEKRAR

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İzmir'in şoför Nebahatları, erkek şoförlere meydan okuyor İZMİR'in Bornova ilçesindeki taksi durağında, yaklaşık 3 yıldır şoförlük yapan Sevim Çevril Kaykaç (41) ve Zühra Turan (45), araçlarına 'Kadınlar araba kullanamaz' diye düşünüp, ön yargılı binenlerin inerken memnuniyetlerini dile...

İzmir'in şoför Nebahatları, erkek şoförlere meydan okuyor

İZMİR'in Bornova ilçesindeki taksi durağında, yaklaşık 3 yıldır şoförlük yapan Sevim Çevril Kaykaç (41) ve Zühra Turan (45), araçlarına 'Kadınlar araba kullanamaz' diye düşünüp, ön yargılı binenlerin inerken memnuniyetlerini dile getirdiğini söyledi. İzmir'in şoför Nebahatları, "Kadınlar için 'Araba kullanamaz' diyenler yargısız infaz yapıyor. Böyle düşünenleri, taksilerimize bekleriz" dedi.

İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali'ndeki taksi durağında çalışan Sevim Çevril Kaykaç ve Zühra Turan, başarılarıyla erkek meslektaşlarına meydan okuyor. Yaklaşık 3 yıldır şoförlük yapan 2 kadın, çevrelerindekilerin şaşkın ve ön yargılı bakışlarına aldırış etmiyor. İş ararken kadın taksici ilanını görüp başvurduğunu söyleyen Sevim Çevril Kaykaç, "Bir gün gazetelerde kadın taksiciler alınacağı ilanlarını görüp odaya başvurumu yaptım. 38'inci olarak başvuru yapmış olmama rağmen belgelerim tam olduğu için hemen işe başladım ve 3 yıldır geçimimi taksicilikle sağlıyorum. Arkadaş çevreme söylediğimde şaşırmadılar. Çünkü yapabileceğimi biliyorlardı. Eşim tehlikeli bulduğu için başlarda taksicilik yapmamı istemedi. Ben de 'Eğer olumsuz bir şey yaşarsam bırakacağım' dedim ve taksiye çıkmaya başladım. Bu süreçte bir sorun yaşamadım. İşimi severek yapıyorum" dedi.

'BİR KADIN BENİ GÖRÜP CESARET ALIRSA, BU EN BÜYÜK MUTLULUĞUM OLUR'

Kaykaç, taksisine binen yolcuların önce şaşırdığını, yolculuk sona erdikten sonra da memnuniyetlerini dile getirdiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Genellikle hep aynı tepkileri alıyorum. Herkese aynı hikayeyi anlatıyorum. Bir gün taksiye binen erkek bir müşteri, 'Ben kadın taksicinin arabasıyla gitmem' dedi. Ben de 'Siz binin ve inerken yeniden konuşalım' diye cevap verdim. İstediği adrese götürdüğümde, 'Sizi bu koltuğa boşuna oturtmamışlar' demişti. Şoförlükte de sıkıntı yok yani. Genellikle 'Sanki kendi arabamda yolculuk yapıyorum' yorumları alıyorum. Ön yargıları yıkmak için koltuktan inmedim. Biz, kadının da her şeyi yapabileceğini kanıtlamak için mücadele ediyoruz. İnsanların mutlu olduğunu görmek bizim için yeterli. Bir kadın beni görüp cesaret alırsa bu benim için en büyük mutluluk olur. Kadınların, kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor" dedi.

'KADINLAR ARABA KULLANAMAZ DİYENİ TAKSİME BEKLERİM'

Aynı durakta çalışan Zühra Turan, yaptığı iş nedeniyle kendiyle gurur duyduğunu vurgulayarak, "Taksicilik erkek mesleği gibi görünüyor ancak bu doğru değil. Geçimimi bu işten sağlıyorum. Erkeklerle aynı mesaiyi yapıyorum. Çevremdekilere taksicilik yapacağımı söylediğimde, 'Öyle şey mi olur?' tepkisiyle karşılaştım. Fakat artık onlar da alıştı. Çocuklarımız için çalışmak zorundayız. Tabuları yıktım. Kadınlar korkmasın. Araba kullanmak çok zor değil. Kadınlar, erkeklere oranla daha dikkatli araba kullanıyorlar. Kadınlar için 'Araba kullanamaz' diyenler yargısız infaz yapıyor. Böyle düşünenleri, taksime beklerim" diye konuştu.

'ÇOK GÜZEL BİR İŞ YAPTIK, KADIN ŞOFÖRLERİN SAYISI ARTACAK'

İzmir Otogar İZOTAŞ Kooperatif Başkanı Celal Elmasoğlu (62) ise kadın taksici sayısını arttırmak istediklerini belirterek, "Göreve geldikten sonra bazı değişimlere gitmeye karar verdik ve kadın şoförler de bu değişimin parçasıydı. Müşterilerimiz de biz de kadın şoförlerimizden oldukça memnunuz. Zamanında karşı çıkanlar da oldu. Ancak biz, kadın şoförlerimizin arkasında durmaya devam edeceğiz. Çok güzel bir iş yaptığımızı düşünüyorum. İlerleyen yıllarda sayıyı artırmak istiyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Kadın şoförlerden röportaj görüntüsü

-Şoförler araçtayken görüntü

-Taksi durağından genel ve detay görüntü

-Durak başkanı röportaj

Haber : Tolga TAHÇI -Kamera: Tekin GÜRBULAK /İZMİR,

Haber Kodu : 200113022

================================

Mideyi yemek borusuna çekme ameliyatında 'izsiz' yöntem

İZMİR'de, Ege Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı'nda mideyi yukarı çekme ameliyatı, dünyada ilk kez göbekte tek delik açılarak yapıldı. Doç. Dr. Zafer Dökümcü, bu yeni tekniğin, karında iz bırakmadığını, yaranın karnın iç bölgesinde kaldığını söyledi.

Doğuştan yemek borusu olmayan ya da sonradan yemek borusunu kaybeden hastalara yönelik yapılan, mideyi yemek borusuna doğru çekme ameliyatı, Türkiye'de ilk defa Ege Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ata Erdener tarafından 'açık ameliyat' olarak yapılmıştı. Daha sonra ameliyatı açık yapmak yerine karın bölgesinde 3 delik açarak yapma yöntemi ise yine aynı üniversitede görevli Prof. Dr. Coşkun Özcan tarafından kullanılmıştı. Prof. Dr. Erdener, bu ameliyat konusunda geleneğe sahip olduklarını, yeni gelenlerin de bu geleneği olumlu değerler katarak, ilerlettiklerini söyledi. Üniversitede görevli Doç. Dr. Zafer Dökümcü, aynı ameliyatı göbekte tek delik açarak, yapıp, bu alanda dünyada ilke imza attı. Dökümcü, şimdiye kadar 4 hastada karında iz olmadan mide çekme ameliyatı uyguladıklarını ve sonuçların başarılı olduğunu belirtti. Doç. Dr. Zafer Dökümcü, yeni yöntemlerini önce geçen kasım ayında, Dünya Çocuk Cerrahisi Kongresi'ndeki panelde ardından da Mısır Çocuk Cerrahisi Derneği'nin yıllık toplantısı sırasında, ameliyathanede uygulamalı olarak gösterdiklerini kaydetti. Dökümcü, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin çocuklarda kapalı ameliyatlar konusunda dünyanın önde gelen merkezlerinden olduğunu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Doç. Dr. Zafer Dökümcü ile röp.

-Prof. Dr. Ata Erdener ile röp.

-Prof. Dr. Coşkun Özcan ile röp.

-Genel ve detay görüntü

Davut CAN / İZMİR,

Haber Kodu : 200113020

================================

Öldürülen Furkan'ın babası: 'Sana iş bulduk' diyerek oğlumu kandırdılar

BURSA'da, 4 gün önce yapımı devam eden hızlı tren inşaatı yakınında ağzı bantlandıktan sonra kalbinden 2 kez bıçaklanarak öldürülen Furkan Kahraman'ın (27) babası Nisan Kahraman (66), cinayetle ilgili detaylar verdi. Oğlu Furkan'ın 5 ay önce imam nikah kıyarak kısa süre birlikte yaşadığı Ezgi D.'nin (24) kaçarak resmi nikahla evlendiği eşi ve arkadaşları tarafından tuzak kurularak Bursa'ya çağrıldığını belirten baba Kahraman, "'Sana iş bulduk, beraber çalışacağız, buraya gel' dediler. Orada terminale inince Furkan'ı alıp kaçırmışlar" dedi.

Merkez Osmangazi ilçesi Dereçavuş Mahallesi'nde bulunan hızlı tren inşaatının yakınındaki boş arazide 4 gün önce yerde hareketsiz yatan kişiyi görenler, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. İhbarla olay yerine gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, bu kişinin yaşamını yitirdiğini belirledi. Yapılan incelemede ağzı koli bandıyla bantlanan kişinin, kalbinden 2 kez bıçaklandığı tespit edildi.

CİNAYET, 8 SAATTE ÇÖZÜLDÜ

Olayın ardından Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince soruşturma başlatılırken, öldürülen kişinin Yozgat nüfusuna kayıtlı Furkan Kahraman olduğu saptandı. Olayın ardından Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı polisler, Furkan Kahraman'ın telefonundan en son görüşme yaptığı kişileri tespit etti. Harekete geçen polis, Ömer Y. (28), Fatma Y. (21), Muhammet D. (28) ve 1 ay önce evlendiği Ezgi D.'yi (24), cesedin bulunmasından 8 saat sonra gözaltına aldı.

İTİRAF ETTİ

Şüphelilerden Muhammet D.'nin, emniyetteki sorgusunda cinayeti itiraf etti. Muhammet D.'nin ifaoesinde eşi Ezgi D.'nin bir süre önce imam nikahlı eşi Furkan Kahraman tarafından rahatsız edildiğini öğrendiği ve öldürmek için arkadaşlarıyla plan yaptığını söylediği öğrenildi. Muhammet D.'nin, polise eşini bir daha rahatsız etmemesi için Furkan Kahraman'ı telefonla aradyıp uyardığını ancak, görüşmede tartışıp, küfürleştiklerini söyledi.

SOSYAL MEDYADAN SAHTE HESAP AÇMIŞLAR

Muhammet D.'nin, Kahraman'ı Bursa'ya getirmek için sosyal medyada kadın fotoğrafıyla sahte hesap açıp, yazıştığı ve inandırmak için arkadaşı Ömer Y.'nin kız kardeşi Fatma Y. ile görüştürüp, Bursa'ya davet ettiği kaydedildi. Fatma Y., terminale gelen Kahraman'a müsait olmadığını ve kendisini arkadaşının karşılayacağını söyledi. Bunun üzerine Bursa'ya gelen Furkan Kahraman, Muhammet D.'nin cinayeti planladığı Ömer Y. tarafından Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminali'nden alınıp kamyonete bindirildi. Hızlı tren inşaatı yakınlarına silah zoruyla götürülen Kahraman'a burada plastik kelepçe takan şüphelilerin işkence yaptıktan sonra kalbinden 2 kez bıçaklayarak öldürdüğü saptandı.

3 KİŞİ TUTUKLANDI

Emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede mahkemeye çıkarılan şüphelilerden Muhammet D., eşi Ezgi D. ve arkadaşı Ömer Y. tutuklandı. Fatma Y. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu arada sosyal medyada konuştuğu sahte hesapla kandırılarak Bursa'ya gelen Furkan Kahraman'ın son anları da güvenlik kameralarına yansıdı.

ACILI BABA KONUŞTU, İMAM NİKAHLI OLDUKLARI ORTAYA ÇIKTI

Furkan Kahraman'ın, Ezgi D. ile Temmuz ayında imam nikahı kıyıldığını söyleyen acılı baba Nisan Kahraman, Ekim ayında oğlu ve imam nikahlı eşinin Bursa'ya zeytin toplamaya geldiğini, bu sırada Ezgi D.'nin bir gece ortadan kaybolduğunu iddia etti. Daha sonra Furkan'ın, Yozgat'a döndükten sonra, Ezgi D.'ye ulaşmaya çalıştığını, bu sırada Fatma Y. aracılığıyla Ömer Y., Muhammet D. (28) tarafından kendisinin iş vaadiyle kandırıldığını ve Bursa'ya çağırdıklarını iddia eden baba Nisan Kahraman, "Oğluma, 'Sana iş bulduk, beraber çalışacağız, buraya gel' dediler. Furkan'da gidiyor. Orada terminale inince alıp kaçıyorlar. Komiser ifadelerini aldığında, 'Siz neden tuzak kurdunuz, bu çocuğu neden bu hale getirdiniz' diye sormuş ama cevap vermemiş, karşısında boş boş durmuşlar" ifadelerini kullandı.

'2 AYDAN FAZLA BİZİMLE KALDI'

Anne Hasibe Kahraman ise Ezgi D.'nin, oğluyla 2 aydan fazla imam nikahlı kaldığını, daha sonra kaçtığını iddia ederek, "2 aydan fazla kaldılar. İmam nikahlıydılar. Yalova'ya zeytin toplamaya gittiler. 15-20 gün kaldılar. Oğlum oradan döndükten sonra bir kişiyle internet üzerinden tanıştı ve Bursa'ya gitti" diye konuştu.

Furkan Kahraman'ın yakınları ve komşuları da, Ezgi D.'nin Furkan Kahraman ile imam nikahı kıydıklarını, 2 aydan fazla birlikte kaldıklarını belirttiler.

Görüntü Dökümü

----------------------

-Arşiv terminal güvenlik kamerası görüntüleri

-Furkan Kahraman'ın annesi ve babasının konuşmaları

-Furkan Kahraman'ın yakınlarının konuşmaları

-Furkan Kahraman'ın mezarından görüntüler

-Furkan Kahraman'ın bir düğünde oyun oynamasından detaylar

-Genel detaylar

Haber-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

Haber Kodu : 200113037

=================================

İzmir Narlıdere'de 'riskli alan' ilan edilen 4 mahallede dönüşüm beklentisi

İZMİR'in 70 bin nüfuslu ilçesi Narlıdere'nin 11 mahallesinden 4'ü, gecekondu bölgesi. Narlıdere Belediyesi, 2013 yılında Bakanlar Kurulu tarafından riskli alan ilan edilen bu mahallelerdeki yapıların dönüştürülmesi için imar planlarını revize etti. Gelecek günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sunulacak planların onaylanması halinde, planlar askıya çıkacak. İtiraz olmaması durumunda, yıllardır dönüşüm yapılması planlanan mahallelerde, çalışmalar başlayacak.

Narlıdere ilçesinin Narlı, Çatalkaya, Atatürk ve 2. İnönü mahallelerinin, 43 hektarlık bölümü, 2013 yılında Bakanlar Kurulu tarafından riskli alan ilan edildi. Tahliye edilerek dönüşüm çalışması yapılması gereken bölgede, çalışmalar yıllarca yapılmadı. Narlıdere Belediyesi, dönüşüm çalışmalarının yapılmasını sağlayacak olan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planları hazırladı. Gelecek günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sunulacak olan planlar, önce askıya çıkarılacak. Planlara itiraz olmaması halinde, mahallelerde dönüşüm çalışması başlayacak. Belediye, dönüşüm yapmayı planladığı mahallelerde yaklaşık 6 bin konut yapılacağını öngörüyor.

Narlıdere Belediye Başkanı CHP'li Ali Engin, dönüşüm yapılacak alanların dik yamaçlardan oluştuğunu, yine bazı evlerin dere yataklarında bulunduğunu ve fay hattının bu mahallelerden geçtiğini belirtti. Engin, "Buranın yüzde 60'ına konut yapılamıyor. Yüzde 40'ında yapılaşma olacak. Hükümetin de aldığı karar doğrultusunda yatay mimari ile sanırım en fazla 7 kat yapabileceğiz. Bölge, 2013 yılında riskli alan ilan edildikten sonra belediye, buranın imar, zemin etütleri, yapı stoğunun tespit edilmesi gibi çalışmaları yaptı. Biz de yaklaşık 8 aydan beri bu çalışmaların üzerinde yoğunlaştık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na gittik. Şu anda 1/1000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli planlarımız hazırlandı. Bakanlığa sözlü olarak sunuldu. Eğer uzlaşılırsa dosya, resmi yollarla bakanlığa iletilecek" dedi.

'TAPU SAHİPLERİNE TAPULARINA ORANTILI DAİRE VERİLECEK'

Bölgenin yaklaşık 50 bin metrekaresinin Narlıdere Belediyesi ve Hazine'ye ait olduğunu, mahallelerde ayrıca şahıslara ait olan yerlerin de bulunduğunu anlatan Ali Engin, "Burada vatandaşın işgali de söz konusu. Yaklaşık bin 200 tane gecekondunun hiç tapusu yok. Bunların haklarını korumak istiyoruz. Herkesin kazanacağı, kimsenin mağduriyet yaşamayacağı, kamunun duruşuna, sosyal devlet  anlayışına uygun çalışmalarla şehri değiştireceğiz, yenileyeceğiz. Deprem riskinden kurtaracağız. Hem de vatandaşların ekonomik seviyesi yükselecek. Modern şehirleşme sağlanacak. Herkesin kazanacağı bir model geliştirmek istiyoruz" diye konuştu.

Bölgeden fay hattı geçtiğini ve deprem riski bulunduğunu açıklayan Ali Engin, şunları söyledi:

"Buralar fay hattının tam ortasından geçtiği bir alan. O nedenle alanın bir an önce tahliye edilmesi gerekiyor. Şu anda orada insanların oturuyor olmaması lazım. Ne yazık ki kamu, devlet, belediye duruma şu ana kadar bir çare bularak, alanı tahliye etmedi. Amacımız burayı altyapısı ile birlikte ihale etmek. Önce binaları yapalım, sonra yollar yapılsın gibi bir anlayış olmayacak. Eş zamanlı çalışmalar yapılmasını hedefliyoruz. Tapu sahiplerine, tapuları ile orantılı daireler verilecek. Hiç tapusu olmayan bin 200 kişiye de çok düşük ücretlerle, kira öder gibi daire vereceğiz. Daha küçük daireler olacak. Onların da koşulda kazançlı çıkacağı bir model oluşturduk. Belediye olarak o bölgelerde plan çalışmaları ihmal edilmeden yapılıyor. Fedakarlığı Narlıdere Belediyesi yapacak, çünkü belediyenin orada 50 bin metrekare yeri var. Gerekirse pay almayacağız. Yeter ki vatandaş mağdur olmasın. Vatandaşlarımız bize güveniyor. Orada yaşayanlar bize güvenmeli. Halkımızı hayal kırıklığına uğratmayacağız. Belediye, bu işi yapabilecek donanıma sahip. Bizden önce yapılan çalışmaları biz hızlandırıp sonuçlanmasını sağlayacağız."

