Engin Altan Düzyatan, farklı rolleri oynamayı seviyor
Oyuncu Engin Altan Düzyatan, farklı rolleri oynamayı sevdiğini belirterek, post-apokaliptik ögeler taşıyan macera ve komedi filmi 'Dünya Varmış'ın başrolünde yer aldığını söyledi. Düzyatan, konfor alanından çıkmayı sevdiğini ve her projede farklı bir karakteri canlandırmak istediğini belirtti. Ayrıca Türk dizilerinin dünya çapında ilgi gördüğünü ve hikayelerin çeşitlenebileceğini ifade etti.
Oyuncu Engin Altan Düzyatan, birbirinden farklı rolleri oynamayı sevdiğini belirterek, "Ben biraz konfor alanımdan çıkmayı seviyorum yani 'konfor alanımda kalıp da aynı tarz işleri oynayayım ve hani nasıl olsa buralarda iyiyim, iyi olduğum yerden çıkmayayım ki bir eleştiriyle karşı karşıya kalmayayım' durumunda değilim." dedi.
Altın Portakal ödüllü Ali Adnan Özgür'ün yönettiği, Ali Adnan Özgür ve Sarp Bozkurt'un senaryosunu kaleme aldığı post-apokaliptik ögeler taşıyan macera ve komedi filmi "Dünya Varmış"ın başrollerini Engin Altan Düzyatan, Bozkurt, Melisa Şenolsun paylaşıyor.
Oyuncu, çekimleri devam eden filmin Bodrum'daki setinde AA muhabirine, post apokaliptik ve komedi sevenleri sinema salonlarına çekmeyi bekleyen filme dair şunları söyledi:
"Keyifle kabul ettiğim bir proje oldu. 'Dünya Varmış', değişik tarzda bir film. Post apokaliptik başlayıp macera filmine doğru yönelip ama bir yandan içinde ciddi komedi unsurları da barındıran bir tür. Şimdiye kadar oynadığım rollerden farklı. İçinde olmak istememin sebebi de bu aslında. Çünkü beni tanıyanlar biliyordur, birbirinden farklı rolleri oynamayı ve bunları deneyimlemeyi seviyorum. Yeni şeyler öğreniyorum ve bu öğrendiklerimin yanıma kar kaldığını düşünüyorum. O yüzden burada yeni bir şey deniyorum. Çok da keyifli gidiyor şimdilik."
Düzyatan, güzel bir senaryo olduğunu ve sette güzel ekiple çalıştıklarını vurgulayarak, "Çok güzel bir yerde çalışıyoruz her şeyden önce. İstanbul'un keşmekeşinden uzakta, böyle bir sahil kasabasında çalıştığımız için çok keyifli her şey. Umarım seyirciler de benim kadar beğenir senaryoyu." değerlendirmesinde bulundu.
Yapımda, yaşanan bir salgın sonrası bir yerde toplanan insanların ve bunun üzerine gelişen olayların aktarıldığını söyleyen oyuncu, filmdeki rolüne dair şunları kaydetti:
"Ben bir taksi şoförünü oynuyorum aslında. O tür taksi şoförleriyle çok karşılaşırız, o kadar çok insanla konuşuyor olmaktan ve hani o yaşanmışlıktan, değişik bir bilgi birikimine sahip taksi şoförleri vardır. Hiçbir şeyden haberi yokken, tamamen tesadüf, bu ortamın içinde buluyor kendini. Aslında doğal liderlik yeteneğinden dolayı diyelim, içeride liderlik göstermeye başlıyor ve insanları etkileyip, onları aslında etkisi altına almaya başlıyor ve hikaye bir şekilde evrilip devam ediyor."
"Konfor alanımdan çıkmayı seviyorum"
Rolüne hazırlanma sürecine de değinen sanatçı, "Taksiye çıkmadım bu role hazırlanırken. Aslında bir dramaturjik çalışma yaptım diyebilirim. Karakterin duygusal anlamda başladığı ve bitirdiği yerdeki o kesintisiz çizgiye baktım ve bunun üzerine de aslında karakteri inşa etmeye çalışıyorum bir şekilde. Son zamanlarda çalıştığım rollere göre daha az fiziksel gerekliliği vardı rolün. Daha fazla beynimle çalıştığım bir rol oldu diyebilirim." diye konuştu.
