"Oyalı" Yaşamını Yitirdi
Dünyanın en uzun yaşayan klon canlılarından biri olan ve Türkiye'nin ilk klon canlısı "Oyalı" yaşamını yitirdi
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı'nda 21 Kasım 2007'de dünyaya gelen Türkiye'nin ilk klonlanmış canlısı Oyalı 16 Nisan 2012 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
Ülkemizin ilk klon kuzusu Oyalı'nın ölüm nedeni ilk belirlemelere göre bir akciğer enfeksiyonudur. Gerçekleştirilen yoğun tedaviye cevap vermeyen bu akut durumun kesin nedeninin ortaya konması amacıyla bir seri çalışma başlatılmış olup, halen bu çalışmalar devam etmektedir. Ön bulgular ve patolojik incelemeler, durumun klonlama tekniği ile ilgili olmadığını göstermektedir.
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde 21 Kasım 2007 tarihinde dünyaya gelen Türkiye'nin ilk klon koyunu Oyalı dünyanın en uzun yaşayan klon hayvanları arasına girmiş oldu.
Türkiye'nin ilk klon koyunu Oyalı, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde 21 Kasım 2007 tarihinde dünyaya gelmişti. Proje, TÜBİTAK ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenmişti. Hayvancılık ve insan sağlığını ilgilendiren birçok konuda çığır açabilecek bu çalışma bilim tarihine Türkiye'nin ilk klon projesi olarak geçti.
Türkiye'nin ilk klon koyunu Oyalı, 30 Mart 2011 tarihinde de sağlıklı bir yavru dünyaya getirmişti. İÜ Veteriner Fakültesi'nde gerçekleştirilen başarılı bir sezaryan operasyonuyla dünyaya gelen dişi kuzuya "Bahar" adı verilmişti. Klonlanan hayvanların üreyebilmesi; ilaç yapımı ve organ nakli gibi geniş bir alanda kullanılması planlanan klonlama çalışmalarının geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Klonlama yönteminin başarısı, üretilen klonların sağlıklı doğması ve yaşaması ile ölçülmektedir. Dünyada klonlama yöntemi ile doğan kuzuların çoğu doğumdan hemen sonra ölmüştür. Bir kısmı ilk 1 ay, daha uzun yaşayan klon koyunlar ise yaklaşık 3 yıl yaşayabilmiştir. Klonlanan ilk canlı olan Dolly ise yaklaşık 7 yıl yaşadı. Türkiye'nin ilk klon kuzusu olan Oyalı ise 4,5 yaşında yaşamını yitirdi.
Klonlama nedir?
Prof. Dr. Sema Birler, klonlamanın ne olduğunu şöyle dile getirdi;
"Klonlama, erişkin bir canlının genetik benzerlerinin oluşturulmasıdır. Klonlama çalışmalarını üremeye yönelik klonlama ve terapötik yani tedavi etmeye yönelik klonlama olmak üzere iki ana başlıkta toplayabiliriz. Üremeye yönelik klonlamada, (Dolly ve Oyalı'nın doğumu gibi) sonuçta bir canlının üretimi söz konusudur. Terapötik klonlamada ise embriyonik kök hücrelerin yani klonlama yöntemi ile elde edilen embriyolardan kök hücrelerin oluşturulması amaçlanmaktadır."
Klonlamadan neler bekleniyor?
Prof. Dr. Sema Birler, klonlamanın hangi alanlarda yararlı olmasının beklendiğini ve insan sağlığı açısından hangi amaçlarla kullanılabileceğini şöyle açıkladı;
"Klonlama ile hem hayvancılık alanında hem de insan sağlığını ilgilendiren konularda ulaşılabilecek birçok önemli açılım var. Soyu tükenmek üzere olan hayvanların klonlama yoluyla tekrar doğaya kazandırılması mümkün. Hayvancılık alanındaki diğer bir konu, yüksek verimli elit hayvanların oluşturulması ve bunlardan maksimum düzeyde ürün elde edilmesidir.
Klonlanan hayvanlardan insan sağlığı için yararlı ürünler elde edilebilir. Burada amaç transgenik hayvanları üretmek. Protein karakterindeki ilaç ve ilaç benzeri maddeleri üretecek geni taşıyan koyunun sütünden farmasötik yani ilaca dönüştürülebilecek proteinler elde edilerek ilaç sanayisinde kullanılabilir.
Klonlama teknolojisinin kullanılması düşünülen bir başka alan ise organ donörü (vericisi) olarak hayvanların kullanımı. Birçok hasta, organ yetmezliği nedeniyle çaresiz durumda. Klonlama ve transgenik teknoloji birlikte uygulanarak hayvan organlarının insanlarda kullanılabilmesi için çalışmalar gerçekleştiriyor. Tabi ki bunlar henüz araştırma aşamasında. Eğer çalışmalar başarı ile sonuçlanırsa hayvanlar organ donörü olarak da kullanılabilecek."