VATANDAŞLAR DÖNÜŞÜMDEN UMUTLU DEĞİL

Mahalle sakinleri ise, yıllardır dönüşüm yapılacağı umuduyla yaşadıklarını, ancak beklenen çalışmaların bir türlü başlayamadığını belirtti. Vatandaşlardan Mustafa Sözen (65), "Yıllardır kentsel dönüşümün yapılacağı söyleniyor ama herhangi bir çalışma yapılmadı. Sadece lafta kaldı. Yapılacağını da tahmin etmiyorum. Kentsel dönüşüm yapılmasını istiyoruz. Evimiz olsun, sıcak bir yuvamız olsun istiyoruz. Evimizin her tarafı dökülüyor. Evimizin fiziki koşulları çok kötü" dedi.

Dürdane Sözen (61) ise "Kentsel dönüşüm yapılacak deniyor ama olmuyor. Yapılırsa da sanırım biz görmeyeceğiz. Torunlar belki görür. 50 yıldır buradayız, 10 yıldan fazla süredir kentsel dönüşümün yapılacağı konuşuluyor. Kentsel dönüşüm yapılacak diye evlere bir şey de yapamıyoruz . Evlerimiz kötü, çatılar akıyor, yıkılmak üzere. Kentsel dönüşüm yapılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Turan Başel (50) de şunları söyledi:

"40 yıldır burada yaşıyoruz ve bir şey yapılmadı. Yarın da dönüşüm çalışması yapılacağına dair pek umudumuz yok. Yapılacağı söylenen çalışmaları bizler göremeyeceğiz, çocuklarımız görür mü, bilmiyorum. Kentsel dönüşüm ile ilgili pek umutlu değilim."

Narlıdere Kentsel Dönüşüm Kooperatif Başkanı Zeynal Kolçak, "Biz dönüşüme karşı değiliz. Ama buradaki dönüşümün ana temelleri öncelikle halk. Burada bir dönüşüm olacaksa, vatandaşların çıkarları ön planda olmalı. 1960 yılından beri vatandaşlar burada otuyor. 2013 yılından beridir de kentsel dönüşüm gündemde. Dönüşüm olacaksa, burada bulunan halkın çıkarlarına öncelik verilmeli. Buradaki halk, yerinden yurdundan edilmeden, komşuluk bağlarının yaşayabileceği kentsel dönüşüm istiyor. Planları henüz görmedik" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Narlıdere'den görüntü

-Kentsel dönüşüm yapılacak mahallelerden görüntü

-Mahallelerin drone ile görüntüsü

-Belediye Başkanı Ali Engin ve vatandaşlarla röp.

-Anons

-Genel ve detay görüntü

Haber : Umut KARAKOYUN -Kamera: Ahmet Turhan ALTAY-Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

Haber Kodu : 200113021

================================

Çocukluğundan beri merak ettiği kurtları, fotokapanla görüntüledi

MUĞLA'nın Kavaklıdere ilçesinde görevli bekçi Mustafa Taner (27), çocukluk hayalini hava sıcaklığının eksi 15 derece olduğu, 1550 metrelik dağda gerçekleştirdi. Taner, çocukluğundan beri yakından görmek istediği kurtları, Göktepe Dağı'na yerleştirdiği fotokapanlarla görüntüledi.

Kavaklıdere Emniyet Amirliği'ne bağlı görev yapan bekçi Mustafa Taner, çocukluğundan bu yana belgesellerde izlediği kurtları yakından görmek istedi. Kavaklıdere'de, hava sıcaklığının sıfırın altında 15 derece olduğu, 1550 metre yüksekliğindeki Göktepe Dağı'nda karda kurtların ayak izlerini gören Taner, 2 fotokapan satın aldı. Fotokapanları ormanlık alana yerleştiren Taner, daha sonra kasaptan aldığı kemikleri ve etleri farklı alanlara bıraktı. Her sabah motosikleti ile karda yolculuk yaparak, bölgeye giden Taner, izlediği görüntülerde kurtları görünce heyecanlandı. Görüntülerde, kurtların etleri yediği, bazılarının uluduğu anlar yer aldı.

Bekçi Mustafa Taner, bir süredir kurtlarla ilgili araştırma yaptığını belirterek, "Bu çalışmaları yapmak büyük emek istiyor. Kar, yağmur ve çamur dinlemedim. 1 ay yaptığım çalışmalarda güzel sonuçlar elde ettim. Pes etmedim ve yılmadım. Fotokapandan izleyince heyecanlandım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Mustafa Taner'in karda motosiklet kullanması

-Fotokapan tarafından görüntülenen kurtların görüntüsü

-Mustafa Taner'in konuşması

Haber-Kamera: Cavit AKGÜN / MUĞLA,

Haber Kodu : 200113043

================================

Kızını öldüren damadına verilen 'iyi hal' indirimine tepki

KARAMAN'ın Ermenek ilçesinde, boşanma aşamasında olduğu, ayrı yaşadığı Tuğba Ekiz'i (25) 13 yerinden bıçaklayarak, öldüren Mehmet Ekiz (35), 'eşi kasten öldürmek' suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Tuğba Ekiz'in babası Fahrettin Sezer, Mehmet Ekiz'e önce ağırlaştırılmış ömür boyu hapis verildiğini belirtip, 'iyi hal' indirimiyle cezasının ömür boyu hapse düşürülmesine tepki gösterdi.

Ermenek'te lisenin yemekhanesinde aşçı olarak çalışan Mehmet Ekiz ve Tuğba Ekiz, 2010 yılında evlenip, 1 çocuk sahibi oldu. Tuğba Ekiz, geçen yılın Nisan ayında, eşinden şiddet gördüğü iddiasıyla evi terk edip, boşanmak istediğini ailesine söyledi. Bunu öğrenen Mehmet Ekiz, 12 Haziran 2019'da eşinin, baldızı Manolya Arzu Yeşil'in evinde olduğunu öğrendi. Evin önüne giden Mehmet Ekiz, parktan gelen eşi ve baldızının ardından içeri girdi. Tuğba Ekiz'in boşanacağını söylemesi üzerine Mehmet Ekiz, iş yerinden getirdiği bıçakla eşine saldırdı. Bu sırada diğer odada olan baldızı Manoyla Arzu Yeşil, koşarak içeri gelip, Mehmet Ekiz'i engellemeye çalıştı; ancak elinden yaralandı. Tuğba Ekiz'i 13 yerinden bıçaklayan Mehmet Ekiz, daha sonra bıçağı kendi vücuduna saplamak istedi. Bunu yapamayan Ekiz, beşikten aldığı iple kendisini tavana asmaya çalıştı. Kanlar içindeki kardeşiyle ilgilenen Manolya Arzu Yeşil, tavana asılı olan Mehmet Ekiz'i kurtardı ardından da komşularından yardım istedi. Evden dışarı çıkan Mehmet Ekiz, sokaktaki çöp konteynerinin yanına gidip, bıçağı vücuduna saplayıp, intihara kalkıştı. Tuğba Ekiz, Mehmet Ekiz ve Manolya Arzu Yeşil, ihbarla gelen sağlık görevlilerince ambulanslarla Ermenek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tuğba Ekiz, yapılan tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi. Manolya Arzu Yeşil ise tedavisinin ardından taburcu edildi. Mehmet Ekiz de tedavisi sonrası taburcu olup, sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. Adliyeye sevk edilen Ekiz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Mehmet Ekiz'in, ilk ifadesinde, eşini kıskandığını ve kendisini aldattığını öne sürdüğü öğrenildi.

Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Mehmet Ekiz hakkında, 'eşi kasten öldürmek' ve baldızı Manolya Arzu Yeşil'i yaraladığı için de 'taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak' suçundan iddianame hazırlandı.

'İYİ HAL' İNDİRİMİ UYGULANDI

Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 10 Aralık'ta görülen karar duruşmasında tutuklu sanık Mehmet Ekiz, savunma yaparak, olay günü ne yaşandığını hatırlamadığını öne sürdü. Mahkeme heyeti, Manolya Arzu Yeşil ve diğer tanıkları da dinledi. Heyet, ilk olarak Mehmet Ekiz'e, eşi Tuğba Ekiz'i öldürdüğü gerekçesiyle 'eşi kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verdi. Ardından Ekiz'in cezası, daha önce kasıtlı mahkumiyeti olmaması ve duruşmalardaki olumlu hal ile davranışı dolayısıyla ömür boyu hapis cezasına indirildi. Manolya Arzu Yeşil'in yaralanmasıyla ilgili de Ekiz hakkında, 'taksirle yaralama' suçundan 90 gün adli para cezası verildi. Heyet, aynı indirimleri uygulayıp, cezayı 75 gün adli para cezası karşılığı olan 1500 liraya indirdi.