Düzyatan, oynadığı her yapımda farklı bir karakteri canlandırmak istediğinin altını çizerek, şöyle dedi:
"Ben biraz konfor alanımdan çıkmayı seviyorum yani 'Konfor alanımda kalıp da aynı tarz işleri oynayayım ve hani nasıl olsa buralarda iyiyim, iyi olduğum yerden çıkmayayım ki bir eleştiriyle karşı karşıya kalmayayım' durumunda değilim. Sürekli konfor alanımı bozmaya ve yeni bir şeyler denemeye çalışıyorum. Genelde arka arkaya aynı tarz iki iş yapmamaya dikkat ediyorum. Bunun da aslında farklı bir tür olması, seçmemin önemli nedenlerinden bir tanesiydi. Beni zorlaması, biraz farklı olması gerekiyor aslında yapacağım karakterin. Yeni bir şey öğrenmem gerekiyor bundan."
Dünya çapında gördüğü ilgi ve sevgiye ilişkin de Düzyatan şunları söyledi:
"Her şeyden önce şükrediyorsunuz halinize. Sonuçta yaptığınız işin kitleler tarafından beğenilmesi çok kıymetli, çok değerli bir şey. Böyle bir beklentiyle çıkmamıştım yola açıkçası. Dert anlatmak ve gerçekten sanat yapmaktı derdim. İşte o yüzden tiyatro, oyunculuk okudum, bitirdim. Sonrasında hayat bir şekilde bu tarafa doğru evrildi. Televizyonda, sinemada oynadım. Bunlar da dünyada tanınmışlığı beraberinde getirdi. Buna minnettarım bir şekilde. Her şeyde olduğu gibi bunun da artı tarafları olduğu gibi, eksi tarafları da var. Yani dünyanın hiçbir yerinde rahat, gerçekten özgür olamıyorsunuz. Bir şekilde her zaman sizi gözetleyen bir göz var. Herkes bunu ister miydi ya da her gittiğiniz yerde sizi birileri tanısın ister miydiniz? Bunlar tartışılır. Tabii ki güzel tarafı, evet var. Yaptığınız işte demek bir başarı göstermişsiniz ki insanlar sizi seviyor ve tanıyor ama bir yandan da özgürce ailenizle sadece vakit geçirmek için bir yere gidiyorsunuz ve asla rahat olamıyorsunuz. Bu da işin diğer tarafı. O yüzden her şey dışarıdan göründüğü kadar güllük gülistanlık değil ama elbette ki bir yandan da şükretmek gerekiyor her şeye."
"Anadolu topraklarında çok fazla hikaye var"
Engin Altan Düzyatan, Türk dizilerinin dünyada gördüğü ilgiye ilişkin de şöyle dedi:
"Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra, dünyada en fazla dizi ihraç eden ülke konumundayız ve burada aslında bir söz sahibiyiz diyebiliriz dünyada. Birçok ülkede gerçekten Türk oyuncuları ve Türk dizileri tanınır durumda özellikle. Böyle de devam edecektir bir süre daha. Tabii ki hikayelerimiz değişebilir, çeşitlenebilir. Anadolu topraklarında yaşıyoruz. Burada çok fazla hikaye var ve bu hikayeleri anlatabilir, dönüştürebiliriz ama bu noktada hak da vermek lazım yapımcılara. Tutan şeyin devamından gitmek, aynı şeyleri yapmak ve bir şekilde kendilerini garanti altına almak istiyorlar."
Teknik ve aktörlük olarak dünyadan bir eksiklerinin olmadığının altını çizen oyuncu, "O yüzden de bu başarıları elde ediyoruz televizyonda. Dijitalin Türkiye'ye girmesiyle aslında işler biraz değişti. Çok daha fazla iş üretilmeye başlanıyor. Dijital de bize farklı bir bakış açısı sunuyor aslında. Biraz daha hikayeleri renklendirebilme avantajı sağlıyor bize. Şu anda dijitaller ana akım gibi devam etseler de konu olarak daha farklı hikayeleri anlatmak gibi bir yol seçerlerse o zaman daha farklı hikayeleri de izleyebilecek konuma geliriz." ifadelerini kullandı.
Düzyatan, daha fazla tiyatro oyunu oynamak istediğini de söyleyerek, ancak televizyon dizilerinin çok vaktini aldığını ve tiyatroya zaman ayıramadığını belirtti. Düzyatan, yakında bir oyunda sahneye çıkmak isteğini de sözlerine ekledi.