Osmanlı Mutfağı Almanya'da Tanıtıldı
Kültür ve Turizm Bakanlığınca Frankfurt Kitap Fuarı'nda düzenlenen "Türk Mutfağından Örnekler" etkinliğinde şef Yunus Emre Akkor Osmanlı mutfağını tanıttı.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca Frankfurt Kitap Fuarı'nda düzenlenen "Türk Mutfağından Örnekler" etkinliğinde şef Yunus Emre Akkor Osmanlı mutfağını tanıttı.
Fuarın 3 numaralı bölümünde yer alan Gurme Galerisi'nde gerçekleşen etkinlikte, şef Akkor, izleyicilere Osmanlı mutfağından yemekler sunacağını belirterek, ilk olarak 7. yüzyıl erken İslam mutfağından "Sahire" tatlısını, 14. yüzyıldan Hz. Mevlana'nın sevdiği bir pilav, aslında bir yemek, "Zerdeçallı Bulgur Aşı", son olarak da 18. yüzyıldan "Yanardağ Boranisi" yemeklerini yapacağını söyledi.
Akkor, Ortadoğu bölgesinde, Arap yarımadasında ve Türkiye coğrafyasında çok ciddi bir yemek kültürü olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Avustralyalı Burt Fenner şöyle diyor, 'Osmanlı İmparatorluğu her ne kadar fiilen bu yüzyılda yaşamaya devam etmiyorsa da, Osmanlı mutfağı, yemekleri, mutfak teknikleri ve kullanılan malzemeleriyle, tüm dünyada Osmanlı mutfak imparatorluğu olarak yaşamaya devam ediyor.' Osmanlı mutfağının genel özelliği aslında, sağlıklı bir mutfak. Türkler Orta Asya'dan geldiklerinde, Anadolu'ya geçişleriyle beraber sadece et, yoğurt ve peynir yemeyi bırakmışlar ve Anadolu'da buldukları çeşitli ırmaklardaki balıkları çeşitli sebzelerle karıştırmayı ve sebze yemeyi öğrenmişlerdir."
Beylikler döneminden sonra, Selçuklu'yla birlikte yemek kitabı yazarlarının doktorlar olduğu bilgisini veren Akkor, 13. yüzyılda Derviş Nidai'nin çocuk beslenmesiyle ilgili yemek makalesi bulunduğunu kaydetti.
Şef Akkor, 15. yüzyılda 4. Murat'ın hekim başı olan ve "en büyük Osmanlı hekimi" diye anılan Muhammed Mahmud Bin Şirvani'nin de bir yemek kitabı yazdığını vurgulayarak, "Ve bu yemek kitabında yemeğin ismi mesela sefer celiye, 'mide safrasını atar, kulak çınlamasını önler, böbrek taşını döker' gibi yemeğin faydalarını belirten notlar yazmış. Bu çok enteresan bir yemek kitabıdır." ifadesini kullandı.
İlk Türkçe yemek kitabının 1844'te yazıldığına dikkati çeken Akkor, şu bilgileri verdi:
"Bu kitabı Mehmet Kamil Efendi yazıyor. 2. Mahmut döneminden sonra modernize edilmiş tıp fakültelerinin Osmanlı coğrafyalarındaki ilk kurucusu, yani bugünkü Cerrahpaşa ve İstanbul Tıp Fakültesi'nin ilk kurucularından. Aynı zamanda da Avrupa'da da tanınan en ünlü adli tıp uzmanı. Yemek kitaplarını tabipler yazıyor, peki ilaçlarını kimler yapıyor? Osmanlı mutfağında ilaçları da helvacılar yapıyor. Helvacıların asıl görevi, helva yapmak, şerbet yapmak, temizlik maddesi ve saray için güzel kokular yapmak ama tüm bunların dışında ilaç yapmak. 17. yüzyılda saray helvacılık kayıtlarında 183 ilaç listesine rastlıyoruz."
"Türkler Orta Asya dönemlerinde tatlı yemiyorlardı"
Akkor, Türklerin Orta Asya dönemlerinde tatlı yemedikleri bilgisini de paylaşarak, 12. yüzyılda yaşamış İbni Batuta'nın seyahatnamesinde de bu bilginin yer aldığını dile getirdi.
Türklerin tatlıyı İslamiyet'in kabulünden sonra sevmeye başladığı görüşünü aktaran Akkor, şöyle konuştu:
"Hz. Peygamberin tatlıyı, balı, meyveleri sevmesi, Türkleri tatlı yemeye başlatmıştır. 7. yüzyıldan, Hz. Muhammed'in sevdiği bir kahvaltılık hazırlıyorum, Sahile ismi, yani bin 400 yıllık bir tarif. Borani ismine ise ilk olarak 10. yüzyılda Memluk Şahı'nın eşi Buran'da rastlıyoruz, o çok sevdiği için borani olarak söyleniyor. Sonrasında 15. yüzyılda Osmanlı mutfağında ilk defa Kaygusuz Abdal'ın bir şiirinde rastlıyoruz."
Yunus Emre Akkor, kendisinin daha çok Osmanlı mutfağı araştırmalarıyla tanındığının altını çizerek, "Ama şunu söylemek istiyorum yemek aslında çok milliyet olgusu taşıyan bir şey değildir. Tabii ki kendi kültürümüzün mutfağımıza ciddi bir etkisi olsa da, yemeği en önemli kılan şey coğrafyasıdır. Toprakları, tarihsel derinliği, coğrafi, iklimsel çeşitliliği Anadolu'yu eşsiz bereketli kılıyor. Anadolu'nun yaşam biçimi, şekli yemekle çok örtüşüyor." dedi.
Hititler dönemindeki kitabelerde Anadolu'dan 'hiçbir Asya ülkesinde böylesi bereketli topraklar, bu kadar coğrafi zenginlik ve bu kadar iklimsel çeşitlilik yoktur" şeklinde bahsedildiğini hatırlatan Akkor, coğrafyadaki bereketin Osmanlı mutfağını da çok geliştirdiği yorumunu yaptı.
Etkinlikte şef Akkor'un Osmanlı mutfağından hazırladığı yemekler ziyaretçilere ikram edildi.
Fuar yarın sona eriyor.