AİLEDEN MAHKEME KARARINA TEPKİ

Ailesiyle birlikte kızının mezarı başında dua eden baba Fahrettin Sezer, Tuğba'yı öldüren eşi Mehmet Ekiz'e 'iyi hal' indirim uygulanmasına tepki gösterdi. Sezer, "Kızım 12 Haziran'da  eşi tarafından 13 bıçak darbesiyle katledildi. İşlenen suç, eşe karşı yapıldığı için katilin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması gerekiyordu. Ağır Ceza Mahkemesi de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını verdi; fakat geçmişte sabıkası olmadığı için  iyi hal uygulayarak müebbet hapis cezasına indirdi. Tabi bu karar bizi yaraladı. Hatta mahkeme başkanına karar tepki gösterdim. 'Yasalar böyle' dedi. Üzgünüz' diye konuştu.

Anne Emine Sezer de "Çok üzgünüm. Allah'ım kimseye bu acıyı yaşatmasın" diyerek, üzüntüsünü dile getirdi.

Görüntü Dökümü

--------------

-Ailenin  kızlarının mezarını ziyaret etmesi

-Dua okuyup, çiçek bırakması

-Baba ve anne röp.

Haber- Kamera: Ali Rıza ETCİ ERMENEK KARAMAN DHA

Haber Kodu : 200113047

================================

Van'daki okulda görevli Ganalı öğretmen İngilizce'yi sevdirdi

VAN'ın Edremit ilçesinde, özel kolejde İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Gana uyruklu Sadat Habip Saidu (28), eğlenceli ders anlatımı ve kurduğu iyi diyalogla kısa sürede öğrencilere bu dili sevdirdi. Yabancı uyruklu öğretmenle tanışan öğrenciler, karşılıklı İngilizce konuşma pratiği yapma şansını da elde etti.

Afrika kıtasının batısında yer alan Gana Cumhuriyeti'nin Cape Coast kentindeki Keyp Kost Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nden 2017'de mezun olan Sadat Habip Saidu, geçen yıl Konya'daki Selçuk Üniversitesi'nin eğitim için gönderdiği davetiyeyle Türkiye'ye geldi. Burada 5 ay çalışan Saidu, Ankara'ya gidip, Hürriyet Koleji'ne öğretmenlik başvurusunda bulundu. Koleje kabul edilen Saidu, Van'daki Hürriyet Kolejine İngilizce öğretmeni olarak atandı. 6 aydır Edremit'teki Hürriyet Koleji'nde görev yapan Saidu, farklı ders anlatımıyla, kısa sürede öğrencilerinin İngilizce konuşmasını sağladı. İlk kez yabancı uyruklu bir öğretmenle tanışan öğrenciler, önce şaşırdı ancak alıştıktan sonra Saidu'nun eğlenceli anlatımıyla İngilizceyi kısa sürede konuşmaya başladı.

'VAN'I ÇOK İYİ BULDUM, BURADA IRKÇILIK YOK'

Öğrencilerine zaman zaman espriler yapıp İngilizce konuşan Saidu, 4 kardeş olduklarını, kardeşlerinden birinin ABD, birinin Londra'da, diğerinin ise İspanya'da yaşadığını anlattı. Saidu, "Annem ve babam da Gana'da yaşıyor. Ben de Selçuk Üniversitesi'nin bir ilanını gördüm ve ilana başvurdum. Daha sonra Selçuk Üniversitesi'nin gönderdiği davetiye ile vize aldım. Burada kısa süre çalıştım. Ardından Ankara'da Hürriyet Koleji'ne öğretmenlik için başvurdum. Van'da ihtiyaç olduğu için kolej yetkilileri tarafından Van'a gönderildim ve burada çalışmaya başladım. Van'da ilk günüm çok soğuk geçti. 6 aydır Van'da görev yapıyorum. Van'ı çok iyi buldum. İnsanları çok iyi. Burada ırkçılık yok. Burada çok iyi arkadaşlar edindim. Bana her türlü yardımı yapıyorlar" dedi.

'ÖĞRENCİLERİM BENİMLE HEP İNGİLİZCE KONUŞUYOR'

Öğrencileriyle diyaloğunun çok iyi olduğunu anlatan Saidu, "Sürekli kendimi öğrencilerimin yerine koyuyorum. Öğrencilerim beni sevdikleri için sürekli benimle İngilizce konuşuyorlar ve kısa sürede dillerini çok geliştirdiler. Bu durum öğrenciler için çok iyi oldu. Ben hep burada kalmak istiyorum. İngilizceyi iyi öğrenen öğrenci yetiştirmeyi hedefliyorum" diye konuştu.

'DİL ÖĞRETME NOKTASINDA KULLANILAN YÖNTEM ÇOK ÖNEMLİ'

Hürriyet Koleji Genel Müdürü Ramazan Yavuz ise, dil öğretmenin ana yolunun dile maruz kalma olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Yani o dili konuşmak zorunla kalmakla alakalı bir olay. Tabi bunun için de öğretmenin hiçbir şekilde Türkçe konuşmaması gerekiyor. Böyle olunca İngilizce derslerine yabancı bir kardeşimizin gelmesini tercih ettik. Sadat kardeşimiz Türkiye'ye geldikten sonra 6 ay Konya'da çalışmış. Ondan sonra Ankara'ya Hürriyet Koleji'nde çalışmak için başvuru yapmış. Bölüm olarak kendi ülkesinde İngilizce öğretmenliği bölümünden mezun oluyor olması da çok önemli. Çünkü dilin öğrenme ve öğretme yöntemleri var. Bu yöntemleri de bilmesi bizim için çok önemliydi. Çok güzel diyalog kuruyor. Bizimle diyaloğu çok iyi. Ders dışında da öğretmen arkadaşları ve öğrencilerle sürekli aktif bir şekilde hareket ediyor. Van'da çeşitli aktivitelerde de bulundu. Geçen gün Belediyenin düzenlemiş olduğu futbol turnuvasında onların takımı şampiyon oldu. Öyle olunca tabi öğretme noktasında çok etkili bir dil kullanıyor ve bu da öğrenciler için çok iyi oluyor. İlk ve ortaokul öğrencilerinin İngilizce derslerine giriyor. Öğrenciler onunla konuşabilmek için İngilizce dışında başka bir dil kullanamıyorlar."

ÖĞRETMENİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ

İngilizceyi kısa sürede öğrenen öğrenciler de Ganalı öğretmenlerinin sayesinde bu dili öğrenmeye başladıklarını ifade etti. Öğrencilerden biri, "Çok iyi bir öğretmen. Bizimle diyaloğu çok iyi. Onu çok seviyoruz. Çok iyi bir İngilizce eğitimi veriyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------------------

-Sınıfta çocuklara ingilizce dersi anlatan Ganalı öğretmen Sadat Habip Saidu

-Saidu, çocuklara soru sorarken

-Sorulara ingilizce cevap veren çocuklardan detaylar

-Tahtada ingilizce yazan Ganalı Saidu

-Öğrenciler, yazılanları tekrarlarken

-Detaylar

-Dersi dinleyip tekrarlayan öğrenciler

-Öğrencilerle ingilizce tekrarlayan Saidu

-Suidu ile röportaj

-Hürriyet Koleji Genel Müdürü Ramazan Yavuz ile röportaj

-Çocuklarla röportajlar

-Çocuklarla aynı sırada oturup inilizce öğreten Ganalı Saidu

-Genel ve detaylar

-Öğrenciler, Ganalı öğretmenlerine hep birlikte ingilizce teşekkür ederken

Haber : Behçet DALMAZ/VAN,

Haber Kodu : 200113029

===============================

İzmir'de 13 yaşındaki Rojin'in ölmesine neden olan köpek sahipli çıktı

İZMİR'de Menemen Belediye Başkanı CHP'li Serdar Aksoy, 6 Ocak Pazartesi günü okuldan eve gittiği sırada köpekten korkarak kaçarken bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden 13 yaşındaki Rojin Yakıt'ın ölmesine neden olan köpeğin sahipli olduğunu söyledi.

Geçen 6 Ocak'ta Menemen ilçesi Ulukent'te okul çıkışı evine giderken bir köpeğin havlamasından korkarak yola doğru kaçan 8'inci sınıf öğrencisi Rojin Yakıt'a Çanakkale asfaltında Ö.K. idaresindeki 35 AL 2896 plakalı otomobil çarptı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi sonrası Çiğli Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan küçük kız yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polis ekiplerinin gözaltına aldığı sürücü Ö.K., işlemlerinin ardından çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesince adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Olayın ardından, vatandaşlar ilçede çok fazla sokak köpeği olduğunu ve korktuklarını, bu köpeklerin toplanmasını istedi. Menemen Belediye Başkanı CHP'li Serdar Aksoy ise Rojin Yakıt'ın korkmasına neden olan köpeğin sahipli olduğunu belirterek, "Bu sahipli bir köpek. Sahipli bir köpeğin saldırmasını belediyeye bir şekilde fatura etmeye kalkmanın mantığı nedir? Böyle bir mantık olabilir mi? O zaman her sahipli köpek birine saldırdığı zaman belediye başkanına fatura edilsin. Doğru mu bu? Doğru değil, mantıklı da değil" dedi.

