Osmanlı torunu, dedesinin ABD'deki naaşını Türkiye'ye getirecek - NEW
Osmanlı Devleti'nin 34'üncü padişahı 2'nci Abdülhamid Han'ın 4'üncü kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, "Abdülkerim Efendi'nin, dedemizin naaşının kendi ülkemizde, kendi topraklarımızda bulunması gerektiğini düşünüyorum.
Osmanlı Devleti'nin 34'üncü padişahı 2'nci Abdülhamid Han'ın 4'üncü kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, "Abdülkerim Efendi'nin, dedemizin naaşının kendi ülkemizde, kendi topraklarımızda bulunması gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Osmanoğlu, New York'ta 1935 yılında "vurularak öldürülen" dedesi Abdülkerim Efendi'nin mezarını ziyaret ettikten sonra AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Osmanlı hanedanının 1924'te sürgün edilmesinin ardından 1979'da İstanbul'da doğan ilk hanedan üyesi olduğunu belirten Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, şunları söyledi:
"Dedem Abdülkerim Efendi, Sultan Abdülhamid Han'ın torunu. 3 Mart 1924'te hanedan sürgüne gidiyor, bütün aileler farklı ülkelere gidiyorlar. Abdülkerim Efendi de Beyrut'a gidiyor, hayatını orada devam ettiriyor, babaannemizle de orada tanışıyor. Babam ve amcam Lübnan'da doğmuş."
Osmanoğlu, Lübnan'da yaşayan dedesi Abdülkerim Efendi'ye Doğu Türkistan'dan halifelik teklifi geldiğini aktararak, Japonya'nın da desteğiyle dedesinin birkaç ülkeyle daha görüşerek bu teklifi kabul ettiğini ve Doğu Türkistan'a gittiğini ifade etti.
Abdülkerim Efendi'nin "bir otomobil şirketi ile görüşüp markayı Doğu Türkistan'a götürmek" için New York'a geldiğini belirten Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, "Dedem, 3 Ağustos 1935'te otelinde namaz kılarken vurularak şehit edildi." dedi.
Osmanoğlu, dedesi Abdülkerim Efendi'yi "Çin ve İngiliz istihbaratlarının öldürttüğüne" inandıklarını belirtti.
Dedesinin mezarının da New York'ta bulunduğunu anlatan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, şöyle konuştu:
"Abdülkerim Efendi'nin, dedemizin naaşının kendi ülkemizde, kendi topraklarımızda bulunması gerektiğini düşünüyorum. Büyükelçilik, konsolosluk, burada görüştüğümüz dostlarımız bize yardımcı oluyor. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza da teşekkür ederiz. Onların da destekleri var. Buradaki prosedürleri bitirdikten sonra naaşı ülkemize götürmek istiyoruz. Amerika'da bazı prosedürler var, bu sürecin biraz uzun sürebileceğini söylediler. Çünkü DNA testi isteniyor, görüşmeleri yaptık, DNA testini verip naaşını İstanbul'a götürmek istiyoruz ve herkesin bundan mutlu olacağını düşünüyorum."
Sultan Vahdettin'in Suriye'de bulunan naaşı da Türkiye'ye getirilmeli
Mısır'da ölen Sultan Reşad'ın torununun naaşının da 8 ya da 9 yıl önce Türkiye'ye getirildiğini söyleyen Osmanoğlu, "Benim düşüncem, hem Sultan Abdülhamid Han'ın torunu Abdülkerim Efendi'nin naaşının hem de Sultan Vahdettin'in Suriye'de bulunan naaşının ülkemize getirilmesi. Şu anda korunmuyor Suriye'de. Suriye zor günler geçiyor. Abdülkerim Efendi'nin naaşını aldıktan sonra Sultan Vahdettin'in naaşını da getirmek için çaba göstereceğim." diye konuştu.
Hanedan sürgününü film yapmak istiyoruz
Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Osmanlı hanedanının sürgününün nasıl başladığını, hanedanın sürgünde neler yaşadığı, nerelere gittiklerini ve nasıl bir hayat sürdüklerini anlatan bir sinema filmi projesi üzerinde çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Milletimizin aklında kalan soru işaretlerini aydınlatmak için sinema filmi projesi düşündük, bu projeden sonra dizi de düşünüyoruz. Çalışmalarımız gayet hızlı bir şekilde devam ediyor. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyoruz. Projenin adı 'Hanedan Sürgünü'. Sürgüne gitmiş olan amcalarımız, halalarımız bizlerle çok güzel şeyler paylaştılar, bizde olan bilgi hiçbir tarihçide yok, bu bilgi ve paylaşımları çok güzel bir şekilde işleyip sunmak, beyaz perdeye taşımak istiyoruz. Gerçekten neler yaptılar? Düşünebiliyor musunuz bir şehzadenin çöplükten dahi yemek yediğini, bunların bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz."