Osmanlı ve Türk Tıbbını Batıya Tanıtan Prof. Arslan Terzioğlu İçin Saygı Günü

TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin, savaşın hemen ardından şehit olan tıbbiyeli ve mühendislerin yerine ülkedeki açığı kapatmak için batıya gönderdiği öğrencilerden olan ve verilen bu görevi üstün bir başarıyla yerine getiren Prof. Dr. Arslan Terzioğlu için saygı günü düzenlendi. 1963'te Batı Berlin Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ni yüksek mühendis unvanıyla bitiren; hastane planlaması ve tıp tarihi uzmanı olabilmek için girdiği Hür Berlin Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni de 1965'te bitirdikten sonra 1977'ye kadar Almanya'da tıp tarihi, deontoloji ve hastane tasarımlarında önemli çalışmalara imza atan Terzioğlu 1979'da doçent olarak döndüğü İstanbul Tıp Fakültesi'nde 1981 yılında Tıp Tarihi ve Deontoloji Profesörlüğü'ne yükseltilmişti.

GÖREVİNİ ÜSTÜN BAŞARIYLA YERİNE GETİRDİ

İstanbul Hekimler Derneği Başkanı Prof. Dr. Orhan Gedikli'nin, Terzioğlu üzerinden Türk doktorların savaşta ve barışta ortaya koydukları fedakarlık ve cesaretleri anlattığı konuşmasının ardından Almanya IKG-Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Dr. Latif Çelik de Terzioğlu'nun Türk tıbbının Almanya'ya tanıtılması ve Türk-Alman ilişkilerine sunduğu katkılara dikkati çekti. Dr. Çelik "Türkiye Cumhuriyeti'nin, şehit olan tıbbiyelilerin, mühendislerin yerine ülkenin bu açığın kapatmak için batıya eğitim için gönderdiği öğrencilerden biri olan Terzioğlu'nun, bu görevi üstün başarıyla yerine getirdiğini ve hala da getirmeye devam ettiğini" söyledi.

BABAMI TANIDIĞIMI ZANNEDERDİM

Dr. Neslişah Yılmaz Terzioğlu ise tanıdığını zannettiği babasını araştırdıkça çok daha bir geniş ve derin bir dünyası olduğunu farkettiğini belirterek babasının ülkesine ve milletine aşk ile ömrünün sonuna kadar hizmet ettiğini söyledi. Neslişah Terzioğlu, Istanbul ve Münih Maximilian-Ludwig Üniversiteleri arasındaki bilgi alışverişini hedefleyen babasının Türk-Alman tıbbının gelişmesine katkı sağladığını, eserlerinin özellikle Almanya, Avusturya ve İsviçre'de akademik kesimin ciddi anlamda takip ettiğini ve Osmanlı dönemi tıbbının kavranmasına büyük katkılar sağladığını söyledi.