'TOPLAMAMIZ YASAK OLMASINA RAĞMEN KÖPEKLERİ TOPLUYORUZ'

Saldırıdan sonra Yakıt Ailesi'ne gittiklerini söyleyen Aksoy, "Sahipli bir köpeğin saldırı sonucu kız çocuğumuza araba çarptı. Bu belediyeye fatura ediliyor. Bu doğru bir şey değil. Gittik, ailesi ile konuştuk. Her türlü desteği veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz ama burada olay belediyeye fatura edilmeye çalışılırsa, bunu kabul etmek mümkün değil. Bu ahlaki de etik de değil" diye konuştu. Belediyeye sokak hayvanlarına yönelik çok fazla şikayet geldiğini de ifade eden Aksoy, "Çok fazla şikayet geliyor. Biz de şikayet edilen köpekleri topluyoruz. Toplamaya da devam edeceğiz. Yasa gereği toplamamız yasak olmasına rağmen, toplayacağız çünkü saldırı var. Çocuklara saldırıyorlar. Biz bunları rehabilete etmek için alıyoruz. Bunu almaya da devam edeceğiz. Esas olan evlatlarımızdır" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------------------------

-Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy'un açıklaması

-Olayın görüntüsü (6 ocak arşiv)

Haber-kamera: Umut KARAKOYUN/ İZMİR,

Haber Kodu : 200113046

================================

Akdeniz'in doğal arıtma fabrikaları: Kaya midyeleri

ANTALYA Körfezi'nde denizin temiz kalmasındaki etkenlerin başında, falezlerdeki kaya midyelerinin yer aldığı belirtildi. Biyolojik temizleme fabrikası gibi çalışan kaya midyelerinin, kirli suyu bünyesinden geçirerek temizlediği kaydedildi.

Oluşumu 64 milyon yıl önceye dayanan, Antalya'nın güzelliğine önemli katkı yapan 12 kilometrelik falezler, kenti süslüyor. Falezlerin denizin üstündeki kısımlarında yarasa, farklı cins kuşlar ve sansarları görmek mümkün. Falezlerin denizin altında kalan bölümleri ise onlarca çeşit balığa ev sahipliği yapıyor. Dünyada sayıları 500 ile 600 arasında kalan Akdeniz fokunun bazı bireyleri falezlerdeki mağaraları yuva gibi kullanıyor.

FALEZLER ARACILIĞIYLA DENİZE NEHİR GİBİ BOŞALIM VAR

Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ve öğrencileri, Antalya'nın önemli değeri falezlerin su altındaki önemli bir değerini daha ortaya koydu. Falezlerin karstik bir yapıda, kireç taşlarından oluştuğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, Antalya'nın suyun üzerinde kurulmuş bir kent olduğunu hatırlattı. Falezler aracılığıyla her tarafından Akdeniz'e bir boşalım olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Gökoğlu, "Nehir büyüklüğünde boşalım var. Büyük bir tatlı su girdisi var. Falezler sadece tatlı su girdisi sağlayan bir coğrafi şekil değil. Biyolojik çeşitlilik açısından da görevleri söz konusu" dedi.

KİRLİ SUYU BÜNYESİNDEN GEÇİRİP TEMİZLİYOR

Antalya falezlerinde coralijen alglerin var olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gökoğlu, bunların falezlerin yüzeyini tamamen kapladığını söyledi. Bu alglerin, biyolojik olarak Antalya Körfezi'nin kirli sularını kendine besin olarak kullandığını aktaran Prof. Dr. Gökoğlu, "Falezlerin duvarları içinde adeta mermi gibi saplanmış, matkapla delinmiş gibi oyuklarda yaşayan kaya midyeleri var. Bunlar sürekli olarak suyu alır, bünyesinden geçirir ve tekrar geri verir. Suyu biyolojik bir arıtmaya tabi tutar. Antalya Körfezi'ndeki organik atıkları, bakterileri, besin olarak tüketiyor" diye konuştu.

ARITMA FABRİKALARI GİBİ

Falezlerin yüzeyini süngere benzeten Prof. Dr. Gökoğlu, "Gözeneklerin her bir yerinde bakteriler var. Bunlar da Antalya Körfezi'nin suyunu biyolojik olarak arıtıyor. Özellikle bahsedilen midyeler, Fransa ve İspanya'da kayalar kırılak çıkarılıyor ve pazarlanıyor. Bizim bölgemizde böyle bir durum yok, olmasını da istemeyiz. Biyolojik olarak arıtma fabrikaları gibi görev yapıyorlar. Antalya'yı Antalya yapan en önemli özelliklerinden biri de bu midyelerdir" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Mehmet Gökoğlu'ndan detay

-RÖP: Mehmet Gökoğlu

-Midyelerden sualtı görüntüleri

Haber : Hasan DEMİRBAŞ- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,

Haber Kodu : 200113033

===========================================

Burdur mermer sektöründen 163 milyon dolarlık ihracat

BURDUR Doğaltaş ve Madenciler Derneği (BURDOĞTAŞ) Başkanı Nasuh Ekinci, kentin 2019'daki ihracatının yüzde 84'lük kısmını, mermer ve maden ürünlerinin oluşturduğunu söyledi. Ekinci, "İhracat rakamımız, 2019 yılında, yüzde 3,08'lik artışla 163 milyon 767 bin 150 dolar olarak gerçekleşti" dedi.

BURDOĞTAŞ Başkanı Nasuh Ekinci, 2019 yılı ihracat rakamlarını Demirören Haber Ajansı muhabirine değerlendirdi. Mermer ve maden sektörünün 2018 yılı ihracat rakamının 158 milyon 884 bin 130 dolar olduğunu hatırlatan Ekinci, "İhracat rakamımız 2019 yılı sonunda yüzde 3,08'lik artışla 163 milyon 767 bin 150 dolar olarak gerçekleşti. Burdur'un 2018 yılında 193 milyon 585 bin 700 dolar olan toplam ihracatı, 2019 yılında yüzde 1,49 artışla 196 milyon 475 bin 100 dolara yükseldi. Burdur'un ihracatının yüzde 84'ünü mermer ürünleri ve işlenmiş mermer ihracatı alıyor. Diğer sektörlerin ihracat rakamı toplam ihracatın içinde yüzde 16'lık bir kısım. Biz diğer sektörlerin de mermer sektörü gibi çok başarılı olmasını, ihracat rakamlarını artırmasını ve istihdama katkı sağlamasını, kaynak kullanımını en iyi şekilde yapmalarını arzu ediyoruz" diye konuştu.

Burdur'da 280 faal mermer ocağı bulunduğunu aktaran Ekinci, "700 işletme ruhsatlı sahamız, 900'den fazla da arama ruhsatlı sahamız var. Bu rakamlar gösteriyor ki mermer sektörünün ilimizdeki potansiyeli diğer illere göre çok fazla. Çok iddialı ve hedefi olan bir sektörüz. Çalışanlarımız, işverenlerimiz, bizlere tedarik yapan firmalarımız ve taşımacılığımızı yapan firmalarla çok güzel bir diyalog ve iyi bir uyum içerisinde çalışmaktayız" dedi.

'TASARIM VE PROTOTİP GELİŞTİRMEYLE İLGİLİ MERKEZ AÇACAĞIZ'

Mermer sektörü temsilcilerinin daha çok yenilikçi ürünler üretmek, Ar-Ge'yi kullanmak, ocaklarda ve fabrikalarda çıkan mermer artıklarının yeniden ekonomiye kazandırılması için yatırım yapması gerektiğine değinen Ekinci, şunları söyledi:

"Bu konuyla ilgili hem resmi kurumlar, hem sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle işbirliği yapmaktayız. Derneğimizle Burdur Ticaret ve Sanayi Odası, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ve Karamanlı Belediyesi ortaklığıyla yaptığımız AB projemiz var. İnşallah bu projeyle doğal taşlarla ilgili tasarım ve prototip geliştirmeyle ilgili bir merkez açacağız ve ocaklarla fabrikalardan çıkan atıkları burada yeni ürünlere dönüştüreceğiz. İkinci olarak Burdur Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki teknik liselerde mermercilik ve mermer tasarım bölümleri açılmasını ve burada yetişen öğrencilerin ileriye dönük istihdam sağlama noktasında sektörümüze kazandırılmaları konusunda bir proje geliştireceğiz."

