"Ortak Vicdan Anıtı" açıldı DİYARBAKIR
"Ortak Vicdan Anıtı" açıldı DİYARBAKIR
"Ortak Vicdan Anıtı" açıldı - DİYARBAKIR
Diyarbakır'da "Ortak Vicdan Anıtı" açıldı
- Sur Belediyesince, Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, Yahudi, Yezidi,
Alevi ve Müslümanların yaşadığı acıların bir daha yaşanmaması
temasıyla tasarlanan anıt düzenlenen törenle açıldı
- Anıtın üzerinde, Türkçe, Kürtçe, Ermenice, İngilizce, Süryanice, İbranice
"Acıları ortaklaştırdık ki bir daha yaşanmasın" sözü yer alıyor
- Sur Belediye Başkanı Demirbaş:
"Kimse bir daha bu topraklarda acı yaşamasın"
DİYARBAKIR (AA) - Sur Belediyesince, Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, Yahudi, Yezidi, Alevi ve Müslümanların yaşadığı acıların bir daha yaşanmaması temasıyla tasarlanan "Ortak Vicdan Anıtı" düzenlenen törenle açıldı.
Sur ilçesindeki İskenderpaşa Mahallesi'nde yapımı devam eden Anzele Parkı'nda inşa edilen "Ortak Vicdan Anıtı" için tören gerçekleştirildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hafize İpek, törende yaptığı konuşmada, bugün bir tarih yazıldığını belirterek, zalimlerin bir daha Kürdü Ermeniye, Ermeniyi Kürde, Yezidiyi Laza, Türkü Kürde düşüremeyeceğini söyledi.
İpek, 33 medeniyete beşiklik etmiş, 8 bin yıllık kesintisiz yaşamı sürdüren Diyarbakır'da geçmişte, kendi iktidarlarını korumak için zalimlerin hep birilerini yok etme peşinde olduğunu savunarak, "Ama artık halklar kardeştir diyoruz. Bunu sonuna kadar götüreceğiz. Zalimlerin zulümlerini her an belleklerde canlı tutacak, somut göstergesi olan anıtımızın yapılmasında emeği geçenlere teşekür ediyorum" diye konuştu.
Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ise bir daha bu utançların yaşanmaması için bir araya geldiklerini, 12 Eylül'ün bütün halklara ve inançlara acıların tattırıldığı bir gün olduğunu söyledi.
O acıları tattıranların yaşattığı acılarla yüzleşmesinin zamanı geldiğini, tarih boyunca bu coğrafyada halkların ve inançların acılar yaşadığını, acılar yaşattığını ifade eden Demirbaş, şöyle konuştu:
"Artık bizlerin de yaşadığımız ve yaşattığımız acılarla yüzleme zamanı gelmiştir. İnsan en çok acıdan kurtulmayı acıyla karşılaştığı gün ister. Artık biz eskisi gibi değiliz ve olmayacağız da. Çünkü bizler tarihimizden dersler çıkarttık. Biz artık bu hakların evladı olarak şunu net söylüyoruz bize bu acıları yaşatan egemenlere rağmen bir arada yaşacağız ve artık birbirimize acı yaşatmayacağız. Egemenlerin tetikçisi olmayacağız. Bu anlamıyla öz eleştirimizi tarihe, insanlığa, halklara ve inançlara veriyoruz. Bu nedenle 1915'te yaşanan büyük acılar, 1925'te yaşananlar, yine İbrahim'in çocuklarının yaşadığı acılar, Ezidiler, Aleviler ve gerçek anlamda Müslüman olup bu katliamlara karşı çıkmış Şeyh Said, Saidi Kürdi, İzzetin Yıldırım, Fidan Güngör gibi, bu acıların yaşanmaması için katledilen bütün o insanları saygıyla birkez daha anıyorum. Bugün artık egemenlerin bütün bu halklardan özür dileme zamanı gelmiştir. Artık Türkiye'de bu halklara ve yaşattığınız acılar için özür dileyin diyoruz. Biz tarihsel özeleştirimizi buradan veriyoruz. Sizlerin de vermesini istiyoruz. Artık, Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, Aleviler, Ezidiler, gerçek Müslümanlar artık bu acıları yaşamak istemiyor, yaşamayacak da. Bu inanç, bu kararlılıkla geleceğin özgür, eşit ve demokratik Türkiyesinde ama demokratik özerklik içinde bir arada yaşama için mücadele edeceğimizi ifade etmek istiyorum."
- Çözüm süreci
"Kimse bir daha bu topraklarda acı yaşamasın" diyen Demirbaş, çözüm süreciyle artık cenazelerin gelmediğini, bu nedenle sürecin devam etmesini istediklerini söyledi.
Demirbaş, artık hiç kimsenin ölmesini istemediklerini belirterek, "Kimsenin de evlatlarımızın ölmesine izin vermesini istemiyoruz. Her ölen yüreğimizden bir parça götürüyor. Çözüm süreci ile ilgili hükümete bir kez daha sesleniyoruz. (Artık adım at. Barış için herkes çabalıyor. Sizde bu çabaya çaba katın) " dedi.
Ermeni cemaatini temsilen yazar Mıgırdiç Margosyan da halk arasında "Gavur Mahallesi" olan mahalleye atıfta bulunarak, "Artık gavuru tükenmiş bir mahalle. Ama olsun, ismi yaşıyor. Umut ediyorum ki mahallerde gavuru da Kürdü de, Türkü de Müslümanı da Ezidisi de hepsi beraber, kolkola barış ve kardeşlik için yürüyecekler" diye konuştu.
Margosyan, isminin bir sokağa verildiğini anımsatarak, "Bu ülkede barış, dostluk için gerçekten herşeyi ile mücadelelerini vermeyen insanları ben Gavur Mahallesi'ndeki Mıgırdic Margosyan Sokağı'na sokmayacağım" şeklinde aldığı kararı espirili bir dille anlattı.
Meryem Ana Kilise Vakfı Başkanı Can Şakarer de bölgede bir daha acıların yaşanmaması temmenisinde bulundu.
Alevileri temsilen Aydın Atlı da 12 Eylül'ün sembollerinden Diyarbakır'daki 5 Nolu Cezaevi'nin anıt ve müzeye dönüştürülmesi halinde Türkiye'ye barış geleceğine inandığını savundu.
Din Adamları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Zahit Çiftkuran da bir fıkra ile günün önemine değindi.
Daha sonra katılımcılar anıtın kurdelesini kesti. Bu sırada İpek ile bazı vadaşların gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.
İki kaide üzerine kurulu anıtta Türkçe, Kürtçe, Ermenice, İngilizce, Süryanice, ve İbranice olarak "Acıları ortaklaştırdık ki bir daha yaşanmasın" sözü yer alırken, bir bölümünde ise acıların gözyaşı ile alevlerin de yeni bir yaşamı anlattığı belirtildi.