BURDOĞTAŞ Başkanı Ekinci, dernek olarak hedeflerinin 2020 yılında ihracat rakamlarını ve sektördeki istihdam sayısını çok daha artırmak olduğunu kaydetti. Ekinci, Türkiye'den ihraç edilen mermerin yüzde 35'lik kısmının Burdur'daki ocaklardan çıkarıldığını da belirtti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-İhracat mermerlerin kamyona yüklenmesi

-Nasuh Ekinci'nin açıklamaları

-Detay

Haber- Kamera: Mesut MADAN/BURDUR,

Haber Kodu : 200113034

===========================================

Fındığa dadanan 'vampir' böcekle mücadele

DÜNYA fındık üretimi ve pazarının büyük kısmını elinde bulunduran Türkiye'nin fındık ambarı Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, bahçelerde yapraklarını yiyip, suyunu emdiği fındık ağaçlarının kökünü kurutan 'kahverengi kokarca' adlı böcek türü için başlatılan kimyasal mücadele sürüyor. Yazın özellikle fındık bahçelerinde görülen 'vampir kelebek' olarak da tanınan zararlının, kışın ev ve ahır gibi kapalı ortamlarda yuvalanmaya başlaması, üreticileri tedirgin ediyor. Zararlı böcek türü ile ilgili çay ve fındık ağaçlarının yanı sıra ormanlara da sıçraması üzerine kentlerdeki orman il müdürlükleri de çalışma başlattı. Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlivan, tedbirlerin artılması gerektiğini belirterek, "Bahçelerde onları göremesek de havaların ısınması ile birlikte tarlalarımıza, tarım ürünlerimize, fındık bahçelerimize kabus gibi çökecekler" dedi.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 2007 yılından sonra görülmeye başlanan ve birkaç yıldır çoğalan 'Ricania simulans' adlı kelebek türü böcek, tarım ürünlerini tehdit ediyor. Vücudu genellikle açık gri renkte olan ve rahatsız edildiklerinde hızla zıplayabilen kelebeklerin, özellikle suyunu emdikleri sebze ve yabancı otlardan beslenerek kurumalarına neden olduğu belirlendi. Çay ve fındık bitkisindeki suyun emilip kurumasına da yol açmasından endişe edilen zararlı kelebek, yaz ayı ile birlikte Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde sahil bölgelerinde yayıldı. Tarım ürünlerinin yanı sıra evleri de istila etmeye başlayan böcek, vatandaşların korkulu rüyası haline geldi. Zaralı böcek türünün, havaların soğumasıyla ev ve ahır gibi kapalı ortamlarda yuvalanmaya başlaması, üreticileri de tedirgin ediyor. Üreticiler, zararlı böcek için biran önce sahada biyolojik mücadelenin başlatılmasını istiyor.

GÖRÜNDÜĞÜ YERDE YOK EDİLMELİ

'Vampir' olarak da adlandırılan zararlı böcekle ilgili, başlatılan kimyasal çalışmalar sürüyor. Zararlı böcek türü ile ilgili çay ve fındık ağaçlarının yanı sıra ormanlara da sıçraması üzerine kentlerdeki orman il müdürlükleri ekipleri de herekete geçerek, çalışma başlattı. Ekipler, orman ve tarım arazilerinde inceleme ve tespitlerde bulunup, muhtarlar aracılığıyla vatandaşlara da bilgi paylaşımında bulunuyor. Bölgede, böcek türü ile ilgili ihbar hattı da oluşturulurken üreticilerin bahse konu böceğe rastlamaları halinde '444 0208' numaralı hatta ihbarda bulunması ve gördükleri yerde yok etmesi isteniyor.

'HAVALAR ISININCA BAHÇELERE KABUS GİBİ ÇÖKECEKLER'

Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlivan, zararlı böcek türüyle mücadelenin önemine değinerek, "Vampir kelebek ve kahverengi kokarca fındıkta verim ve kaliteyi azaltıyorlar. Şu anda kış ayları olduğu için bahçelerde görülmüyorlar; evlere, ağırlara çekilmiş durumdalar. Bahçelerde onları göremesek de havaların ısınması ile birlikte tarlalarımıza, tarım ürünlerimize, fındık bahçelerimize kabus gibi çökecekler. Mart sonu Nisan gibi ortaya çıkacaklar. Onlar ortaya çıkmadan bizim ortaya çıkıp onları yok etmemiz gerekiyor. Eğer tedbirimizi almazsak önünü alamayacak olduğumuz bir boyuta geçecek" dedi.

'BİYOLOJİK MÜCADELE YAPILMALI'

Kimyasal mücadelenin yanı sıra biyolojik mücadelenin bir an önce başlaması gerektiğine vurgu yapan Pehlivan, "Bu istilacılar her yere yayıldığı hatta ormanlık alanlarımıza da girdiği için kimyasal mücadele yeterli olmuyor. Kimyasal mücadele ile çok fazla sonuç alınamaz oldu. Biz üreticilere evlerinizin çevresinde gördüğünüz zaman mutlaka yok edin, diyoruz. Miktarını ne kadar düşürürsek gelecek yılda verecek olduğu zararı o kadar düşürmüş oluruz. Bu zararlılarla ilgili en sağlıklı yapılması gereken biyolojik mücadele. 'Japonika' isimli bir arı türünün bu böceği yok edebiliyor olması. Yurt dışından ithal edeceğimiz bu arı türü bu istilacılarla ilgili yapılacak olan en iyi mücadele yöntemi" diye konuştu.

'BAŞ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL'

Fındık üreticisi Hasan Kasap ise "Artık böcekler evlerimizi istila ettiler. Baş etmek mümkün değil. Öldürsek de sürekli sonunu alamıyoruz. Bize bir çare bulsunlar. Kapı pencere kapattık. Geceleri evlerimizde ışık yakmıyoruz ki böcekler içeriye girmesinler diye. fındık bahçelerimizde yazın nasıl fındık toplayacağız. Bütün ürünü yiyorlar" diyerek tedbirlerin artırılmasını istedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Vampir kelebek görüntüleri

-Bahçelerden drone görüntüleri

-Kahverengi kokarca detayları

-Zararlı böceklerle mücadele

-Muhabir anonsu (Aleyna KESKİN)

-Röportajlar (Ziraat Odası- üretici)

-Genel detaylar

Haber: Aleyna KESKİN KAMERA: Selçuk BAŞAR/TRABZON-DHA

Haber Kodu : 200113025

==================================

İffet Anıtı'nı 20 bin kişi ziyaret etti

BAYBURT'ta, 100 yıl önce Ermeni zulmü sırasında hayatını kaybeden kadınlar anısına dikilen 'İffet Anıtı'nı, 2 yıl içinde yaklaşık 20 bin kişi ziyaret etti.

Aydıntepe ilçesine bağlı Yukarıkırzı köyünde Bayburt Şehit ve Gazi Aileleri Derneği tarafından valilik ve belediye desteği ile inşa edilen İffet Anıtı'nda, 1'inci Dünya Savaşı yıllarında Bayburt ve civarında Ermeni çeteleri tarafından gerçekleştirilen zülme ilişkin figürasyonlar ve Müslüman Türk kadınlarının namuslarını korumak için kendilerini içerisine attıkları rivayet edilen su kuyuları sergileniyor. Çevresine şehit edilen kişilerin isimlerinin yazılı olduğu mezar taşları konulan anıtta, o yıllarda muhafaza edilen açıklamalı bilgilerle sergilenen su kuyusu taşı da yer alıyor. 100 yıl önce Ermeni zulmünün acı hatırasını gelecek nesillere aktarmak için yükselen anıt, estetik yapısıyla da ziyaretçilerinin ilgi odağı oluyor. Açılışının ardından özel turların da yakından ilgilendiği anıt, zamanla ziyaretçi akınına uğruyor. Çevre düzenlemelerinin ardından 19 Kasım 2017'de açılışı yapılan anıtı bu zamana kadar yaklaşık 20 bin kişi, ziyaret etti.

'TARİHİ OLAYLARIYLA ÖN PLANA ÇIKAN BİR KÖY'

Yukarıkırzı köyünün, tarihi olaylarıyla ve yaşanmışlıklarıyla ön plana çıktığını ifade eden Aydıntepe Kaymakamı Mustafa Akın, "1'inci Dünya Savaşı'nın son yıllarında Ermeni Çeteleri, bu toprakları terk ederken bu köyümüzde büyük acılar yaşanmış. Çeteler, köydeki genç kız ve kadınlarımızın iffetlerine musallat olmuş, bu muameleye maruz kalan kadınlar ise köyde buldukları su kuyularına atlayarak, tecavüzden kaçmaya çalışmışlar. Biz de bu anıtla beraber o günü yaşatan bir müze inşa ettik, içerisinde de o zamanı anlatan kılıç, kuyu ve savaş aletleri var" dedi.

'BAYBURT CİVARINDA ZULÜM YAŞANMIŞ'

Şehit Aileleri Derneği Başkanı Selami Köksal da, anıtın yoğun ziyaretçisi olduğunu söyleyerek, "Ruslar, Bayburt'u işgal edince bu bölgede acı olaylar yaşandı. 1918 yılının ocak ayında, Bolşevik isyanı çıkınca Rusya, bu bölgeden çekilmeye başladı. Ancak bu sırada Ermeni çetelerine silah bıraktı ve silah gücünün Ermeni çetelerine geçmesini sağladı. Arşak Paşa yönetimindeki Ermeni çeteleri, Bayburt civarında zulme başladı. İşte bu Yukarı Kırzı Şehit Kadınlar İffet Anıtı da bunun bir örneğidir" diye konuştu.

'BEBEĞİNİ BIRAKIP, KUYUYA ATLAMIŞ'

Köy Muhtarı Enver Gür de "Rivayete göre, o gün kadınlardan birisi bebeğiyle kuyunun kenarına gelmiş ve bebeğini kenara bırakıp, kuyuya atlamış. Kuyu kenarına bırakılan çocuk da köylüler tarafından bulunup, büyütülmüş" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Drone çekimi

-Yukarı Kırzı Şehit Kadınlar İffet Anıtı'ndan detaylar

-Anıtı gezen vatandaşlardan detaylar

-Aydıntepe İlçe Kaymakamı Mustafa Akın ile röportaj

-Şehit Aileleri Derneği Başkanı Selami Köksal ile röportaj

Haber-Kamera: Murat SÖYLEMEZ/Bayburt,

Haber Kodu : 200113030

================================

Yöresel lezzetleri gün ışığına çıkarıyorlar

ATATÜRK Üniversitesi Oltu Meslek Yüksokulu, yöreye ait unutulmuş lezzetleri gün yüzüne çıkarmak için 'Yöresel Lezzetler' projesi hazırladı. Öğrencilerin tandırda pişirdikleri yöresel lezzetler, öğretim üyeleri ve halk tarafından beğenildi.

Oltu Meslek Yüksekokulu, yöreye ait unutulmaya yüz tutmuş yiyecekleri günümüze taşımak için proje hazırladı. Atatürk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) kapsamında desteklenen proje kapsamında dut çullaması, pestil kayganası, mantı, siron, erişte, kete, katmer gibi yiyecekleri öğrenciler tandır ekmeği, fırın haçaporu, kavut aşı, kuymak, hasutayı okul yemekhanesi ile ilçede tandırevinde hazırladı. Mutfak ve tandırevinde pişirilen yemekler öğretim üyeleri ve halka ikram edildi.

Oltu Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof.Dr.Cavit Yeşilyurt, "Oltu ve yöresinin unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerini tanıtmak istedik. Aslında buradaki yiyeceklerimizin tamamı unutulmaya yüz tutmuş değil onların da diğerlerinin yanında yaptık. Mesala hasuta, haşıl, siron bunlar unutulmaya yüz tutmuş yemeklerimiz. Bunları misafirlerimizle birlikte paylaştık. Bu yiyeceklerin nekadar sağlıklı olduğunuda görmüş olduk" dedi.

Proje sorumlusu Dr.Mualla Çil, "Amacımız unutulmaya yüz tutmuş yemeklerimizi tekrar günümüze taşımaktı. Özellikle genç nesillerimize tattırmak amacı ile hazırlamış olduğumuz çalışmanın ilgi görmesi bizi memnun etti" diye konuştu.

Oltulu yemek ustası Munine Macit, "Dut çullaması, pestil kayganası, mantı, siron, erişte, kete, katmer, tandır ekmeği, fırın haçaporu, kavut aşı, kuymak, hasuta, bunları inşallah tanıtacağız. Unutulmaya yüz tutmuş bu lezzetleri halkımıza yeniden hatırlatacağız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Tandırdan fırından  detaylar

-Tandır usrasının yemekleri yapışı

-Yapılan yemeklerden görüntüler

-Cağ kebabı görüntüsü

-Dut çullaması

-Yemeklerden detaylar

-Yemek standından görüntü

-Yüksek okul müdürü röp

-Proje sorumlusu röp

-Öğrenciler röp

-Yöresel yemekler ustası röp

Haber: Murat AYDIN / OLTU (Erzurum),

Haber Kodu : 200113039

==================================

Sosyal medya kullanımı boşanmaları tetikliyor

ŞANLIURFA'da, ayrılan çiftlerin boşanma gerekçeleri arasında şiddetli geçimsizliğin yanı sıra sosyal medya kullanımı da önemli bir sorun olarak ortaya çıktı. Sosyal medya kullanımı ile artan aldatmaların çiftlerin boşanması sebepleri arasında yer almaya başladığını belirten hukukçular, yoğunluk nedeniyle kentteki Aile Mahkeme sayısının da 4'ten 5'e çıkarılacağını ifade etti. Çiftlerin evlilikten sonra birbirlerinin beklentilerini karşılamadığını belirten psikolog Sever Beşaltı, erken yaşta evlilik ve sosyal medya kullanımı ile aldatmaların boşanmalarda önemli etkenler olduğunu kaydetti.

Şanlıurfa Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Ömer Avcı, geçen 2019 yılı içerisinde şiddetli geçimsizlik, sosyal medyada aldatma gibi nedenlerden dolayı 1500 çiftin boşandığını, 1400 çiftin davasının ise hala devam ettiğini söyledi. Son yıllarda en fazla boşanma davasının 2019 yılında görüldüğünü belirten Ömer Avcı, yoğunluk nedeniyle mahkemelerin yetersiz kalmasından dolayı 2020 yılı içerisinde kentte yeni bir Aile Mahkemesinin kurulacağı ve bu davalara bakan mahkeme sayısının 5'e yükseltileceğini ifade etti. Geçen yıl içerisinde açılan 2900 boşanma davasından 1500'ünün sonuçlandığını, 1400'ünün ise hala devam ettiğini kaydeden Avcı, "Şanlıurfa'da son dönemlerde sosyal medya ve internet kullanım sayısının artmasıyla birlikte taraflar arasındaki birlikteliği ve sadakat hükümlülüğünü etkilediği için boşanmalar artıyor. Bununla birlikte ekonomik sıkıntılar, eşlerden birinin çalışmaması ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmemesi boşanmaya neden oluyor. Sosyal medya kullanımının artmasıyla çiftler, mutsuz hayatlarına renk katmak için başka birileriyle tanışıyor. Bu durum üzerine tartışma ve kavgalar çıkıyor. Taraflar sadakatini ihlal etmiş oluyor. Taraflar arasında sağlıklı iletişim olmayınca boşanmaya neden oluyor" dedi.

Avcı, kuma evliliği ve özellikle kente iç savaş nedeniyle göç eden Suriyeli evliliklerinin de boşanmalarda bir başka neden olduğunu ifade etti.

'KAYINVALİDELER EVLİLİKLERE MÜDAHALE EDİYOR'

Şanlıurfa'da erken yaşta evliliklerin de boşanma sebepleri arasında yer aldığını vurgulayan Ömer Avcı, "Şanlıurfa'da evlenen kişilerin çoğu maddi imkansızlık yüzünden yeni bir ev almaya veya tutmaya gücü yetmediği için anne, babasıyla yaşamaya karar veriyor. Bu durum da zaman içerisinde boşanmaya neden oluyor. Birçok boşanma dosyasında şunu görüyoruz; kayınvalideler evliliklere müdahale ediyor. Bu nedenle çıkan tartışmalar büyüyerek mahkemede bitiyor" dedi.

NAFAKA SORUNU ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR

Hukukçular Derneği üyesi avukatlarından Emine Altıparmak ise boşanmalarla birlikte ortaya çıkan nafaka konusunun da çığ gibi büyüdüğünü belirterek şunları söyledi:

"Son günlerde gündemimizde olan süresiz nafaka sorunu gün geçtikçe toplumsal açıdan çığ gibi büyümektedir. Şu an ki uygulamanın dayanağı 3444 sayılı yasadır. Ancak toplumsal dinamiklere bakıldığında ne bir yıllık nafaka ne de süresiz nafaka adil olmamaktadır. Bu durum için alternatif çözümler söz konusu da olabilir. Boşanma halinde, otomatik bir prim sistemi ile meselenin SGK'dan alınacak bir ödenek ile çözülmesi gündeme alınabilir. Yine alt süre iki yıl olarak kabul edilip, nafaka bu süreden az olmamak üzere evlilik süresi kadar nafaka süresi öngörülebilir. Süresiz nafaka bir çok mağduriyetleri birlikte getirmektedir. Hukukumuzda nafaka; yardıma muhtaç kimsenin hayatını idame ettirebilmesi için ihtiyacı olan asgari tutarı alabilmesidir. Hal böyle iken nafakanın ödenmesinin bir keyfiyete bırakılması mümkün değildir."

PSİKOLOG BEŞALTI: ÇİFTLER İLETİŞİM KURAMIYOR

Balıklıgöl Devlet Hastanesi psikologlarından Sever Beşaltı, çiftlerin evlendikten sonra birbirlerinin beklentilerini karşılayamaması ve sosyal medya kullanımının ayrılığa neden olduğunu ifade etti. Sosyal medya kullanımı ile aldatmaların arttığını ve bu durumun davalara neden olduğunu anlatan Beşaltı, şöyle dedi:

"Günümüzde insanlar iki şekilde tanışıyor. Özellikle Şanlıurfa'da görücü usulü çok yaygın, ikincisi ise insanlar tanışarak aşık olarak evleniyor. Evlilik süreci farklı bir süreçtir. Her ne kadar çiftler, ilişkilerinde birbirini tanısa bile evlilikte bu durum değişiyor. Evlendikten sonra insanların beklentisi yüksek oluyor. Boşanmalara baktığımız zaman aşk evliliği yapanlar, evlendikten sonra beklentilerini karşılamadığından dolayı arayış içerisine giriyorlar. Bu arayışta bazıları boşanırken, bazıları ise psikologlara başvuruyor. Burada özellikle çiftlerin iletişim kuramadığına tanıklık ediyoruz. Yine evlilikte yalanların olması, maddi sıkıntılar olması son yıllarda ise sosyal medya kullanımı artmasıyla aldatmaların artmasıyla insanlar kendilerini değersiz hissediyor. Özellikle kadınlar, sosyal medyaya baktıklarında insanların eğlendiğini görünce kendi evliliğini değerlendiriyor. Mutsuzluğuna eşlerin kayıtsız kalması sonucu bu durum boşanmaya kadar gidiyor. Sevginin ve iletişimin az olduğu evlilik, bir araç haline geliyor. Yine bölgede yaygın olan kuma ve erken yaştaki evliliklerde kişiler zaten birbirlerini tanımadan evleniyorlar. Bu da boşanmayı tetikleyen en önemli faktörler arasında yer alıyor."

'AİLELER MÜDAHALEDE BULUNUYOR'

Balıklıgöl Devlet Hastanesi'nde görevli sosyal hizmetler uzmanı Tuba Kayabulut, kentte boşanma olaylarının artmasının genellikle ailelerin evliliğe müdahalesinden kaynaklandığını belirterek şöyle konuştu:

"Şanlıurfa'da çok küçük yaşta evlilikler, ailelerin devreye girmesiyle oluyor. Bireyler evliliğin ne demek olduğunu bilmiyor. Birbirlerine ve ailelere uyum sağlayamıyor. Bu nedenle boşanma oluyor. Yine özellikle bizim karşılaştığımız bir başka önemli sorun ise madde bağımlılığı. Genelde erkeklerde görülen madde bağımlılığı evlilik sürecinin bozulmasına yol açıyor. Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte evli olup mutsuz olan çiftler, hoşlandığı kişilerle iletişime geçiyor. Eşinden görmediği sevgiyi başka birisinden görüyorlar ve bu da boşanmalara neden oluyor. Yine bölgede kuma evlilikleri de kentte boşanmaya neden olan faktörler arasında yer alıyor."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Ömer Avcı, röp

-Avukat Emine Altıparmak röp.

-Psikolog Sever Beşaltı ile Sosyal Hizmetler Uzmanı Tuba Kayabulut röp

-Vatandaşlarla röp.

-Şanlıurfa Adliyesine götürülen dosyalar

-Genel ve detay görüntüler

Haber: Ali LEYLAK-Kamera: Ömer ŞULUL -ŞANLIURFA -

Haber Kodu : 200113024

=============================

Iğdır'da öğrenciler empati için gözlerini bağladı

IĞDIR'ın Melekli beldesinde Şehit Er Aytekin Arslan İlkokulu 4-A sınıfı öğrencileri, görme engellilerin ne gibi zorluklar yaşadığını kısmen da olsa hissedebilmek amacıyla empati çalışması yaptı. Gözlerini bantla bağlayan öğrencilere destek veren vatandaşlar da bantlarla yürümeye çalıştı.

Şehit Er Aytekin Arslan İlkokulu 4'üncü sınıf öğrencileri öğretmenleri Özkan Oğan'la birlikte Beyaz Baston ve Görme Engelliler Haftası nedeniyle farkındalık oluşturmak için 'Bandını Bağla Beni Sen de Anla' projesi hazırladı. Pankart ve dövizlerle Melekli Belde Belediyesi'nin önüne giden öğrenciler, görme engellilerin yaşadıkları sorunları anlayabilmeleri amacıyla empati yapmak için gözlerini bağladı. Ellerine aldıkları beyaz bastonlarla yürümeye çalışan öğrencilere vatandaşlar da katıldı. Gözlerindeki bant ve bastonlarla yüremekte zorlanan vatandaşlar, görme engellilerin yaşadıkları zorlukları anladıklarını söyledi.

Öğrencilere destek veren Belediye Başkanı Eray Coşar, anlamlı bir etkinlik yaptıklarını söyledi. Sınıf öğretmeni Özkan Oğan, "Öğrencilerimizle bir farkındalık oluşturmaya çalıştık. Okul sadece öğretimin olmadığı çocuklara bu yaşta eğitimin de verilmesi gerektiği bir yer. 'Bandını Bağla Beni Sen de Anla' etkinliği ile amacımız çocukların bu haftanın önemini anlamalarını ve görme engelli insanların ne gibi zorluklar yaşadığı ile ilgili empati kurmalarını sağlamaktı. Öğrencilerimle göz bantlarımızı takarak ellerimizde beyaz bastonlarımız ile farkındalık yaratmaya çalıştık" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Öğrencilerin okul önünde toplanması

-Öğrencilerin belde merkezine yürümesi

-Öğretmen Özkan Ogan'ın konuşması

-Öğrencilerin gözlerinin bantlanması

-Vatandaşların gözlerinin bantla kapatılması

-Öğreni ve vatandaşlarla röp

Haber-Kamera: Özkan AYDIN / IĞDIR,

Haber Kodu : 200113044

===================================

Bu okulda öğrenciler hem eğitim görüyor hem para kazanıyor

NİĞDE'de Şehit Fazıl Doğruöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde eğitim gören öğrenciler, okuldaki dersler sayesinde hem meslek öğreniyor hem de ürettikleri ürünler karşılığında para kazanarak harçlıklarını çıkartıyor.

Şehit Fazıl Doğruöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Harun Kısacık, 'bacasız fabrika' olarak adlandırdığı okulda bilişim, motor, elektrik-elektronik, mobilya, makine ve metal teknolojileri olmak üzere 6 alanda eğitim verdiklerini söyledi. Mobilya iç mekan tasarım, metal, makine ve elektronik teknolojisi alanlarında öğrencilerin, ortaya çıkardığı eserlerin satışından harçlıklarını çıkardıklarını çıkarttıklarını belirten Kısacık, "Bu uygulamalarda genellikle öğrencilerimiz çalışıyor. Masa, koltuk, sıra, sandalye ve amfi sisteminin yapıldığı lisede, Niğde merkezde bulunan bütün okulların ihtiyacını karşılıyoruz" dedi. Kısacık, şöyle konuştu:

"Okulumuz Türkiye'de sayılı okullardan bir tanesi. Bu yıl yaklaşık bin öğrencimize eğitim veriyoruz. Biz öğrencilerimizi ahilik kültürüne uygun olarak yetiştiriyoruz. Okula gelen her öğrencimizi öğretmenlerimiz ve bizler, 'Hoş geldin okulumuzun ahi adayı' diyerek karşılıyoruz. Burada ahilik kültürünü kendilerine verip, ahi olarak mezun etmeye çalışıyoruz. Bizim okulumuz dışarıda fazla tanınmıyor. Aslında 'Meslek liseleri memleket meselesi' diye sloganlar var. Ama halk tarafından fazla tanınmıyor. Bu okullara giren öğrenci mezun olduğu zaman kesinlikle aç kalmaz. Kendini geçindirir, ailesini geçindirir ve mutlaka çevresindekilere yardımcı olur, iş sahibi yapar."

Bin öğrenci ve 100 öğretmen ile Şehit Fazıl Doğruöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin kentin en büyük okul olma özelliği taşıdığını kaydeden Kısacık, "Burada devlet kurumlarımıza ve özel sektörlere işler yapmaktayız. Döner sermaye olarak da burada yaptığımız işler karşılığında öğrencilerimiz yaptıkları iş karşılığında harçlıklarını almak da hem de eğitimlerine devam etmektedir. Ülke ekonomisi ve istihdama faydamız bulunmaktadır. Öte yandan işletmelerin aradığı kalifiye eleman yani aranan elemanları yetiştiriyoruz. Öğrencilerimiz okulumuzdan mezun olduklarında işsiz kalmıyorlarö diye konuştu.

CİRO 5 KAT ARTTI

İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Şube Müdürlüklerinin desteğiyle 2018 yılındaki cirolarını 2019 yılında 5'e katlayarak 1 milyon 400 bin TL gelir elde ettiklerini aktaran Kısacık, bu yıl cirolarını daha da artırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Öğrenciler bölümlerde çalışırken genel ve detay görüntüler

Okulun girişindeki okul tabelasından görüntü

Okul müdürü Harun Kısacık ile röp.

Okulda öğrencilerin yaptıkları çalışmalardan detaylar

Haber-Kamera:  Adnan ÇELEBİ/NİĞDE,

Haber Kodu : 200113038


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
AK Parti'den muhalefetin erken seçim çağrılarına yanıt: Bugün olsa yine yenilgiyi tadacaklar

Erken seçim çağrılarına verdiği yanıt muhalefeti küplere bindirecek

Saadet Partisi kongresinde AK Parti protestosu

Sloganların yükselmesiyle AK Partili 2 isim salonu terk etti

3 adayın yarıştığı Saadet Partisi kongresinde büyük arbede

3 adayın yarıştığı kongrede "Saadet" maadet kalmadı

Ankara-İstanbul yolunda yoğun kar nedeniyle trafik durdu, vatandaşlar dakikalarca yolda bekledi

Kar etkisini artırdı, onlarca araç karayolunda mahsur kaldı

title